Oscar Wilde Masallarında Sosyalizm ve insan ruhu -3
Genç Kral
Skolastik Fantazya isimli kitapta yer alan “Simurg’un Kanatlarını Takmak mı? Sarayın Merdivenlerine Camdan Ayakkabı Bırakmak mı?” isimli makalesinde Melek Özlem Sezer, masallarda halkın krallık sistemini asla sorgulamamasını eleştirir: “Ülke yönetiminin bir sistem ve bilinç gerektirmesi, klasik masalların ilgi alanında değildir. Halkın mutluluğu gibi mutsuzluğu da yalnızca ona, “tek bir kişiye” bağlıdır. Kralın ya da krallığın sistemin parçası olduğu gerçeği, dolayısıyla da başka değişkenlerle olan bağları ihmal edilir. İyi ya da kötü karaktere sahip olmak, neredeyse yönetimle ilgili başarıdaki tek ölçüttür. Hanedan olmayan birinin krallığa yükselmesinin ön koşulu ise hemen her zaman kahramanlıktır. Ejderhaların, devlerin ve büyü gibi diğer olağanüstü öğelerin (yani gerçek sorunlarla doğrudan yüzleşmek yerine, yaratılan hayali düşmanların) tüm ülke üzerindeki kötü etkisi, krallığı devralacak kahraman tarafından saf dışı bırakılır. Ülke, kralın zalimliğiyle azap yaşar ya da o iyi kalpli olduğu için zenginleşir. Böylece halk faktörü dışlanırken, ülke yönetimiyle ilgili ilgili her şey hükümdarın kişiliğine indirgenir. Ne sistem sorgulanır ne bu sistemi oluşturan parçalar ne de onlara kaderlerine hükmetme hakkı hakkını veren halk düşüncesi. Hükümdar ya da kurtardığından iradesinin teslimini talep eden kahraman öyle yüceltilir ki; birey ancak “onun hükmeden biri olduğunda eksikliğin giderileceğine” inanır. Böyle olunca da kendine hükümdarlar yaratır.”
İşte Oscar Wilde’ın masalları ve kahramanları sistemi sorguladıkları için diğerlerinden bambaşka bir yerde durur. Yaşarken insanların yoksulluğunun farkında olmayan Mutlu Prens’in aksine Genç Kral taç giymeden önce bunu idrak eder. Prensesin yakışıklı lavtacıya gönlünü kaptırmasının meyvesi ortaya çıktığı zaman bebek ormanın ücra bir köşesindeki köylü karı kocaya verilirken açılan mezara zehirlenmiş prensesle birlikte elleri arkasından bağlı göğsü bıçak darbeleriyle delik deşik edilmiş genç adam da indirilir. Kral ölüm döşeğinde yatarken geride on altı yıl boyunca ormanda unutulmuş torunundan başka mirasçının olmaması üzerine delikanlı bulunup başkente getirilir. Üzerindeki kaba saba kıyafetlerden kurtulan veliaht sevinç içinde zarif kıyafetler giyinir, değerli mücevherler takınır. Delikanlının tutkusu zenginlikten ziyade güzelliktir. Dünyanın en nadide eşyalarını elde edebilmek için en uzak ülkelere dahi elçiler gönderir. En büyük takıntısı ise taç giyme töreninde kusursuz biçimde gözükmektir. Kaftanı yaldızlı bir kumaştan işlenmiştir, kafasına takacağı tacı yakut kakmalıdır, elinde tutacağı asasıysa dizi dizi incilerle süslenmiştir. Törenden bir gece önce görkemli yatağında uzanmış şöminede yanan çam kütüğüne bakarak bunları düşünürken uyuyakalır ve rüya görmeye başlar. Gördüğü ilk rüyada kendini törende giyeceği kaftanın üretildiği imalathanede bulur. Mekânın tasviri dönemin çalışma koşullarını net biçimde yansıtmaktadır:
“Rüyasında uzun, alçak bir tavan arasında, çok sayıda dokuma tezgâhının vızıltılarının, takırtılarının ortasında durmaktaydı. Kafesli pencerelerden içeri sızan cılız ışıkta, tezgâhlarının üzerine eğilmiş, bir deri bir kemik dokuma işçilerinin silüetlerini seçebiliyordu. Soluk benizli, hastalıklı çocuklar, iri kirişlerin üzerinde çömelmiş oturuyorlardı. Mekikler çözgülerin arasından geçerken ağır tarakları kaldırıyorlar, mekikler durunca tarakları indirip iplikleri sıkılaştırıyorlardı. Açlıktan avurtları çökmüştü, incecik elleri titriyordu. Bir masanın başına oturmuş bitkin kadınlar, dikiş dikmekteydi. Ortalığı feci bir koku sarmıştı. İçerisi havasızdı, duvarlar rutubetten sırılsıklam olmuştu.”
Genç Kral’ı patronun başlarına musallat ettiği casus zanneden işçinin söyledikleri Marksist edebiyatın köşe taşlarındandır:
“Efendimiz!” dedi işçi acı acı. “O da benim gibi bir adam. Aramızda tek fark var: Ben paçavralar içinde dolaşıyorum, o güzel giysiler içinde; benim açlıktan başım dönüyor, o fazla yemekten mustarip.”
“Burası özgür bir ülke,” dedi genç Kral, “kimsenin kölesi değilsin ki.”
“Savaşta,” dedi işçi, “zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; ama bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var, bize özgür dense de köleyiz.”
“Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok!”
Marks için sıkılmış sol yumruğudur bu Wilde’ın. İkinci rüyada ise törende elinde tutacağı incilerin çıkartıldığı Mısır’a gider Genç Kral. İngiltere’nin yüzlerce sömürgesinden biri olan Mısır’da Hürmüz Körfezi’nde dalgıçlar kralın incileri uğruna canlarını vermektedir. Ölüler bir kütük gibi suya atılmakta yerine bir başkası suyun dibinde inci çıkartmaya gönderilmektedir.
İngiltere’nin ilk sömürgesi olan İrlanda’da doğan Oscar Wilde, İngiliz emperyalizmini eserlerinde işlemektedir. Öyle ki İngiliz tarihçi Stuart Laycock All the Countries We’ve Ever Invaded: And the Few We Never Got Round To (İşgal Ettiğimiz Ülkeler: Ve Ulaşamadığımız Birkaçı) kitabında, Britanya’nın dünyanın % 90’ında sömürgecilik faaliyetlerinde bulunduğunu bilenen 193 ülkenin 22’si dışındakileri bir şekilde sömürdüğünü ortaya koymuştur. Geriye kalan Mali, Fildişi Sahili, Kongo gibi ülkelerse Belçika, Fransa, İspanya, Portekiz tarafından itinayla sömürülmüştür.
Nilay Erdem Ayyıldız, Marksizm ve Oscar Wilde’ın “Mutlu Prens” ve “Genç Kral” Öyküleri isimli makalesinde belirtmiş olduğu üzere, “Marks “ilksel birikim” “primitive accumulation” ifadesiyle feodalizm ve köle ticareti gibi ilk kapitalist üretim şekillerinin kapitalizmin temellerini oluşturma sürecini anlatır. Bu bağlamda emperyalizm, dışarıdan elde edilen birikim ile Britanya’ya yerel anlamda endüstriyel ivme kazandırarak kapitalistleşmesini sağlamıştır. Böylece kolonyal/emperyal kapitalizm, küresel kapitalizmin döngüsünün temelini oluşturur. Bu döngüde ise, Said’in belirttiği gibi “çalışanlar insanlık dışı, bilinçten yoksun cisimlere” dönüşür.”
Son rüyasındaysa, yılanların çıyanların arasında çamurun balçığın içinde debelenen insanlar görür Genç Kral. Bu insanların ne yaptığını sorar ve aldığı cevap üzerine bir kez daha çığlık çığlığa uyanır. “Bir kralın tacı için yakut arıyorlar”dır, genç kralımızı dehşete düşüren cevap.
Gördüğü rüyalar üzerine kralda uyanış gerçekleşir, törende acıyla dokunan kaftanı giymekten, ortasında kan bulunan tacı takmaktan, ölümle süslenmiş olan asayı taşımaktan vazgeçtiğini söyler. Saraydakiler duruma anlam veremez. Onlar ürünlerin nasıl elde edildiğiyle ilgilenmemektedirler sadece ellerindekinin güzelliğine bakmaktadırlar. Ekmek yemek için çiftçinin durumuna bakmayı şarap için bağcıyla konuşmayı saçma bulurlar. Burada bir kez daha Marks’ın hakkını veririz ve kapitalizmin yarattığı illüzyonun ne denli gerçek sanıldığını anlarız. Ürün onu üreten emekle öylesine yabancılaşmıştır ki, tüketenler arkasındaki emekçiyi görmezler sadece metaya odaklanırlar.
Başmabeyinci görmüş geçirmiş adamdır, kralı ikna etmeye çalışır. “Kral gibi giyinmezseniz halk sizin kral olduğunuzu nereden anlayacak?” diye sorar.
Genç kralsa, “Ben, bazı insanların doğuştan kral olduğunu sanıyordum,” diyerek yanıtlayarak gösterişli giysileri kuşanmayacağını tekrarlar. Meta fetişizminin kitle üzerindeki etkisinin yanı sıra günümüzdeki imaj çağına yıllar öncesinden bir gönderme gibidir Wilde’ın satırları. Öyle ki soylular ve burjuva sınıfı gibi din adamları da ahlakın değil düzenin yanında yer alırlar. Halksa salt bir üzüntüden kaynaklanan karşı duruşun bir işe yaramayacağının sonunda gene kendilerinin ezileceğini bildiğinden, -onlar dahi- bir çare bulamayacaksa formaliteyi yerine getirip kaftanı giymesini isterler.
Ancak, Genç Kral tüm o debbeden uzak biçimde insanların arasına karışır. Düzeni değiştirmeye kalktığı için insanlar üzerine yürür ama o ilahi bir ışıkla giyinir ve krallık tacını başına papazlar değil ilahlar takar. Bu masalın sonunda da, toplumsal eşitlik halk tarafından devrimci mücadeleyle elde edilmez gene bir yalvaç üzerinden halka rağmen verilir / dağıtılır.
Wilde sosyalisttir, sömürünün olmadığı özgür bir dünyaya inanır ama bunu bir sınıf savaşından ziyade pasifist biçimde gerçekleşmesini arzular. Masaldaki genç kralın Wilde olduğunu anlamak zor değildir, zira o da gençliğinde estetik hareketin içinde yer almıştır. Saçlarını uzatmış, eril sporlara karşı küçümsemesini her fırsatta dile getirmiş, odasını papatya, lale ve benzeri objelerle dekore etmiştir. Ancak zaman içinde insanların çektiği sıkıntılara şahit oldukça fikirlerini sosyalist karakter kazanmaya başlamıştır. Ancak ne olursa olsun sosyalizm içinde de sonunda kadar pasifist tutumunu sürdürmüştür. Ölmeden hemen önce Katolik peder tarafından kutsanmışsa da, inancı kurumlaşmış yozlaşmış bir Hristiyanlıktan ziyade sosyalist İsa üzerine olmuştur. Oscar Wilde, adalete, eşitliğe, sosyalizme inanır ama onun inandığı sosyalizm, bilimsel hatta ütopik bile değildir daha ziyade ilahi bir sosyalizmdir. Wilde, insana inanmaz o yüzden onun inandığı sosyalizm, tanrının seçtiği yalvaçlar aracılığıyla gerçekleştirilir.
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -2 Grimm Kardeşler’in masalına Dikenli Gül demelerinin sebebi ise gül ne kadar güzelse dikeninin o oranda keskin olması durumudur. Masalın Almanca’daki adı Dornröschen olup, rose yerine kullanılan röschen bizdeki –Ayşe‘cik’ gibi- küçüklük belirten ek gibi olup kızın toyluğuna vurgu yap ...
MASALLARDA KADININ İSTİSMARINA UYUYAN GÜZEL ÜZERİNDEN BAKIŞ -1 Uyuyan Güzel, öyle mümbit bir masaldır ki, İtalyan şair Giambattista Basile’in 1634’te yayımlanan kitabında Ay, Güneş ve Talia adıyla yer almasıyla başlayan yolculuğu, 1697’de Fransız yazar Charles Perrault’un Peri Masalları’nda Uyuyan Güzel, Grimm Kardeşlerin 1812’de basılan Ço ...
ÇİZMELİ KEDİ MASALI ÜZERİNDEN MİRAS TAKSİMİ MESELESİ -3 Peki, buradaki konuşan sinirli varlığın neden kedi olduğunu hiç düşündünüz mü? Masalın kaynağının Afrika olmasıdır, bunun sebebi. Eski Mısır’da kedilerin dini inanç ve ayin nesnesi olduğunu günümüze kadar gelen piramitler sayesinde gözlerimizle görebiliriz. Kedi tanrıça Bast, firavunun ...
ÇİZMELİ KEDİ MASALI ÜZERİNDEN MİRAS TAKSİMİ MESELESİ -2 Çizmeli Kedi’nin bir benzerini bize Boratav anlatır, ancak Anadolu masalında kedinin yerini tilki alır, sonunda da Keloğlan tilkisinin iyiliğine hıyanetle karşılık verir. Tilki ile Çimenci Padişahının Oğlu masalında bir Keloğlan varmış, bu oğlancık değirmene çırak girmiş. Değirmen ...
Çizmeli Kedi Masalı üzerinden miras taksimi meselesi -1 Charles Perrault’nun en bilinen ve masallarından olan ve benim de en sevdiğim masallardan biri olan Çizmeli Kedi aslında miras taksimi meselesini göstermesi açısından çarpıcıdır. Yaşlı değirmenci ölünce; büyük oğluna değirmenini, ortanca oğluna eşeğini, küçük oğluna ise ke ...
OSCAR WILDE MASALLARINDA SOSYALİZM VE İNSAN RUHU - 4 Kürk Mantolu Madonna ve samurlar içinde Mona Lisa Sabahattin Ali, hiç Oscar Wilde okumuş mudur, onun Sırrı Olmayan Sfenks öyküsünden haberi var mıdır? Bilmiyorum. Buna ilişkin hiçbir yerde bir kanıta rastlamadım ama ben Oscar Wilde’ın Sırrı Olmayan Sfenks öyküsünü her okuduğumda aklıma S ...
Oscar Wilde masallarında sosyalizm ve insan ruhu -2 Mutlu Prens Pinokyo, Gulliver’in Yolculukları gibi yetişkinler için yazılmış pek çok roman zamanla kısaltılarak, ‘zararlı’ kısımları ayıklanarak kuşa çevrilerek çocukların okumasına hazır hale getirilmiştir. Büyükler için yazılan kimi masallar anlamından kopartılarak çocuklara anlatılmaya ...
Oscar Wilde masallarında sosyalizm ve insan ruhu -1 Tam adıyla söyleyecek olursak, Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde ya da Herkes Öldürür Sevdiğini diye dilimize yerleşmiş olan Reading Zindanı Baladı’nın şairi, masal yazarı, sosyalist, ahlaksız Oscar Wilde. Kulak verin sözlerime iyice, Herkes öldürebilir sevdiğini Kimi bir bakışıyla ya ...
Rapunzel üzerinden çocuğa erginleşmenin anlatılması -2 Doğulu kimi edebiyat tarihçileri, Rapunzel’in esin kaynağının 11. Yüzyılda Firdevsi’nin yazdığı Şehname’de geçen Rudaba olduğu söyler. Şehnâme’de, Rüstem’in, Hükümdar Zal’ın kalesi Kabil’e, hükümdarın kızı Rudaba’nın sarkıttığı saçlarına tırmanarak girmesi anlatılır. Benzer bir olayı Osmanlı ...
RAPUNZEL ÜZERİNDEN ÇOCUĞA ERGİNLEŞMENİN ANLATILMASI - 1 Uzun sarı saçlı Rapunzel’i, kapatıldığı kuleyi falan hepimiz biliriz de masalın adının nereden geldiğini, sonunun nasıl olduğunu pek bilmeyiz. Fazla meraklandırmadan söyleyeyim masal adını maruldan alıyor. Yani Rapunzel, tıpkı kıvırcık, göbek, Çin gibi bir marul türünün adı. Bizim pazar ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 4 Babanın öz kızına göz koymasının yanı sıra gelinini almak için oğlunu öldürmeye çalışmasına da rastlarız masallarda. Boratav’ın Kral Padişahının Kızı böyle bir masaldır. Oğluna, kral padişahının kızını almak için iki sene harp ettiği savaştan yenilgiyle ayrılan padişahtır, bu namus ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 3 Ütelek ve Ahu Melek gibi bir başka Boratav masalı olan Yıldırım Padişahı’nda gene kızına göz koyan bir baba görürüz, ancak kızı kurtaran Yıldırım Padişahı da pek yüzüne bakılacak adam değildir. Masal boyunca resmen kızı taciz eder ve kız en sonunda tacizcisiyle evlenir. Bu masal as ...
Masallarda ensestin izini Grimm Kardeşlerin Binderili masalı üzerinden sürmeye başlamıştık, sonrasında bir Anadolu masalı olan Geyik Sultan’da da benzeri istismara rastlamıştık. “Durun, siz evlenemezsiniz. Siz baba kızsınız!” repliği Yeşilçam filmlerinde bile yoktur ama masalları okurken bunu yüksek sesle dile getirmemiz gerektiğini anlıyoruz. Pert ...
BİNDERİLİ ÜZERİNDEN MASALLARDA ENSESTİN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 1 Çocuğunuza her gece yatmadan önce masal okuyorsunuz. Evdekiler bitti. Kitapçıya gidip, ne alsam ne alsam diye bakınırken gözünüz Grimm Masalları’na takılıyor. Tabii ya, siz de bu masallarla büyüdünüz. Hemen alıyorsunuz. Akşam çocuğunuz yatıyor, siz de başucuna oturup kitabı açıyorsunuz ...
KÜLKEDİSİ / CİNDERELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 4 Cinderella masalının altında gizli bir cinsel tutku yattığı söyleyerek, geçen yazıyı bitirmiştik. Daha da ileri gideyim, bu masalın kodlarında ayak fetişizmi gizlidir. Nasıl yani? diyerek kafanızı kaşıdığınızı görür gibiyim. Bunca ay sabrettiniz, yazın ...
Külkedisi / Cinderella masalı üzerinden toplumlar arasındaki farkların izinin sürülmesi - 3 Cinderella’nın, Küçük Annette isimli Fransız varyantı, geçen yazımızda bahsetmiş olduğumuz Eflatun Cem Güney’in Sırmalı Pabuç masalına daha yakın durmaktadır. Masal köyde geçer ve Annette koyun güder. Kötü kalpli üvey anne kızını etle beslerken, Annette h ...
KÜLKEDİSİ / CİNDERELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 2 Geçen yazımızı Cinderella’nın cariye olduğunu söyleyerek noktalamıştık. Kaldığımız yerden devam edelim o zaman. Yunanca yazan Romalı yazar Claudius Aelianus’un milattan sonra üçüncü yüzyılda, Antik dönem yazarlarından alıntılayarak derlediği Varia Hi ...
KÜLKEDİSİ / SİNDİRELLA MASALI ÜZERİNDEN TOPLUMLAR ARASINDAKİ FARKLARIN İZİNİN SÜRÜLMESİ - 1 Külkedisi aslında 9. yüzyıldan kalma eski bir Çin masalıdır ama sadece Avrupa’da 550’yi aşkın değişik biçimde anlatılmaktadır. Hatta Binbir Gece Masalları’nda bile yer almaktadır ama orada ayakkabı yerine daha doğulu bir obje olan halhal kullanılmıştır. ...
Çocukları eve dönüş yoluna çıkartmadan önce aklıma gelen bir hususu yazmazsam rahat edemem. Hansel’in, kıpırdayamadığı daracık kafese kapatılarak, kesilip yenilmek üzere sürekli beslenmesi sizlere bir şeyler çağrıştırıyor mu? Orta Çağ’da tavukları ya da başka hayvanları daracık kafeslerde besiye çekip, kısa sürede şişmanlatıp kesmek gibi bir uygula ...
Hansel ve Gretel’i ormanı derinlerinde bırakmış ve biz de peşleri sıra masalın içinde ilerlemiştik. Hansel ve Gretel’i kayboldukları ormandan kurtarmaya ne dersiniz? Ormanın haritasını çözebilmemiz için biraz yardıma ihtiyacımız olacak. En büyük yardımcılarımız Pinhan Yayınları tarafından basılan orijinaline sadık çevirisi ile Can Evrim Aslan’ın Ya ...
“Baba Bana Masal Anlatma” diyerek başladığımız yazı serüvenimizde bir yılı devirdik, ilginiz ve izniniz olursa bu yıl da size masal anlatmaya devam edeceğim. Dilerim bu esnada sizler sonu mutlu biten masalların kahramanı olduğunuz bir sene yaşarsınız. 2023’e en sevdiğim masallardan olan ve sosyolojik açıdan hayli malzeme barındıran Hansel ve Gretel ...
MASALLARDA TOPLUMSAL ROLLERİN ÖĞRETİLMESİ VE CİNSİYETÇİLİK - 2 Masalların daha küçücük çocukken toplumsal rolleri kafamıza nasıl soktuğunun izini sürmeye, geçen yazıda koyduğumuz virgülden devam edelim, dilerseniz. Masallarda kızlardan beklenenin ev işi ve temizlik olduğu, beyinlerine bir dantelâ gibi işlenir. Orman Evi (Yoksul Oduncu) masal ...
MASALLARDA TOPLUMSAL ROLLERİN ÖĞRETİLMESİ VE CİNSİYETÇİLİK – 1 Sene başından bu yana devam eden yazı dizimizde; Başparmak üzerinden masallarda çocuk köleliğini, Fareli Köyün Kavalcısı üzerinden masallarda salgın hastalıkları, Kibritçi Kız üzerinden masallarda yoksulluk ve çocuk işçiliğini, Parmak Kız üzerinden masallarda çocuk yaşta evlend ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 3 Evet, kola, çay, kahve derken bu yazı dizimizin sonuna geldik. En güzeli su elbette ama suları da zehirli maddelerle kirlettiğimiz için onları da ancak bir dizi işlemden geçirip arıttıktan sonra içer olduk. Çocukluğumuzdaki gibi derelerden pınarlardan su içmeye kalksak, maazall ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 2 Geçen yazıda sizlere Kurşun Asker’i kapitalizmin elinde oyuncak olmaktan kurtaran kahraman bilim insanı Clair Patterson’un hikâyesini anlatacağımdan bahsetmiştim değil mi? Demli çaylarımızı içip kafamız iyice açıldığına göre ekonominin ve bilimin karmaşık dünyasına girebiliriz. İlk ot ...
MASALLARIN KAPİTALİZMİN ELİNDE OYUNCAK OLMASI KURŞUN ASKER – 1 Karl Marx, çok doğru bir tespitle, “Kapitalizm, gölgesini satamadığı ağacı keser!” der ya, gerçekten de kapitalizm kullanamadığı şeyleri yok ederken kullanabildiklerini farklı ambalajlar içinde tüketiciye sunar. Bolivya dağlarında öldürdüğü Che Guevara’nın purosundan çakmağına, ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 3 Efendim, nihayet Parmak Kız – Thumbelina masalımızı anlatmayı bitirdik. Kralın yaptığı densizlik sinirlerimi bozsa da, kırlangıcın mutsuzluğuna üzülsem de şimdi daha iyiyim. Umarım Parmak Kız da, iyi ve mutludur, kralı yontarak insana benzetmiştir. Dilerseniz art ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 2 Geçen yazımızda anlatmaya başladığımız Parmak Kız masalını Köstebek’in Thumbelina’ya cinsel saldırıda bulunması üzerine daha fazla devam edemeyerek kesmiştik. Elbette yaptıkları Köstebek’in yanına kar kalmayacak. Buyurun o zaman masalın devamına… Köstebek, rah ...
MASALLARDA ÇOCUKLARIN ERKEN YAŞLARDA EVLENDİRİLMESİ: ‘ÇOCUK GELİN’ THUMBELİNA - 1 Ülkemizde Parmak Kız olarak bilinen Andersen masalı fantastiktir, macera doludur, acıklıdır, sonu bile tam mutlu değil, parçalı bulutludur. Disney, Thumbelina’dan bir doğa savaşçısı yaratmıştır. Gözünü hırs bürümüş, bir parkı yok etmeye çalışan kapitalistlere ...
MASALLARDA YOKSULLUK VE ÇOCUK İŞÇİLER: KİBRİTÇİ KIZ’IN KIZIL İNTİKAMI İşçi Bayramı ile başlayan Mayıs ayında, çocuk işçiliğinin son bulmasını dileyerek, o çok bildik masala farklı bir açıdan yaklaşmaya ne dersiniz? Babasının ölümü üzerine, çocuk yaşta okulu bırakarak çalışmak zorunda kalan Andersen’in pek çok masalında çocuk işçiliğine ve çocukl ...
MASALLARDA SALGIN HASTALIKLAR: FARELİ KÖYÜN KAVALCISI Son dönemlerde sokak hayvanlarının şehirlerden tamamen çıkartılarak, hayvan barınaklarına hapsedilmesi tartışmaları ünlü bir sanatçımızın attığı tweet’le daha da alevlendi. Bir kap yemek, bir tas su ve bir de başlarının okşanmasından başka bir şey beklemeyen can dostlarımızı şehirden kovdu ...
Masallarda Çocuk Köleliği Parmak kadar çocukların satılması -2 Geçen ayki yazımızda masallarında parmak kadar çocukların satılmasının izini sürmeye Grimm Kardeşlerin Başparmak masalıyla Almanya’da başlamıştık ve Pertev Naili Boratav’la yurda giriş yapacağımızı söylemiştik. O halde buyrun Nohut Oğlan’a… Boratav’ın Nohut Oğlan masalınd ...
MASALLARDA ÇOCUK KÖLELİĞİ PARMAK KADAR ÇOCUKLARIN SATILMASI -1 Bu sayıda hangi masalı anlatsam diye düşünürken geçenlerde ‘Kim Milyoner Olmak İster?’ yarışma programında Kenan İmirzalıoğlu’nun sorduğu “1980’lere kadar hangi ülkedeki yetim, gayrimeşru doğmuş, ebeveyni alkolik, ayrılmış veya fakir olan çocuklar devlet tarafından bazen açık artı ...
Evvel zaman içinde Evvel zaman içinde, kalbursaman içinde Develer tellal iken, pireler berber iken. Annem kaşıkta, babam beşikte iken… Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten. Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, Gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi… Neyse sözü fazla ...