TARİH YAZAN KADINLAR-23

Basında eskiden çokça rastladığımız ‘arka sayfa güzeli’ geleneğini geri getiriyoruz ancak büyük bir farkla! Alanında ilk’lere imza atmış, ‘kadınlar yapamaz’ denilen mesleklerdeki cinsiyetçi kalıpları kırmış, cesur ve azimli kadın kahramanları tanıtacağız size. Onlar, bizlerle bu topraklarda yaşadı, mücadele etti ve başarılar kazandı. Lakin erkek egemen tarih anlayışı çoğunlukla onları yok saydı. Bu kadınları tarihin tozlu sayfalarından çıkarıp, kamuoyunun yeniden dikkatine sunmayı hedefliyoruz. Buyurun tarih yazan kadınların öykülerine…

17 Ağustos 2021 - 10:20

Üniversite Mezunu İlk Türk Kadını: Şekibe Ali Ögel Galatalı

Şekibe hanımın babası Ali Bey, Fransız kökenli De La Grange adında bir aristokrattı. Grange, İstanbul’a babasıyla geldiğinde, delikanlılık çağına girmiş, çok yabancı dil bilen bir teknisyendi. İlk zamanlarda, sarayda görev aldıkları esnada, baba-oğul Müslüman oldular. Ali adını alan delikanlı, çok sarışın olduğundan çevresinde bazen Sarı Ali, bazen de İngilizlere tercümanlık da yaptığından İngiliz Ali Bey olarak tanındı. 

Bir yabancı şirket tarafından yapılan Adana-Mersin demiryolu işletmesinde görev alan Ali Bey, Adana’nın tanınmış ailelerinden birinin kızı olan Fatma Hanım ile evlendi. Bu evlilikten dört çocukları oldu; ilk kızları Adile (Necatı Pankoğlu) 1888’de, Şekibe Ali (Ögel) 1890’da Hakkı (Ögel) 1892’de ve Mahmut (Ögel) 1893’te doğdular. Ali Bey, daha sonra, İstanbul’a yerleşti. Çocuklarına batı ve doğu kültürü vererek, onları dönemin üst düzey eğitimiyle yetiştirdi.

DÖNEMİN GÖZDE İSİMLERİNDENDİ

Şekibe hanım, Aksaray Kız Sanayi Okulu’na okudu. Ardından Kız Rüştiyesi ve Kız Öğretmen Okulu’nu bitirdi. Zamanına göre modern kılık kıyafeti, upuzun boyu, tatlı bir İstanbul şivesi, etkileyici konuşması ve Tevfik Fikret etkisinde yazdığı şiirlerinin yayınlanmasıyla, döneminin gözde kızları arasında yer alıyordu. 

ÜNİVERSİTE DİPLOMALI İLK TÜRK KADINI

1910’da, önce Süleymaniye sonra Cihangir kız rüştiyelerinde öğretmenlik yaptı. Bu öğretmenlikleri sırasında, İstanbul’da Türk kızlarına yüksek eğitim sağlayan ilk kadın üniversitesinin (İnas Darülfünunu) ilk öğrencisi ve buradan birincilikle diploma alan ilk Türk kızı olma unvanını aldı. O yıllarda İnas Darülfünu’nunda (İstanbul Üniversitesi) kızlar, yalnız riyaziye, tabiiye ve edebiyat konularında öğrenim yaparlardı, hukuk ve tıp tahsilleri yapmaları yasaktı.

Şekibe hanımın diğer önemli bir unvanı da Osmanlı döneminde -eşine hiç rastlanmayan- genç bir yaşta, 1917’de Balıkesir, bir yıl sonra da Bursa Kız Öğretmen okullarının müdireliğini yapmış olmasıydı.

40 YILLIK EĞİTİMCİLİK

Ne var ki Kurtuluş Savaşı’nın başladığı yıllarda, Ankara’daki Millicilerle vatansever duygularla işbirliği yapması üzerine, Damat Ferit hükümetince görevine son verildi. TBMM Hükümeti’nce 1922’de İstanbul Kız Lisesi (İnas Sultaniyesi)  öğretmenliğine tayin edilinceye dek mesleğini yapamadı. Cumhuriyet döneminde İstanbul’un hemen hemen her semtindeki ortaokul ve liselerinde hocalık yapan Şekibe Ali, soyadı kanununun uygulanması ile Ögel soyadını aldı. Mesleğinde 40 yılı aşan kültür hizmetinde başarılı bir eğitimci olarak, binlerce genç yetiştirdi.

TÜRK KADINI DERGİSİ ÇIKARTTI

Şekibe hanım, beş yıllık öğretmenliğinin deneyimi ve edindiği özel bilgilerin etkisiyle, Türk kadınlığının yüceltilmesini amaçlayan, bir dergi de çıkardı. Aynı zamanda bir öğretmen olan ablası Adile Necati ile birlikte hanımlara mahsus olmak üzere 22 Mayıs 1914 tarihinde ‘Seyyale’ adındaki dergiyi yayınladılar. Derginin bütün sayfaları kadın konularını işliyordu. Derginin müdürlüğünü üstlenen Şekibe hanımın bir de şiiri yayınlanmıştı.

‘TÜRK LAVRENSİ’YLE EVLİLİK

Şekibe Ögel, emekliliğe adım attığı bir dönemden evlilik yaptı. Bu evlilik -geçmişi bakımından-, tanıdıklarını ve çevresini hayli gülümsetti. Çünkü evlendiği kişi, Birinci Dünya Savaşı’ndaki Türk ordusunun ünlü kumandanlarından Galatalı Şevket’ti. ‘Türk Lavrensi’ olarak tanınan Şevket Galatalı (1881-1956) yüzbaşılığı sırasında Şekibe hanımla evlenmek istemiş, fakat ailesi subayların uzun süre evlerinden uzak kalmaları, cephelerde savaşmaları ve bazen şehit olmaları nedeniyle eşlerinin dul kalacağı yorumunu yaparak, bu evliliğe karşı çıkmıştı. Şekibe Ali o zaman ailesinin görüşüne boyun eğmişti. 

40 YIL SONRA, KADIKÖY VAPURUNDA…

Birbirlerini 40 yıl görmeyen bu iki emekli ünlü kişi, bir akşam Kadıköy vapurunda karşılaştılar. Aradan upuzun yıllar geçmesine rağmen birbirlerini tanıdılar. İlk konuşmaları evlenip evlenmediklerini, çocuklarını ve torunlarını sormak oldu. Her ikisi de evlenmemişlerdi. Ne çocukları, ne torunları vardı. Hemen karar verdiler. Biri Türk ordusunun ünlü kumandanlarından olan ve İngilizlerin, Malatya’ya sürdüğü Vatanperverlerden Şevket Galatalı, diğeri eğitim dünyasının zirvesinde yer almış Şekibe hanım, bu yaşlılık dönemlerinde, evlerine davet ettikleri nikâh memurunun huzurunda evlendiler. Kısa sürse de ölümlerine kadar, imrenilecek bir mutluluk içerisinde yaşadılar. Şekibe hanım, 1969’da İstanbul’da vefat etti.

KAYNAKÇA: http://www.halduncezayirlioglu.com/2018/12/universite-mezunu-ilk-turk-kadini-sekibe-ali/ ve Türk kültür tarihi araştırmacısı, yazar Taha Toros’un ‘İstanbul Üniversitesinden Diploma Alan İlk Kız: Şekibe Ali’ başlıklı yazısı. (https://core.ac.uk/download/pdf/38325507.pdf)


ARŞİV