SOKAK SOKAK KADIKÖY-8

Her gün adım adım arşınladığımız Kadıköy sokaklarının hikâyelerini hiç merak ettiniz mi? Biz ettik, cadde ve sokakların izini sizin için sürdük, birbirinden ilginç hikayelere ulaştık. Kadıköy’ün Heredot’u olarak bilinen ve 4 yıl önce kaybettiğimiz Dr. Müfid Ekdal’ın kitapları başta olmak üzere diğer kaynaklardan derlediğimiz bu yazı dizisinde, Kadıköy’ün tarihine ışık tutan saklı sokak isimlerinin kökenini öğreneceksiniz. Kimi ilginç sokak isimlerinin neden o sokağı süslediğine dair herhangi bir kayıt bulunamazken, bazı sokaklar adını orada yaşayan simalardan almış. Bazen de memlekete hayrı dokunmuş kişiliklerin adları anılarına ilçenin bir sokağına verilmiş. Kadıköy’de iz bırakmış kişiler ve saklı kalmış hikayeleriyle sokakların hafızasında bir yolculuğa davet ediyoruz sizi…

13 Kasım 2018 - 11:19

HAZIRLAYAN: GÖKÇE UYGUN

FOTOĞRAFLAR: RAMAZAN KARAKAYA

  • DOKTOR ZEKİ ZEREN SOKAĞI: Oyuncu ve müzisyen bir doktor olan Zeki Bey, 1945’li yıllarda Kadıköyü’ndeki Altıyol’un hemen güneyinde bulunan Bahariye semtinde otururdu. Aynı zamanda zamanın tanınmış bir “ordinaryüs profesörüydü”. Zeren’in, çevresindeki kalburüstü kişilerle birlikte, “toplumdaki kabalıkları” önlemek amacıyla bir de dernek kurduğu anlatılır. Aydın bir zat olan Zeki Bey, zor anlaşılan günün tıp dilini güncelleştirmek konusunda da bazı çalışmalar yapmıştı. Zeki Zeren 1973’te öldü. Adının yaşadığı sokak, Kadıköyü’nün modern yüzlü semti Erenköy’de, Bağdat Caddesi ile “minübüs yolu” arasındaki ünlü “Oyuncak Müzesi”nin önündedir.
  • ALAGEYİK SOKAĞI: İstanbul’da şimdilik iki “Alageyik” sokağımız var. Biri Karaköy’de. Diğer “Alageyik”imiz ise Kadıköyü’nde ve Fenerbahçe Mahallesi’nde, Feneryolu semtini buraya bağlayan Faruk Ayanoğlu Caddesi’nin doğu tarafındadır. Türk öykülerinde, efsanelerinde, şiirlerinde sıkça konu edildiği ve sevildiği için bu Alageyik isminin sokaklara verildiği düşünülür. Üstelik Karaköy’deki Alageyik Sokağı’nın başında bir de “Zürafa” Sokağı bulunur. 17. yüzyılda Avrupa bu hayvanı ancak resimlerde gördüğü halde, İstanbul’a gerçek bir zürafa getirilmişti. Bunu duyan bir araştırmacı İstanbul’a onu görmeye gelmiş, fakat ne yazık ki geldiğinde onu gömülmüş olarak bulmuştu. Edirnekapı-Eğrikapı civarında gerçekleşen bu olay sonrasında zürafanın mezarı açılarak, nasıl bir hayvan olduğunu anlayabilmesi açısından araştırmacıya ancak kemikleri gösterilebilmişti.

İşin bir diğer ilginç yanı ise, İstanbul’un “yasal genelevleri”nin çok uzun yıllar boyunca Karaköy’deki bu Zürafa ve Alageyik sokakları arasında bulunmasıdır. Aslında “Zürafa” sözcüğü ile ilgili bazı bilgilerin,sokağın gerçek adının ne anlama geldiği konusundaki değerlendirmeleri daha verimli kılabileceğini düşünerek, iyi analiz edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Şöyle ki; Bu sevimli zürafanın eskiden kullanılan adı, “züraf”, “zeraf”, “zürafe” gibi sözcüklerle belirtilirdi. Böyle olmakla birlikte, bu sözcükler çok benzeyen “zürefa” ve “zurefa” kelimeleri kullanılırsa eğer, bunların da Türkçe’de, “ince davranışlı zarif kişiler, sevici kadınlar” anlamına gelir.

  • HALİTAĞA CADDESİ: Kadıköyü’nde, Altıyol’dan iskeleye doğru inilirken sağımızda kalan caddenin adıdır. 19. yüzyılda ve erken 20. yüzyılda Kadıköyü’nün bu semtleri, hele Altıyol’dan sonra Kızıltoprak ve daha ötelerine dek, toprak yollarla, ahşap ve yer yer kagir konak ve konutlarla bezenmişti. Nüfus çok azdı. Genellikle devletin üst düzey bürokratlarının yeğlediği yazlık mekânlar olarak değerlendirilirdi bu bölge. Şimdiki Gazi İlkokulu’nun olduğu meydanlık alanın etrafı bomboştu ve bazen süvari zaptiyeleri burada talim yaparlardı. 19. yüzyıl ortalarında ve Sultan Abdülmecit devrinde, Mısırlıoğlu denilen zengin sarrafın, burada kâgir bir konağı, yazlık gazinosu ve hamamı vardı.  Caddedeki, Altıyol’a yakın üçlü barok çeşme üzerinde, biri madalyonunda olmak üzere iki tarih var: 1794 ve 1858. İlki Halit Ağa’nın bu eseri yaptırdığı tarihtir. Diğeri onarımı belirtir. Caddeye adını veren bu Halit Ağa, siyasi bir şahıstı. 1791’de III. Selim’in Darüssaade ağası olmuştu. 1798’te ölmüş ve Eyüp’te gömülmüştür.


ARŞİV