Sıkı iki dost: Umut ve Nazo

Karlı bir günde karşılaştığı sokak köpeğini sahiplenen Kadıköylü müzisyen Umut Arabacı, sokaktan bir hayvan sahiplenmek konusunda şüpheleri olan insanlar için kendi hikâyesini örnek gösteriyor

05 Nisan 2017 - 09:54

On yıldır Kadıköy’de yaşayan ve Athena ve Gözyaşı Çetesi adlı müzik gruplarında bas gitar çalan Umut Arabacı, bir yıl önce sokakta karşılaştığı ve Nazo adını verdiği köpeği ile mutlu bir hayat sürüyor. Kadıköy’den Caddebostan sahiline kadar bisikleti ile Nazo’yu gezdiren

Arabacı ile bakıma ihtiyacı olan Nazo’yu sahiplenme hikâyesini dinledik.Arabacı, “Tabii ki ‘saatin alma sahiplen’ diyorum. İnsan en yakın dostunu satın almamalı. Dostluk iyi günde ve kötü günde beraber olmaktır” diyor.

Nazo ile nasıl karşılaştın, onu sahiplenme fikri nasıl oluştu?

Kadıköy kar altındaydı. Havanın kar yağışlı olması dışında benim için sıradan bir gündü, günlük alışveriş için dışarı çıkmıştım. Alışverişten dönerken Nazo’yu sokakta besleme yapanların bıraktığı  bir parça mamayı yerken gördüm. Genelde bütün sokak köpeklerine selam verdiğim gibi Nazo’ya da selam verdim ve devam ettim. Apartmana gelene kadar beni takip ettiğini fark edemedim. Apartman kapısını açtığım an içeri girip uyku pozisyonuna geçti. O kadar yorgundu ki, ben de ne yapacağımı bilemez halde Nazo’ya bakakaldım. Nazo ile kısa bir konuşma yaptım. Apartmanın içinde durmasının imkânsız olduğunu, komşuların bundan hoşlanmayacağını, isterse benimle eve gelebileceğini ama gelmek istemezse de burada kalmasının imkânsız olduğunu ona anlatıp merdivenlere yöneldim. Bir üst katta durup apartmanı dinlemeye başladım, ve süperiz! Önce merdivenleri çıkan sokak köpeğinin tırnaklarından gelen çıtırtılar, ardından da hayret, merak ve sakinlik ifadelerinin hepsi yüzünden okunan koca kafalı bir sokak köpeği geldi. Böylece dostluğumuz başlamış oldu. Nazo’yu eve alıp ısıttım, 8 saat deliksiz uyumasını seyrettim.

Daha önce evcil ya da sokak hayvanı besledin mi? Hayvanlarla ilişkin hep iyi miydi?

Çocukluğumu Zonguldak’ta kedi, köpek, toz, toprak içinde geçirdim. İlkokula başladığım yaşlarda bahçemizde yaşayan Çarli adında bir çoban köpeğimiz vardı. Zincire bağlı olmak istemeyen ama insanlarla arası iyi bir köpekti. Zincirden kaçtığı bir gün tasmalı olmasına rağmen maalesef donemin Zonguldak Belediyesi tarafından tüfekle vurularak öldürüldü. İlk büyük hayal kırıklığım sanırım bu olaydır.

“DÜZENLİ BİR HAYATIM OLDU”

Nazo’yu sahiplendikten sonra hayatında neler değişti?

Doğrusunu söylemek gerekirse benim için radikal değişiklikler olmadı. Konserim olmadığı her gün bisikletle sahile giderdim, simdi Nazo da bana katıldı. Müzisyen olmam bana en tenha saatlerde dışarı çıkma lüksünü sağlıyor. Nazo’nun katılması bana biraz daha sorumluluk yükledi ve bundan hiç bir zaman şikâyet etmiyorum. Nazo sayesinde sabah erken uyanıyor, sahilde sporumu yapabiliyorum. Beni evden çıkmaya motive ettiği için daha düzenli uyuyorum, daha düzenli besleniyorum. Bunun da psikolojik olarak bana gayet olumlu geri dönüşü oluyor doğal olarak. Kendim için yapmak istemediğim günlerde bile Nazo için kendimi sokağa atıyorum ve bu boş günlerimde bile bana bir motivasyon sağlıyor. 

Siz de ‘satın alma sahiplen’ diyenlerden misiniz?

Evet, tabii ki ‘Satın alma sahiplen’ diyorum. İnsan en yakın dostunu satın almamalı. Dostluk iyi günde ve kötü günde beraber olmaktır. Siz kötü bir durumdaki bir sokak köpeğini sahiplendiğinizde bilin ki o da her şartta sizin yanınızda olacak. Hayvanları satın alarak kirli bir ticaretin parçası olmayın. Birçok köpek sahibinin düşünmek istemediği ya da göz ardı ettiği bir gerçek var. Cins köpekler çok kötü şartlarda bu pazara yeni köleler imal etmek için zorla çiftleştiriliyor. Sizin bir petshopta gördüğünüz o sevimli Golden yavrusunun annesi bir köle ve sizin ihtiyaçlarınız yüzünden durmadan ve durmadan zorla çiftleştiriliyor. ‘Onu  kafesten kurtardım’ yalanına da bir son verilsin. Siz o yavruları aldıkça yerine hemen yeni köleler imal ediliyor. Eğer bir köpeği kafesten kurtarmak istiyorsanız, bir barınağı ziyaret edin. 

“GÜZELLİĞİ PAHA BİÇİLEMEZ”

Kadıköylüler bu konuda duyarlı sanırım, ne dersiniz?

Yanılmıyorsam Goethe’nin bir sözü vardı. “Bir semtin sokak hayvanları sizden kaçmıyorsa orada yaşayın; çünkü komşularınız güzel insanlardır.” Bu söz benim için Kadıköy halkını özetliyor. En azından kötü insanlar Kadıköy’de hala azınlıkta. Böyle güzel insanların yasadığı bir yerde Kadıköy Belediyesi de kendine yakışan hassaslıkla  çalışıyor. Dilerim ki bu daim olur ve her dönem Kadıköy Belediyesi hayvan hakları konusunda çalışmalarıyla tüm ülkeye örnek olmaya devam eder.

Bir sokak köpeği ile yaşamak zor mu, ev yaşantısına alışması güç olmuyor mu?

Bence  bir köpekle yaşamak zor değil.  İnsanlar genelde bu sorumluluğu almaya çekiniyorlar  Hayatının neredeyse tamamını iş yerinde geçiren insanlar var ve bence bu kadar yoğun tempoyla çalışan insanların her sabah işe gitmeden ve her akşam iş dönüşü köpeklerine zaman ayıracak enerjileri kalmıyor. Ama böyle bir tempo içinde bile evinde köpek besleyebilen insanlar da var. Cevaplaması oldukça zor bir soru. Köpeğin bakımını yapmak aslında çok kolay ama bu sorumluluğu almak zor sanırım. Ama hayatınıza getireceği güzellik paha biçilemez. Bunu bir köpekle yaşamadan anlamanız imkânsız. Günde iki kez beraber sokakta turlayacak zamanı bulabiliyorsanız, bana göre köpek bakımı ile ilgili başka dert edeceğiniz bir şey yok. 

Sizin deneyiminiz biraz da sokak hayvanlarını sahiplenme meselesi için bir örnek aslında?

Sokaktan bir hayvan sahiplenmek konusunda şüpheleri olan insanlar için en güzel örneklerden biri Nazo olabilir. Nazo eve geldiğinden beri hiç bir eşyaya zarar vermedi, tek bir sefer bile kakasını çişini eve yapmadı. Bizim ev yaşantımıza neredeyse bir iki gün içinde mükemmel bir şekilde adapte oldu. Sokakta büyüyen hayvanlar şüphesiz ki çok zeki oluyorlar. Hayatta kalmak için iyiyi kötüyü  ayırt etme yetenekleri gelişiyor, mimiklerinizden sizin ruh halinizi takip edebiliyorlar. Gözlerinizin tam içine bakarak her söylediğinizi anlıyorlar. O yüzden eğer bir köpek almayı düşünüyorsanız tavsiyem sokakta yetişmiş bir köpeğe yuvanızı açmanız. Ne kadar kolay öğrendiğine her gün hayret edeceksiniz. Kendinize bir iyilik yapın ve bir barınağa gidip köpeklerle biraz vakit geçirin.

Sizi bu şekilde görenler nasıl tepki veriyor?

Hayal edin, Bağdat Caddesi boyunca bisikletimi sürüyorum, sol bileğimde Nazo’nun zinciri takılı ve yanımda koşuyor. Sadece bize gülümseyen insanlar görüyorum. Sonra sesleri duyuyorum “anne köpeğe bak, kocaman!, anne ne kadar güzel değil mi?”. Sonra bir yerde duruyoruz, gelen geçen herkes gülümsüyor.


ARŞİV