Camiler ne durumda?

Türkiye’de sayısı 100 bine yaklaşan camilerin mimari kalitesi, üretim süreçleri ve planlama yaklaşımları mimar Ahmet Turan Köksal’ın katılımıyla Tasarım Atölyesi Kadıköy’de (TAK) tartışıldı

17 Ocak 2019 - 10:51

Türkiye’de son 10 yılda artan inşaat furyasından nasibini alan yerlerden biri de camiler. 13 Ocak Pazar günü TAK’ta mimar Ahmet Turan Köksal’ın sunumuyla gerçekleşen Camiler Çalıştayı’nda Türkiye’deki cami örnekleri üzerinden, camilerin mimari özellikleri, planlama ve şehircilikteki yeri konuşuldu.

İlk oturumda cami üretim süreci, yakın zaman cami mimarisi üzerine örnekler, siyasi boyut ve sorunların çıkarımı üzerinde durulurken; ikinci oturumda üretim sürecine bakıldı ve katılımcılardan tahayyüllerindeki camiyi tasarlamaları istendi.

Aynı zamanda kar amacı gütmeyen camigor.com farkındalık projesinin yürütücüsü olan Ahmet Turan Köksal konuşmasına camilerin niteliğini anlatarak başladı: “Sadece İstanbul Fatih’te 104 cami var. Camiler bizim için çok önemli. Siyasi bir şey katmaya niyetim yok, camilerin siyasallaştırılması en büyük kötülük. Hangi coğrafyadan gelirseniz gelin, cami sulh mekânıdır. Bunun için mütedeyyin olmak gerekmiyor.”

“KIBLESİ YANLIŞ CAMİLER VAR”

Camigor.com projesinin 2001 yılında başladığını belirten Köksal, ‘Camiler kimin içindir?’ sorusu üzerinde durdu ve “Camilerin din boyutu dışında şehri şekillendiren köşe taşları olduğunu kabul etmek gerekiyor. Cami bir köyü tanımlar, meydanı tanımlar. O yüzden cami herkes içindir. Evet, cami aynı zamanda turistindir.” dedi.

Köksal, camilerin mimarisi hakkında bilgiler aktarırken, “Camilerin kaçı depreme karşı korunaklı, kaçı yeşil alan içinde?” sorusunu paylaştı ve ekledi: “Camilerde büyük harcamalar yapılıyor ve genelde dindar kişilerin yardımıyla. Bunun bir denetlemesi yok. Bazılarının ısıtma, klimalandırma sistemi yok. İçini bile çözememiş durumdayız, halıyı veya süslemeyi bile. 47 derece kıblesi yanlış olan cami var mesela. Yanlış hesap edilmiş. Caminin üstüne cami kadar hat çizmek, hattın kendi kurallarına aykırı. Onu geçelim, kadın ve erkek eşitliği ortaya konmazsa bu iş olmamış demektir. Trabzon’da çok büyük cami yapılıyor mesela; ulaşım yok. Cumaya gitmek için 45 dakika yürüyorsam, o cami mimari olarak olmamıştır.” 

SAYI 100 BİNİN ÜZERİNDE

Diyanet, Türkiye’deki cami sayısının 90 bin olduğunu söylese de sayının 100 binin üzerinde olduğu iddia ediliyor. En kritik konulardan biri ise caminin yapım süreci. İmar Yönetmeliği’nin 14. maddesinde ibadet yerleri ‘sosyal ve kültürel altyapı alanları’ olarak gösteriliyor. Cami bir ibadethane olmasının yanı sıra son yıllarda kompleks bir mimari yapı olarak şekil alıyor. Her caminin yanına bir otopark, bir eğitim alanı yapılırken bazı camilerin altında ticari faaliyet yürüten yerler açılıyor.

“Yeşil alana cami yapılmamalı ama genelde bu yapılıyor” diyen Köksal, “Bir mimar cami yapılmasına karşı olmaz. İyi bir mimar iyi bir cami yapılması için mücadele eder.” görüşünde. “Bu kadar şey yapıyoruz mimar olarak, neden bu konuda çalışmıyoruz? Mesleki birliği sağlayamadığımız sürece de, işte böyle camiler çıkıyor.” diye ekliyor.

ÇAMLICA CAMİİ ÖRNEĞİ

Çamlıca Camii’ni örnek gösteren Köksal, projenin başında 111 milyon lira olarak belirtilen maliyetin şu anda 110 milyon dolara geldiğini belirtirken en önemli etkenin finansman ve sürdürülebilirlik olduğunu düşünüyor: “Sürdürülebilirlik, cami mimarisi için çok önemli. Camilerin maliyetleri çok yüksek. Bu yüzden yapılacak caminin arkasında çok büyük bir dernek olması lazım.”

Cami yapımında mimar hariç herkesin, her şeye karıştığını belirten Köksal, sözlerini mimariye dair eleştiriyle noktalıyor: “Türkiye’de minber evrildi, evrildi, evrildi...Şimdi asansörle çıkılan bir yer oldu. Bunun dinen bir kuralı var. Dua okunurken asansöre mi binilecek? Her şeyden önce sembolizmden kurtulabilirsek daha rasyonel, fonksiyonel işler ortaya çıkabilir.”


ARŞİV