Bir demiryolu mirası olarak Haydarpaşa

Haydarpaşa hem tarihi hem de toplumsal hafızası bakımından önemli bir yerde duruyor. Önce Haydarpaşa’nın tarihini Prof. Dr. Yonca Kösebay Erkan’dan dinliyoruz, ardından ise Haydarpaşa’nın mirasına sahip çıkan Haydarpaşa Dayanışması’na kulak veriyoruz...

11 Şubat 2020 - 12:19

Kadıköy Kent Konseyi’nin düzenlediği “Demiryolu Mirasını Korumak” paneli 6 Şubat’ta Kadıköy Belediyesi Başkanlık Binasında gerçekleşti. Panelde konuşmacı olan Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca Kösebay Erkan Haydarpaşa özelinde demiryolu mirasının önemini anlattı.

Erkan, Haydarpaşa’nın kendisi için güven anlamına geldiğini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Pencereden dışarı baktığımda bu manzarayı görüyorsam, sabah düdük sesini duyuyorsam evet her şey yerinde demektir. Ama epey zamandır bu düdük sesini duymak mümkün değil. Özellikle çatısı yandıktan sonra. Harap halde onu görmenin yarattığı duygu. Hatta yanarken ağladığımı ifade etmem lazım.”

Bilimin teknolojiyi geliştirmeye, toplumsal konuları ele almaya, bilgiyi inşa etmeye, politika oluşturmaya, merakı gidermeye ve günlük sorunlarımızı çözmeye yaradığını söyleyen Erkan demiryolu mirasının ne işe yaradığını ise şöyle anlatıyor: “Demiryolu mirası, bize toplumsal hafızayı ele almamıza imkân verir. Kimlik aidiyet sorularına cevap bulur, gelecek nesillere aktaracağımız şeyler üzerinde tartışma imkânı verir. Hepimizin mirasa erişim hakkı var, bunu gündeme getirir. Demiryolu mirası ile ilgili koruma yasalarını gözden geçirmemizi sağlar. Özelleştirme diye bir konu gündeme geldiği zaman demiryolu nasıl ele alınmalı, onu konuşmamıza imkân verir.”

DEMİRYOLLARININ OSMANLIYA GELİŞİ

Erkan, Türkçede mirasın “bir neslin kendinden sonra gelen nesle bıraktığı şey” olarak tarif edildiğini ancak miras kavramının kuralları çizilmiş, katı değil esnek bir kavram olduğunu söylüyor. Erkan’a göre, geçmişte miras değeri olan bir şeyin bugün o değeri kaybolabilir veya geçmişte önemsiz görülen bir şey bugün değerli hale gelebilir. 

Osmanlı’da demiryolu inşa edilmesinin hikâyesini ise Erkan şöyle anlatıyor: “Abdülaziz bir Avrupa ziyareti gerçekleştiriyor. Bildiğiniz gibi savaşmak, fethetmek gayesi dışında yapılmış nadir gezilerden bir tanesi. Ve bu gezisinde demiryolunu kullanıyor Abdülaziz. Bu gezisi sırasında gördüğü demiryolu, diğer teknolojik gelişmeler bundan sonraki Osmanlı dönemini etkileyecek ve belirleyecek gelişmelere neden oluyor. Ve döner dönmez tahmin edileceği üzere ‘Osmanlı’da da demiryolu yapılsın’ buyruluyor ve çeşitli şirketlerle temasa geçiliyor. Bu alanda zaten yatırımcıların da Osmanlı’da demiryolu yapma talepleri var. Neticede ilk girişimler olarak tarif edebileceğim İskenderiye-Kahire, Köstence-Boğazköy ve Rusçuk-Varna gibi Anadolu toprakları dışında ilk demiryollarının inşa edilmeye başlandığını görüyoruz.”

İLK HAT: HAYDARPAŞA - PENDİK

Anadolu hatlarında ilk inşa edilen hat ise Haydarpaşa-Pendik hattı. Erkan bu bilginin pek bilinmediğini ve ilk hattın “Haydarpaşa-İzmit” diye bilindiğini söylüyor. Erkan, Haydarpaşa- Pendik hattının İngilizler tarafından ilkel koşullarda inşa edildiğini aktarıyor.

Anadolu yakasındaki demiryollarına dair Erkan önemli anekdotlar paylaşıyor. Haydarpaşa- İzmit demiryoluna dair hikâyeyi ise Erkan’dan dinleyelim: “İstasyon o dönem Feneryolu’ndan ayrılarak bir sayfiye yeri olan Fenerbahçe’ye uzatılmış. Bunların arka planlarında çok hoş hikâyeler var. Yavuz Selim’in vakfı olan bir arazi burası ama bir zat bu araziyi alıyor ama o kadar varılamayan bir yer ki, çamur içinde. Diyor ki ‘ben size bir vagon hediye edeyim siz de bana demiryolunu yapın. Ben de evime rahat rahat gidip geleyim.’ Bu şekilde bu Fenerbahçe hattı da inşa edilmiş. Bunun dışında bu ilk dönemde Erenköy, Suadiye istasyonlarının henüz olmadığını görebilirsiniz.”

Haydarpaşa Limanı’ndaki elektrik santralinin ilginç bir anekdot olduğunu söyleyen Erkan “Limanın inşa edildiği dönemde yani 1903’te henüz İstanbul’da elektrik yok. İstanbul’da halkın kullanımına açık olan elektrik 1910 yılında geliyor Silahtarağa’ya. Buradaki elektrik santrali sadece limanı ve siloları çalıştırmaya yönelik bir santral ve o zamanki Alman dergilerine baktığınız zaman, Avrupa’da bile böyle yüksek teknolojide yapılmış bir silo yok. Elektrik ile çalışıyor, bütün malzemeyi ayırıyor, depoluyor.” diyor.

Limanın Abdülhamid’in 25. cülus kutlamasına denk gelecek şekilde açıldığını söyleyen Erkan, bu günün anısına bir hatıra sütunu yapıldığını belirtiyor. Sütunun mimarı ise Alexandre Vallaury.

Haydarpaşa Dayanışması: Mücadeleye devam edeceğiz

Haydarpaşa Dayanışması, merdiven eylemlerinin 421. haftasında Haydarpaşa Garı’nda bir basın açıklaması düzenledi. Mimar Mücella Yapıcı’nın okuduğu açıklamada Haydarpaşa Garı’nın eski işlevine dönmesi gerektiği belirtildi.

Açıklamada garın “arkeolojik müze” yapılması talebi konusunda şunlar söylendi: “Haydarpaşa Gar sahasında yürütülen arkeolojik kazıların yürütülmesi kadar o kazı sonucunda ortaya çıkan eserlerin de insanlığın hizmetine, ziyaretine sunulmasını son derece önemsiyoruz. Haydarpaşa Garı ve kazılar sonucunda açığa çıkan arkeolojik kalıntılar kentin kültür mirasının parçaları, katmanlarıdır. Bunları birbirinin varlığını sürdürmesini engelleyen unsurlar olarak değil, birbirini zenginleştiren değerler bütünü olarak görmemiz gerekir. Bu nedenle Haydarpaşa Garı’nın özgün işlevini sürdürürken arkeolojik kazılarla açığa çıkanların da topluma sunulduğu bir kamusal alanı mümkün kılacak çözümlerin düşünülmesi gerekir.”

“Belleklerimizde trenlerle yer almış bir yapı olan Haydarpaşa’nın kapatılması fiziksel bir yok oluş olmasa da belleklerimizdeki yeri yok olacaktır.” denilen açıklamada, trenler gelene kadar nöbetlere devam edileceği dile getirildi.  

Basın açıklamasının ardından kadınlar Şili’de cinsel ve fiziksel şiddete karşı yapılan ve tüm dünyaya yayılan “Las Tesis” danslı protestosunu gerçekleştirdi.


ARŞİV