"Kanserde sağkalım oranı artıyor"

Her yıl dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10’unu hayattan kopartan kansere dair umut verici rakamlar da yükseliyor. Buna göre belli bir kanser türü ve evresi için 5 yılın sonunda hastanın hayatta kalma olasılığını gösteren sağkalım oranı artıyor. Kanser Savaşçıları Derneği Başkanı Dr. Belma Kurdoğlu, “Vücudumuzda bir farklılık hissettiğimizde, beklemeden doktora gidelim” tavsiyesinde bulunuyor

31 Ocak 2024 - 20:26

Kansere olan farkındalığı yükseltmek ve kanserin tanı, erken tedavi ve engellenmesine teşvik için her yılın 4 Şubat’ı Dünya Kanser Günü olarak kabul ediliyor. İlk olarak 2005 yılında Uluslararası Kanser Kontrol Örgütü (UICC) tarafından düzenlenen Dünya Kanser Günü etkinlikleri,  izleyen yıllarda her yılın 4 Şubat günü UICC ve işbirliğindeki kuruluşlarla birlikte küresel düzeyde yürütülen kampanyalarla geleneksel hale geldi.  

Her yıl tüm dünyada 8 milyon 800 bin kişinin kansere bağlı hastalıklardan yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Türkiye’de ise Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre her 5 ölümden 1’i kanser nedeniyle gerçekleşiyor.  Bu rakamları eksiye çekmek için de sağlık çalışanları görev başında. Kanserle mücadeleye destek veren pek çok da sivil toplum kurulu var. Onlardan biri de, merkezi Kadıköy’de bulunan Kanser Savaşçıları Derneği.  Tanı ve tedavi sürecinde ihtiyaç duyulabilecek her bilgiyi doğru ve bilimsel kaynaklardan araştıran, öğrenen ve paylaşan bir sivil inisiyatif olarak 2011'de kurulup, 2015'te dernekleşerek, kurumsal bir kimlik kazanan derneğin çalışmaları gönüllülük esasına dayanıyor.

Biz de dernek başkanı Dr. Belma Kurdoğlu ile konuştuk.

  • Türkiye’deki kanser hastalarına dair veriler paylaşır mısınız öncelikle?

Türkiye’de 2020 yılı verilerine göre 233 bin yeni kanser hastası bulunuyor. Kansere bağlı yaşam kaybı ise 126 bin. Kanserde sağkalım (belli bir kanser türü ve evresi için 5 yılın sonunda hastanın sağ kalma olasılığını gösteren bir istatistik verisi) oranları 5 yıllık sağkalım üzerinden değerlendiriliyor ki bu rakam ülkemizde 581 bin.

  • Kanser eskiden beri çok korkulan, hatta adı bile söylenmekten çekinilen bir hastalık. Sizce bu tabu neden? Ve bu tabu nasıl yıkılabilir?

Kanser, ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olması nedeni ile çok korkutucu bir hastalık.  Ancak, hepimiz biliyoruz ki bugün artık birçok kanser türü için sağ kalım oranları çok arttı ve hastalığın erken aşamalarda teşhisi ile bu oralar her geçen gün daha da artıyor. Kanser, günümüzde erken teşhis ve yeni tedavi modaliteleri ile birlikte kronik hastalık seviyesine geliyor.

(2 ay önce, dernek tarafından, IKEA Kartal’ın katkılarıyla Kartal Dr. Lütfü Kırdar Şehir Hastanesi Çocuk Onkoloji Hematoloji Bölümü’ne kazandırılan oyun odasının açılışı.)

 

  • Siz çok uluslu ilaç şirketlerinde tecrübesi olan birisiniz. Kanser başta olmak üzere bazı hastalıkların, şirketlerin karı için köpürtüldüğü hep konuşulagelen bir durumdur. Yorumunuz nedir?

Maalesef son derece yanlış bir yaklaşım.  Bu konu asla doğru olamaz! Size şöyle bir örnek vermek isterim.  Kanser hücresi öylesine akıllı ki sadece tek bir mekanizma ile oluşmuyor, yüzlerce farklı mekanizmaya sahip.  Dolayısı ile yüzlerce firma belki binlerce molekül üzerinde çalışarak farklı mekanizmaları inhibe etmeyi planlıyor.  Kanser hücreleri vücudun immün sisteminden bile kaçarak çoğalmaya devam edebiliyor.  Bugün hiçbir ürün bir kanser türünün kesin tedavisi olmamakla birlikte,  belli kanser türlerinde etkili olan çok sayıda molekül bulunmuştur.  Bu sayede o kanser türünün sağ kalım süre ve oranları yükselmiştir.

  • Bugün Türkiye’de kanser tanısı alan bir hastanın yaşadığı-yaşabileceği dezavanatajlar ve avantajlar neler?

Ülkemizde tanı almış bireyler için en önemli avantaj, ülkemizde son derece yetkin, dünyadaki gelişmeyi çok yakından takip eden, bilimsel olarak hiçbir eksiği olmayan son derece değerli hekimlere sahip olmamız. Dolayısıyla dünyanın en iyi bilinen merkezlerinde hangi  tedavi veriliyorsa Türkiye’de de aynı tedavi verilmekte. Bununla birlikte tanı alan bireylerin en büyük dezavantajı  ise dünyada kullanılan, etkinliği kanıtlanmış bazı yeni tedaviler ülkemizde henüz ruhsatlanmamış veya piyasaya verilmiş ancak geri ödeme almadığı için hastaların kendi  imkanları ile almaları gereken ilaç konumunda.  Bu ilaçlar yüksek teknoloji ile üretildiği için, maliyetleri de hastaların karşılayamayacağı kadar yüksek.

(Şimdiye dek toplam 16 defa gerçekleştirilen İyi Bak Kendine atölyesinde, cilt bakımı, makyaj, kuaför gibi hizmetler sunuluyor. Toplamda 135 kanser savaşçısına destek olundu)

“ONKOLOG EKSİĞİ VAR”

  • Türkiye’de kanser tedavisi konusunu biraz daha açacak olursanız… Hastaların tümü tedaviye eşit derece ulaşabiliyor mu?

Demin dediğim gibi ülkemiz gerek son derece iyi eğitimli, dünyadaki  tüm gelişmeleri takip eden hekimlerimiz, gerekse dünyada kullanılan son teknolojik  cihazlar ve uygulanan tedaviler bakımından dünyada yapılan tedaviler ile aynıdır. Ancak, Türkiye’de  nüfusuna oranla tıbbi onkolog ve radyasyon onkoloğu sayıları Avrupa ve Amerika ile karşılaştırıldığında çok düşük. Dolayısı ile hekim başına düşen hasta sayısı çok yüksek.  Bu nedenle bazen hekime ulaşmada zorluk çekiliyor. Özellikle hasta sayısı yüksek olan devlet hastanelerinde zaman kaybediliyor maalesef. Bunun yanı sıra özellikle ülkemizin doğu bölgelerindeki bazı hastanelerde tıbbi onkoloji uzmanı ve radyasyon onkolojisi uzmanı hekim bulunmuyor. Bu hastalar bulundukları şehre en yakın üniversite hastanesi veya devlet hastanesi bulunan kentte tedavi olmak durumunda kalıyorlar.

AŞISI OLAN TEK KANSER TÜRÜ

  • Son günlerde rahim ağzı kanseri ve aşısı konusu gündemde. Aşının ücretsiz olması talep ediliyor. Sizin görüşünüz nedir?

Rahim ağzı kanseri dünyada aşısı olan ve korunulabilen tek kanser türü. Bu kanserin %99,7’sinin HPV’ye bağlı olarak oluştuğu biliniyor. O yüzden aşı yapılması son derece önemli.  Bu aşı, sadece rahim ağzı kanseri için değil, ağız içi kanserleri, vulva, vajen ve penis kanserleri için de çok önemli. 9 yaş üzeri kız ve erkek çocuklarına bu aşı yaptırılmalı. HPV aşısının ulusal aşı programına alınması şart. Bu güzel haberi en kısa süre içinde alabilmeyi ümit ediyoruz.

  • 2022 tarihli bir habere göre SGK’nın özel hastanelerle kısmi branş anlaşmasına son vermesinin tedavisi devam eden kanser hastalarını ciddi şekilde etkilediğini söylemişsiniz. Aradan geçen 2 yılda bu konuda bir değişiklik yaşandı mı?

Evet, çok haklısınız. 2 yıl önce alınan bu kararla, bir gece içinde tedavisi özel hastanelerde devam eden birçok hasta ne yapacağını, hangi hastaneye gideceğini bilmeden konu ile ilgili yeterince bilgi sahibi olmadan hastane ve hekim aramak zorunda kaldılar.  O dönemde derneğimize çok sayıda tanı almış, tedavisi devam eden hastalar başvuruda bulundular.  Tüm bu hastalar özel hastanelerde SGK anlaşmasının iptal edilmesi ile devlet hastanelerine akın ettiler.  Bu hastanelerin de kapasitesinin üzerinde hasta yoğunluğu olması nedeni ile sorunlar yaşandı.  Hastalar çok uzun süre beklemek veya kendilerine çok uzakta olan hastanelerde tedavilerini tamamlamak gibi zor şartlara maruz kaldılar.  O günden bu güne henüz bir gelişme olmadı.  O sistem aynı şekilde devam ediyor.

DEPREMZEDE KANSER HASTALARINA DESTEK

  • Deprem bölgesindeki kanser hastaları için çalışmalarınız neler?

Öncelikle ilk günlerde hijyen malzemeleri, kıyafet, maskeleri gibi bölgedeki akut ihtiyaçları gönderdik.  Takip eden aylarda bölgeye ziyaretler yaparak, kanser tanısı almış olan hastalara ulaştık.  Bu hastaların tedaviye ulaşmalarında büyük zorluk olduğunu belirledik. Bölgedeki hastaneler ile tedavilerinin planlanması konusunda destek olduk ve bu organizasyonları sağladık.  Son olarak da tedavi alan hastaları hastaneye taşımak amacı ile transfer projesini  başlattık. Bu projemiz sayesinde hastaları özel araç ile evlerinden alıp hastaneye götürüyoruz.  Tedavileri bittikten sonra yine özel araçlarla hastaları hastaneden evlerine götürüyoruz.  Bu projemiz halen Hatay’da devam ediyor.  

KADIKÖY’DE PSİKOTERAPİK DESTEK

  • Derneğinizin Kadıköy- Eğitim Mahallesi’nde olmasının nedeni nedir?

Aslında çok özel bir nedeni yok.  Derneğimizin merkezi olması ve toplu taşıma ile rahat ulaşılabilir bir yerde olması önemli.  Kadıköy’de tam da bu kriterlere uygun bir lokasyondayız. Biz Kadıköy’de olmayı ve Kadıköylü hissetmeyi seviyoruz.

  • Kadıköy özel projeleriniz oldu mu?

Evet, pandemi döneminde Kanser ve Hasta Hakları Platformu olarak başlattığımız OnkoVan Projemizi Anadolu yakasında yaptık. İhtiyaç nedeni ile düşünülmüş ve %100 hasta memnuniyetiyle gerçekleşmiş olan bu projenin yürütücülüğünü dernek olarak biz üstlendik. Bu kapsamda toplamda 215 hasta,  137 bin 156 km katedilerek, 4403 kez evlerinden alınıp hastaneye, hastaneden evlerine taşındı. Bunun yanı sıra yine Kadıköy’de tanı almış bireylerimize yönelik olarak organize ettiğimiz Psikoterapi atölyeleri gerçekleştiriyoruz.  Kadıköy’deki ofisimizde yapılan bu atölyelerimizi psikoonkoloji uzmanı Elçin Biçer ile gerçekleştiriyoruz.  Ayrıca, Kadıköy bölgesinde, Kadıköy Belediyesi ile birlikte özellikle meme kanserine yönelik farkındalık çalışmaları gerçekleştirdik ve bu çalışmalara devam edeceğiz.

  • Son olarak, 4 Şubat Kanser Günü mesajınızı soralım.  

Kanser hakkında bilgi sahibi olalım.  Kanserden korkmak değil, vücudumuzu tanımak önemli.  Vücudumuzda bir farklılık hissettiğimizde beklemeden mutlaka doktora gidelim. Yıllık düzenli kontrollerimizi yaptıralım. Meme kanseri için ayda bir kez kendi kendine meme muayenesi yapılmalı, 40 yaş üzerinde bir kez mamografi, yılda bir kez meme USG çektirilmeli. Rahim ağzı kanseri için 3 yılda bir kez smear testi, 5 yılda bir kez HPV testi yaptırılmalı, HPV aşısı yaptırılmalı. Prostat kanseri için yılda bir kez kanda PSA değeri baktırılmalı. Kalın barsak kanserleri için yılda bir kez gaitada gizli kan baktırılmalı, 50 yaş üzerinde kolonoskopi yapılmalı. Eğer bir şey yok ise 5 yılda bir tekrarlanmalı, polip var ise her yıl bir kez yapılmalı. Unutulmamalı ki kanserde erken teşhis hayat kurtarır!

 

 

 

Etiketler; kanser günü

ARŞİV