Turhan Günay’ın yokluğunda…

“Yayıncılık Onur Ödülü”ne layık görülen Turhan Günay’ı, Cumhuriyet Kitap eki editörleri Eray Ak, Ali Bulunmaz ve kızı Elif Günay’dan dinledik

01 Haziran 2017 - 14:01

Cumhuriyet Kitap ekinin Genel Yayın Yönetmeni Turhan Günay, Kadıköy Belediyesi 9. Kitap Günleri’nin “Yayıncılık Onur Ödülü”ne layık görüldü. Kasım ayından beri Silivri Cezaevi’nde olan Günay’ın çalışma arkadaşları Erak Ay ve Ali Bulunmaz ile Günay’ın çalışma dünyasını ve kişiliğini, kızı Elif Günay ile de babasının sağlık durumunu, geleceğe dair umutlarını konuştuk.

USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ

 Cumhuriyet Kitap 25 yıldır aralıksız bir şekilde okurla buluşuyor. 25 yıldır da Turhan Günay bu işin yürütücüsü. Siz de 10 yıldır Turhan Günay ile beraber çalışıyorsunuz. Turhan Günay’ın fiziksel yokluğu sizi ve dergiyi nasıl etkiledi?

Eray Ak: Turhan ağabeyin yokluğu teknik bir yokluk değil bizim açımızdan. Burada her şeyle ilgilenirdi ama bize ağabeylik yapardı, yönlendirirdi. Biz onun yönlendirmelerinden yoksunuz şu an.

Ali Bulunmaz: Pek çok yerde olmayan bir şeyi yaptı aslında. Bazı isimler bir yerde anılırlar ve ölür giderler. Bir kişi yerine iki kişi yetiştirdi. Bildiği her şeyi bizimle paylaştı. Sosyal medyada şöyle bir şey okumuştum: 'Dergi öksüz kaldı.' Böyle bir şey yok. Buna en çok Turhan ağabey kızardı sanırım.

 Belli ki Turhan Günay’ın sizin hayatınızda önemli bir yeri var.

Eray Ak: Bireylerin öne çıkmasını istemezdi. Bu sistemi kuran da Turhan Günay'ın kendisidir. Ali'nin dediği çok doğru insana önem veren bir kişidir Turhan Günay. Usta çırak ilişkisi vardı aramızda.

Ali Bulunmaz: 1992'de Cumhuriyet Kitap adını alıyor ama 1987 yılında ilk Pencere adında çıkıyor. 30 yıllık bir deneyim var. Bu deneyim işlerin sekteye uğramasının önüne geçiyor.

Yayıncı Onur Ödülü'ne layık görüldü Turhan Günay ne düşünüyorsunuz?

Eray Ak: Bence çok geç kalınmış bir şey. Çok uzun yıllar beklenmesine gerek yoktu.

Ali Bulunmaz: Bu sadece Haydarpaşa Kitap Günleri'ne özgü bir şey değil. Bir insan ya hapse girdiğinde ya da öldükten sonra hatırlanır ya da önem verilir. Turhan Günay tutuklandıktan sonra Cumhuriyet Kitap ekini yeni fark edenler oldu. Yani buna sevinmeli miyiz bilmiyorum ama ülkemizde bir şeylerin fark edilmesi için illa olumsuz bir şey olması gerekiyor.

 “SIKI BİR EDEBİYAT TAKİPÇİSİ”

 Turhan Günay’ın edebiyat ve edebiyat dünyasıyla çok sıkı bir ilişkisi söz konusu. Ne dersiniz?

Eray Ak: Tabii ki bu eki çıkarmak için edebiyat dünyası ile haşır neşir olmanız gerekiyor. Yazarları tanımanız gerekiyor. Turhan Günay hala edebiyat dünyasının en sıkı takipçilerinden.

Ali Bulunmaz: Ama şöyle bir şey var; Turhan Günay bu eki çıkardığı için kitapları takip etmiyordu. Zaten karakterinde bu var. Edebiyatı ve kültür sanatı takip ettiği için bu eki çıkartıyor.

Kitap eki çıkarmak kolay bir iş mi peki?

Eray Ak: Aslında bu iş bıçak sırtında. Türkiye'de genelde bir tasarrufa gidilince ilk olarak kültür sanat ekleri kapatılır. Uzun yıllar boyunca bu şekilde yayıncılık yapmak çok kolay bir iş değil.

Ali Bulunmaz: Bizim aslında özerk bir yapımız var. Kendimiz karar verip yapabiliyoruz. Bu anlamda daha rahatız.

Turhan Günay ile iletişimi nasıl sağlıyorsunuz?

Eray Ak: OHAL nedeniyle sadece aile yakınları görüşebiliyor. Biz mesajlarımızı Elif üzerinden iletiyoruz. Bence bu sorulara Elif cevap versin.

“BİRBİRİMİZE MORAL VERİYORUZ”

Tamam, o zaman Elif ile devam edelim. Babanın sağlık durumu nasıl ilk önce buradan başlayalım?

Elif Günay:  Camın karşısında gördüğüm için çok net anlayamıyorum ama sağlık durumu iyi görünüyor.

 Hangi periyotlarla görüşüyorsunuz?

Elif Günay: Haftada bir görüşüyoruz. İki ayda bir açık görüş var. Masanın başına oturup muhabbet edebiliyoruz. Bir dakika falan sarılmamıza izin veriyorlar. Görüşler bir saat sürüyor. Onun dışında her Cuma bir saat camın arkasından telefonla konuşma hakkımız var.

 Kendini nasıl hissediyor?

İyi görünüyor. Ben ‘Dış dünyada herkes çok iyi, o da yolunda bu da yolunda, her şey yolunda’  diyorum. O, ‘Biz içerde çok iyiyiz, her şey yolunda, hiçbir şey yok’ diyor. Böyle karşılıklı birbirimizin iyi olduğundan emin olup dağılıyoruz (gülüyor).Genelde böyle geçiyor görüşler moral bozmamak ve duygu sellerine kapılmamak için.

Cumhuriyet Kitap ile olan iletişimi de sen sağlıyorsun doğal olarak.

İletişimler de benim aracılığımla veya avukatlar aracılığıyla oluyor. Onlar da haftada bir saat görebiliyorlar. Savunma hazırlayacaklar mesela ben ne ara hazırlayacaklar bilemiyorum, izin istediler izin vermediler mesela. İki haftada bir telefon hakkı var. Onda da sadece beni arayabiliyor. Ben de genelde gazeteye geliyorum iki haftada bir Perşembe günleri, çocuklarla konuşsun diye. İşte ‘spiker’a alıyoruz, burada hep beraber konuşuyoruz, arkadaşları geliyor onlar da katılıyor. Anca böyle oluyor. Onda da 10 dakika sürdüğü için ve karmaşa olduğu için biraz ‘merhaba, ne haber, nasılsın’ derken konuşma bitiyor. Onun dışında ben buradan selamları götürüyorum, oradan selamları getiriyorum. Çocuklara genelde bir şey söylemiyor.’Her şeyi çok iyi yapıyorlar, her şey yolunda, tebriklerimi ilet’ den başka bir şey söylemiyor genelde. Ben bazen ağzından laf almaya çalışıyorum, bir eleştirisi var mı diye. Ama yok yani.(gülüyor)

Ali Bulunmaz: Turhan Günay tutuklandıktan sonra birlikte çalışma konusunda boyut atladık. Turhan Günay’ın tutuklanmasının bir pozitif yanı varsa o da Elif’in aramıza katılması oldu.

Turhan Günay'ın masası kasım ayından beri paketlerinden çıkarılmayı bekleyen kitap ve dergilerle dolu. 

“MUTLU OLUYORLAR”

 Turhan Günay kasım ayından bu yana tutuklu. Senin için zorlukları neler?

Elif Günay: Hayatım değişti, ister istemez. Bir şekilde babamın dışarıdaki temsilcisi olmak durumunda kaldım. Dolayısıyla yapmam gereken bir sürü şey oldu. Bunları severek yapıyorum tabii ki, herkes de çok destek oldu. Çok fazla insanla tanıştım ve hepsiyle tanıştığım için de çok mutluyum. Çok güzel insanlar kazandım, her şeye rağmen çok güzel deneyimler de yaşadım. Silivri’ye gidişler biraz duygusal olarak yorucu oluyor. Oradayken neşeli, güçlü ve dimdik olup dönerken yine hafif bir çöküntü yaşayıp sonra ertesi güne toparlamak zorundayım tabii ki. Böyle git-geller halinde bir hayat oldu, son 7 aydır. Şikâyetçi değilim tabii ki, şikâyet edecek insan biz değiliz. O yüzden elimden geleni yapmaya çalışıyorum.

 Haydarpaşa’da düzenlenen Kitap Günleri’nde yayıncı onur ödülü Turhan Günay’a verilecek. Bunu nasıl karşıladı?

Elif Günay: Hala dışarıda hatırlanıyor olduğu için mutlu oluyor. İçeride ne olursa olsun gazetelerden ve televizyondan takip edebiliyor. Dışarıda hala onlar için bir şeyler yapıldığını, unutulmadıklarını bu şekilde anlıyorlar aslında, mutlu oluyorlar. Tabii ‘bütün bu ödüller ben hapse girdikten sonra mı verilecekti’ serzenişi bana da geldi(gülüyor).Basın özgürlüğü, basın özgür olmadığında hatırlandığı için bu da normal bir şey.


ARŞİV