Kısa filmler rüzgâr gibi geçti!

Kadıköy Belediyesi’nin ev sahipliği yaptığı 2. Kısa Film Kolektifi Festivali’nde, 3 gün boyunca 51 kısa film ücretsiz olarak izleyiciyle buluştu. Festival kapsamında yönetmen Tayfun Pirselimoğlu ve Emin Alper de söyleşi gerçekleştirdi

23 Şubat 2017 - 12:46

“Kısa Nettir” anlayışı ile bu yıl ikincisi düzenlenen Kısa Film Kolektifi Festivali’nde önemli festivallerde kaçırılan ya da tekrar izlenmek istenen kısa filmler izleyiciyle buluştu. 17-18-19 Şubat tarihlerinde Kadıköy Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi’nde gerçekleşen festivalde 51 kısa film gösterimi yapıldı. Orhan İnce’nin “Adem Başaran” isimli kısa filmi ile açılışını yapan festivalde; Hisar Kısa Film Seçkisi, Kısa Film Kolektifi Seçkisi, 11. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, Sesli Betimleme Derneği, Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, 9. İstanbul Belgesel Günleri Filmleri, 14. Uluslarası Gezici Filmmor Kadın Filmleri, 10. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri’nin seçkileri sinemaseverlere sunuldu.

“SİNEMANIN SAF HALİ”

Festival’in heyecan uyandıran Kolektif Muhabbet adı altında düzenlenen söyleşileri ile amatör ve profesyonel sinemacıların aynı platformda buluşması sağlandı. 17 Şubat Cuma günü Zeynep Özbatur Atakan moderatörlüğünde Tayfun Pirselimoğlu ile “Kısadan Uzuna” adlı söyleşi yapıldı. Pirselimoğlu’nun 1999’da çektiği ilk filmi Dayım’ın gösterimi ile başlayan söyleşide, usta yönetmen kısa film çekme macerasını anlattı. “Sinemaya dair ne öğrendiysem çektiğim kısa film sayesinde olmuştur.” diyen Pirselimoğlu, Daha önce hep sinemanın içindeydim. Film senaryosu yazdım ve çeşitli alanlarında bulundum ama sinema bilmecesinin nasıl çözüleceğini bu film ile öğrendim. Yeterli derecede ekipman ve kaynağım yoktu. Elimdeki mevcut ekipman ile bir kere çekerdim, ikinci tekrarı yapardım ama üçüncüyü yapamazdım. Bu durum da insanı hesap yapmaya, sete gelmeden önce tüm planı zihinde oturtmaya zorluyor. Ben de bu hesapları yaparak o zamanın parasıyla filmi 5 bin liraya çektim. Kısa film, doğru hesapları yapana büyük bir özgürlük alanı sunuyor.” dedi.

“CÜRRETKAR BİR SANAT”

Sinemanın cüretkâr bir sanat dalı olduğuna değinen Pirselimoğlu şöyle devam etti: “Bütün maharetinizi sirkin en son çıkan ip cambazı gibi ipten aşağı düşmeden göstermeye çalışıyorsunuz. Maalesef bu arada da birçok kaza oluyor. Dolayısıyla bu ipe çıkmak hiç az bir cesaret değil. Bu ipten karşıya geçtikten sonra da bunun hazzıyla alakalı çok fazla ileriye gitmemek gerekiyor. Aslında bu işin insani bir test kıvamı da var. Sinema, çok baştan çıkarıcı ve popüler bir sanat. İnsanların nedense fazlasıyla ilgisini çekiyor. Bu nedenle de birçok genç yönetmen olmak istiyor. Ama burada asıl amaç yönetmen olmak değil, bir şeyler yaratmak ve bu yarattığını farklı bir şekilde kendine has üslubunla yaratmak.”

“SİNEMA İNCELİK SANATI”

Festivalin ikinci gün konuğu ise 22. Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Film ödülünü alan Abluka’nın yönetmeni Emin Alper oldu. Moderatörlüğnü Zeynep Ünal’ın yaptığı söyleşide Alper’in sinemaya bakış açısı konuşuldu. Sinemanın en güzel yanı söyleyeceğiniz şeyi doğrudan değil de daha ince ve daha dolaylı olarak vermek.” diyen Alper, sinemanın incelik içeren bir sanat olduğunu belirterek, “Mesajınızı direkt olarak izleyicinin gözüne sokmaktansa bu mesajı estetik haz kaygısı içinde vermek daha güzel oluyor. Bunun tehlikeli yanı ise vereceğiniz mesajı çok saklamak oluyor. Eğer mesajınızı çok fazla örterseniz kitlelere ulaşmaz ve sadece kendi kafanızda kalır. Kendi filmlerimle ilgili bu tepkileri zaman zaman alıyorum. Bu seçimimizle birlikte birçok seyirciyi de kaybettik.” diye konuştu.

“FESTİVALLER AVANTAJ”

Filmlerin festival kapsamına alınmasının hem yönetmen için hem de filmin kendisi için büyük bir avantaj olduğunu belirten Alper, “Artık baktığınız zaman bir sürü festival ve bir sürü film görüyoruz. Çektiğiniz filmin festivale girmesi büyük bir avantaj. Hatta avantajdan öte zorunluluk oldu diyebiliriz. Festival kapsamına girmek artık hatırı sayılır bir kalite ve övgü göstergesi. Fakat bu konu hakkında da büyük bir yarış var. Artık festivaller de yetmiyor. Eskiden baktığımız zaman festivale girecek, festival sayısını dolduracak film bile yokken şimdi ise bu sayı çok yukarları taşındı. Bu da yönetmeni kendi içinde daha iyi yapması için zorluyor.” şeklinde konuştu.

FESTİVAL DEVAM EDİYOR

2. Kısa Film Kolektifi Festivali, Afiş Sergisi ile başlamıştı. İFSAK, Uluslararası İstanbul Kısa Film Festivali, Filmmor, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, Documentarist, Sürdürülebilir Yaşam Filmleri Festivali ve Canlandıranlar afişleri gibi elliyi aşkın afiş Karikatür Evi’nde 5 Mart’a dek görülebilir. Kısa Film Festivali kapsamında Karikatür Evi’nde gerçekleşecek son söyleşi ise Uluslararası İşçi Filmleri Festivali afişlerinin illüstratörü Aydan Çelik’in, 4 Mart Cumartesi günü saat 15.00’teki “Karagöz ve Şarlo’nun Hikâyesi” olacak.


ARŞİV