Kadınları resmeden kadın ressam

“Ve tüm kadınların saçları bir başka tarandığında” adlı ilk sergisini açan ressam Berivan Doğan, “İktidar ve toplum baskısı yüzünden kadınlar olmak istedikleri gibi olamıyorlar. Buna direnmeliyiz. Tam da bu sebeple kadınları renkli resmediyorum çünkü her birimiz kendi içimizde çok renkliyiz” diyor

17 Temmuz 2019 - 10:53

Sosyoloji mezunu ressam Berivan Doğan, bugünlerde ilk sergisiyle izleyici karşısında. “Ve tüm kadınların saçları bir başka tarandığında” başlığını taşıyan sergide, Doğan’ın yaklaşık 30 adet sulu boya kadın portresi bulunuyor. Resimlerinde kadınların duruşları, bakışları ve saçlarını ön plana çıkaran Doğan, “Toplumsal rollerinin dışında burada kadınlar tek başınalar ve özgünler. Onları gerçek hayatta olmadıkları kadar renkli ve geometrik formlarla resmettim. Bu kadınlar gerçek ile hayal arasında olsalar bile kesinlikle varlar.” diyor.

2 Ağustos’a dek Kadıköy-Moda’daki Zapata Kafe’de izlemeye açık olacak olan sergiyi Berivan Doğan’la konuştuk.

          Resim eğitimi aldınız mı, ‘alaylı bir ressam’ mısınız? Tuvallerde, çizimde, renklerde, boyalarda sizi çeken şey ne?

Alaylı olarak başladım. Ama sonrasında bu alanda profesyonel olan arkadaşlarımdan çok şey öğrendim. Özellikle arkadaşım ressam Bahar Uyandıran bana çok şey kattı. Çok uzun olmadı zaten, bir kaç senedir resim yapıyorum. Resimlere ve fotoğraflara bakmayı seviyorum, çünkü hepsinin ayrı bir hikâyesi var. Resme başlama sebebim bir tane değil aslında, ama geriye dönüp baktığımda yapmama sebep olan ilk şey şu; Resim öğretmenliği yapan bir ablam var. Üniversiteyi bitirdikten sonra neredeyse hiç resim yapmıyordu. Biz de eşimle beraber tekrar resim yapmaya başlaması için ne yapabiliriz diye düşünürken aklımıza neden biz çizmiyoruz diye bir fikir geldi. Ve böylece çizmeye başladım, her yaptığım resmi ona gösterip fikrini sordum. Böylece niyetim ortak bir gündem oluşturmaktı. Ablamla paslaşarak devam ettim. Uzakta da olsa ondan çok şey öğrendim. Sonrasında fark ettim ki bu işten keyif alıyorum,  çizmeden yapamıyorum. Sulu boya resim yapmaya başladıktan sonra tüm hayatım değişti. Resim yaparken keşfettiğim birçok güzel şeyin kadınlarla ilgili olması beni daha da heyecanlandırdı. Gerçekten de portrelerimi yaparken yeni bir coğrafyadaydım artık, resim yaparken artık her detayını yeniden keşfedeceğim şey biz kadınlar olacaktı. En azından biz kadınların yapabilme gücünü...

          Ve ilk serginiz açıldı. Nasıl bir gereksinimden doğdu resimlerinizi izleyiciyle buluşturma fikri?

Ailem ve yakın çevrem yaptığım resimleri beğeniyorlardı. Sergi açma fikri de onlar sayesinde oldu. Heyecanlıyım çünkü resimlerim ilk defa canlı olarak insanlarla buluşacak. Açıkçası şimdilik görünür olmak yeterli benim için.

“DÜNYAYI KADINLAR DEĞİŞTİRECEK”

          Neden kadınları resmediyorsunuz? Feminist bir noktadan mı yaklaşıyorsunuz resim sanatına?

Kadınlar her halleriyle güzel varlıklar da ondan... Hiç öyle düşünmedim. Yani feminist bir bakış açısıyla yaklaşarak resimlerimi çizmiyorum. Ama şuna kesinlikle inanıyorum; dünyayı kadınlar değiştirecek.

         Sergininizin adı hoş ve ilginç… “Ve tüm kadınların saçları bir başka tarandığında” bunu duyduğunda seyirci ne anlamalı?

 Saçlar bütün kadınlar için önemlidir. Ben bütün resimlerimde parçalara ayrılmış kadın saçları yaptım. Hepsinin ayrı bir tarzı ve farklı renkleri var, tıpkı bizim gibi.

          Resmettiğiniz kadınlar kimler peki? Bunu iki manada soruyorum; birincisi model üzerinde mi çalışıyorsunuz yoksa hayalinizden mi? İkincisi de bu kadınlar nasıl kadınlar?

Çizdiğim kadınlar genellikle hayalimde tasarladığım kadınlar. Ama portrelerinden etkilenip yaptığım kadınlar da var. Bu kadınlar biziz. Çünkü her birinin ayrı bir hikâyesi var. Kalan, giden, seven, düşünen, hüzünlenen, koruyan kadınlar onlar. En çok da çiçek açan kadınlar. 

“KENDİ İÇİMİZDE ÇOK RENKLİYİZ”

          “Onları gerçek hayatta olmadıkları kadar renkli ve geometrik formlarla resmettim” diyorsunuz. Kadınların içinde olduğuna inandığınız renkleri mi tuvale yansıttınız? Kadınları ‘rengârenk bir şekilde görünür kılmak’ gibi bir niyetiniz olduğunu hissettim.

 İktidar ve toplum baskısı yüzünden kadınlar olmak istedikleri gibi olamıyorlar. Bölünmüş, parçalanmış, elimizden alınmış hayatlarımız var. Bir bütün olarak bütün bunlara direnmemiz gerektiğini düşünüyorum. Tam da bu sebeple kadınları renkli resmediyorum. Biliyorum ki her birimiz kendi içimizde çok renkliyiz. Bütün bu karanlık iklimin tersine esen küçük güzelliklerde benim de bir payım olsun istiyorum. Ondan kadınları renkli çiziyorum.

          “Bu kadınlar gerçek ile hayal arasında olsalar bile kesinlikle varlar.” diyorsunuz. Aklıma Duygu Asena’nın meşhur ‘Kadının Adı Yok’u geliyor. Ama ‘kadının resmi var’ mı diyorsunuz?

Evet, tabi ki varlar. Resimdeki kadınları gerçekçi bir tarzda resimlemediğimden dolayı öyle düşünülebilir. Ama işte buradalar ve duruyorlar. Burada resmin kendisi olarak başka yerde başka varlıklar olarak. Kadınlar her yerdeler ve varlar.

          Kadıköylü müsünüz? Sergiyi neden Kadıköy’de açtınız? Mekân olarak da bir galeri yerine bir kafede sergi açmayı neden tercih ettiniz?

Hayır. Üsküdar’da oturuyorum. Çünkü Kadıköy, dinamik ve sanatsever. Mekanın kendisi duvarlarında sanat eserleri görmeyi seviyor. Galeri daha çok profesyonel olarak bu işi yapanlar için. Ama sanat artık sadece galerilerde değil sokakta ve her yerde yapılıyor. Yaptıkların, kafelerde daha çok ve farklı insanlarla iletişime geçiyor. Böylesi daha güzel ve değerli.

(Zapata Bakery: Caferağa Mah. Şevki Bey Sk. 31/A)

ARŞİV