Uğur Mumcu ve öldürülen gazeteciler anıldı

Gazeteci-yazar Uğur Mumcu, katlinin 25. yılında Kadıköy’de düzenlenen anma yürüyüşü ve Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlik ile anıldı

25 Ocak 2018 - 12:54

Ankara’daki evinin önünde bombalı saldırı sonucu ölen gazeteci-yazar Uğur Mumcu, katledilmesinin 25. yılında Kadıköy’de iki ayrı etkinlikle anıldı. Mumcu için ilk anma etkinliği Kadıköy İskele Meydanı’nda düzenlendi. Sonraki etkinlik ise Kadıköy Belediyesi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin birlikte organize ettiği “Türkiye’de Gazeteci Olmak, Gazeteci Ölmek” etkinliği oldu.

MUMCU İÇİN YÜRÜDÜLER

CHP Kadıköy İlçe Örgütü’nün çağrısıyla 24 Ocak Çarşamba günü bir araya gelen yüzlerce Kadıköylü “Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi” pankartı ile Altıyol Meydanı’na yürüdü. Yürüyüşe Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin,  CHP PM Üyesi Kadir Gökmen Öğüt ve CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş da katıldı.

Yürüyüşün sonunda CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin basın açıklamasını okudu.Uğur Mumcu’nun  araştırmacı gazeteciliğin ustalarından biri olduğunu söyleyen Narin, “Uğur Mumcu gerçeğin peşinde koşan bir gazeteciydi. 25 yıl önce öldürüldü ama yazdığı ve söylediği şeyler hala geçerliliğini koruyor. Kadıköy’de bile tiyatro oyunlarının yasaklandığı bir dönemde yaşıyoruz. Cesur ve özgür gazetecilerle direnmeye devam edeceğiz, onların yanında olacağız. Cumhuriyet’in değerleriyle beraber direnerek mücadele edeceğiz.” diye konuştu.

MUMCU’YU VE GAZETECİLİĞİ KONUŞTULAR

Uğur Mumcu için ikinci anma etkinliği Kadıköy Belediyesi ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin(TGC) birlikte düzenlediği “Türkiye’de Gazeteci Olmak, Gazeteci Ölmek” programı ile devam etti. Sibel Güneş ve Yasemin Arpa’nın moderatörlüğünü yaptığı panelde; Gazeteci-Yazar Altan Öymen, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Aydın Engin, Birgün Gazetesi Yazarı Barış İnce, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Temsilcisi Erol Önderoğlu, Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, Dışarıdaki Gazeteciler'den Hilmi Hacaloğlu, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Kadri Gürsel, öldürülen gazeteci Metin Göktepe’nin kardeşi Meryem Göktepe, Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mine Söğüt, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Başkanı Mustafa Köz, İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Eğitim Komisyonu Başkanı Tuğçe Duygu Köksal, Gazeteci Tuğrul Eryılmaz ile İletişim Akademisyeni Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu konuşmacı olarak yer aldı.

“GAZETECİ ELEŞTİRMELİ”

Etkinlikte ilk konuşmayı yapan TGC Başkanı Turgay Olcayto, “Gazetecinin ödevi eleştirel olmaktır, gazeteci halkın avukatıdır. Ama bizde sevgili Uğur Mumcu'nun dediği gibi ‘bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan’ kimseler var ki televizyonda dinleyince ızdırap duyuyorum. Neden halk uyanamıyor diyoruz ama halka yol gösteren yok.” dedi.

“Gazetecilik, karanlıktan beslenenleri, iktidar zehirlenmesini yaşayanları çıplak şekilde ortaya çıkaran bir meslektir” diyen Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu,  bu meslek uğruna  hayatını kaybeden tüm gazetecileri anarak, hapisteki gazetecilere de selamlarını gönderdi.

Usta gazeteci Altan Öymen, ocak ayının gazeteciler için kara bir ay olduğunu anımsatarak, “Tetiği çekenler dışında bu ölümlerin arkasında bir zihniyet var. ‘Benim gibi düşünmeyen düşmanımdır’ anlayışı bu ölümlerin asıl nedenidir. Basın özgürlüğü demokrasinin temelidir.” dedi.

Mumcu’nun yakın arkadaşı olan Cumhuriyet gazetesi yazarı  Aydın Engin şunları söyledi;  “Biz iyi haberci olmaya özen gösteririz. Gazetecinin görevi haber peşinde koşmak ve doğru haber yapmaktır. Uğur Mumcu da bunu iyi yapan bir gazeteciydi.”

Gazeteci Barış İnce, Mumcu’nun laiklikle ilgili söylediği şeylerin bugün geçerli olduğunu ifade ederek, “Bugün de hala gerçeklerin üzeri örtülüyor. Gazetecilerin soru sorması engelleniyor.” dedi. Tutuklu gazetecilere dikkat çeken Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye temsilcisi Erol Önderoğlu, OHAL sonrası yaşanan tutuklamaların sadece gazetecileri değil aileleri de zor durumda bıraktığını söyledi.

“GAZETECİLİK VİCDAN DEMEKTİR”

Evrensel gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, “Hayatı kaybeden gazeteciler bizi gerçek haber yapmaya davet ediyor. Her şeye rağmen gazeteciler mesleklerine sahip çıkmaya devam edecekler.” dedi.  Mumcu’nun öldürülmesinin ardından gazeteciliğe başlama kararını aldığını söyleyen Hilmi Hacaloğlu, “Gazetecilik vicdan demektir. Gazeteci taraftar ya da amigo değildir. Ama bazı gazeteciler bu mesleği yapılmaması gerektiği gibi yapıyorlar. Bu memleket bizim ve burada olmaya devam edeceğiz’.’ şeklinde konuştu.

“GAZETECİLİĞİ SAVUNUN”

Tutuklu kaldığı için kendisini mağdur hissetmediğini söyleyen Kadri Gürsel de “Uğur Mumcu'yu anmak gazeteciliği savunmak kadar gerçeği savunmaktır. Gerçeği söylemek devrimci bir eylem. Bu yıl da Mumcu'yu anarak devrimci bir eylem gerçekleştiriyoruz. Gerçekleri öğrenme hakkınızı savunun, gazeteciliği savunun gazetecileri savunun. Bunu gazeteciler için değil kendiniz için yapın. Aksi halde peşinen yalanı kabul etmiş olursunuz.” dedi.  

“Birbirimizin hayatını zora koşmanın değil, daha iyi yapmanın, yardımcı olup yardım almanın zamanıdır.”diyen Mihail Vasiliadis,“Yönetenler de yönettiklerinin insan olduğunu unutmamalı.” yorumunu yaptı.

“SOKAK GAZETECİSİYDİ”

“Metin öldürülürken bile kendi haberini yapan bir gazeteci oldu” diyen Meryem Göktepe,“ Gözaltında kayıpları takip eden bir sokak gazetecisiydi. Bunun nasıl işlediğini biliyordu. Bu nedenle gözaltına alınırken “Ben Metin Göktepe, gazeteciyim” diye bağırdı. Metin'in davası da gazetecilerin ısrarlı takibiyle Türkiye'de ilk defa bir gazeteci cinayetinde failin ceza aldığı dava oldu.” dedi.

Yazar Mine Söğüt, “Uğur Mumcu yıllar önce başımıza gelecekleri açıklamıştı. Ama biz yine de bunları yaşadık, uyarılarını dinlemedik. Öldürülmelerinden bir şey öğrenmemiz gerekiyordu ama onu da fark edemedik” diye konuştu.Barış gazeteciliğinin daha fazla konuşulması gerektiğini ifade eden Tuğrul Eryılmaz, ‘’ Artık toplantılara “gazeteci ölmek” gibi başlıklar koymayın, bırakın yaşayalım. Gazeteci ayrımcı, ırkçı, cinsiyetçi olmamalı.”dedi.

Avukat Tuğçe Duygu Köksal, “Yaşam hakkı mutlak bir haktır. Gazeteciler içinse, özellikle çatışmalı dönemlerde yaşam hakkının ve devletin sahip olduğu yükümlülüklerin ayrı bir önemi vardır.” şeklinde konuştu. Yasemin İnceoğlu da son dönemde haberlerde nefret dilinin çok fazla açığa çıktığını vurguladı.


ARŞİV