"İlk 48 saat arama kurtarma yapılamadı"

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin (HASUDER) 6 Şubat Depremleri Hatay İli Saha Raporu’na göre AFAD Hatay’da depremden sonra hızlı yanıt vermede gecikti, koordinasyonu sağlamakta yetersiz kaldı

02 Mart 2023 - 16:45

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden (HASUDER) dört profesör, bir uzman ve bir araştırma görevlisi depremin yerle bir ettiği Hatay’ın Antakya, Defne, Belen, Samandağ, Kırıkhan, Arsuz, Dörtyol ve İskenderun ilçelerini alt gün boyunca gezdi, 49 sayfalık sarsıcı bir rapor ortaya koydu.

Birebir görüşmeler, ziyaretler ve gözlemlerle elde edilen bilgiler doğrultusunda ortaya konan raporda önemli aksaklıklara dikkat çekildi. Rapora göre, bölgede hizmet vermeye çalışan kamu ya da sivil toplum kuruluşları (STK) yetkililerinin ortak görüşü, karar süreçlerinin birleştirilerek tek elde (AFAD) toplanması bürokrasiyi artırdı, zaman kaybettirdi ve mevcut potansiyelini kullanamadı. Raporda, “Kayıpların büyümesinin nedeni, başarılı bir risk yönetiminin olmaması” dendi.

Raporda, Sağlık Bakanlığı yetkililerinin çadır kamp alanları, buralarda konaklayanların sayısı, yaş ve cinsiyet dağılımı gibi herhangi bir bilgiye sahip olmadıkları yer aldı. “AFAD ile Sağlık Bakanlığı arasındaki koordinasyon eksikliği dikkat çekiciydi” dendi.

“YAPILAN HAZIRLIK YETERSİZ KALDI”

Raporda özetle şu tespitler bulunuyor:

●      Resmi çalışmalarda, Hatay’ı riske sokan en büyük doğal afetin deprem olduğu belirtilmişti. Yine bu çalışmalarda, 6 Şubat depremlerinde en çok zarar gören yerleşim alanlarının diri fay hatları veya zonları üzerinde yer aldığı belirtilmişti. 7,5 büyüklüğünde bir deprem senaryosu üzerinde çalışılmış ve Antakya’daki 57 bin 891 binanın 57 bin 475’inin çeşitli ölçülerde hasar göreceği, 52 bin 133’ününse yıkılacağı öngörülmüştü. Ayrıca 1.6 milyon Hatay nüfusunun 1 milyon 533 bin 507’sinin bu depremden etkileneceği, bunların da yaklaşık 30 binin hayatını kaybedeceği tahmin edilmişti.  

●      Hatay’da depremin olacağının öngörülmesine karşın, yapılan hazırlığın çok yetersiz kaldığı ortaya çıkmıştır. Depremin olması halinde nasıl bir yanıt verileceğine ilişkin yerel ve ulusal düzeyde geliştirildiği belirtilen politika dokümanlarında yazılanlar gerçek hayatta çalışmadı. En sağlam durması beklenen AFAD, hastaneler ve sağlık kuruluşları, belediye binaları vb. birçok kamu binası yıkıldı.

●      Hatay’da depremi yaşayan herkesin dile getirdiği ortak görüş, arama-kurtarma çalışmalarının geç başladığı. Ekipler iki gün sonra sevk edildi. Çok değerli bir zaman, ilk 48 saat kaybedildi. Yalnızca bireysel çabalar, az sayıda sivil toplum örgütlerinden gelebilen gönüllüler ve bazı yerel olanaklarla arama-kurtarma çalışmalarına başlanabilmesi, enkazdan canlı kurtarılabileceklerin sayısını sınırladı.

●      Arama- kurtarma çalışmaları için gelen ekiplerin de enkazlara yerleştirilmesinde bir koordinasyon sorunu vardı. Bölge sakinleri binaların yüzde 90’ında arama, kurtarma çalışması yapılmadığını, on binlerce insanın enkaz altında kaldığını ifade etti.

“HASTENELERE ZAMANINDA ULAŞTIRILAMADILAR”

Raporda yaralıların tedavisi ve halk sağlığı hizmetlerindeki aksaklıklara da yer verildi:

●      İlk günlerde acil sağlık hizmetlerindeki aksaklıklar kayıplara yol açtı. Enkazdan sağ çıkarılan bazı yaralıların daha sonra tam teşekküllü bir hastaneye zamanında ulaştırılamadığı için hayatını kaybetmesi, hastanelere ulaştırılan yaralı çocuk ve bazı erişkinlerin kayıtlarının tutulmaması ve halen kendilerinden haber alınamaması gibi sorunlar sürecin başarıyla yönetilemediğini gösteriyor.

●      İlk bir haftada bağışıklama(aşılama) ve suların kontrolü konusunda herhangi bir işlem yapılamadı.

DEPREM BÖLGESİNE YÖNELİK ÖNERİLER

Yayınlanan raporda, deprem bölgelerine yönelik önerilerde de bulunuldu. Raporda öne çıkan bazı öneriler şöyle:

●      Son depremden sonra hizmet sunumuna devam edebilen sınırlı sayıda kamu hastanesi kaldığı için ivedi olarak ihtiyaca yanıt verecek ölçüde her ilçede yeter sayıda geçici hastane ve kırsal kesime de ulaşmak amacıyla sabit ve mobil birinci basamak hizmet sunan birimler oluşturulmalı.

●      Yardımların uygun biçimde deprem bölgesine ulaşmasının sağlanması için ilaçlar sınıflandırılarak gönderilmeli. Kamyon ya da tırlar mümkünse tek tip malzeme taşımalı.

●      Sağlık Bakanlığı ‘Sağlık Durumu Değerlendirmesi’ yapmalı ve belirli aralıklara güncelleyerek toplumla paylaşmalı.

●      Risk grupları belirlenmeli, kayıt altına alınıp izlenmeli. Bunlar gebeler, bebek ve çocuklar (özellikle yalnız çocuklar), travma yaşamış çocuklar, yalnız genç kadınlar, izole kadınlar, fiziksel engeli olanlar, psikolojik engeli olanlar, yalnız yaşlılar, destekten yoksun aile reisleri, şiddet kurbanları, sosyal ve etnik azınlıklar, mülteciler.

●      Yeterince temiz su sağlanmalı, su analizleri yapılmalı, klor düzeyleri saptanmalı ve sonuçları toplumla paylaşılmalı.

●      Geçici barınma için seçilmiş uygun yerlerde bilimsel ölçütlere uygun olarak kampların (çadır, konteyner vb.) kurulması sağlanmalı. Yeterli büyüklükte, sağlıklı ve güvenli barınak sağlanması çok önemli.

●      Gıda güvenliğine dikkat edilmeli. İki yaşından küçük çocuklar için tamamlayıcı gıda sağlanması da dahil olmak üzere özellikle bebek, küçük çocuk, hamile ve emziren annelerin beslenmesi için destek sağlanmalı.

●      Bulaşıcı hastalık ve salgın kontrolü yapılmalıdır.

●      Sağlık hizmetlerinin normal psikolojik sıkıntı ile orta veya şiddetli ruhsal bozukluklar arasında ayrım yapması önemli. Normal psikolojik sıkıntı, psikolojik ilk yardım ve diğer klinik olmayan psikososyal müdahalelerle azaltılabilir. Ancak orta veya ağır ruhsal bozukluklar, psikososyal desteğin yanı sıra klinik tedavi gerektirir.

●      Enkaz kaldırma çalışmaları yaşamını yitirenlerin vücut bütünlüğü gözetilerek yapılmalı. Enkazlar asbest, toz vb. dikkate alınarak kaldırılmalı.


ARŞİV