"Havası temiz şehir yok"

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) hazırladığı, Türkiye’de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki Kara Rapor’un beşincisi yayınlandı. Rapora göre, 2021’de İstanbul’da 4 bin 848, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi

30 Mart 2023 - 10:09

Hava kirliliğinin insan sağlığına etkileri üzerine çalışmalar yürüten, 15 sağlık, çevre ve iklim örgütünün oluşturduğu Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), Kara Rapor 2022’yi yayınladı. Rapora göre, 2021’de İstanbul’da 4 bin 848, Ankara’da 2 bin 853, Türkiye genelinde ise en az 42 bin kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirdi. Türkiye’de, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) standartlarına göre havası temiz şehir yok. Havası en kirli beş kent ise sırasıyla Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya.

"İSTANBUL’UN TAMAMI KİRLİ"

Raporun sonuçlarına göre İstanbul ve Ankara’da ise özellikle ısınma için kömür yakılan, yapılaşmanın ve trafiğin yoğun olduğu ilçelerde hava kirliliği ciddi boyutlara ulaştı. Nüfusu ile doğru orantılı olarak ülke genelinde en fazla sayıda hava kalitesi izleme istasyonunun bulunduğu İstanbul’da hava kirliliği, Dünya Sağlık Örgütü PM10 kılavuz değeri olan yıllık ortalama 15 µg/m3’ü aştı. Raporda İstanbul için şu bilgiler aktarıldı: “İl genelindeki 39 istasyonun veri alımı yüzdelerine bakıldığında, istasyonların yüzde 90’ında insan sağlığı açısından yaşamsal önemde olan PM2,5 kirleticisinin izlenmediği görülüyor. PM10 ölçümü ise daha sistematik yapılırken, 39 istasyonun ikisinde yıl boyu hiç ölçüm yapılmadı, 14’ün de  ise yeterli veri alımı sağlanamadı. Geri kalan 23 istasyonda veri alımı yüzde 90’ın üzerinde gerçekleşti. Bu istasyonların 22’sinde DSÖ PM10 kılavuz değeri olan yıllık ortalama 15 µg/m3 aşıldı. Sarıyer Kumköy hariç İstanbul nüfusunun neredeyse tamamı DSÖ’ye göre sağlıksız hava soluyor. Geri kalan istasyonların sekizinde yıllık PM10 ortalaması, ulusal yıllık ortalama limit değerin üstünde gerçekleşti. Bu istasyonlarda bir yılda 35 defadan fazla aşılmaması gereken 24 saatlik limit değer olan 50 µg/m3’ün aşıldığı gün sayısının 35‘in çok üzerinde (41-202 gün) olduğu görüldü.”

Rapora göre minimum yüzde 90 veri sağlayan istasyonların ortalamalarından yapılan hesaplamalarda İstanbul ili için 2021 yılı PM10 ortalaması 34,44 µg/m3 olarak belirlendi. Sultangazi, Esenyurt ve Mecidiyeköy yeterli ölçüm yapılan istasyonlar arasında en kirli bölgeleri işaret ediyor. İstanbul geneli için eylem planı çalışması kapsamında emisyon envanteri yapıldı. Raporda İstanbul’da araç trafiğinin yanı sıra havayolu ve deniz yolu trafiğinin de yoğun olduğu belirtilirken, bunların ana kirlilik kaynakları arasında olduğu kaydedildi.

“DÜZENLİ ÖLÇÜM YAPILMIYOR”

THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, raporla ilgili olarak şunları söyledi: “Türkiye’de 360 istasyonlu oldukça geniş bir izleme ağı bulunmasına rağmen bu istasyonlarda düzenli ölçüm yapılmıyor. 2021 yılında Türkiye’de en yaygın olarak izlenen hava kirletici parametre PM10 için bile, sadece 34 ilin kirlilik durumunu biliyoruz. Bazı kirletici parametreler için ise izleme altyapısı henüz tüm nüfusu kapsayacak şekilde yaygınlaştırılamadı. Kanserojen ve hava kirliliğine bağlı ölümlerin ana nedeni olan ince partikül madde PM 2.5, sadece 62 istasyonda yeterince ölçülebildi. Bu kısıtlı veriye göre, Türkiye’de Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) sınır değer olarak belirlediği PM 2.5 yoğunluğunun tam dört katı kirli hava soluyoruz.”

“HAYATİ ÖNEME SAHİP”

Depremden etkilenen kentlerde de hava kirliliğinin arttığına dikkat çeken Gümüşel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kahramanmaraş’ta hava kalitesi deprem sürecinden çok etkilendi. İldeki dört istasyondan sadece birinden veri alınabiliyor. Elimizdeki verilere göre, ildeki partikül madde yoğunluğu ortalama 100 mikrogram/metreküp, yani ulusal yasal sınırın 2.5 katı, DSÖ kılavuz değerinin ise 7.5 katı. Bu kirlilik maalesef büyük miktarda enkazlardan kalkan toz ve halkın ısınmak için açıkta yaktığı ateşten kaynaklanıyor. Buna bir de asbest riski eklendiğinde bölgede hava kirliliği nedeniyle ciddi bir halk sağlığı sorunu yaşandığını ya da yaşanacağını söylemek mümkün. Hatay İskenderun’da ise partikül madde kirliliği son 40 gündür metreküpte 200 mikrogram. İlk 10 gün limandaki yangın nedeniyle kirlilik vardı; şu an devam eden kirliliğin nedeni, yetkililerce araştırılmalı ve acil önlem alınmalı. Bölgedeki hekimler şimdiden solunum yolu hastalıklarında artış olduğunu belirtiyor. Adıyaman ve Hatay merkezde de hava kalitesi istasyonlarından düzenli veri alınamıyor. Oysa bu tür afetler sonrası hava kalitesinin izlenmesi, gerekli önlemlerin alınması açısından hayati öneme sahip.”

42 BİN KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Türkiye genelinde tüm yaşlar için ölüme ve sakatlığa yol açan ilk 10 risk arasında hava kirliliği 2009 yılında altıncı sıradayken, 2019 yılında beşinci sıraya yükseldi. Halk sağlığı uzmanı Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan şunları söyledi: “Dünya Sağlık Örgütü, hava kirliliğinin dünya genelinde her dakika 13 insanın ölümüne yol açtığını vurguluyor. Türkiye’de ölüme yol açan riskler içinde hava kirliliği, tütün, aşırı kilo, yüksek tansiyon ve yüksek kan şekerinin ardından beşinci sırada. Ülkemizde hava kirliliğine bağlı ölümlere sebep olan en önemli beş sorun ise kalp-damar hastalıkları, kronik solunum hastalıkları, kanser türleri, diyabet ve kronik böbrek yetmezliği, solunum yolu enfeksiyonları ve tüberküloz yer alıyor. Hava kirliliği aynı zamanda anne ve yeni doğan ölümlerine de neden olabiliyor. Nitekim yaptığımız çalışmalar, sadece 2021 yılında Türkiye’de hava kirliliği nedeniyle 42 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini gösterdi.”

RUH SAĞLIĞINI DA ETKİLİYOR

Rapora göre, kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklara yol açan hava kirliliği ruh sağlığı ve uyku düzenini de olumsuz etkiliyor. Konuyla ilgili şu bilgiler paylaşıldı: “Hava kirliliği, ruhsal hastalık riskinde artışa, mevcut ruhsal hastalıklarda kötüleşmeye, psikiyatrik nedenlerle hastane başvurularında ve yatışlarında yükselişe neden oluyor. İntihar düşüncesi ve eylemiyle de ilişkisi söz konusu. Ayrıca beyin gelişimine olumsuz etkileri olduğuna ve sinir hücrelerinin hasarına yol açtığına dair de bilimsel kanıtlar var. Bu etkiler yoluyla sebep olduğu psikososyal zorluklarla önemli bir halk sağlığı sorunu. En olumsuz şekilde etkilenen toplumsal gruplar ise hava kirliliğine, çevresel faktörlere ve mesleki tehlikelere maruz kalan yoksul ve yoksun nüfuslar.”

Bununla birlikte raporda, hava kirliliğinin çabuk öfkelenmeye ve keyif alamamaya yol açtığı, açık hava aktivitelerinde azalmaya sebep olduğuna, hava kirliliğinin yol açtığı stresin kas- iskelet sisteminde ağrı gibi bedensel belirtilere, yorgunluğa ve uyku bozukluklarına yol açabileceğine de vurgu yapıldı. THHP, hava kirliliği için yasal limitlerin DSÖ kılavuzlarıyla uyumlu hale getirilmesi, hava kalitesinin düzenli ve sistematik olarak izlenmesi ve fosil yakıtlardan vazgeçilmesi için çağrıda bulundu.


ARŞİV