Fincancı: “İnsan hakkı herkes için!”

CHP Kadıköy İlçe Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonu’nun düzenlendiği “İnsan Hakları ve Hak İhlalleri” konulu söyleşinin konuğu Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ydı

24 Aralık 2018 - 12:28

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadıköy İlçe Başkanlığı İnsan Hakları Komisyonu, 21 Aralık Cuma günü ilçe binasında “İnsan Hakları ve Hak İhlalleri” konulu söyleşi düzenledi. CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin ile partilerin yer aldığı söyleşinin konuğu ise Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı, akademisyen ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’ydı.

“Bu Suça Ortak Olmayacağız” adlı açıklamanın imzacısı olması nedeniyle Terörle Mücadele Kanunu’nun propaganda suçunu düzenleyen 7/2. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 6 ay hapis cezası verilen Barış için Akademisyenler’den  Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Bir İnsan Hakları Haftası daha geçirdik. Uzun zamandır insan hakları arkamızda. Bir türlü önümüze geçirip de ona ulaşmak için anlamlı adımlar atma konusunda başarılı olamıyoruz. Ama başarılı olacağız.” diyerek başladığı konuşmasına şöyle devam etti; “İnsan hakları çok değerli bir kavram. İnsan olmanın, özgürlüğün ve demokrasinin temelini oluşturuyor. Hakların tanımlanmadığı ve kuvvetlendirilmediği bir dünyada demokratik biçimlerin kurulabilme olanağı yok. O yüzden hep birlikte herkesin hakkını savunuyor güçte olmak gerekiyor.”

“HUKUKSUZLUĞUN PAYI VAR”

“Ülkelerde insan hakları ihlali yaşanıyorsa hukuksuzluğun bunda önemli bir payı var.” diyen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı,  insan haklarının korunmasının en önemli araçlarından bir tanesinin hukukun işler halde olmasının ve üstünlüğünün varlığı ile ihlal gerçekleştirenlerin de hukuk eliyle hesap verebilir durumda olması gerektiğine işaret etti. 

AYRIMSIZ İNSAN HAKLARI

Şebnem Korur Fincancı, “İnsan hakları dediğimizde en önemli boyut ayrımsız herkes için olması.  Düşmanımız için bile insan haklarını talep edebilmek çok da kolay olmuyor. Kaddafi’nin kafası kesildiğinde düşünmüştüm. Kaddafi desteklemeyeceğim bir devlet insanı. Ne yazık ki çok büyük katliamlar ve hak ihlalleri yaptı. Ama hiç kimsenin öyle bir linçe ve katliama maruz kalması kabul edilemez. O yüzden onun haklarını da savunmak gerekir duygusu yaşamıştım.” diye konuştu.

Ayrımsız insan hakları kavramının önemine bir kez daha parmak basan ve Türkiye’nin zorlu bir süreçten geçtiğine ve dalgalanmaların söz konusu olduğuna değinen Şebnem Korur Fincancı, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Bu dalgalanmalar akademik ortamda da yaşandı. Üniversiteler özgürlüğün, düşüncenin ve bilimin alanı olmalı. Üniversiteler 1980 darbesi ile çok ağır bir tokat yemişti. Özerklik kavramı tümüyle ortadan kaldırılmıştı. Her şey bir merkezi otoritenin denetimi altına alındı. 1980’den beri bu merkezi otorite ile yaşıyoruz. Bizim gibi pek çok insan görevlerini sürdüremez hale geldi.”

“BU SUÇA ORTAK OLMAYACAĞIZ”

“Bugün daha korkunç bir durumdayız. Şimdi bir resmi gazete ilanı ve arkasında bir ek. Sayfalar dolusu insan ihraç edildi.” diyen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Biz barış akademisyenleri olarak 2016 yılının ocak ayında bu suça ortak olmayacağız iradesiyle çıktık. İyi ki çıktık. Hiç bu kadar ses getireceğini ve etkisi olacağını düşünmediğim bir metindi. Arkadaşlar çağrıcı olur musun dediler. Tabi dedim. Boynumuzun borcu. Ortada bir suç var. Ve biz suça ortak olmuyoruz. Ne oldu. Erdoğan  “sözde akademisyenler” dedi. İyi ki dedi. Sonra bir meczup mafya lideri “kanları ile duş yapacağım” dedi. Bir şekilde bizi duymayanlar onları duydu. Onları duyanların bir kısmının kafasında soru işareti oldu. Bir kısmı onları destekledi. Kafasında soru işareti oluşan insanlara ulaşmalıyız. Ve onları dışlamamak gerekiyor.” şeklinde konuştu.

İHRAÇ 6 BİNİN ÜZERİNDE

İmzacı akademisyenlerden 600’ünün ihraç edildiğini ama ihraç edilen akademisyen sayısının kanun hükmünde kararnameler ile 6 binin üzerinde olduğunu ifade eden Fincancı, “Bizi o isim ve kişilerin görüşleri ilgilendirmemeli. Eğer bir hak ihlali gerçekleştirmişlerse, sahtecilik yapmışlarsa ve bilimsel üretimleri ile ilgili bir sorun var ise onları değerlendiririz, konuşuruz ve tartışırız. Ama böyle değilse o zaman durup ve düşünmek gerekiyor. Ayrımsız insan hakları savunusu çok büyük değer taşıyor.” diye konuştu.

“SAĞLIK POLİTİKLARI ÇATIŞMAYI KÖRÜKLÜYOR”

“Hekim olarak savaş halinde bile düşman askerini tedavi etme sorumluluğu tanımlanmış bir meslek grubuyuz.” diyen Şükran Korur Fincancı, konuşmasına şöyle devam etti; “Son zamanlarda genç meslektaşlarımızda bu algıyı oturtmak çok zor. Ben yapmam diyor. Son zamanlarda hekimlerden de çok ihlal iddiası duyuyoruz. Hükümetin sağlık politikaları sağlık çalışanı ile hastaları karşı karşıya getirdi. Bu karşı karşıya geliş şiddette bir artışa yol açtı. İki taraf da birbiriyle çatışma haline geldi. Toplumun bütün dinamiklerini çatışmalı hale getirdiler. Kimse kimseyle dayanışma örneği göstermez hale geldi. Dolayısıyla hekimlerde herkesi tedavi etme bakış açısını oluşturmak kolay olmuyor.”


ARŞİV