“Deprem binaların makyajını sildi”

TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun Kadıköy’de düzenlediği çalıştayda konuşan İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman, “Hiçbir yapı 5.8’de hasar almaz. Demek ki bu yapılar zaten hasarlı yapılardı, bu hasarlar gün yüzüne çıkartıldı, üzerlerine geçirmiş olduğunuz makyaj ortadan kalktı” dedi.

12 Kasım 2019 - 11:59

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, beklenen İstanbul depremini tüm yönleriyle tartışmaya açmak ve   deprem sonrası oluşabilecek riskleri değerlendirmek için Kadıköy'de “İstanbul Deprem Çalıştayı” düzenledi.

“VERGİLER DUBLE YOLLARA HARCANDI”

11 Kasım Pazartesi günü Kadıköy Evlendirme Dairesinde düzenlenen çalıştayın açılış konuşmasını TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Tores Dinçöz, İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman ve  Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı yaptı. Büyük Marmara depreminin ardından “Özel İşlem Vergisi” adı altında vergi alındığını hatırlatan Tores Dinçöz, “Bu vergiler önce kanunlarla uzatıldı, sonra da 2003 yılında Özel İletişim Vergisi kalıcı hale getirildi. Peki toplanan vergilerle ne oldu? Dönemin bakanı, bu paraların duble yollar, demiryolları, hava yolları için kullanıldığını söyledi. Bu hizmetleri de tekrar bizlere para karşılığı olarak verdiler biliyorsunuz. Deprem sonrasında kullanılmak üzere toplanma alanları oluşturuldu ama sonra artan nüfus ve yerleşimle doğru orantılı olarak artması beklenen deprem toplanma alanları, rant uğruna imar talimatlarıyla yapılaşmaya açılarak iş merkezlerine, AVM’lere, rezidans alanlarına dönüştü.”dedi.

Başta hastaneler ve okullar olmak üzere kamu yapılarının kontrol edilmesi gerektiğini ifade eden Dinçöz şöyle devam etti: “17 Ağustos Depremi’nden alınması gereken en büyük ders, coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin plansız, çarpık, kentleşmenin ve mühendislik hizmet yapıları almayan yapıların insanlar için büyük tehdit oluşturduğu olmalıydı. Ama siyasi rant uğuruna imar barışı adı altında çoğunluğu hiç mühendislik hizmeti almamış yapılar koruma altına alındı.”

“ÇALIŞTAYIN SONUÇLARINI DİKKATE ALACAĞIZ”

İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı Dr. Tayfun Kahraman da çalıştaydan çıkacak önerileri yerel yönetim olarak dikkate alacaklarını ifade ederek, “Bugün 26 Eylül olsaydı bu salon hınca hınç dolu olurdu, salonda yer bulamazdınız. Ama yine unuttuk, 26 Eylül’ün üzerinden bir aydan biraz daha uzun bir süre geçti, fakat deprem konuşurken bu salonlar yine dolu olmuyor. Nasıl ki 20 yıl önce 1999 Marmara depremini unuttuysak ve bunun üzerinden geçen bunca zamana rağmen hiçbir şey yapmadıysak, bugün kamu yapıları dahil deprem karşısında yeterince güçlenmiş değiliz.” dedi.

“MAKYAJ ORTADAN KALKTI”

1999 depreminden sonra yapılmış bazı yapıların bile son depremden sonra zarar gördüğünü ifade eden Kahraman, şunları söyledi: “Büyüklüğüne baktığınızda esasında yapıların hiçbir şekilde zarar görmesini beklemediğimiz bir depremde İstanbul’da kamu yapıları zarar gördü. Hiçbir yapı 5.8’de hasar almaz. Demek ki bu yapılar zaten hasarlı yapılardı, bu hasarlar gün yüzüne çıkartıldı, üzerlerine geçirmiş olduğunuz makyaj ortadan kalktı.”

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 14 Ekim’de İstanbul’da deprem seferberliğini başlattığını hatırlatan Kahraman, “Burada esas önemli olan tabii ki İstanbul’u dayanıklı bir kent haline getirmek, İstanbul’un mevcut durumlarını çözmek. Belediye olarak vatandaşın konutunu dönüştürmekle ilgili bir  konsantrasyonumuz yok. Biz afet öncelikli olarak vatandaşların içinde yaşamış olduğu konutları nasıl dönüştürebiliriz, vatandaşları nasıl daha sağlıklı bir konutta daha sağlıklı yerleşim alanlarında yaşatabiliriz, bunun derdindeyiz.İstanbul’da 1 milyon 150 bin yapı var. Bu yapıların tek tek elden geçirilmesi büyük bir iş. 20 yılda yapılmayanı 2 günde yapma şansımız yok. Fakat bizim hedefimiz özellikle 2000 yılından önce yapılmış tüm açıları elden geçirmek ve tüm yapıların deprem karşısındaki kırılganlıklarını tespit etmek, bu doğrultuda müdahale yöntemleri geliştirmek.” şeklinde konuştu.

“FİKİRTEPE FACİADIR”

Kahraman’dan sonra söz alan Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı Fikirtepe’de yaşanan sorunlara dikkat çekerek şöyle konuştu: “Fikirtepe, adına ne derseniz deyin ‘kentsel dönüşüm’, ‘kentsel rant alanı’, ‘bina yenilemesi’ bir faciadır. Kadıköy’de bir taşı kaldırıp başka bir taşın üzerine koyma şansımız yok. Fikirtepe dut ağaçlarıyla ünlü bir yerdir, dut kokusu vardı. İnsanlar bahçelerinde yaşıyorlardı, şimdi rezidanslarda yaşıyorlar. Daire satılmıyor. Niye satılmıyor? Çünkü orada oturanların sosyal dokusuna aykırı binalar inşa edildi. Orada yaşayanlar emekli ya da çok cüzi rakamlarla geçinen insanlar. Bir binanın aylık aidatı 1600 lira. Nasıl ödeyecek? O 1600 lirayı ödeyemeyeceği için dairesinden çıkıp kiraya taşınanlar var.”

Özellikle Bağdat Caddesi’nde sürdürülen kentsel dönüşüm projelerinin Kadıköy’ün dokusuna uygun olmadığını söyleyen Odabaşı, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “ Bu çalışmayı yapan buradaki herkesten Kadıköy Belediye Başkanı olarak rica ediyorum, Kadıköy gerçeklerine uygun yol gösterin. Ada bazında yenilenmeye müsaade edilecekse onun sonuçlarının ne olacağını da doğru bir şekilde anlatalım. Parsel bazında veya bölge bazında, adı neyse, bir yenilenme planı yapacaksak bunun sonuçlarının ne olacağını, orada etkilenecek olan insanlara en çıplak gerçekliğiyle açıklayalım ki sorun yaşamayalım. Kadıköy’ü birileri kaymak tabaka olarak görebilir ama Kadıköy kaymak tabaka değil. Kadıköy’de binası yenilenmesi gereken insanların yüzde 90’ı emekli. ‘Ya müteahhitte git ya kendin yenile’ deniliyor. Bu insanlar emekli, bir emekli maaşı var. Nasıl bina yenileyecek? Kağıt üstündeki verilerden konuşuyorum. Binası yenilenirken o emekli nerede yaşayacak? Gitti, geri geldiğinde o binanın çevresini aynı şekilde bulabilecek mi?”

“AFET PLANINA İHTİYACIMIZ VAR”

Açılış konuşmalarının ardından sözü alan TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Üyesi Nur Kardelen Öztürk, İstanbul için tam anlamıyla bir afet planlaması yapılmadığının altını çizerek, afet öncesi ve afet sonrasında yaşanabilecek maddi ve can kayıpları hakkında bilgi verdi. Öztürk, "500 bin hanenin acil barınma ihtiyacı doğacak. 30 bin can kaybı, 39 bin ağır yaralı gibi rakamlar bekleniyor. Üstelik bu rakamlar iyimser. Bizim afet planına, deprem master planına ihtiyacımız var." dedi.

Afet toplanma alanları hakkında da konuşan Öztürk, İstanbul’da toplam 60 milyon metrekarelik toplanma alanlarına ihtiyaç olduğunu söyledi.

“MASTER PLANI UYGULANMADI”

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise 2002 yılında kurulan Ulusal Deprem Konseyi’nin 2007 yılında kapatıldığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:  “Dönemin İBB yöneticileri deprem master planını hazırlattı. Bizler bu planı önemsedik ve katkı sunduk. O güne göre master planı dünyada sayılı bir plandı. Yurt dışında araştırma yapan akademisyenler bu rapordan faydalanıyorlar ama bizim yöneticilerimiz 1 sayfasını bile açmadılar. Bu açıdan bakıldığında geride bıraktığımız 20 yılı kayıp olarak görmek mümkün.”

“OKULLARIN YÜZDE 20’Sİ GÜÇLENDİRİLDİ”

AFAD’ın sayfasında yer alan deprem toplanma alanları veri sayfasının kapatıldığını söyleyen Suna şu bilgileri paylaştı: İstanbul'da 1135 okul, 38 yurt ve 115 sağlık binası depreme karşı güvenlikli hale getirilmiş. İstanbul'da 6127 okul binası bulunuyor. 26 Eylül'den sonra yetkililer 'okul binalarının yüzde 80'i güçlendirildi' dedi ama bu tablo yüzde 20 olduğunu gösteriyor. Hastanelerin büyük kısmı elden geçmemiş durumda.”

Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Haluk Eyidoğan ise İstanbul depreminin ve fay hatları hakkındaki bilgilerini paylaştı. Son yıllarda bazı üniversitelerdeki jeofizik mühendislik bölümlerinin kapatılmak istendiğini söyledi. Eyidoğan, jeofizik biliminin önemine dikkat çekti ve "Yeni bina deprem yönetmeliği ile zemin etüdü uygulama esaslarında  yapılardaki korozyonu ve beton demir ilişkilerini biz açıklamaktayız." dedi.

“TÜNELLER TAKİP EDİLMELİ”

Maden Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nden Selim Akyıldız ise tüneller hakkında bilgi verdi.  İstanbul’da çok sayıda tünel olduğunu söyleyen Akyıldız, “Deprem sırasında metrolar çekme ve sıkıştırma gibi kuvvetlerle karşılaşacak. Bu deformasyonlara yol açar. Tünel projelerinde incelenen projelerin depremselliği dikkate alınmalı. Tünel yapıldıktan sonraki süreçte tünel hareketleri sürekli takip edilmeli. Doğaya karşı bir iş yapılıyor doğanın da buna bir tepkisi olacaktır. Onları önceden bilmek tahmin etmek gerekiyor. Şu an durdurulan metro çalışmalarının takip edilip edilmediği şüpheli. Bunlar mutlaka takip edilmeli ve kayıt altına alınmalı.” diye konuştu.

ASBEST RİSKİ

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesinden Dr. Eren Yıldız Geyhan, deprem sonrasında yaşanacak asbest riskine dikkat çekti, Geyhan, "İstanbul'daki binaların 4'te 2'sinin asbestli olduğunu söyleyebiliriz. Olası bir depremde karşılaşacağımız asbest ölçemeyeceğimiz miktarda. Maalesef çok iç acıcı bir manzarayla karşılaşmayacağız. Hayatta kalacağız ama soluduğumuz hava bizi ne kadar hayatta tutacak” değerlendirmesinde bulundu.


ARŞİV