“Cumhuriyet’e ve demokrasiye aykırı”

Üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy, Anayasa değişikliğine neden Hayır dediğini gazetemize anlattı

06 Nisan 2017 - 12:48

Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy, 16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumunda Hayır oyu kullanacağını açıkladı.  “Hayır Diyorum” başlığı ile bir metin hazırlayan Gürsoy ile neden Hayır oyu kullanacağını konuştuk. Gürsoy, “Anayasayı değiştirerek temel değerlerimizi sarsıntıya uğratacak böyle bir proje getirilmesini kınıyorum” diyor.

Cumhuriyet ile yaşıt olan Nilüfer Gürsoy ile Kadıköy’deki evinde 16 Nisan’da yapılacak referandum üzerine konuştuk.  Anayasa değişikliği konusunun her vatandaşın üzerinde düşünmesi gereken hayati bir konu olduğunu söyleyen Gürsoy, “Bu değişikliğin geleceğimizle ilgili olduğu kanısındayım. Ve değişikliğe karşıyım. Böyle bir taslak getirme lüzumu nereden doğdu? Gerekçesi neydi? Dayandığı temel nedir? Bunları izah edemiyorlar. Görüyoruz ki koymak istedikleri fikir ya da fikirsizlik. Cumhuriyetin ve demokrasinin temeline aykırı. Aslında bir reddiye projesi” dedi.

Anayasa değişiklik paketini hazırlayanların tam olarak bilinmediğini ifade eden Gürsoy, “Bu Anayasa taslağını hazırlayanlar kimler? Kim tarafından dayatılıyor? İçinde ne olduğunu bilmediğimiz tehlikeli bir paket olarak görüyorum. Bu Anayasayı hazırlayanlar, 1923’te Atatürk’ün getirdiği ilkeleri ve o muazzam hareketi özümsemeyen kimseler tarafından kaleme alınmış. Eğer biz 1923’teki Milli Mücadele ruhunu esas almazsak, kendimizi nereye varacağı bilinmeyen maceralara atmış oluruz. Ben Cumhuriyet ile yaşıtım. Demokrat Parti’nin meydana geldiği yıllara tanığım. Demokrat Parti, Atatürk’ün getirdiği enerjiye dayalıydı. 27 Mayıs darbesinin yanlış algılarını bir kenara bırakırsak, bir yerde 1961 Anayasası da Atatürk’ün görüşüne karşıydı. 1961’de, 1982’de meclisin kapısına kilit vuruldu. İkisi de darbe anayasayaydı. Peki, bu taslak ne zaman önümüze geldi? 15 Temmuz darbe girişiminin ardından geldi. Bunu kimler hazırladı? Türk milleti bunu bilmek zorunda” diye konuştu.

Neden Evet denilmesi gerektiğinin yeterince açıklanamadığını savunan Gürsoy, “Değişiklik tamamen sisler arkasında, açıklanmıyor. Huzura kavuşmadı memleketimiz. 1960’tan beri demokratik hayatın havasını yaşayamadık” diye konuştu.

“EKONOMİMİZ SORUNLU”

Türkiye’nin ciddi bir ekonomik sorun yaşadığını ifade eden Gürsoy, “Ekonomi ve göç gibi sorunlarımız var. Ekonominin ters yönde işlediğini düşünüyorum. Cumhuriyet tarihinin ilk yıllarının ekonomisini düşünelim. Celal Bayar Cumhuriyet tarihine damgasını vuran bir kişi. İlk defa açıklıyorum. Bayar, Cumhurbaşkanı olduğu zaman kendi tahsisatından indirim yapan bir Cumhurbaşkanıydı. Üretken bir politika koydu ortaya. Türkiye’yi ileriye taşıyacak ve kalkındıracak bir politika izlenmeli. Evet, çok güzel; en büyük köprüler yapılıyor. Ama üreten bir ekonomimiz olmalı. Milyonlarca işsiz var, göçmen sorunumuz var. Anayasayı değiştirmek ve temel değerlerimizi sarsıntıya uğratarak böyle bir proje getirilmesini kınıyorum. Bunun gereği yok” şeklinde konuştu.

“TÜRK MİLLETİNE GÜVENİYORUM”

“Cumhuriyet tarihinin neyi eksik de bu Anayasa değişikliğine gidiyoruz?” sorusunu soran Gürsoy, “Ben bunun açıklanmasını istiyorum. Önümüze konulan modelde Latin Amerika ülkeleri örnek alınmış. Onlar refaha vardı mı ki, biz varalım? dedi. “1960 darbesinden sonra parlamento sürekli zaafa uğradı ve zayıfladı” diyen Gürsoy, “Atatürk’ün yaptığı bir Türk mucizesidir. Bir aydınlanma modelidir, yeniden doğuştur. Bunu göremeyenlerin bize sağlayacağı bir şey yok. Ortaya koydukları reçete değil” değerlendirmesini yaptı.  

“16 Nisan’da nasıl bir karar çıkacak?” sorumuzu da yanıtlayan Gürsoy,  “Atatürk’ün bir sözü var; “Türk Milleti çalışkan ve zekidir” Bu 10.Yıl konuşmasında var. Ben bu sözleri canlı bir şekilde dinleme fırsatı buldum. Türk Milleti’ne güveniyorum.  Milletimiz bu hakkı teslim etmeyecektir” cevabını verdi.

“HEDEF REJİMİN KENDİSİDİR”

 Nilüfer Gürsoy, hazırladığı metinde şu görüşlere yer veriyor:

“Yanlıştır çünkü getirmek istediklerine sistem bile diyemeyiz. Var olanları bir araya getirmek değil, aksine yapılan, olanları dağıtmaya yöneliktir. Yapmak istedikleri değişiklik aslında idare etme tarzı ile rejimle ilgilidir. Doğrudan rejimin kendisi özü ile ilgilidir. Hedef rejimin kendisidir. Bu değişiklikle, yapmak istedikleriyle, artık demokrasinin varlığından Cumhuriyetimizin baki kaldığından söz edebilir miyiz? Cumhuriyet ve demokrasi içi boşaltılmış birer yafta haline gelecektir. ‘Parlamento güçlenecekmiş’ …Millet iradesini temsil eden milletvekillerinin elinden atama yetkisini alıyorsunuz. Yargı bağımsızlığını siyasallaştırmıştınız. Gensoruyu kaldırarak denetleme yetkisini de alıyorsunuz. Denetleme toptan kalkmış oluyor. Bütün bu yetkileri tek bir adama teslim ederek onu olağan üstü yetkilerle donatıyorsunuz. TBMM’nin temel fonksiyonlarını kaldırarak mı güçlendireceksiniz? ‘Yeni sistem terörün sonunu getirecek’miş…15 seneyi bulan iktidarınız döneminde değil terörü sonlandırmak, icraatınızla daha da körüklediniz. Rejim değişikliği ile mi olacak? Tek adamın elinde sihirli bir değnek mi var?”


ARŞİV