“Bugünkü koşullara uygun bir ‘manifestoya’ ihtiyacımız var”

Prof. Dr. Taner Timur, Cumartesi Söyleşileri kapsamında Kadıköy Belediyesi Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nin (TESAK) bu haftaki konuğu oldu. Timur, Komünist Manifesto’nun anlamı ve güncelliği üzerine bir sunum gerçekleştirdi

10 Aralık 2018 - 12:59

TESAK Cumartesi Söyleşileri farklı konu ve konuklarıyla devam ediyor. Söyleşi dizisinin bu haftaki konuğu ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Taner Timur’du. Timur, doğumunun 200. yılında Karl Marx ve en önemli eseri Komünist Manifesto üzerine Kadıköylülerle söyleşti.

MANİFESTO NASIL ORTAYA ÇIKTI?

8 Aralık Cumartesi günü gerçekleşen söyleşide Timur sözlerine şöyle başladı: “Komünist Manifesto, İncil’den sonra belki de dünyada en çok okunan eser. Bu kitap 1847 yılının sonlarında kaleme alındı ve 1848’de yayınlandı. 1848 devrimlerine denk geliyor eser ve 1840’larda Avrupa’da hala feodal ilişkiler yaygın. Kapitalizm yeni yeni hâkim üretim biçimi haline geliyordu. Bu dönemde İngiltere (ekonomik olarak) ve Fransa (toplumsal hareketler) öne çıkıyor. İngiltere’nin parlamenter sistemi oturmuş ve daha gelişkin. Burada Komünist Birliği adında bir şey kuruluyor. Bu sırada Marx ve Engels de birliği izliyor ama içinde değiller. Daha sonra dâhil oluyorlar ama Marx tüzük ve programda birçok şeyi eleştiriyor. Örneğin; tüzükte ‘herkes kardeştir’ ifadesi var, Marx ‘Pek çok insanla kardeş olamam’ diyerek karşı çıkıyor. Böyle bir durum yaşanınca ‘çok biliyorsan sen yaz’ gibi bir şey diyorlar ve Komünist Manifesto böyle ortaya çıkıyor.”

Komünist Manifesto’nun ortaya çıkışını anlatan Timur, ardından Manifesto içinde yer alanları aktardı. Timur, Manifesto’nun dört bölüme ayrıldığını dile getirirken Marx ve Engels’in eski fikirlerden esinlenerek radikal bir bilimsel görüş ortaya koyduklarını vurguluyor: “Tarihsel maddeciliği ilk kez olmasa da en derli toplu şekilde Kapital’de anlatsalar da Manifesto onların gençlik eseri olduğu için kritiktir. Her ne kadar eskilerden esinlense de üretim ilişkileri, üretim güçleri gibi kavramları ortaya çıkarıyorlar. Siyasi düşünürlerin yaptıklarıyla değil iktisadi gelişmelerle tarihin anlaşılabileceğini ortaya koyuyorlar. İlginç olanlardan biri; Marx da kapitalizme ilerici bir rol atfediyor. Köleliğin kaldırılması, feodal ilişkilerin geride bırakılması bağlamında.”

NE SÖYLEMİŞLERDİ, NE OLDU?

Prof. Dr. Taner Timur, Manifesto’da ortaya konan düşüncelerin ne kadar ileri görüşlü olduğundan bahsederken ise şunları söylüyor: “Daha o zamanlar kapitalizmin sınırları ortadan kaldırdığından bahsediyorlar. Küreselleşme lafını tam o zaman zikretmiştir. 1850’lerde, kapitalizm, Akdeniz’den Atlantik’e gitti, oradan da Büyük Okyanus’a ulaşacak diyorlar. Bugün biz neyi tartışıyoruz? Çin ile Amerika rekabetini. Uzak Doğu’nun yükselişini vs. Ancak yazarken hataları da var veya eksik oldukları yerler. Kapitalizm henüz tam anlamıyla bir ülkede kurulmamışken son aşamaya geldiği tespitini yapıyorlar.”

Timur, Manifesto’nun nasıl basıldığı ve ne zaman önem kazandığına dair de “İlk olarak 1000 adet basılıyor ve militanlara dağıtılıyor. Ancak 1871 Paris Komünü’nden sonra asıl değerini kazanıyor. 1848’de Marksistler diye bir şey yok. Proudhon daha baskın mesela. Ama komün deneyiminden sonra bu kitap ve Marx daha çok önem kazanmaya başlıyor. Üretim araçlarının kolektifleştirilmesi, halkın kontrolünde ulusal bankaların kurulması, eğitimin, sağlığın ücretsiz gerçekleşmesi, gelire bağlı vergi söylemleri bugün hala güncelliğini koruyan maddeler.” ifadelerini kullandı.

‘SARI YELEKLİLER’ ÖRNEĞİ...

Timur konuşmasının sonunda bugüne dair şunları söyledi: “Bugünkü kapitalizmin 1850’lerdekiyle alakası yok. Hatta Sovyet Devrimi’nin olduğu yıllarla bile alakası yok. Örnek vereyim; Lenin, emperyalizmi tahlil ederken sermaye fazlasından ortaya çıktığını yazıyor ve bu sermaye fazlası 8-10 milyon dolar. Bugün Facebook, birkaç günde 70 milyar dolar kaybediyor ama batmıyor. Amazon ve Apple’ın borsa değeri 1 trilyon doları geçmiş durumda. Fabrika kurmaktan daha önemli şey artık yazılım. Uber’e bakın. Artık yazılımlar ve teknolojik çip kavgaları var. Bütün bunlar olurken sosyal devlet anlayışı ve haklar da elimizden alınıyor. Bugün Fransa’daki ‘Sarı Yelekliler’ eylemine bakın bunu göreceksiniz. Bugünkü durumu kavramak için enternasyonalist boyutlu, bugünkü koşullara uygun bir ‘manifestoya’ ihtiyacımız var bence.”


ARŞİV