Havamız “iyi” değil

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sürekli İzleme Merkezi hava kirliliği raporlarına göre, İstanbul’un bazı ilçelerinde hava kirliliği değerleri sınır değeri aştı, Kadıköy’ün de hava kalitesi “hassas” çıktı

27 Kasım 2019 - 11:20

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sürekli İzleme Merkezi tarafından güncel olarak paylaşılan hava kirliliği raporlarına göre, İstanbul genelinde birçok noktada olduğu gibi Kadıköy’de de hava kirliliği oranı tehlikeli boyuta ulaştı. Özellikle partikül madde ölçümlerde (toz ve karbonmonoksit) alınan parametrelerin sınır değerlerin 2-3 kat üzerinde olduğu tespit edildi.

GÖZTEPE’DE 3 KATI AŞTI

Partiküler madde (PM10) olarak nitelendirilen hava kirliliği parametresi değeri Alibeyköy, Kağıthane ve Göztepe’de limit değerlerinin üzerine çıktı. Hava Kalitesi Değerlendirme ve Yönetimi Yönetmeliği’ne göre limit değeri 50 μg/m3 olması gereken “PM10” değeri Alibeyköy’de 173 µg/m³, Kağıthane’de 211 µg/m³, Göztepe’de ise 195 µg/m³ oldu. Bir diğer kirlilik parametresi azot oksitler (NO2), limit değer yıllık ortalama 40 μg/m3 olmasına rağmen Göztepe’de 187 μg/m3 oldu.

“TEMEL SEBEBİ PLANSIZLIK”

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Meryem Kayan konuyla ilgili gazetemize açıklama yaptı. İstanbul’da ve Kadıköy’de de hava kirliliğinin temel sebeplerinden birinin plansızlık olduğunu ifade eden Kayan, “İstanbul’un sahil bölgelerinin hâkim rüzgârlar olan poyraz ile temizlenmesi ve bu bölgenin en temiz yerler haline gelmesi beklenirdi. Ancak İstanbul’un yapılaşması, sürekli inşaat ve trafik kaynaklı kirlilikler sorunu katmerlendiriyor. Özellikle normal şartlarda oldukça temiz bir havası olması gereken Selimiye istasyonunun son yıllarda olumsuz değerler sunmasının Avrasya Tüneli ve buradaki taşımacılığın egzoz çıkışı ile ilgili olabileceği doğrultusundaki endişelerimizi arttırmış durumda.” dedi.

NEDEN KIŞ MEVSİMİYLE ARTIYOR?

Hava kirliliği kış mevsimiyle birlikte artıyor. Kayan, bunun sebeplerini ise şöyle açıkladı: “Kentlerde kış mevsimi ile birlikte kirliliğin artmasının temel sebebi sanayi kaynaklı ve trafik(ulaşım) kaynaklı kirletici salımına (emisyon) ısınma kaynaklı (konut ve sanayi) salımın eklenmesidir. Şehirler için birinci dereceden kirletici kaynağın mevsimsel olarak karbon kaynaklı yakıtlar ile ısınma olduğunu ifade edebiliriz.”

KİRLİLİĞİ NASIL ANLARIZ?

“Havanın kirli olup olmadığını en basit şekilde ölçüm sonuçlarına bakarak anlarız.” diyen Kayan, bunun için en doğru adresin havaizleme.gov.tr  olduğunu ifade etti. Bunun dışındaki yöntemlerin  yanıltıcı olabileceğine dikkat çeken Kayan, “Kimi kirleticiler havada güneş ışıklarının farklı şekillerde kırılmasına ve gökyüzünün renginin değişmesine neden olabilir. Bir kısmı kanserojen olan kimi kirleticileri göz ya da koku ile ayırt etmemiz mümkün olmayabilir.” dedi.

“Küresel iklim krizi kirliliği doğrudan etkiliyor.” diyen Kayan, “Örneğin bu yıl beklenen yağışların yaşanmaması ve tahminlerin de mevsim normallerinin altında bir yağışı işaret ediyor oluşu kötümser beklentiyi arttırıyor. Yağışın olması halinde havadaki kirletici parçacıkların kimilerinin yağmur damlası çekirdeği haline gelmesi, kimilerinin ise yağış ile birlikte atmosferden süpürülmesi mümkün. Bunun eksikliğini yaşıyoruz ancak küresel iklim krizine kader gibi sarılmak doğru değil. Öncelikle buna karşı acil bir plan oluşturulmalı.” değerlendirmesinde bulundu.

“KANSER VE ASTIMI ETKİLİYOR”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tahminlerine göre hava kirliliğinin 2016 yılında dünya genelinde 4,2 milyon kişinin erken ölümüne neden olduğunu söyleyen Kayan, erken ölümlere, kansere ve solunum yolu hastalıklarına 2,5 mikronluk veya daha küçük partikül maddelere maruz kalınmasının neden olduğunu söyledi.

Kayan’ın verdiği bilgilere göre: “Tahminlere göre bu erken ölümlerin yüzde 58’i kemik kalp hastalığından ve felçten; yüzde 18’i kronik akciğer hastalığından ve akut alt sonumun yolu hastalığından ve yüzde 6’sı akciğer kanserinden kaynaklanıyor. Kirli havaya maruz kalan gebeliklerin prematüre doğum yapma oranları da yüksek. Ayrıca, hava kirliliği çocukların sinirsel ve zihinsel gelişimini etkilemekte ve kanser ve astımı tetikliyor. Hava kirliliğine maruz kalan çocukların, hayatlarının geri kalanında kronik hastalıklar ile yaşaması riski var.”

ÇOCUKLAR VE YAŞLILAR RİSK ALTINDA

Hava kirliliğinin çocuk ve yaşlılar üzerinde daha fazla risk oluşturduğuna dikkat çeken Kayan, şöyle devam etti: “Türkiye için hava kirliliğine bağlı ölümlerin sayısı, OECD tarafından her yıl yaklaşık 30 bin olarak tahmin ediliyor.15 yaş altı çocukların yüzde 93’ü DSÖ’nün belirlediği PM2,5 sınır değerini aşan bölgelerde yaşarken, 5 yaş altı çocuklar içinse, her 10 ölümden biri hava kirliliği kaynaklı..”

“KAMUSAL ÖNLEM ALINMALI”

“Hava kalitesinin çok kötü olduğu ve uyarıların yapıldığı günlerde dışarı çıkılmamalı, çıkılacaksa da maske takılmalı” uyarısında bulunan Kayan, “Hava kirliliğinde bireysel olarak alınacak önlemler dışında  aslında  kamusal önlemlerin tüm ülke için acilen alınması gerekiyor. Yani sorunun kaynağından çözülmesi gerekiyor. Vatandaş olarak öncelikle bunu talep etmek gerekiyor. Sonrasında özellikle risk grubundaki çocuk ve yaşlıların korunmasına yönelik önlemler alınmalı.” şeklinde konuştu.

TEMİZ HAVA İÇİN ÖNERİLER

Temiz hava hakkı için çalışmalar yapan Temiz Hava Hakkı Platformu ise şu önerilerde bulunuyor:

Ölçüm: Hava kirliliği konusunda veri güvenliği  geliştirilmeli, anlaşılabilir, erişilebilir, gerçek zamanlı kanallar ile doğru ve güncel veriler halka sunulmalı, ölçüm yapılan ama bilgileri paylaşılmayan istasyonlardaki geriye dönük tüm veriler paylaşılmalı.

Kamuya açık veri: Hava kirliliğinin sağlığa etkilerini ve Türkiye’de her ildeki tahmini erken ölüm sayısını ortaya koyabilecek tüm veri kaynakları kamuoyuna açıklanmalı.

Yasa ve politikalar: PM10, PM2.5 başta olmak üzere tüm kirletici limitler DSÖ’nün limitleri ile uyumlu hale getirilmeli.

PM2.5 limitleri: DSÖ’nün önerdiği değerler ile uyumlu yasal limitler konusunda bağlayıcı mevzuat kabul edilmeli. 

Alternatifler: Kentlerde toplu taşıma ve bisikletli ulaşım teşvik edilmeli, motorlu araç trafiğine kapalı alanlar yaratılmalı. Ormanların korunması ve artırılması sağlanmalı, araçlardan kaynaklanan kirletici emisyonları azaltacak yasal değişiklikler yapılmalı.

İşbirliği: Hava kirliliğinin sağlık etkilerinin değerlendirilmesi ve kirlililiğin azaltılması ile ilgili politika geliştirilmesinde özellikle Sağlık ve Çevre ve Şehircilik bakanlıklarının koordinasyonu arttırılmalı. Çevre ve sağlık alanında çalışan meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde çalışmalar yürütülmeli.


ARŞİV