Şarkılı Kadıköy Tarihi – 4: Mahallenin “ağır abi”si Bülent Ortaçgil

07 Nisan 2017 - 11:35

Kadıköy denince akla gelenlerden biri Kadıköy Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji. Ünlüsü bol: Nilgün Marmara’dan Seyhan Erözçelik’e şairler, Altan Erkekli gibi “artist”ler, Ufuk Uras gibi politikacılar, Hasret Gültekin’den Önder Focan’a, müziğin her alanından pek çok isim, oradan geçmiş. Kimi okumuş, mezun olmuş, kimi genç yaşta orayı terk ederek hayata atılmış. Bir dönem, adı henüz Maarif’ken o şahane bahçeden Kadıköy sokaklarına dökülenler arasında iki isim dikkat çekiyor: Mazhar Alanson ve Bülent Ortaçgil. Aynı dönemde okuyan iki arkadaş. Alanson, oyunculuk sevdasına kapılıp Ankara’ya gitmiş; Ortaçgil, kimya mühendisliği okumuş. İkisini buluşturan, sadece Kadıköy değil: Memleketin en iyi iki şarkı yazarından söz ediyoruz.

Mazhar Alanson’un, Kadıköy sokaklarını arşınlarken tesadüfen tanıştığı Fuat Güner’le Kaygısızlar’ı kurması, bir milat. Hikâyenin geldiği nokta MFÖ ama o, ayrı bir yazının konusu. Bu yazıda, Bülent Ortaçgil’i anlatacağım. “Dilim döndüğünce” diyeceğim ama ne yazsam eksik kalacak. Hani o çok bilinen Mazhar şarkısındaki gibi: Tam da “nereden başlasam / nasıl anlatsam?” durumu. Öyle bir “şey” ki, nereden başlarsam başlayayım, nasıl anatırsam anlatayım, yine de eksik kalacak.

Kelama, “meşhur” bir Ortaçgil şarkısının içindeki doneleri ayıklayarak başlayayım. Kelimeyi tırnak içine aldım çünkü Ortaçgil şarkıları aslında meşhur şarkılar değil. Bilen biliyor, bu ona yetiyor. Bahsedeceğim şarkı, bir film sayesinde ünlendi, aldı başını gitti. O kadar ki, Ortaçgil’i de aştı. “Eylül Akşamı”ndan söz ediyorum… Dikkatinizi çekti mi bilmem ama bir Kadıköy şarkısıdır: “Bostancı dolmuş kuyruğu” ya da “7.30 vapuru”, doğrudan semti işaret eder. Köhne, biraz “dışarıda”dır ama Kadıköy sınırları içindedir. İçindeydi ya da… Kalamış’ta, şimdiki marinanın girişinde, eski vapur iskelesinin dibinde, adı gibi köhne bir mekandı. Böyle anlattığıma bakmayın, ben de yetişemedim ama orayla ilgili çok hikâye dinledim. Karşısındaki yazlık sinemadan çıkanların doldurduğu, nice aşkların yaşandığı, Mazhar Alanson, Fikret Kızılok, Barış Manço gibi “ünlü”lerin uğradığı bir mekan, Köhne. Ortaçgil de gidiyor ama henüz onlar kadar ünlü değil. Hepsinin arkadaşı ve sonrasında hepsiyle yolu bir şekilde kesişecek: Bir şarkısında Mazhar’a sataşacak, Kızılok’la ortak olacak, Barış Manço’nun bir şarkısını, onun için yapılan albümde yorumlayacak…

Çekirdek Sanatevi’ni bilir misiniz? Kadıköy merkezine uzak ama sınırlar dahilinde: Çatalçeşme’de. Anlatmayacağım zira apayrı bir yazı konusu… Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok’la ortak olmuş, şahane konserlerin önü açılmış. Ortaçgil müziğini her anlamda besleyen bir mekan Çekirdek: Kimi şarkılarını orada yazmış, başta Erkan Oğur, pek çok müzisyenle orada tanışmış.

Ortaçgil Kadıköylü ama İzmir’de meşhur oluyor. Ümit Tunçağ ve Ali Kocatepe’nin ısrarıyla doldurduğu bant İzmir Radyosu aracılığıyla dinleyicilere ulaşınca, şarkıları ufaktan dillere düşüyor. Bu banttan sızan iki şarkı, sanatçının ilk 45’liği: “Anlamsız / Yüzünü Dökme Küçük Kız”. Sonrası, Ali Kocatepe prodüktörlüğünde yapılan “Benimle Oynar mısın?” adlı efsane albüm ama ondan önce, Ankara Televizyonu’nun prodüktörlerinden İzzet Öz, onu televizyonla tanıştırıyor: 22 Mayıs 1976 tarihli, 2 numaralı Diskovizyon programının konuklarından biri: “Yağmur”u söylüyor. Yazık ki görüntüsü yok ama her an bir yerden çıkabilir… Sonrasında, değişik İzzet Öz programlarında görüyoruz onu. Şarkıları dilden dile yayılırken çok izlenen bu programlar aracılığıyla kulaklara yerleşiyor, Bülent Ortaçgil adını duymayan kalmıyor. Buna rağmen ona “yıldız” diyemeyiz çünkü kendi seçimiyle hep geride durmayı tercih ediyor. Bunun içindir ki, ekibindeki müzisyenleri herkes biliyor.

Şarkılarında Kadıköy’ün izlerini aramaya kalkarsanız, bulursunuz. “Değirmenler”de yer alan, sadece dikkatli dinleyicilerin dikkatini çeken “tahtaboş”, eski bir Kadıköy konağındaki merdiven altı boşluğu aslında. Dahası da var ama ben burada durayım, bulmak size kalsın.

Barış Manço, mahallenin hikâye anlatıcısıydı. Mavi Işıklar ise, yolu mahalleye düşmüş “muzip” topluluk… Bülent Ortaçgil için “ağır abi” tanımını kullanacağım ama aslında öyle değil. “Ağır” olmayacak kadar içten, “abi” olamayacak kadar çekingen. İkisi bir arada nasıl olur diyeceksiniz, haklısınız. O da Ortaçgil’in sihri işte!

Kadıköy Maarif Koleji’nde başlayan, ilçenin değişik muhitlerinde şekillenen müzisyenliğini anlatmaya kalksam, sayfalar yetmez. Başta dedim ya: Memleketin en iyi iki şarkı yazarından biri. Diğeriyle Kadıköy’de buluşması tesadüf değil.

Bülent Ortaçgil, mahallenin güzellerinden. Onun içindir ki, mahallede verdiği konserler hep sıcak, hep içten. Bir gün rastlarsanız, gözünüzü kırpmadan girin. Başka mahallelerde verdiği konserleri biliyorsanız, farkı anlayacaksınız. Ortaçgil, mahallesinde çalmayı seviyor. Mahallesi de onu seviyor zaten.

Yazarın Diğer Yazıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 13: Hikâyenin sonu…

Yılın başında, Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya soyunduğumda, bu işi kolaylıkla kotarabileceğimi zannediyordum. Olmadı. Yazdım, yazdıklarımdan ziyadesiyle memnunum ama zorlandım. İsim bulmakta değil, isimleri ayırmakta! Kadıköy, bir derya. Barış Manço’yla başlayan, Gaye Su Akyol’la biten bu küçük “dizi”de daha çok isim yer alabilirdi lakin s ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi: 12 - Mahallenin genç ustası Gaye Su Akyol

Mahallenin ele avuca sığmaz kızlarından birini anlatacağım bu yazıda. Her an her köşede karşılaşabileceğiniz biri zira mahalleyi, sokakları ve mekânlarıyla seviyor hatta zaman zaman onlara müdahale ediyor. Arada uzaklara kaçsa da meskeni Kadıköy. Uzaklar dediğim, uzay: Bizi alıp götürdüğü yer. Onunla yolculuk yapmaktan duyduğumuz memnuniyet bir yan ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 11: Mahallenin “kıdemli abi”si Metin Ersoy

Dillere dolanan ilk şarkılardan biridir “Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık”. Duyduğunuz anda sizi etkisi altına alır, sarar, sarmalar ve hayatınız boyunca size eşlik eder. Durup dururken kendinizi “O gemide ah ben de olsaydım / Açık denizlere yol alsaydım” derken bulmanız işten bile değil. Yaratıcısı, geçtiğimiz günlerde 83 yaşında hayatını kaybeden Me ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 10: Mahallenin şarkılı şairi Bedri Rahmi Eyüboğlu

Kadıköylü şarkıcılardan söz ederken Erol Evgin’i anmamak olmaz: Yürüyüşüne Moda’dan başlamıştır. Moda Deniz Kulübü’nde verdiği “amatör” konserler bir yana, ilk topluluklarından birine Moda 5 adını koymuştur. ‘70’li yılların tartışmasız “yıldız”ıdır; genç kızların evlenmek istediği, benim gibi çocukların büyüyünce olmak istediği isimdir. Büyüdüm, Er ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 9: Mahallenin buluşma noktası PlaKadıköy

2017 başından beri bu köşede Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini yazıyorum. Başlamadan önce yaptığım ilk iş, mahalleden geçen müzisyenleri hatırlamaktı. Aklıma gelen ilk isimlerden biri, Bülent Ortaçgil oldu. Tefrikanın 4. nüshasında onu anlatmaya çalıştım. Bir diğer isim, hâlâ yazmadığım Gaye Su Akyol. Elbet yazacağım çünkü önemli kırılma noktalarından ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 8: Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok

Huysuzdu. Hep doğru bildiğini söyledi. Yolunda yürürken sürekli kulvar değiştirdi, tarzdan tarza yöneldi ama müziğini hiç bozmadı. Karabatak gibiydi: Bir an ortadan kayboluyor, aniden çıkıyordu. Kayboluşları “yeni” çalışmaların habercisiydi ve hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmadı. Mahallenin “huysuz ihtiyar”ı Fikret Kızılok, bugün hayırla ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 7: Mahallenin uslu çocukları Pinhâni

Geçtiğimiz ay Kadıköy’den söz eden, yolu Kadıköy’den geçen şarkıları yazdım ancak adında mahalleye gönderme yapan o güzel albümden söz etmedim. Unuttuğumdan değil, bu ayki yazıya konu edeceğim için. Mevzubahis, 2016 tarihli son Pinhâni albümü “Kediköy”. Adıyla değil kapağıyla da kalbimizi kazanan, son zamanlarda yayımlanmış en güzel “iş”lerden biri ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 6: Mahallenin Şarkıları

Şarkılı Kadıköy Tarihi’ne başlarkan Kadıköylü müzisyenleri ya da yolu Kadıköy’den geçmiş insanları yazma niyetindeydim. Şu ana kadar kişisel tarihimde iz bırakmış Kadıköylüleri yazdım: Barış Manço, Mavi Işıklar, Bülent Ortaçgil ve Kesmeşeker’in “kaptan”ı Cenk Taner… Böyle de devam edeceğim ama bu ay, dizinin ortasına yaklaşmışken portrelere küçük b ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 5: Kaptan, mahallenin kendisi

Ankara’da yaşadığım yıllarda İstanbul bana hep korkutucu gelirdi. O dönem garaj Topkapı’daydı ve ben orada iner, bildiğim iki yere giderdim: Taksim ve Beşiktaş. Arkadaşlarım ve sevdiğim mekanlar oradaydı çünkü. “Karşı” kıyı bana hep uzak gelirdi: Sanki başka bir coğrafya gibi, geçtiğimde kaybolacakmışım gibi, bir daha geri dönemeyecekmişim gibi… Na ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 3

Mahallenin eğlenceli ayağı Mavi Işıklar Şarkılı Kadıköy Tarihi’nin en eğlenceli hikâyelerinden birini anlatacağım şimdi… Mavi Işıklar’ın hikâyesi! Eğlence, grubun bizzat içinde. Şöyle bir konser düşünün: İzlemek için sahnenin karşısında yerinizi alıyorsunuz, sahnede beş tane yatak ve sessizlik… Konser vakti geliyor, beş yatağın başında bulun ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 2: Mahallenin hikâyecisi Barış Manço

Kadıköy’ün “şarkılı” tarihini anlatmaya, şüphesiz mahallenin en iyi hikâyecisiyle başlamak gerek. Barış Manço, bugün müze olarak kullanılan evinde yaşarken sadece semtinin değil bütün dünyanın hikâyelerini bize taşıdı. Şarkılarında anlattıklarıyla yetinmedi, televizyondan seslendi. Geçmişten beslendi ama anlattıkları bugüne dairdi. Dahası, onları d ...

Şarkılı Kadıköy Tarihi – 1: Hikayeye giriş…

Bilen bilir, Ankaracıyım. Üniversite okumak için gittiğim şehirde 21 yıl yaşadım. Şimdi İstanbul’dayım ama bir ayağım hâlâ orada ve bu hep böyle olacak. Ankara’da yaşadığım dönemlerde sıklıkla İstanbul’a gelirdim; bu ziyaretlerimde hep Kadıköy’de kalırdım. Bugün tersini yapıyorum: Selimiye’de yaşıyorum ve Ankara’yı ziyaret ediyorum. Gelişlerimde ...

ARŞİV