Selam size, saygıdeğer Kadıköylüler!

17 Ocak 2017 - 11:10

Sizlerle 6 yıldır paylaşmaktan son derece mes’ut olduğum bu semt, benim için maalesef İstanbul’da kalan son kale, son sığınak... Artık çoğunu gönlümce kullanamadığım, sokaklarında gece kendimi rahat hissedemediğim, zaten güzel bir yerine gitmek istesem de, trafikten oraya bir türlü ulaşamadığım İstanbul’un, yaşanabilir yegane yeri... İş bu sebepten, 2017 yılı boyunca Gazete Kadıköy’e yazacağım yazıların tamamını “Kadıköy’de sevdiğim şeyler”e ayırmaya karar verdim. Bu artık bisiklet yolları mı olur, çay bahçeleri mi? Yoksa müzisyenleri, tiyatroları yahut meyhaneleri ya da kafeleri mi? Orasını kervan düzülürken, yolda göreceğiz.

Fakat ilk yazı için konum belli. Müsadenizle size biraz, “Kadıköy aktarları”nı övmek istiyorum.

Modern batı tıbbı ile, kadim doğu tıbbı günümüzde henüz tam anlamıyla buluşmuş, kucaklaşmış değil. Bizler ise bu kucaklaşamayışın tam ortasında, Doğu’nun kimi zaman yararsız kocakarı reçeteleri ile, Batı’nın aç gözlü ilaç satma hırsının arasında oturuyoruz. Geleneklerimiz ve Barış Manço bize, gribe yakalandığımızda Hatmi Çiçeği ile Çörek Otu kaynatmamızı, eczacımız ise bolca hap yutmamızı söylüyor. Peki hangisi doğru?  İşte bu sorunun cevabını, rica ediyorum benden beklemeyin. Ben aktar övüp gideceğim neticede.

Öncelikle, her ne kadar TDK “aktar” kelimesini “baharat ve güzel kokular satan kimse” olarak kabul etmiş görünse de, kimi kaynaklar “aktar”ın doğru bir kullanım olmadığını, kelimenin aslının “attar” olduğunu ve Arapça “ıtır” kelimesinden geldiğini söylüyor. Ben şimdilik TDK’nın bana verdiği hakka sığınacağım.

Kadıköy, “aktarın harman olduğu yer” desek çok abartmış olmayız sanırım. Gojiberi’den Chia tohumuna, ne kadar süper besin, hiper bağışıklık sistemi destekleyicisi varsa, hepsini ve daha fazlasını Kadıköy aktarlarında bulmanız olası. Hatta insan bu dükkanlarda dolaşırken “Oh, oh… Bunca şifalı malzemeyle, ben 150 yaşını görürüm!” bile diyor içinden. Aslına bakarsanız semtimizin imzası olan yaşını almış ama hala dinç teyzelerimiz de, bu umudu kıyasıya destekliyorlar.

Misal mideniz mi ağrıyor? Çok geçmiş olsun, yoksa stres kaynaklı ülser başlangıcı mı yaşıyorsunuz? Hemen Kadıköy çarşıya inip, kendinize güzelce bir paket meyankökü alıyor, sıcak suda demleyerek içmeye başlıyorsunuz. (Sıkıntılarınız geçmezse, bir doktora da gidin tabi, elbette.) Yahut sistiti “şrak!” diye kesecek bir ilaca mı ihtiyacınız var? Tadı epey nahoş olsa da, yarım bardak suda iyice demlenmiş 2 bardak civanperçemi, derdinize anında deva sunuyor.

Belki de sık sık üşüten, hastalanan birisinizdir. O vakit bu gün şanslı gününüz, çünkü ben de öyleydim. Bağışıklığım dokunsan dağılan, metrobüse bir kez binse toza dönüşen nairin bir kelebek kanadı gibiydi. Taa ki Kadıköy aktarlarından öğrendiğim ve internet araştırmaları neticesinde faydasından emin olduğum şu nefis tarife kadar: 1 çorba kaşığı toz zerdeçal + 1 çorba kaşığı bal + 1 tatlı kaşığı hindistan cevizi yağı.

Bu karışımdan her gün bir çay kaşığı yiyor ve ihtiyacımız varsa, macunda bal yerine ciğerleri temizleyici etkisiyle meşhur sanatçımız “harnup pekmezi”ni kullanıyoruz. İşin en güzel yanı da, en az eczanelerde satılan gıda takviyeleri kadar etkili bir bağışıklık güçlendiriciyi, evinizde rahatça yapabilmek sanırım. (Tarifteki hindistan cevizi yağı her ne kadar muhitimizin hipster geleneğine uygun olsun diye eklenmiş gibi dursa da, işin aslı öyle değil. Yağ, zerdeçalın içindeki aktif maddeyi çözüyor. Özetle, tarifte zeytinyağı da kullanılabilir; kıvamı biraz gevşek olur ama neden olmasın?)

Aktarın var olma amacı, elbette bize sağlık sunmak değil. Daha ziyade doğa ile aramızdaki kopuk halkayı bir nebze olsun kuvvetlendirmek. Bize merak ettikçe, doğadan alabileceğimiz hala çok fazla güzellik ve şifa olduğunu hatırlatmak.

Bitki dünyasına çocukluğumdan beri düşkün olsam da, Kadıköy aktarlarıyla tanışmadan önce bilmediğim pek çok şey vardı. Misal gerçek vanilya çubuğunun bir kurabiyeye kırıldığında, evden günlerce çıkmayan muhteşem kokusunu bilmiyordum. Ne zaman ki tanesi 5 tl’den, minik, tatlı kazıklar yemek suretiyle çubuk vanilya mutfağıma girdi, o esans şeklinde şişede satılan vanilyaların ne denli kifayetsiz olduklarını anladım.

Evet, Kadıköy aktarlarında bazen fiyatta sizi pazarlığa mecbur bıracak kimi yükselmeler görmek de olası. Neyse ki, istediğimiz ürünü uygun fiyata almak için dolaşabileceğimiz onlarca aktarımız var.

Hülasa, ilk yazım son bulurken, sizlere sağlıklı ve doğaya olabildiğince yakın günler dilerim sevgili Kadıköylüler. Semti ve onu eşsiz kılan detaylarını, kıyasıya sevmeye devam…

Yazarın Diğer Yazıları

Yeni yıldan bir şeyler diledim ama hiç oralı olmuyor

Yıl dediğimiz şey, dünyanın güneşin etrafını tam tur pırlanta gibi dolanmasından başka bir mevzu değil. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce, Brütüs’e sitemiyle ve salatasıyla tanıdığımız Jules Ceasar, kabineyi toplayıp, “Hadi kankalar, bundan gayrı şu 12 aylı güneş takvimini kullanıyoruz.” demiş. Gerçi insanoğlu sonraları Gregoryen takvime geçmiş lak ...

Dönüşüm Halleri

O sabah mahallenin eczanesi, berberi ve nalburu uyandıklarında, kendilerini devcileyin birer kafe, pizzacı ve gurme hamburgerciye dönüşmüş buldular. Üstelik bu apansız değişime hayıflanacak vakitleri de olmadı hiç. Zira henüz kepenklerini açmadan, kapılarında onları tüketmek isteyen kalabalık bir kuyruk oluşmuştu. Moda’nın 15 senelik Memoli Erke ...

Mütemadiyen Marjinalleşiyorum

Geçen hafta aynı gün içinde iki tane devlet dairesine gittim. İnanır mısınız, başıma trajikomik hiçbir şey gelmedi. Dedim: “Siz şaka mısınız yahu? Artık devlet dairelerinde de macera yaşayamayacaksak, biz mizahçılar olarak malzememizi nereden bulacağız? Ekmeğimizi nereden çıkartacağız?” Hayır, insan sevabına oraya inanılmaz bir sıra, uzun bir bekle ...

Ekranların Aranan Sokağı

Oturduğum sokakla gurur duyuyorum. Çünkü kendisi hepimizden ünlü; adeta bir rock yıldızı, adeta ekranların aranan yüzü... Moda Deniz Kulübü’nün bir arka sokağı desem, Kadıköylülerin zihninde hemen canlanacağından eminim. Sokağımızı memleketin geri kalanına anlatmak içinse, bizzat rol aldığı sayısız reklam filmi ve diziden, hatta bir adet de kamu sp ...

Tadilat, İnşaat ve Latte

Geçen yine akşamüstü yürüyüşüne çıkıyorum. Tam apartman kapısından çıkıp kulaklığımı kulağıma yerleşirtiriyordum, giriş katındaki komşumuz selam verdi. Eşiyle beraber balkona kurulmuş kibar kibar uzo içiyorlar. Afiyet olsun. Komşum dedi ki; eşinizin komşularla ilgili yazısını üstümüze alındık. Dedim; sizin alınacak bir şeyiniz yok. Apartmanda yedi ...

Kadıköy’de Tatil

Biz henüz tatile gidemedik. Zaten bayramda tatile gitmeyişlerimiz ailecek meşhurdur. Yollarda yapılabilecek kaza, sahillerde müdahil olunabilecek şezlong izdihamlarından kaçınmak maksadıyla, bayramda sokağa burnumuzu dahi uzatmayız. Bunun üzerine geç başlayan sezon, aniden bastıran sıcak, eve bakıma gelen yaralı kedi derken, henüz suya ayak sokmuşl ...

Bir Öykü ve Bir Sabah

Geçen sabah tam gün doğmadan önceki o mahsun aydınlığa uyanınca, balkona çıktım. Ayıptır söylemesi bizim balkon epey güzel. Ortanca henüz açmadı lakin kıştan kalma sefaletinden epey arındı. Sarmaşıklar zaten son kar yedikleri günden bu güne, çılgınca coşmaya, tüm balkonu donatmaya yeminli... Petunya mor, avokado fidanı dibinde coşan Kapadokya’dan t ...

Sabahlar Olur, Sen Geceyi Hatırla

Yıllar önce Beşikta’ta oturur ve ‘Kim Lan Bu Hayatımın Erkeği’ bloguna yazarken, Kadıköy’ün gece hayatında gözlemlediğim erkekleri Avrupa yakasından daha yakışıklı ve centilmen, kızları ise daha iyi giyimli diye övmüştüm. 10 yıl olmuş bunu yazalı. Bana sorarsanız, kızlar hala İstanbul’un diğer ilçelerini kıskandırıyor. Erkeklere gelince, centilmenl ...

Ama Komşular İyidir

Nihayet bahar geldi, ben de bisiklet sezonunu açmaya karar verdim. Kadıköy’ün en çok sevdiğim özelliklerinden biri de bisiklet yolları; lakin bu hususu daha sonra konuşuruz. İki gün önce sırtıma yoga matımı yükleyip, Moda’dan Kalamış Yat Limanı’a vurdum pedalı... Tam limanın içinde, benden duymuş olmayın ama pek az kişinin kullandığı genişçe bir çi ...

Kadıköy Sedası

97 senesinde elimde pembe bez çantam, Kadıköy rıhtımına indiğimde, Kadıköy’ün sedasının olsa olsa martı çığlığı ve vapur düdüğü olabileceği fikrine kapılmıştım. Tabi o vakit gençten de öte, çocuk irisiydim ve o zamanlar ne tüm şarkılarını ezbere bildiğim Kargo’nun, ne birkaç ay içinde Kemancı’da tanışacağım Kesmeşeker’in, ne de o yıl müptelası olac ...

Kadıköy Yürüyüşleri

“Hayatı ve kadınları öğrendiğimiz Kadıköy Sokakları” derdi Kaan Çaydamlı, biz de inandık. Kadıköy Sokları’nda yaşam denen tuhaflığı ve kadın denen kendimizi anlarız sandık. Bu yüzdendir ki, senelerdir bu sokaklarda yürüyor, yürürken kimi kedilerle selamlaşıp, kimi tanıdıkların gönlünü okşuyoruz. Ve müsadenizle sizlere bu yazıda Kadıköy’de en sevdiğ ...

Bir Tiyatro Muhiti Olarak Kadıköy

Bütün bir yıl bekledim. Çünkü Kadıköy tiyatroları hakkında bir yazı kaleme alacaksam, en azından her ay bir oyun izler, yazımı öyle hazırlarım diye düşündüm. Sonra bu konuyu masaya yatırdım, hatta çeşit çeşit oyun broşürleri topladım, çantamda uzun zaman gezdirdim. Lakin günün sonunda yine bir hayaller hayatlar klasiği yaşandı ve ben koca bir yıl b ...

ARŞİV