Yola yokuşa bisiklet

Kullanımı fiziksel mesafe kurallarına uygun olan bisiklet, İstanbul’da gerçek anlamda bir ulaşım aracı olarak kabul edilebilir mi? Salgın sonrasında ulaşımda çözüm arayışları sürerken, bisikletin önemini, sorunları ve çözüm önerilerini Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nden Seçil Zor ve Don Kişot Bisiklet Kolektifi’nden Betül Köse ile konuştuk

13 Mayıs 2020 - 15:18

Korona virüsü salgınının yayılmasıyla birlikte trafikteki araç sayısı azaldı, hava kirliliğinin önemli oranda düştüğü gözlendi ve toplu ulaşımı kullanan insan sayısı da düştü. Ancak normalleşme adımlarının hızlanmasıyla beraber hem trafikteki araç sayısının hem de toplu ulaşımdaki insan sayısının yeniden artması bekleniyor. İstanbul’da milyonlarca insanın aynı saatlerde işe veya okula gittiğini düşünürsek bu gayet olası. İşte bu nedenle bisiklet kullanımın önemi yeniden gündemde. Özellikle Avrupa ülkelerinde yeni bisiklet yolları inşa ediliyor, şehirlerin ulaşım planları yeniden gözden geçiriliyor. Peki İstanbul’da bu anlamda bir şeyler değişebilir mi? Bisiklet bir ulaşım aracı olarak kabul görür ve yaygınlaşır mı? Bu soruların cevabını Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nden Seçil Zor ve Don Kişot Bisiklet Kolektifi’nden Betül Köse ile konuştuk. 

ZOR: "ŞERİDİ PAYLAŞALIM"

Mimar ve şehir plancısı olan aynı zamanda uzun yıllardır bisiklet kullanan Seçil Zor, “bisikletin bir ulaşım aracı olduğunu kabul ederek, trafikte ‘şeridi paylaşarak’ bisiklet kullanıcılarının yolunun açılması önemli.” diyor. 

Salgın günlerinde bisiklet kullanımının önemi tekrar gündeme geldi. Bunun nedenleri nedir sizce?

Salgın günlerinde iklim değişikliği, çevre kirliliği ve ekonomik kriz yeniden gündeme geldi. Ne kadar süreceği kestirilemeyen bu süreç devam ederken ve normal hayata aşama aşama dönüş süreci tartışılırken, toplu taşıma ile sosyal mesafenin sağlanamayacağı ve trafikte özel araçların sayısının artışı ile trafik kaosunun daha da artacağı öngörülüyor. Bu noktada ulaşıma çözüm arayışları içerisinde alternatif bir çözüm olarak bisiklet öneriliyor.

Neden?

Çünkü bisiklet sosyal mesafe ihtiyacını gideren yani 1,5 metre mesafeyi sağlayan bir ulaşım aracıdır. Sokağa çıkma yasağı ile yoğun trafik akışı azaldı. Bu sayede doğanın ne kadar çok kendine geldiğine, yunusların gruplar halinde Marmara Denizi kıyılarında dolaşabildiğine, havanın temizlendiğine tanık oluyoruz. Doğanın kendine gelişinin sürekliliği için, sokağa çıkma yasağının olmadığı zamanlarda da bisikletle ulaşım sağlayarak çevreyi korumaya devam edebiliriz. Çünkü bisiklet, karbon ayak izi en düşük ulaşım aracıdır. Bisikletli ulaşım ekonomiktir, ulaşım için para harcamazsınız. Ekonomik krizin giderek büyük bir sorun haline geldiği bugünlerde, ekonomi yapmak, bütçemizi korumak amacıyla da bisikletli ulaşımı tavsiye edebilirim. Bisikletle ilgili bir yatırımın altyapı oluşturma maliyeti, araç yolu için ayrılan maliyete oranla çok düşüktür. Ekonomik krizden bahsettiğimiz bu dönemde bu konu da bisikletli ulaşımın önemini vurguluyor. Bisikletle ulaşımımızı sağlayarak toplu taşıma kullanmamış, kalabalık ortamlarda bulunmamış oluruz. Dünya Sağlık Örgütünün hazırladığı teknik rehberde “mümkün olduğunca bisiklete binin veya yürüyün” önerisi de bulunuyor.

“OTOMOBİLLERİN İŞGAL ETTİĞİ ŞEHİR”

Siz uzun yıllardır bisiklet kullanıyorsunuz aynı zamanda şehir plancısısınız. Sizce İstanbul’da bisiklet kullanımının yaygınlaşması için nasıl bir ulaşım planı uygulanmalı?

İstanbul çok büyük bir metropol ve maalesef  otomobillerin işgal ettiği bir şehir. İstanbul'da bu konu çözülürse her şehirde çözülebilir gibi geliyor bana. Çünkü İstanbul'da trafikte pek çok sorunu birarada yaşıyoruz. Ve bu şehrin trafikteki karmaşasını çözebilecek herhangi bir öneri bizler tarafından pratik bir şekilde kullanılıyor ise sürekliliği oluyor. İşe yaramazsa da proje atıl kalıyor. Örneğin elektrik destekli scooterların çok sayıda kullanıcısı var.

Bisiklet de bu anlamda bir çözümdür. E-bike (elektrikli bisiklet, pedal destekli bisiklet) da denenebilir ve ülkemizde kullanımında plaka veya ruhsat gerektirmez. Bu da bir çözüm önerisi olarak, gerek İstanbul gibi bol yokuşu olan şehirlerde her yaştan kullanıcıyı gerekse yaş almış kişileri bisiklet kullanmaya teşvik etmek için bir alternatiftir. Katlanır bisikletlerin de toplu ulaşımların hepsine, süre kısıtlaması olmadan alınabilmesinden dolayı aktif bir ulaşım aracı olduğunu söyleyebilirim. Özel aracı olanlar dahi trafiğin yoğun olduğu yerlerde araçlarını park ederek, bagaja katlayıp koydukları katlanır bisikletlerini çıkarıp yola bisikletle devam edebilir. Kentsel tasarım ve planlama projelerinin sürdürülebilir olması önemli. Bir kentsel planlamacı olarak araç yolu dışında ayrı bir bisiklet yolu yapılmasını desteklemiyorum. İstanbul’da yeterli yaya yolu ve kaldırım yok iken, sadece bisikletlilere ayrılmış bir bisiklet yolu talep etmek zor. Bizler taşıt yolunda emniyet şeridinde de ulaşımımızı sağlayabiliriz, bu bizim karayolları kanununda belirtildiği üzere yasal hakkımız. Bunun yanında, bisiklet yollarının kesintisiz, birbiriyle bağlanan süreklilikte yapılması, gerekli yerlerde yola bağlantı sağlayan rampaların olması, bisiklet yolunda kullanılan zeminin yağmur, kar, don gibi hava şartlarına uyumlu kaplama malzemesiyle kaplanması gerekiyor.

Bisiklet kullanımının yaygın olduğu Avrupa ülkeleri salgın riski ile birlikte bisiklet yollarına yatırım yapıyor bildiğim kadarıyla. Karşılaştırmak ve örnek olması için bu konuyu açar mısınız?

Bizler de biliyoruz ki her şey birdenbire olmaz. Avrupa’da mevcut bisiklet kültürü ile oluşturulmuş bisiklet yollarına ek olarak salgınla birlikte yeni yatırımlar yapıldı ve bisiklet dostu şehirlerin sayısı arttı. Örneğin, Paris (Fransa), Bogotá (Kolombiya), Berlin (Almanya) Mexico City (Meksika), Brüksel (Belçika), Budapeşte (Macaristan), Madrid (İspanya) ve Milano (İtalya) başta olmak üzere pek çok şehirde sosyal medyadan takip ettiğimiz üzere kentsel projeler geliştirildi. Bisikletli ulaşım için yatırımlar arttırıldı. Mevcut araç yollarına verilen şeritlerin bir kısmı bisiklete aktarıldı ve bisiklet yolları genişletildi. Salgın sonrası sosyal mesafenin daha rahat korunabileceği özel araç kullanımı ve çevre kirliliği yeniden artabilir. Bunu önüne geçmek amaçlı projeler halen geliştiriliyor.

Salgının etkisi azaldığında belli ki insanların ulaşım araçlarını kullanma pratikleri de değişecek. Sizin öneriniz nedir?

Daha önce çeşitli mecralarda defalarca da belirttiğimiz gibi bisikletin bir ulaşım aracı olduğunu kabul ederek, trafikte “şeridi paylaşarak” bisiklet kullanıcılarının yolunun açılması önemli. Zorunlu trafik dersi anaokulundan liselere kadar her yıl her mürettebatta yer almalı. Ayrıca sürücü kurslarında, yeni sürücü adaylarına, taksi ve minibüs şoförlerine, belediyeler aracılığıyla otobüs şoförlerine trafikte bisiklet ile şeridi paylaşmaları yönünde dersler verilmeli. Böylelikle benim gibi, trafiğe çıkmaktan korkan bisiklet sürücülerini ulaşım amaçlı bisiklet kullanımına teşvik etmiş oluruz. Kentsel ulaşıma katkı da artırılmış olur.

KÖSE : “UZUN YOLDA SAYGI DAHA FAZLA”

Betül Köse 5 yıldır aktif bir şekilde bisiklet sürüyor. Şehir içinde kendini hâlâ rahat hissetmediğini ifade eden Köse, “Kaplamalı bisiklet yolları, hafta sonları ailelerin spor yapmak için çıktıkları alan olmaktan sıyrılmalı.” diyor.

Bisiklet kullanmak isteyen ama çeşitli sebeplerle bu isteğini öteleyen çok sayıda insan var. Uzun süredir bisiklet kullanan biri olarak deneyimlerinizden bahseder misiniz? İstanbul’da bisiklet kullanmak mümkün mü değil mi sizden dinleyelim.

5 yıldır aktif olarak İstanbul’da bisiklet kullanıyorum. İstanbul’da koşullar el vermese de tüm şehri karış karış gezdiğimi söyleyebilirim. Gezdim diyorum çünkü bisikleti araç olarak kullanmak için henüz gelişemedik. Buna elverişli bölgelerde daha çok bisiklet kullandığımı söylemem gerekir. Örneğin Kadıköy ve sahile yakın olan bölgeler; Tuzla, Pendik, Bostancı gibi. Şehirlerarası yollarda bisiklet kullanmak daha güvenli. Bundan kastım, uzun turlarda genelde araçlar sizleri selamlıyorlar, alkışlıyorlar. Tüm uzun turlarımda sadece bir kişi arabasından çöp fırlatmıştı kafama, o arkadaşımızın dışında şehirler arası yollarda bisiklet kullanımı daha konforlu. Çünkü tek hat üzerinden uzun kilometrelerce bisiklet sürebiliyorsunuz.

Aslında sizin deneyimlerinize göre İstanbul’da bisikletin ulaşım aracı olarak kullanılması söz konusu değil. İstanbul’da neler eksik?

Bisikletlere ayrılmış yol eksik. Bu konuda yolların sağ şeritlerini dubalar ile şeritlere bölebilir veya sınırlar koyabilirler. Sadece yol şeritlerinde kullandıkları çizgiler ile bisiklet yolunu belirtebilirler. Kaplamalı bisiklet yollarının hafta sonları ailelerin spor yapmak için çıktıkları alan olmaktan sıyrılmalı. Tüm motorlu taşıtlar ile birlikte aynı yol üzerinde olmamız gerekiyor. Hız ve hacim farkı gereği yasal olan sağ şeridi bizler için ayırmaları yeterli. Bisiklet yollarının uzunluğu da önemli. Örneğin Çekmeköy’den Beylikdüzü’ne bisikletlere ayrılmış yol kulağa ne hoş geliyor.

Kulağa hoş gelen bu düşünce ve istek aslında İstanbul’un şehirleşme yapısı nedeniyle ütopik çünkü kırsalda yaşam alanları çok daha düzenli. Ama kademeli olarak bisiklet yollarının artırılması daha verimli ve sürdürülebilir hale gelecektir. İnsanlar da bu sürece ayak uyduracaktır. Her şehrin kendi dinamiği ve yapısı var. Kültürümüzle özdeşleştirerek bisiklet ağını şehirlerimize katabiliriz. Kopenhag örneği bize ilham veriyor ve önümüzde çok iyi bir örnek olarak yol gösterici oluyor.

TEMAS DAHA AZ

Bisiklet kullanıcısı olarak salgın günlerini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bisiklet kullanımı salgınla beraber gerçekten önem kazanıyor mu?

Bağışıklık sistemimizin güçlü olması için hareket etmemiz gerektiğini her yerde duyuyoruz. Hareket sağlıktır diyor tüm doktorlar, fizyoterapistler, sağlık çalışanları… Evet katılıyoruz hareket sağlıktır! Biz sadece kol, bacak ve karın kaslarımız ile bir yerden bir yere gidiyoruz. Hem bedenimize hem de doğaya faydalıyız. Temiz havayı ciğerlerimize çektiğimizde fikrimize alınan oksijenle sağlıklı düşünebiliyoruz. İnsanlar yürümenin, arabaya binmenin de tehlikeli olduğunu düşünüyorlar. Çünkü temas etme olasılığımız var. Fakat bisiklette temas ettiğimiz tek yer gidon ve iki tekerimizin asfaltta bıraktığı karbon ayak izi. Şimdi düşündüğümüzde evrende kapladığımız alan sanki yok gibi geliyor.

Bisiklet kullanmak isteyen ama erteleyenlere neler önerirsiniz?

Bisiklet kullanmak isteyenlere bisikletimi kullanmaları için verebilirim. Bütçeniz için en uygun bisikleti alıp belki ilk önce sokağınızda sürmeye başlamanızı tavsiye ediyorum. Sonra bu sizlere yetmeyecektir ve bir arka sokağı merak edeceksiniz. Eğer bisiklet almak istemiyor veya hemen bisiklet edinmek istemiyorsanız İsbike’ı veya yerel bisiklet kiralama dükkanlarını tavsiye ediyorum. Ben ilk bisikletimi almadan önce mahallemdeki bisiklet dükkanından kiralayarak cesaretimi toplamıştım. Bu sebeple mahallenizdeki bisikletçi komşularımız bizler için çok değerli. Aynı zamanda sizlere bisikletini “bi’ tur verecek” insanlar bulabilirsiniz. Bu konuda yine Don Kişot Bisiklet Kolektifi olarak destek veriyoruz.


ARŞİV