2014 yılından beri “Usta” ismiyle profesyonel DJ’lik ve müzik prodüktörlüğü yapan Ercan Usta, Avrupa’da başlayan ve çeşitli ülkelere yayıldıktan sonra son yıllarda Türkiye’de de örnekleri görülen “gündüz eğlencesi” hakkında gazetemize konuştu. Usta, “Ülkemizdeki ekonomik durumun yarattığı harcama kısıtlamaları sebebiyle insanların eğlenceye harcayacak bütçesinin olmaması, özellikle kadınların gece kendilerini dışarıda rahat ve güvenli hissedememeleri, gece kulüplerindeki tekdüzelik, kalitesizlik ve sunulan eğlencenin kısıtlı olması gibi sebepler, bu akımın ülkemizde de yaygınlaşmasını destekledi.” dedi.
“TÜRKİYE’DE DE POPÜLERLEŞİYOR”
Dünyada popüler bir eğlence anlayışı haline gelen ve yavaş yavaş ülkemizde de görülmeye başlayan “gündüz eğlencesi” akımını değerlendiren Usta, “Gündüz kafe partileri olarak adlandırılan bu eğlence anlayışını, sabahın erken saatlerinde başlayan, alkol yerine kahve ya da sağlıklı içeceklerin tüketildiği, DJ’in canlı performansıyla birlikte sosyalleşilen bir aktivite olarak tanımlayabiliriz. Bu partilerin başlangıç noktası olarak Avrupa’yı, özellikle de İngiltere’yi gösterebiliriz. 2013 yılında Londra’da Morning Gloryville adında bir etkinlik başlatıldı ve bu etkinliğin mottosu ‘rave your way into the day’idi. Kısacası işin özünde, güne enerjik bir dans partisiyle başlamak vardı. Alkol yerine smoothie, kahve ve organik atıştırmalıklar sunuluyordu ve geniş bir etkinlik içeriğine sahipti. Bu konsept gerek uygulamaları özelinde aldıkları ödüller, gerek sosyal medyada paylaşılan içerikler, gerekse benimsedikleri sosyal sorumluluk projeleriyle kısa sürede büyük ses getirdi ve New York, Berlin, Amsterdam, Tokyo gibi şehirlere de sıçradı. Son birkaç yıldır bu akım, Türkiye’de de popülerleşme yolunda gidiyor diyebiliriz.” ifadelerini kullandı.
HER YAŞTAN İNSAN KATILIYOR
Gündüz eğlencelerinde katılımcı yelpazesinin oldukça geniş olduğunu dile getiren Usta, “Gündüz eğlencesi olarak adlandırılan bu aktivite, sabah saatleri dışında günün birçok saatinde de uygulanabiliyor aslında ve bu sadece parti modunda olmak zorunda değil. Bu tarz etkinliklere aileler çocuklarını, bebeklerini alıp gelebiliyorlar. Alkolsüz ve ferah bir ortam olması, kalabalık ve aşırı gürültülü bir ortam olmaması sebebiyle bir hafta sonu aktivitesi olarak görülebiliyor. Bunun yanı sıra çoğunluk elbette Z kuşağı oluyor. Güzel müzik dinlemek ve kahve içmek isteyen her yaştan insan geliyor. Açıkçası yakın zamandaki performanslarımda 63 yaşındaki bir amca da gelip karşı masamda kahvesini yudumlarken beni dinlemişti, 1 yaşında bir minik de ailesiyle beraber bebek arabasından bana eşlik etmişti. Bu yaş aralığını her yerde bir arada görmeniz pek mümkün olmuyor.” dedi. Son 5 yıldır Kadıköy’de yaşayan ve bu semtin birçok kafesinde vakit geçiren/müzik yapan biri olarak, burada yaşayan insanların yeniliklere oldukça açık bir kitle olduğunu düşünüyorum.” diyerek devam eden Usta, “Gerek yeni tatlar, gerek yeni müzikler, gerekse yeni mekanlar ve etkinlikler özelinde oldukça büyük bir ilgi ve tüketme isteği var. Bu yüzdendir ki Karaköy, Bomonti, Cihangir, Nişantaşı gibi bölgelerin yanında Kadıköy’de de bu tür gündüz eğlencelerinin sevilmesi ve ilgi gösterilmesi oldukça normal bir durum.” diye konuştu.
SAĞLIKLI YAŞAMA VE EKONOMİYE UYGUN
İnsanların gece hayatından uzaklaşıp gündüz eğlencelerini tercih etme sebepleri üzerine konuşan Usta, “Bu gibi bir ihtiyacın ortaya çıkmasının başında tüm dünyada benimsenmeye başlanan wellness, yani sağlıklı yaşam trendleri geliyor diye düşünüyorum. İnsanlar artık gece hayatının, alkol ve düzensiz yaşam tarzı etkilerinden uzak durarak, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını sosyal hayatlarıyla birleştirme arayışına girdi. Dolayısıyla üzerine konuştuğumuz ‘sabah/gündüz cafe partileri’ aslında bu arayışa bir çözüm sundu. Diğer yandan yeni nesil olarak bahsettiğimiz Z kuşağının yeni sosyalleşme biçimleri de bunu destekler biçimde gelişti. Gençler artık sadece gece dışarıya çıkmak yerine gündüz daha verimli ve sağlıklı aktiviteler yapma arayışına girdi. Bunun yanı sıra dünyaca atlattığımız Covid-19 pandemisi sonrası insanlar ferah ve kalabalıktan uzak etkinlikler tercih etmeye başladı. Tüm bu saydığım sebeplerin yanı sıra, ülkemizdeki ekonomik durumun yarattığı harcama kısıtlamaları sebebiyle insanların eğlenceye harcayacak bütçesinin olmaması, özellikle kadınların gece kendilerini dışarıda rahat ve güvenli hissetmemeleri, gece kulüplerindeki tekdüzelik, kalitesizlik ve sunulan eğlencenin kısıtlı olması gibi sebepler de bu akımın ülkemizde de yaygınlaşmasını destekledi” şeklinde konuştu.
“YEPYENİ BİR SOLUK”
Gündüz yapılan eğlence aktivitelerinin insanlar için yepyeni bir soluk alanı olduğunu dile getiren Usta, “Gündüz partileri gece kulüplerinin tekdüzeliğinden ve alkol merkezli eğlence anlayışından sıkılanlar için yepyeni bir soluklanma alanı. Dolayısıyla bu gibi partilerde en büyük farkı yaratan şey, müzikten önce konsept oluyor. Bu konsepti içerik, deneyim, ambiyans, etkileşim gibi etkenler belirliyor. Kendi performanslarımdan yola çıkacak olursam, çalacağım mekanın olabildiğince ferah ve gün ışığından faydalanması, ortamda olabildiğince bitki, ahşap detaylar olması, fotoğraf ve video çekimleri için olabildiğince sosyal medya dostu bir ambiyansa sahip olması gibi maddelere dikkat ediyorum. Çeşitli matcha günleri, kahve workshopları gibi mikro deneyimler de bu etkinliklere farklılık ve canlılık katıyor elbette. İnsanların almak istediği de bu oluyor.” dedi. İnsanların eğlence anlayışındaki bu dönüşümün tercih edilen müzik türleri, performans biçimleri, hedef kitle ve içerik üretimi üzerinde doğrudan etkiler yarattığını söyleyen Usta, “Ben de Youtube kanalım üzerinden ‘Sounds of The Neighborhood’ adında yeni bir seriye başlıyorum. Gündüz cafelerde sergilediğim performanslarımı birkaç farklı açıdan full kayıt altına alarak, tüm bu performansı YouTube üzerinden insanlarla da paylaşacağım. Bizler için de yeni bir alan oluştu aslında.” diye konuştu.