Sarıkamış Harekâtı Kadıköy’de konuşuldu

Prof. Dr. Bingür Sönmez, TESAK’ta Birinci Dünya Savaşı’nın en dramatik cephelerinden biri olan Sarıkamış Harekâtı hakkında konuştu

29 Aralık 2025 - 14:24

1914–1915 Sarıkamış Dramı başlıklı söyleşi, 20 Aralık Cumartesi günü Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi’nde (TESAK) gerçekleştirildi. Prof. Dr. Bingür Sönmez’in konuşmacı olarak katıldığı etkinlikte, Birinci Dünya Savaşı’nın en dramatik ve trajik cephelerinden biri olan Sarıkamış’ta yaşananlar ele alındı. Söyleşide; meteorolojik koşulların ve coğrafi engellerin yeterince hesaba katılmaması sonucu, Osmanlı Genelkurmayı’nın kararıyla cepheye sevk edilen binlerce askerin donarak genç yaşta hayatını kaybettiği Sarıkamış Harekâtı’nın nedenleri ve bu sürecin nasıl büyük bir drama dönüştüğü anlatıldı. 

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA GİRİŞ

Prof. Dr. Bingür Sönmez, Sarıkamış Harekâtı’nın tarihsel arka planına değinerek, bu büyük askeri girişimin yalnızca tek bir muharebeden ibaret olmadığını vurguladı. Sönmez, “Sarıkamış Meydan Muharebesi ya da Sarıkamış Çevirme Harekâtı olarak tarihe geçen bu büyük savaş, aslında dört yıl süren Kafkas Cephesi’dir.” dedi. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na hangi koşullarda girdiğini anlatan Sönmez, Balkan Savaşları’ndan çıkan Osmanlı’nın son derece yorgun ve zayıf olduğunu belirterek, “Topraklarının bir kısmını kaybetmiş, modern harp ve silah teçhizatına sahip Avrupa devletleriyle aynı savaşa girmesi için koşulları son derece elverişsizdi. Ekonomisi, sanayisi, mali gücü ve kaynakları böyle bir savaşı sürdürmeye yeterli değildi.” ifadelerini kullandı.

Sönmez, İttihat ve Terakki liderlerinin çıkış yolu arayışıyla Rusya ve Fransa ile temas kurmaya çalıştıklarını ancak bu girişimlerin karşılık bulmadığını söyledi. Bu süreçte Almanya’dan gelen teklifin kabul edildiğini aktaran Sönmez, “Almanya, Osmanlı’ya yüzde 6 faizle 5 milyon lira borç vermeyi teklif etti.” dedi. Bu rakamın dönemin koşulları açısından önemine dikkat çeken Sönmez, “Osmanlı savaşa girdiğinde hazinesinde yalnızca 1 milyon 258 bin lira vardı. Oysa 1 Ağustos 1914’te sadece Harbiye Nezareti’nin acil ihtiyaçları için ayrılması gereken miktar 5 milyon 500 bin liraydı. Yavuz ve Midilli gemilerini para ödemeden aldık ama satın almak isteseydik bedeli yaklaşık 80 milyon liraydı. Yani 5 milyon lira ile bir savaş gemisi bile almak mümkün değildi.” diye konuştu.

SARIKAMIŞ DENİZ ŞEHİTLERİ

Rus donanmasının iki saat boyunca saldırılarını sürdürdüğünü belirten Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Bu üç ticaret gemisi Rus donanmasının içine düştü ve üçü de kısa sürede batırıldı.” şeklinde konuştu. Gemilerin iki alay asker, ordunun kışlık giysileri, haritalar, keşif amacıyla kullanılmak üzere iki tayyare, bir tayyare bölüğü, üç pilot ve Kafkasya’da isyan çıkarması planlanan Çerkes reislerini taşıdığını aktaran Sönmez, bu kaybın Türk nakliyatı açısından çok ağır bir darbe olduğunu vurguladı. Sönmez, “120 personelden yalnızca 17’si kurtuldu. Esarete düşen 120 personelin ise büyük bölümü geri dönemedi.” dedi. Bu olayın ardından Rus donanmasının Karadeniz’deki hâkimiyetini artırarak sürdürdüğünü belirten Sönmez, “Sarıkamış Meydan Muharebesi aslında Karadeniz’de kaybedilmiştir. Bu durum, deniz gücü olmadan kara savaşlarının kazanılamayacağının en somut örneklerinden biridir. Karadeniz ikmal hattının kapanması, Türkler açısından Doğu Cephesi’nin çöküşüyle sonuçlandı. Buna karşılık deniz üstünlüğünü ele geçiren Ruslar, Doğu Anadolu’yu işgal ederken bölgenin zorlu coğrafyasını kendi lehlerine bir avantaja dönüştürdü.” ifadelerini kullandı. Sönmez ayrıca, her yıl 7 Kasım sabahı Ereğli’de Sarıkamış Deniz Şehitleri’ni anmak üzere bir araya geldiklerini de sözlerine ekledi.

“BÖLGEDE TEK DÜŞMAN KARA KIŞTI”

Enver Paşa’nın çevresindekileri dinlemediğini ve kendine aşırı güvenerek Sarıkamış’a dağları aşarak ulaşabileceğini düşündüğünü belirten Prof. Dr. Sönmez, Enver Paşa’nın “Yarın sabah kahvemi Sarıkamış’ta içeceğim” sözünü hatırlattı. Sönmez, “25 Aralık’ta başlayan yürüyüş, 29 Aralık’ta sona erdiğinde iki tümenlik 28 bin askerden yalnızca 3 bin 200’ü dağları geçebildi.” dedi. Sarıkamış Harekâtı’nda tek bir kurşun atılmadığını vurgulayan Sönmez, “Bu bölgede tek düşman kara kıştı. Silah kullanılmadı, 25 bin genç asker bu dağlarda hayatını kaybetti. Dağı geçmek için iki tümen tek sıra halinde yürümek zorunda kaldı. Zirveye ulaşan bir alay askerin ayakları donmuştu.” ifadelerini kullandı.

Sönmez, Sarıkamış’ta hayatını kaybedenler için şu bilgileri paylaştı: “36 bin 784 kişilik 9’uncu Kolordu’dan kimse geri dönmedi. 48 bin 943 kişilik 10’uncu Kolordu’dan yalnızca 2 bin 200 asker, 27 bin 19 kişilik 11’inci Kolordu’dan 5 bin 200 asker, 5 bin 428 kişilik 2’nci Süvari Tümeni’nden ise bin 500 asker geri dönebildi. Toplamda 118 bin 174 askerden sadece 8 bin 900’ü hayatta kaldı; 109 bin 274 asker hayatını kaybetti ya da esir düştü.” Esirler arasında sivillerin de bulunduğunu aktaran Sönmez, Osmanlı esirlerinin şehir içlerinden yürütülerek teşhir edildiğini, birçok sivilin de bu süreçte hastalık ve yorgunluk nedeniyle yaşamını yitirdiğini söyledi.

 


ARŞİV