“Radyoculuk değerini kaybetmedi”

Dünya Radyo Günü her yıl 13 Şubat’ta kutlanıyor. Radyo programcısı Tuğba Yürük, “Radyocu olarak ayaklarımızın değmediği coğrafyalara sesimiz değiyor” diyor

12 Şubat 2021 - 10:52

Telefon ve telgrafın ardından 19. yüzyılın sonlarında icat edilen radyo, özellikle dünya savaşları sırasında milyonlarca kişiye haber alma imkânı sağladı. Daha sonra gelişerek mevcut teknolojilere adapte edilen radyo, günümüzde birçok kişi tarafından takip edilen güncel iletişim kaynaklarından biri olmaya devam ediyor. Verilere göre, dünya genelinde yaklaşık 44 bin radyo istasyonu bulunuyor. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından bir iletişim aracı olarak radyonun önemine değinmek ve uluslararası radyo yayıncıları arasındaki etkileşimi artırmak için 13 Şubat Dünya Radyo Günü olarak kabul ediliyor. Dünya Radyo Günü vesilesiyle radyo programcısı Tuğba Yürük ve sadık bir radyo dinleyicisi olan Görkem Durusoy ile konuştuk.

“ZEKA VE EMEK İŞİ”

Uzun bir süredir radyo programcılığı yapan Tuğba Yürük mesleğini büyük bir tutkuyla yaptığını söylüyor. Yürük radyoculuğa ilk adımını ise şöyle anlatıyor: “Radyocu olmaya henüz çok küçük yaşlarda annemin mutfakta çalan radyosuna özenerek karar vermiştim. Bu hevesimi üniversitede Medya ve İletişim bölümünü seçerek netleştirdim. İlk deneyimim üniversite radyosunda başladı ve sonrasında âşık olduğum işi yapmaya devam ettim. Radyo etkinliğini yitirmeyen iletişim kaynağı olması, nostalji enerjisini yitirmemesi, en keyif aldığım özellikleri oldu. Radyonun çok özel ve güzel bir dünyası var. Radyoda aidiyet çok güçlüdür. Sağlam, omurgalı iş yaptığınızda dinleyici zaten sizi asla bırakmaz ve sağlam takipçiniz olur. Bu iş zekâ ve emek işidir"

Gelişen teknolojiye rağmen radyonun değerini kaybetmediğini vurgulayan radyocu Tuğba Yürük, “Günümüzde çeşitli platformların oluşumu, anlık haber erişimi ve müzik dinleme hızlarının artması sektörde çağ atlandığının bir kanıtı. Fakat bu değişim içerisinde bizler radyonun değerinin yitirilmemesinin gururunu yaşıyoruz. Çoğu zaman insanlar ‘bitmedi mi radyoculuk sektörü’ diye sorular soruyor. Fakat radyo dinlemeye devam ediyor.” dedi.

"SEKTÖRÜN RUHUNU GÜZELLEŞTİRİYORUZ"

Radyoculukta kadın olmanın zor ve güzel yanlarına değinen ve gelecek hedeflerinden bahseden Yürük, “Kadın olmak her durumda avantaj ve dezavantaj olarak bizlerle birlikte. Radyoculukta bu konunun tartışmaya açık olduğunu düşünüyorum. Sektörde henüz bir sorun ile karşılaşmadım. Aksine kadın olmak bu sektörün amaç ve ruhunu güzelleştiriyor. Çağ giderek yenileniyor, yeni medya içerisinde bulunarak gelişimi takip etmek, radyo ve radyoculuğu geleceğe aktarabilmek tek hedefim.” dedi ve sözlerini şu cümlelerle sürdürdü: “Radyo her an bizlerle ve gelecek yıllarda bizimle kalması tek isteğimdir. Radyocu olarak ayaklarımızın değmediği coğrafyalara sesimiz değiyor. Halkın hem sevincini hem de acılarını birlikte yaşıyoruz. Tüm meslektaşlarımın ve dinleyicilerin 13 Şubat Dünya Radyo Günü’nü kutlarım.”

“DEĞERİNİ HİÇ KAYBETMEDİ”

Sadık bir radyo dinleyicisi olduğunu söyleyen ve evinde babadan kalma radyosunu büyük bir titizlikle saklayan Görkem Durusoy, “Bir zamanlar evin bir köşesinde en değerli misafir konuk gibi  değer verilen radyolar maalesef yerini teknolojiye devretti. Fakat radyo programcılığı daha üst seviyelere ulaşarak değerini hiçbir zaman kaybetmedi. Kültürel açıdan değerli bilgilerin aktarıldığı, tartışmaların ve etkileşimin devam ettiği birçok yayına rastlamak mümkün” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Maalesef radyo yayınlarında hala birçok konu özgürce dile getirilemiyor. İnsanların sağlıklı bilgi edinebilmeleri ve elde ettikleri bu bilgileri daha iyi yorumlayabilmeleri için radyo programlarının özgürleştirilmesini istiyorum” 

 


ARŞİV