"İstanbul'un kalbi duralı çok oldu"

Kadıköy Belediyesi Suadiye Gönülleri tarafından düzenlenen “İstanbul’un Estetiği” adlı söyleşide yazar Murat Belge, kültür simgesi şehrin değişen dokusunu anlattı

25 Ocak 2017 - 16:22

Birbirinden farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış İstanbul, yazar ve akademisyen Murat Belge’nin kendine has üslubuyla 20 Ocak Cuma günü Kadıköy Belediyesi Caddebostan Kültür Merkezi (CKM)’nde konuşuldu. Kadıköy Belediyesi Suadiye Gönüllüleri’nin düzenlediği ‘İstanbul’un Estetiği’ başlığını taşıyan söyleşiye birçok Kadıköylü katıldı. Belge, bir dünya başkenti olan İstanbul’un görsel yapısı, doğal tarihi, avantajları ve dezavantajları hakkında konuştu.

“DÜNYA İSTANBUL’DAN BAŞLAR”

Belge, söyleşisine İstanbul’un asırlar boyu medeniyetin beşiği olduğunu söyleyerek başladı. “Dünyanın kültür mirasında İstanbul’un katkıları anlatmakla bitmez.” diyen Belge, “İstanbul’da milyonlarca kişi yaşıyor. Milyonlarca kişi de Ayasofya’nın tam karşısındaki çukurda duran taşı görüyor fakat yanından öylece geçiyor. Bu taşın ismi Milyon taşıdır. Bu Milyon’un rakamla alakası yok. Bizanslıların inancına göre dünya tam olarak o taşın durduğu yerden başlar. Yaşadığımız bütün alemin, varlığın temeli o taşın durduğu yerden başlar ve dünyaya da oradan yayılır. Nasıl ki ‘Tüm yollar Roma’ya çıkar’ diye bir söz varsa, Doğu Roma’da da ‘Dünya İstanbul’dan başlar’ sözü vardır. İstanbul, asırlar boyu hem kültürün merkezi olmayı hem de birçok konuda ilk kıvılcımın çıktığı yer olmayı başarmıştır.” dedi.

“MAHALLE DOKUSUNU YİTİRDİK”

İstanbul’u, İstanbul yapan en önemli faktörün mahalle dokusu olduğuna değinen Belge, bu özelliğin yitirildiğini söyledi. “Batı kentlerinde asla göremeyeceğiniz mahalle dokusu İstanbul’un atan kalbiydi ama o kalp duralı çok oldu.” diyen Belge, şöyle devam etti: “Londra ve Paris gibi büyük batı kentlerine baktığımızda mahalle diye adlandırdığımız kavramı göremeyiz. Batıdaki kentlerde mahallelerin, sınıf temeline göre kurulduklarını görmekteyiz. Kentin bir bölümüne burjuvalar yerleşir ve o statüden aşağı olanlar o bölgeye pek gelemezler. Gelirlerse ancak hizmet etmeye gelirler, işleri bittiği zaman da gerisin geriye giderler. İstanbul’a baktığımızda ise böyle bir sınıf ayırımı söz konusu değil. Şehrin her köşesinde mahalle dokusunu, içli dışlı olmayı görebiliyoruz. Fakat günümüzün modern İstanbul’unda bu mahalle dokusundan söz etmek mümkün bile değil. Çünkü mahalle dokusunu yitirdik. Belki Süleymaniye’ye giderseniz Ayrancı Sokak’ta mahalle dokusundan bir parça görebilirsiniz. Birçok ahşap evin olduğu bu sokakta, biraz bile olsa mahalle kavramına tanık olabilirsiniz.”  

“İYİ Kİ BAŞKENT KALMADI”

“İstanbul’un Başkent olarak kalmadığına bir hayli seviniyorum.” diyen Belge, yoğun devlet binalarının ve katı bürokrasi havasının İstanbul’un güzelliğine gölge düşüreceğini belirtti. “Bugün İstanbul’u konuşmamızda başkent olmama özelliği önemli bir yer tutar.” diyen Belge, “Bürokrasi ve devlet daireleri daima sıkıcı olmuştur. Eğer İstanbul başkent olma özelliğini sürdürseydi, bu ikisini sonuna kadar bünyesinde barındıracak ve bizlere de yaşatacaktı. İstanbul’un saf güzelliği bir çırpıda kaybolup gidecekti. Kültürden daha ziyade siyaset ile anılan bir kent olacaktı. Bu durum da hiç hayırlı olmazdı. Başkentin Ankara’ya taşınması kültür ve sanat mirasının da bir bakıma muhafaza edilmesini sağladı.” dedi.


ARŞİV