Kadıköy Postanesi’ne adanmış bir ömür

Kadıköy Postanesi’nde 34 yıl boyunca aralıksız müdürlük yapan Niyazi Çetin’i oğlu Bora Çetin anlattı: “Babam, ‘PTT ekmeği ile büyüdüm, yetiştim. Yaşamım boyunca PTT için hizmet vereceğim’ derdi”

31 Ekim 2019 - 13:58

Kadıköylü Bora Çetin kısa bir zaman önce sosyal medya üzerinden babası Niyazi Çetin hakkındaki anılarını kaleme aldı. Niyazi Çetin, okullu bir PTT’li ve Kadıköy Postanesi’nde tam 34 yıl müdürlük görevinde bulunmuş, çok sayıda postane memurunun da yetişmesinde rol almış. Kadıköy ve Kadıköy Postanesi’yle özdeşleşen bir isim olan Niyazi Çetin 73. doğum gününde 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybetmiş bir değer. Babasının anısını yaşatmaya çalışan Bora Çetin ile söyleştik. Hem babasını, hem eski Kadıköy’ü hem de Kadıköy’ün eski postanelerini konuştuk.

Bora Çetin

Niyazi Çetin Kadıköy Postanesi'nde uzun yıllar görev yapmış bürokrattı. Sizden dinleyebilir miyiz babanızı?

Evet, sevgili babacığımın PTT’ye olan ilgisi, ağabeyinden kaynaklanıyor. “Ahmet” amcam, Isparta ve Eğirdir’de PTT memuru olarak, posta, telgraf ve telefon gişelerinde çalışırken, gece nöbetlerinde babam amcama yardım ediyor. Mors’u, telgraf gönderip almayı, santral kullanmayı öğreniyor. Babam Afyon Lisesi’ne başladığında, İstanbul’da bir “PTT Meslek Okulu” açılacağı haberini de, yine Ahmet amcamdan duyuyor. Binlerce kişi ile birlikte katıldığı seçme sınavları sonucunda, 100’e yakın öğrenci adayı arasında, “Niyazi Çetin”in adı da var. Büyükbabam, ortanca oğlunun İstanbul’da, ailesinden uzakta okumasına pek onay vermese de sonunda razı oluyor.

Niyazi Çetin (oturan) PTT Meslek Okulunda öğrenciyken. Taksim Meydanı-1946

PTT Meslek Okulu’nun ilk öğrencilerinden olan Niyazi Çetin, başarılı bir eğitim döneminin ardından, 1947’de okulu bitirdikten sonra ilk memuriyetine deprem sonrası yaralarını sarmakta olan, yokluk içindeki Tosya’da başlıyor. Askerlik sonrası, Sirkeci Büyük Postanede telgraf memurluğuna atanıyor. Mayıs 1954’de, İstinye Postanesinde müdür olarak açıyor. 1955’de ise, Kumkapı müdürü. Temmuz 1956’da annemle evlendikten hemen sonra, Afyon merkez müdürü ve ardından, 1957’de Kadıköy...

Niyazi Çetin Kadıköy Rıhtımda-1959

Babanız Kadıköy Postanesinde tam 34 yıl boyunca müdürlük yapmış. Hatta bu bir rekor.

Babacığım, 16 Aralık 1957’de resmen başladığı Kadıköy PTT Müdürlüğü görevini, yaş haddinden emekli olduğu 1991 yılına kadar, tam 34 yıl aralıksız olarak sürdüren, ülkemizdeki ilk ve tek bürokrat. 70’li yıllarda Günaydın gazetesi, bu nedenle bir söyleşi de yapmıştı babamla. “PTT ekmeği ile büyüdüm, yetiştim. Yaşamım boyunca PTT için hizmet vereceğim” derdi. Nitekim de öyle oldu. Emekli olduktan sonra bile çalışmalarını sürdürdü. PTT Eğitim Merkezinde yetiştirdiği memurları ile ülkemizin dört bir yanına dağılmış postanelerde karşılaşabilirsiniz. Onlara Niyazi Çetin’i tanıyıp tanımadıklarını sorabilirsiniz.  

Niyazi Çetin- Kadıköy  otobüs durakları-1959

İTALYA KRALINDAN ALINAN POSTANE

Eski postane binası nasıldı hatırlıyor musunuz? 

Benim tanıştığım ve aklımda kalan ilk “Kadıköy PTT binası”, Maliyenin sol yan çaprazında İskele Caddesi ile Tavus Caddesi köşesinde (Eski Elektrik İdaresi sırasında), iki katlı, postane olarak inşa edilmiş yepyeni bir yapıydı. 1963 yılında taşındıktan hemen sonra, Tavus Caddesi’nin genişletilmesi çalışmaları sırasında istimlak gerekçesiyle yıkılmıştı. Babam üzüntüsünden mide kanaması geçirmişti. Kadıköy Postanesi bu dönemde, Muvakkithane Caddesi’ndeki Yeşil Saray’ın girişine taşındı. Bu süreçte, PTT Genel Müdürlüğü babamdan, Kadıköy’de yeni bir postane inşa edilebilecek bir yer bulmasını istedi. Babam araştırmaları sonucunda, şu andaki PTT binasının olduğu yerdeki metruk binayı uygun gördü. Bu yapı, Kadıköy tarihinde önemli bir yere sahipti. 1900’lerin başlarında “Tubini Malikhanesi” olarak bilinen bu yapı, daha sonra İtalyan kraliyet ailesine devredilmiş ve o tarihten sonra da “İtalyan Erkek Okulu” olarak kullanılmış.

Kadıköy Postanesi 1969 

İşte, 1900’lerin ilk çeyreğine kadar İtalyan Erkek Okulu olarak hizmet veren bu yapı, daha sonra (1950’lerde) bir süre DP İlçe Binası olarak kullanılmış ve sonrasında, boş ve metruk biçimde kaderine terkedilmişti. Babam, bu binayı PTT’ye kazandırmak amacı ile kolları sıvadı. Ancak işi çok zordu. Araştırmaları sonucu, binanın mülkiyetinin son İtalya Kralı “Umberto Savoia” (II. Umberto) da olduğunu buldu. O zamanki hükümet devreye girdi. Metruk yapı, kraldan satın alınarak istimlak edildi. Yıkıldı ve yerine (5 kat olarak planlanan) 3 katlı, yeni, modern PTT binasının yapımına başlandı.

Kadıköy Postanesi 1969 

Kadıköy, yeni PTT binasına 23 Nisan 1968’de, Kadıköy PTT Müdürü Niyazi Çetin sayesinde kavuştu. Bize de lojman olarak ev sahipliği yapan bu bina, hiçbir zaman 5 kata yükselmedi ama babacığım kişisel girişimleri sonucunda, yandaki “YKB” binasını da 1977 yılında satın aldırtarak PTT Kadıköy’e kattı. İşte, halihazırdaki Kadıköy PTT ve Anadolu Yakası Başmüdürlüğü olarak kullanılan yeni yapı, Niyazi Çetin’in PTT’ye kazandırdığı, 1968 tarihli postanenin yerine yapılan binadır.

Niyazi Çetin eşi Müeyyet Çetin ve oğlu Bora Çetin ile birlikte bir düğünde-1964

KADIKÖYLÜ YILLAR

Kadıköy’deki ilk eviniz neredeydi? 

Kadıköy’deki ilk evimiz 1957’de Yeldeğirmeni’nde, “Yetvart”ların evi imiş. Yeni, betonarme güzel bir evmiş. Ev sahibimizin oğlu “Yetvart”, benimle aynı yaştaymış. İlk arkadaşlarımdan biri ama yüzünü anımsamıyorum. Bu ev, Rıhtım Caddesinden Yeldeğirmeni’ne çıkan sokaklardan birindeydi. Ne yazık ki, evin yerini anımsayan, sorabileceğim kimse kalmadı.

İkinci evimiz, Moda’da “Neriman’ın evi” idi. Ev sahibimiz Neriman hanıma ben “Nerimana” dermişim. İki katlı, cumbalı, betonarme, eski Kadıköy evlerinden biriydi. Biz girişte, Nerimana üstte otururdu. Mutfak, bodrum katındaydı. Evin yanında ikizi vardı. 1962’ye kadar burada oturduk. Hayal meyal anımsıyorum. Ancak bu evde unutulmayan anım şu; “Nerimana Pattaeeeess” diye seslenirmişim. Kadıncağız, üst kattan en alta mutfağa iner, benim için patates kızartırmış. Ahşap merdivenlerin gıcırtısı halâ kulaklarımda.

Kadıköy’deki üçüncü evimiz, çocukluğumun en güzel yıllarını geçirdiğim Talat Apartmanı’ydı. Vişne Sokağı’nın köşesindeydi. Santralın tam karşısındaydı. O yıllarda çift yönlü Söğütlüçeşme’den o kadar az araç geçerdi ki, Şefika Anneannem ile pencerenin önünde oturup, ilk arabanın kimin oturduğu taraftan geleceğini tahmin ederek oyun oynardık. “Altıyol’dan mı  Gazhane’den mi gelecek?” Birçok ilki bu evde yaşadık. Moran İlkokulu’na başladığımda, Bahariye Kuzu Kestanesi Sokak’taki okuluma, bu evden yürüyerek giderdik. Tüm ailenin biraraya geldiği, doğum günü ve yılbaşı toplantılarımız da unutulmaz.

Hem odun kömürlü, hem de gazyağlı iki sobamız vardı. Yaz akşamları Moda iskelesi yürüyüşlerimiz,  Kurbağalıdere’de Sadığın Gazinosu gezintilerimiz, benim bir alt sokaktaki “Kuşdili Çayırı” kaçamaklarım hep bu evde başladı. Babam, elektroniğe ve teknolojiye çok meraklı idi. İlk buzdolabımızı ve ilk makaralı teybimiz Palanduz’u, bu evdeyken aldı. 1968 ortalarında lojmana taşınana kadar, en güzel günlerimi bu evde geçirdim.

Niyazi Çetin ve oğlu Bora Çetin-1963

Babanızla nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Moran İlkokulu çıkışında, postacı ağabey eşliğinde postaneye babacığımın yanına gelir, mesai bitimine kadar ders çalışır, sonra babamla birlikte Kadıköy Çarşısı’ndan alışverişimizi yapar, evimize giderdik. O yıllardaki efsane Kadıköy Çarşısı da hiç gözümün önünden gitmez. Neredeyse karış karış anımsıyorum, o yılların dükkanlarını ve esnaflarını. Tümü, çocukluğumun ve yaşamımın bir parçası neredeyse. Babam yeşile ve ağaçlara çok düşkündü. Ağaçları hemen tanır, huylarını bilirdi. Bana da ağaçları tanımayı babam öğretti. Ağaç dikmeyi, yeşillikle, bahçe ile uğraşmayı çok severdi.1967’de yoktan var ettiği Dragos PTT Kampı’ndaki bahçesiyle ilgilenmek, ağaç dikmek, meyve ve sebze yetiştirmek, onun son yıllarına kadarki en zevkli uğraşılarından biri idi. Dragos PTT kampında birlikte diktiğimiz kavak ağaçlarından bazıları ve onun son dönemde kulübesinin önüne diktiği söğüt ağaçları hâlen duruyor.

Fotoğrafa da çok meraklıydı. 1960’ların ilk yıllarındaki Çetin ailesinin görüntülerini 1950’lerde satın aldığı ilk kutu makinesi ile çeken Niyazi Çetin’e borçluyuz. Sonraki prizmalı makinemiz “Pax” ile güzel fotoğraf çekebilmek adına, “Fotoğraf ve Fotoğrafçılık” adlı bir kitap almış, ikimiz de fotoğraf tekniklerini o kitaptan öğrenmiştik.

Çok düzenli, tertipli bir insandı. Kitapları, çantaları, çekmeceleri, eşyaları, balık çantası, alet kutusu ve ilk sayısından beri biriktirdiği “Pos-Tel” ciltleri hep koruduğu düzende durur, aradığını hemen bulurdu. İyi bir arşivci ve koleksiyoncuydu. Yıllarca büyük emekle oluşturduğu pul koleksiyonunu, Göztepe’deki evimizi satın alırken elden çıkartmak zorunda kalması onu pek üzmüştü. Eğer ben de günümüze kadar bu özelliklerden bazılarını taşıyorsam, tümünü sevgili babacığım Niyazi Çetin’e borçluyum.

Niyazi Çetin ve oğlu Bora Çetin-1963

“SOSYAL BİR İNSANDI”

Anılarınızda PTT MOBYD”nin kurucusu ve “1” numaralı üyesi olduğunu yazmışsınız. Sosyal bir insandı sanırım.

Evet, Niyazi Çetin aynı zamanda çok sosyal bir insandı. PTT’nin ilk derneği ve aynı zamanda Türkiye’nin ilk sosyal yardımlaşma derneklerinden biri olan PTT MOBYD’nin kurucusu ve 1 numaralı üyesiydi.  PTT Meslek Okulunun ilk mezunlarından, yakın arkadaşları “Nazmi”, askerde iken attan düşer, sakat kalır. Hiçbir geliri olmayan, sosyal yardım alamayan bu arkadaşlarına destek olmak için, 1950’de derneği kurarlar. Benim de üyesi olduğum dernek yaşıyor ve üyelerine destek olmayı sürdürüyor.  

Dernek genel başkanlığı ve genel sekreterliği görevlerinin yanı sıra, ilk sayılarından beri derneğin yayın organı olan Pos-Tel yazarlığını da sürdürdü. Özellikle mizah diliyle kaleme aldığı; “Alo Orası Neresi?”, “Daldan Dala” ve “Bunları Biliyor muydunuz?” başlıklı köşe yazıları ile de tiryakilik yaratmıştı. En büyük özlemlerinden biri, PTT’ye nitelikli çalışan yetiştiren Meslek Okulunun yeniden açılmasını sağlamaktı. 1957 yılında Kadıköy PTT Müdürü olduktan sonra “Kadıköy’e Atatürk Anıtı Yaptırma Derneği’nin” kuruluşunda yer aldı. Sevgili babacığımın, birçok dernek ve spor kulübünde de üyeliği ve yöneticiliği vardı.

Niyazi Çetin (ortada) kayak mukavemet Türkiye altıncısı- 1943

Sporla arası nasıldı?

“Sportmen” sözcüğünden ne anlaşılıyorsa, Niyazi Çetin tam da bu tanıma uyan bir insandı. Sigaradan hiç hoşlanmayan ve alkolle de arası iyi olmayan babam, sağlıklı yaşama ve spora düşkünlüğüyle bilinirdi. Çocukluğunda, Eğirdir Gölü’nü yüzerek geçen ender kişilerdenmiş. Yine Eğirdir’de kayak sporuna büyük ilgi duymuş. 1943 yılında, Isparta’dan kayakta 1. seçilerek Uludağ’da yapılan Garp Grubu kayak yarışmalarına katılmış ve burada 1. olmuş. Erzurum’a götürmüşler. Burada düzenlenen Garp - Şark Grupları  Mukavemet yarışmasında Türkiye 6.’sı olmuş.

Isparta’ya döndüğünde, Eğirdir Komando Okulu’nda, babam için özel tören düzenlemişler. İsmet İnönü’nün Isparta’yı ziyareti sırasında, karşılama kortejinde yer vermişler. PTT Meslek Okulu Futbol Takımı’nın kurucularından olan babam, okulun futbol takımındaki sürekli oyunculuğunun yanı sıra, voleybol takımında da yer almış. İlerleyen yıllarda PTT Spor Kulübü’nde yöneticilik, Türkiye Futbol Federasyonu’nda yönetici üyelik ve Fenerbahçe Kulübü’nde idarecilik yapmış.

Niyazi Çetin Yalova'da baık tutarken-1980'ler

NİYAZİ REİS

Balık ve deniz tutkusu nedeniyle “Niyazi Reis” derlermiş babanıza.

Dağcılığı ve denizi çok severdi. Denizcilik tutkusu, çocukluğunun geçtiği Eğirdir Gölü’nden kaynaklanırdı. Usta balıkçılığını da yine, çocukluk yıllarındaki ilk balıkçılık deneyimlerini kazandığı Eğirdir Gölü’ne borçlu olduğunu söylerdi. Okul ve müdürlük yıllarındaki Kumkapı yaşamı, ardından 1960’larda dayımla birlikte aldıkları sandalımızla Kurbağalıdere’den çıkılan balık seferleri, sonrasında Dragos... 1970’lerden 90’lara kadar “Yalova”da usta balıkçılığı ile çok sayılır ve sevilirdi. Ustaların ustası derlerdi babama.

DOĞUM GÜNÜNDE GELEN ÖLÜM

Babanızı 1999 depreminde, 73. doğum gününde kaybettiniz. İstanbullar da bugünlerde deprem gerçeğiyle yeniden yüzleşti. Neler söylemek istersiniz?

Evet, ne yazık ki 73. doğum gününde (17 Ağustos 1926) çok sevdiği Yalova Sema Sitesi’ndeki yazlığında yitirdik babamı. Oğlum ve annem, bir gün önce dönmüşlerdi. Eğer oğlumun dershaneye kayıt olması gerekmeseydi, onlar da dönmeyecek ve Babamla birlikte enkaz altında kalacaklardı. Babam ise, bir gün daha kalıp o sabah taze balık tutup bize getirmek istediği için onlarla birlikte dönmemişti. Sitemizin, bizim dairemizin de olduğu iki bloğu tümüyle yıkıldı. Dört gün boyunca, babacığım ile birlikte 101 komşumuzun cansız bedenlerini enkazdan çıkartmak için didinip durduk. Babam Niyazi Çetin’i, ancak 20 Ağustos’ta enkazdan çıkartabildim. 22 Ağustos’ta, Küçükyalı Mezarlığında toprağa verebildik. Mezar taşına "Kadıköy PTT Müdürü” yazdırdım. Bir deprem mühendisi olarak, o süreçte yaşadıklarımı 20 yıl boyunca kaleme alamadım. Ancak, yaşayacağımız depremlere sağlıklı biçimde karşı koyabilmemiz açısından, dersler çıkartmak ve önlemler alabilmek bakımından bunları aktarmak istiyorum. Umarım başarabilirim. Bir doğa olayı olan depremden çekinmek yerine en kısa sürede sağlıksız yapılarımızdan kurtulmak için çaba göstermeliyiz.

Niyazi Çetin Kadıköy Postanesi'nde 1990 

VEFA BORCU OLARAK PLAKET

Ailesi olarak Kadıköy PTT Binası’nın bir köşesinde, Niyazi Çetin’i kısaca anlatan bir plaketin yer almasını istiyorsunuz.

Sevgili babacığım 1962’den 1977’ye kişisel çabaları ile PTT’ye bu postane binasını kazandırmış. Ayrıca, okullu bir PTT’li olarak, yaşamının son dönemine kadar günümüzün PTT’cilerinin yetişmesine katkıda bulunmuş. Yaşamını PTT’ye adamış, PTT camiasına 44 yıl emek vermiş. Tanınan ve sevilen bir PTT’liye “vefa borcu” olarak, bu yeni Kadıköy PTT binasının bir köşesine Niyazi Çetin’i anımsatan, onu onurlandıran bir plaket asılmasını görmek, Çetin ailesi olarak dileğimizdir. Benim bu konuda, şimdiye kadar kişisel bir girişimim olmadı.  


ARŞİV