İstanbul, hatıralar ve tramvaylar…

“Hatıralarla İETT” kitabı, kurumun 150 yıla yakın geçmişine ışık tutuyor; 1960’lı yıllardaki kadın biletçilerin nasıl görev yaptıkları; dünyanın ikinci metrosu olan Tünel’in hikâyesi; bir şoförün gözünden troleybüslü yıllar gibi pek çok ilginç konu yer alıyor…

14 Ocak 2016 - 14:23
Gökçe UYGUN
“İneklik Etme Taksi Tut”
Yeni nesil bu deyişi bilir mi emin değilim ama bir kuşağın diline pelesenk olmuş bir cümledir. İstanbul’un ulaşımından sorumlu kurum olan İETT’nin, halk arasındaki açılımı buydu esprili bir ifadeyle. Peki, aslında ne anlama geliyor bu harfler? Peki ya İETT’nin logosu neleri sembolize ediyor?
İstanbul’da toplu ulaşımın miladı olan İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri’nin (İETT) 145 yıllık köklü geçmişine dair önemli ve ilginç bilgiler, anılar bir kitapta toplandı.  Daha önce, İstanbul’un toplu ulaşım tarihini anlatan albüm kitap “Bir Zamanlar İstanbul”, İETT’li ünlülerin yer aldığı “Onların da Yolu İETT’den Geçti”, toplu ulaşım kültürü ve tarihine yönelik hazırlanan “Dünden Bugüne Toplu Ulaşım Kültürü”, “Faytonlardan Marmaray’a İstanbul’da Ulaşım”, “Ara Güler’in Gözünden İstanbul Tramvayları” ve dünyanın ikinci metrosu Tünel’in yapım hikayesinin anlatıldığı “İstanbul Tüneli” isimli prestij kitapları yayınlayan İETT, son olarak “Hatıralarla İETT” isimli kitabı okuyucularıyla buluşturdu. Canlı tanıklıklar ve hikâyelerden oluşan kitap, İETT’de görev yapan Filiz Acar ve kurum fotoğrafçısı Fatih Sultan Kar’ın 10 yıla yayılan sürede çeşitli zamanlarda bir araya gelerek, İETT ve ulaşım üzerine söyleştikleri 21 kişiden oluşuyor.
Geçmiş yıllarda İETT’de görev yapmış personeller ile zaman zaman yolu İETT ile kesişen ünlü isimlerle yapılan söyleşilerin de içinde bulunduğu kitap, kurumun bilinmeyenleri gün ışığına çıkarmak ve tarihe not düşmek amacıyla hazırlandı. Türkiye’de pek çok ilkin mimarı olan İETT’nin bu kitabında, Türkiye’de kurulan ilk psikoteknik laboratuvarının kurum bünyesinde faaliyete geçtiği; kurumun atletizm, futbol, voleybol, güreş ve boksta dünya çapında başarılara imza atmış, rekortmen sporculara sahip olduğu; 1960’lı yıllardaki kadın biletçilerin nasıl görev yaptıkları; dünyanın ikinci metrosu olan Tünel’in hikâyesi; bir şoförün gözünden troleybüslü yıllar gibi pek çok ilginç konu yer alıyor.

İETT’den ilginç anılar…
Tramvaydaki komedyen

Emektar vatman Mehmet Çobanoğlu: O zamanlar tramvay yolcuları arasında gazeteciler, yazarlar, profesörler, ünlü kişiler çoktu. Mesela İsmail Dümbüllü çok sık binerdi. ‘Amca neye gidiyorsun?’ dediğimde, ‘Yine gidiyorum evlat hiç gidecek halim yok ama oyunum var’ derdi.

İstanbul’un silueti logoda
İETT logosunun çizeri Remzi Kadıoğlu: Logodaki İ, bir mum ışığı. Bu hem aydınlatmayı hem de havagazını sembolize ediyor. E harfi surları, T harfleri de cami ve minareleri yani İstanbul’un siluetini sembolize ediyor. Logonun alt tarafı, Boğaz Köprüsü ve onun altında da yol kavşağı ulaşımı temsil ediyor. Anadolu ve Rumeli yakası yol ağının da buraya dâhil olduğunu anlatmak için kesişme noktaları anlamında hem sağa hem sola giden yollar çizdim. Yani logoya baktığınız zaman hem İstanbul’un siluetini hem de İETT’nin hizmet alanlarını görebiliyorsunuz.

 Otobüslerdeki kadın biletçiler
1960’larda otobüslerde görev yapan, ilk kadın biletçi Ayşe Tuncalılar: Bayan biletçi arandığını gazeteden öğrendim. İmtihana girdim kazandım. Yolcular bir yer sorunca bilmiyorum demek olmazdı. Biz sadece bilet kesmiyorduk, yolculara rehberlik de yapıyorduk. İETT, bayan biletçileri daha tertipli oldukları ve insanlarla yakından ilgilendikleri için tercih etmişti. Ben yüksek hâsılat yapardım; günde 100 lirayı bulurdum. Arkadaşlar ‘gene rekor kırdın’ derlerdi. Çünkü yolcular hususi beni beklerdi. Başka otobüse binmezler, ‘O gül yüzlü gelsin de onunla giderim’ derlerdi. O dönem çalışma şartlarımız çok güzeldi. Bizi çekemeyen bir erkek biletçilerdi; ‘Biz gece çalışıyoruz onlar gece niye gelmiyor’ diye. Tabi bayan arkadaşlar kabul etmediler gece çalışmayı. Ondan sonra birim lağvedildi, çoğu bayan biletçi ayrıldı.

“Hızla giden tramvaya binmek...”
“Çekilin Yoldan Geliyor Vatman” kitabının yazarı Dündar Aytar: Benim anlattığım yıllarda İstanbul’da ulaşım geniş bir tramvay ağıyla sağlanıyordu. O zamanlar İstanbul, büyük gelir farklılıkları olmayan, homojen bir şehir. Milyonerinden memuruna, askerine kadar herkes tramvaya biner. Özel otomobil yok. Birinci ve ikinci mevkiden oluşan tramvay rahat ve ucuz bir ulaşım aracıdır. O zamanın tramvay yolcuları olarak bizler bağıramazdık, itişip kakışamazdık. Çocukluğumda vatmanı seyretmeye bayılırdık. Vatmanlar olsun, şoförler olsun o zamanlar muazzam bir ciddiyet ve disiplin vardı. Tramvayını durdurur, size yardım eder, bindirir ama sohbet etmezlerdi. Kollarında İETT yazan konçları olan üniformaları tertemizdi. Hızla giden tramvaya binmek delikanlılar için büyümenin simgesi ve bir güç gösterisiydi. Deyimler bile vardı hayatımıza giren. Güzel bir kıza sarkıntılık etmeye kalkana hemen etraftan uyarı gelirdi; ‘Asılma, depoya gider’ diye. O zamanlar tramvaylarda böyle yazardı. ‘Kuyruğunu tramvay çiğnemiş’ demek fiyakası bozulmuş anlamına gelirdi. Bir de karısı tarafından aldatılan erkekler için ‘boynuzları tramvay arşesini geçti’ denirdi.

ARŞİV