Hayat kısa, vize kuyruğu uzun: Avrupa bizi neden almıyor?

Pek çok yurttaş Avrupa hayali kurarken vize reddine, kısa süreli onaylara ve belge tuzaklarına takılıyor. Peki Avrupa neden bizi almıyor? Schengen vizesi almak neden bu kadar zorlaştı? Vize başvurusu yaparken nelere dikkat etmeli?

20 Haziran 2025 - 11:22

Yaz sıcakları kavurmaya başladı. Hepimizin aklında birkaç günlüğüne bir yerlere kaçmak ve güzel bir tatil yapmak var.

Türkiye’de tatil yapmak, artık Roma’da bir haftalık tatil yapmakla yarışacak maliyetlere ulaşınca birçok kişi gözünü Avrupa sokaklarına dikti.

Fakat hayat kısa, vize kuyruğu uzun ve zorlu… Herkesin gönlünde bir Paris sabahına uyanmak, Amalfi kıyılarında yüzmek, Samos’ta ahtapot yemek var. Ama evdeki hayal Schengen’e uymuyor. Çünkü vize almak, deveye hendek atlatmaktan zor.

Avrupa Birliği’nin 2024 Schengen istatistiklerine göre Türkiye’den tam 1 milyon 173 bin 917 kişi vize başvurusu yaptı. Bu sayıyla Çin’in ardından ikinci sıradayız. Başvuruların 993 bini olumlu, yaklaşık 645 bini ise çok girişli vizeyle sonuçlanmış. En çok başvuru yapılan ülke Yunanistan. Reddedilme oranıysa yüzde 14,8. “Eh, o kadar da fena değilmiş.” diyebilirsiniz ama gerçekte durum biraz daha can sıkıcı. Çünkü verilen vizelerin pek çoğu kısa süreli, hatta birkaç günlük.

Bu arada canınızı sıkmak gibi olmasın ama dünyada tam 1,4 milyar insan Avrupa ülkelerine vizesiz seyahat edebiliyor.

Peki neden bu kadar zorluk çıkıyor? Avrupa bizi neden almıyor?

GÖÇ KORKUSU

Avrupa'nın bizden yana en büyük endişesi şu: “Ya gelir de dönmezse?!” Siz diyorsunuz ki: “Üç beş gün tatil yapayım, bir müze gezeyim, gerçek bir kruvasan yiyeyim, Eyfel Kulesi’ni iki parmağımın arasına sıkıştırmış gibi poz vereyim, sonra da hikâyemi atar dönerim.” Ama vize başvurusuna bakan memur “Bu sabah işe başlar, akşam kendine vergi numarası alır.” diye düşünüyor.

Haksız da sayılmazlar. Artan iltica başvuruları, tavan yapan beyin göçü ve ekonomik kriz derken gerçekten de valizini sadece anılarla değil, yeni bir hayat umuduyla dolduran çok kişi var.

SİYASİ GERGİNLİK

AB ile ilişki durumumuz “karmaşık” statüsünde olduğundan vize muafiyeti süreci yıllardır ilerlemiyor. Çünkü Türkiye, kabul ettiği 72 kriterden hâlâ 6’sını yerine getirmemiş durumda.

Eksik kalan maddeler şöyle:

  • * Terörle mücadele yasasında değişiklik.
  • * Avrupa Polis Teşkilatı (Europol) ile operasyonel iş birliği anlaşması imzalanması.
  • * Avrupa Konseyi bünyesindeki Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu'nun (GRECO) yolsuzlukla mücadele alanındaki önerilerinin uygulanması.
  • * Kişisel verilere yönelik yasal düzenlemelerin Avrupa standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi.
  • * Suç bağlantılı konularda tüm AB üyeleriyle iş birliğine gidilmesi.
  • * Türkiye üzerinden kural dışı şekilde AB ülkelerine geçiş yapan kişilerin geri alınmasına ilişkin Geri Kabul Anlaşması'nın (GKA) tüm unsurlarıyla uygulanması.

Bunlar dışında zaman zaman tekil ülkelerde yaşanan gerginlikler de olmuyor mu? Elbette oluyor. Malumunuz, aksiyon ülkesiyiz.

BELGELERDEKİ MİNİK(!) EKSİKLER

Vize başvurusunda evraklarınızda tek bir eksiklik bile varsa ret yemeniz işten bile değil. Örneğin seyahat sağlık sigortası yoksa geçmiş olsun. Kira kontratında eksik tarih mi var? Vize hayal olabilir. “Ama ben sadece Brugge’de waffle yemek istiyordum!” diye ağlasanız da, kimse evrak eksikliğini tatlıya bağlamıyor.

KOLAY VİZE ALMAK İÇİN NE YAPMALI?

Yukarıda saydıklarımız olumsuzluklar. “Hiç iyi ihtimal yok mu?” diyecek olursanız; başvurulmamış vizeden umut kesilmez. Evet, işler biraz zorlu ama “imkânsız” değil. AB ülkelerinin Türkiye ile siyasi sorunlarını yurttaş olarak çözebilme ihtimalimiz yok. Bundan gayrı, vize almak için nelere dikkat edersek şansımızı artırabiliriz? İşte önerilerimiz:

Başvurunuzu erken yapın: “Geç olsun da güç olmasın” vize başvurusu için kullanacağınız bir söz değil. Erken davranan uçağa biner. Seyahatinizden en az bir ay önce vize başvurunuzu yapmanız, sürecin zamanında tamamlanması ve aksiliklerin önüne geçmek için en önemli kriterlerden biri.

Eksiksiz belge: Ne bulduysanız koyun dosyaya: SGK dökümü, maaş bordrosu, banka hesapları, tapu, araç ruhsatı, kira sözleşmesi... Ayrıca otel ve uçak rezervasyonlarınız da gerçek olmalı. “Hele bir vizeyi alayım da sonra bakarız.” devri kapandı.

İkinci bir seyahat planı gösterin: Vize başvurusu yaparken, kısa süre içinde tekrar gideceğinizi gösteren belgeler sunarsanız örneğin Temmuz’da Yunanistan’a gidecekseniz, Ocak ayı için de aynı ülkeye uçak bileti ve otel rezervasyonu gösterirseniz, uzun süreli vize alma şansınız artar. Garanti değil, ama umut var.

Mali durum: Para önemli. Ama sadece para değil, düzen istiyorlar. Son 3-6 ay boyunca hesabınızda hareket olmalı. Aniden hesabınıza büyük bir miktar yatması, “Acaba bu para nereden geldi?” dedirtir; bu da şüphe yaratır. Gideceğiniz süre boyunca günlük en az 100-150 Euro hesabınızda olmalı. Fazlası varsa ne güzel.

Döneceğinize ikna edin: “Vallahi döneceğim” demek yetmiyor. Dönmenizi sağlayacak iş, aile, çocuk, mülk gibi bağlar sunmanız gerek. İş yerinden izin yazısı, öğrenci belgesi, tapu, araba... Ne varsa gösterin.

Mantıklı seyahat planı: İlk başvuruda “3 haftada 7 ülke gezeceğim” derseniz, konsolosluk sizin bu hayalinizi pek gerçekçi bulmayabilir. Onun yerine 5-7 günlük, iki şehirli sade bir rota çizmek daha makul. Yani önce “küçük ama gerçekçi tur” yapıp, “Avrupa’yı fethetme planlarına” sonra başlayabilirsiniz.

Geçmiş vizelerinizin kıymetini bilin: Daha önce Schengen, ABD, Kanada veya İngiltere gibi ülkelerden vize aldıysanız, bunu gururla kullanabilirsiniz. Ancak önemli bir kural var; vizeyi hangi ülkeden aldıysanız, ilk girişinizi mutlaka oraya yapmalısınız.

Örneğin Yunanistan’dan vize alıp ilk uçuşu Paris’e yaptıysanız, ikinci başvurunuzda “komşu” falan demez; Akdeniz kırgınlığı ret olarak döner.

Aynı ülkeden başvuru: Daha önce hangi ülkeden vize aldıysanız, yenilemede de aynı ülkeye başvurursanız süresi daha uzun olabilir.

Kolay vize veren ülkelere başvurun: Kalbiniz Kopenhag’da olabilir ama Danimarka o kalbi kırmaya çok meyilli. Çünkü ret oranı yüzde 40’lara dayanmış durumda. İskandinav ülkeleri, yüksek yaşam standartlarını bahane ederek adeta “Siz burada üç günde aç kalırsınız.” mesajı veriyor. Bir anlamda “davul bile dengi dengine” demeye getiriyor.

Yunanistan, Macaristan, Bulgaristan gibi ülkelerle başlamak hem mantıklı hem de daha az yıpratıcı. Üstelik daha Midilli’ye ayak basmamışken Oslo’yu hayal etmek biraz “fazla hızlı bağlanmak” sayılmaz mı?

Sonuç olarak; vize almak zor, ama imkânsız değil. Belgelerinizi eksiksiz hazırlayın, daha önce vize aldım verirler gibi bir rehavete asla düşmeyin. En küçük bir ayrıntıyı bile dikkate alın ve ve sabırlı olun.

Tüm çabalarınıza rağmen ret aldıysanız, kişisel algılamayın. Çünkü sorun sizde değil, sistemde.


ARŞİV