Öğrenciler eşit eğitim istiyor

Korona virüsü öncesinde de büyük bir problem olan ‘eğitimde eşitsizlik’, içinde bulunduğumuz şartlarda yeniden gündemde. Öğrenci Beyza Nur Çelik, “Devlet okuluna giden öğrenciyle özel okullara giden öğrencilerin eğitimi farklı, ancak sınavı aynı” diyor

11 Haziran 2020 - 13:11

Aylardır tüm hayatımızı etkisi altına alan korona virüsü, eğitim sistemini de etkilemeye devam ediyor. Okulların zorunlu olarak kapatıldığı ilk günden itibaren, eğitimin bundan nasıl etkileneceğine yönelik tartışmalar her geçen gün büyüdü. Dijital eğitim sürecinde öğrenci-öğretmen iletişimi veya materyallere ulaşma noktasında büyük sıkıntılar çeken öğrenciler, eğitimde eşitliğin olmadığını düşünüyor. Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Muammer Yıldız, özel okulların 19 Haziran’a kadar uzaktan eğitime devam edeceğini, 15 Ağustos’tan sonra 3 haftadan fazla olmamak kaydıyla yüz yüze telafi eğitimi yapacağını açıkladı. Devlet okulu öğrencileri, kendi imkânları doğrultusunda uzaktan eğitim veren özel okul öğrencilerinin gerisinde kaldıklarını düşünüyor. Peki eğitime uzun bir süre ara verildiği bugünlerde yeni mağdurların seslerini duyabiliyor muyuz? Türkiye genelindeki bütün öğrencilerin haklarını savunan Öğrenci Sendikası üyeleri, konuyla ilgili açıklamalarda bulundu.

“GERİCİ POLİTİKAYLA EĞİTİM VERİLİYOR”

Günümüzde eğitimde fırsat eşitliğinin önündeki en önemli engellerden birisinin ekonomik koşullar olduğunu belirten özel okul öğrencisi Candaş İşcan, “Türkiye’de hukuken eğitimde fırsat eşitliği olmasına rağmen kendi başına yaşayan öğrencilerin veya çocuğunu okutan ailelerin ekonomik durumu bu fırsat eşitliğinden yararlanmasını engellemektedir. Orta gelirli aileler, çocuklarının kısmen daha nitelikli bir eğitim almasını istediğinde kendi ceplerinden kısmak zorundadır” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “İktidar tüm nitelikli okulları dinci-gerici politikalarıyla, öğretmenleriyle kendi istediği şekilde eğitim veren kurumlara çevirmişken öğrencilere ve velilere özel okullardan başka çare bırakmıyorlar. Bunlara karşılık çocuklarının gerici eğitim almasını istemeyen veliler mecburen çocuklarını bir tür pazar haline gelmiş özel okullara yollamak zorunda kalıyor.”

Liseden mezun olmanın zorlaştığını belirten İşcan, “ Eğitimin ücretsiz olması hakkımız olduğu halde okulunun parasını çıkartmak için binlerce genç küçük yaşta çalışmak zorunda kalıyor. Bu dinci-gerici, piyasacı eğitim sistemine dur demek ancak bizlerin, öğrencilerin elinde.” şeklinde konuştu.

“BAŞARILI OLMAK NEREDEYSE İMKÂNSIZ”

Devlet okuluyla özel okul arasındaki eğitim farkına değinen Beyza Nur Çelik de, “Covid-19 sebebiyle akademik hayatlarımızın online platforma taşınması birçok problemi beraberinde getirdi. Bir devlet okulu öğrencisi olarak söyleyebileceğim ilk şey, milli eğitimin gerekli donanıma sahip olmamasıdır. Özel okullar karantina sürecine anında adapte olup online derslere son hızla giriş yaptığında, biz hala okullardaki eğitimin yetersiz olmasından dolayı ek olarak gittiğimiz dershanelerin başlamasını bekliyorduk. EBA TV aracılığıyla bize sunulan bilgilerin doğruluğu bile şaibeli iken, bir yandan üniversite ve liseye geçmeye hazırlanan son sınıf öğrencileri ortada kaldı diyebiliriz. Biz verilen bilginin doğruluğundan şüpheliyken özel okullarda okuyanlar hem eğitimlerini alıp hem de okul sınavlarını uyguluyorlardı. Devlet okulunda okuyup dershanesiz başarılı olmanın neredeyse imkânsız olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.

“SİSTEM BİZİ TEMBELLİĞE İTİYOR”

İçinde bulundukları eğitim sisteminin biraz da kişisel özveriye dayandığını söyleyen Beyza Nur Çelik, “İçinde bulunduğumuz eğitim sistemi bizi tembelliğe, ailelerimizi ise endişeyle itiyor.” diyerek şöyle devam etti: “Özel okullar 15 Haziran itibariyle gerekli koşullar altında açılacakken devlet okulları 31 Ağustos’ta ‘telafi’ adı altında eğitim verecek. Gerçekten de pandemi sürecinde aldığımız eğitimin bir telafisi olmalı ancak bu telafinin gerekli zamanda mı ya da gerekli yeterlilikte mi olacağı oldukça şaibeli. Özel okullar söz konusu olduğunda her şeyin programlı, belirli ve oldukça hızlı olması, maalesef devlet okullarında görebildiğimiz bir şey değil. Eğitimde fırsat eşitliği kavramını göremiyoruz.”

 “EĞİTİM FARKLI AMA SINAV AYNI”

YKS sınav tarihlerinin sürekli değişmesini eleştiren Beyza Nur Çelik, “YKS sınav tarihinin durmadan değişmesi de aslında eğitimin bir oyuncak olarak görülmesi ve geri plana atılmasının bir örneği. Virüs koşulları altında sınav tarihinin bir ay öne çekilmesi ve sonrasında maske zorunluluğu getirilmesi her şeyi zorlaştırdı. Öğrencilerin böyle önemli bir sınavdan önce kafalarının bu kadar karıştırılması gerçekten emeklerimizin hiçbir karşılığının ve öneminin olmadığını yüzümüze vurdu. Kısacası, eğitimde fırsat eşitliği denilen şey bizim eğitim sistemimizde yok, devlet okuluna giden öğrenciyle özel okullara giden öğrencilerin eğitimi farklı, ancak sınavı aynı” ifadelerini kullandı.


ARŞİV