"Göçmenler toplumun parçası"

​Türkiye’deki göçmenlerle ilgili yapılan bir araştırma, mülteci ve göçmenlerin, olumsuzluklara rağmen, toplumun parçası haline geldiklerini ortaya koydu. Araştırmaya göre göçmenleri olumsuz yönde etkileyen en önemli olgu; ayrımcılık

21 Aralık 2023 - 11:24

Türkiye’de yaşayan göçmen ve mültecilerin toplumsal katılımının detaylı fotoğrafını çeken “Göçmen Mahallerinde Yaşam: Türkiye’de 2010 Sonrası Göçler ve Göçmenlerin Toplumsal Katılımı” araştırması sonuçlandı. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nce hazırlanan araştırma, 29 Kasım’da düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı. 

Türkiye’de göçmenlerin sosyal uyumu, entegrasyonu veya toplumsal katılımı hakkındaki araştırma, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Proje Koordinatörü Cem Bico koordinatörlüğünde, Prof. Dr. Deniz Yükseker, Prof. Dr. Hatice Kurtuluş, Prof. Dr. Uğur Tekin ve Dr. Esra Kaya Erdoğan’ın akademik liderliğinde nicel ve nitelden oluşan karma araştırma yöntemi kullanılarak yapıldı. Araştırma, 2010 yılı sonrasında Türkiye’ye gelen Suriyeli ve diğer göçmenler odağında yürütüldü. Ayrıca toplumsal katılım hem göçmen ve mültecileri hem de ev sahibi toplumu içerdiği için verilerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da kapsaması durumunda sağlıklı bir şekilde oluşacağı anlayışıyla araştırmaya göçmenlerin yaşadıkları mahallelerdeki Türkiyeliler de dâhil edildi. Nicel araştırma, Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı 16 il ile Van’da, 18-49 yaş arasında kadın ve erkek Türkiyeli, Suriyeli ve diğer göçmenlerden oluşan toplam 3.866 haneden birer kişiyle yüz yüze yapılan görüşmelerle gerçekleştirildi. Nicel ve nitel araştırmanın saha çalışmaları 2022 yılı Haziran-Ekim döneminde yapıldı. Nicel araştırmaya katılan Türkiyeli katılımcılar, Türkiye nüfusunu temsilden ziyade göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı mahallelerdeki örneklemle oluşturuldu. Nitel araştırma ise nicel araştırma içerisinde de yer alan İzmir, Gaziantep, Konya, Mardin ve İstanbul’dan oluşan 5 ilde gerçekleştirildi. Bu illerde, sivil toplum kuruluşlarının (STK) çalışanları, yerel yöneticiler, muhtarlar, sağlık çalışanları, öğretmenler, sendikalar ile işveren ve meslek örgütlerinin temsilcileri gibi yetkililerle toplam 72 mülakat yapıldı.

Araştırmadan çıkan  bazı sonuçlar şöyle:

  • EN ÇOK MÜLTECİ TÜRKİYE’DE: Araştırmada derlenen verilere göre, 3,3 milyondan fazla geçici koruma statüsünde Suriyeli, başka ülkelerden 300 binden fazla mülteci ve sığınmacının yanı sıra 1,3 milyondan fazla ikamet izinli yabancı ve birkaç yüz bin kişi oldukları tahmin edilen düzensiz göçmenler Türkiye’de yaşıyor. Vatandaşlık almış 230 binden fazla Suriyeli de dâhil edildiğinde Türkiye’de 5.5-6 milyon civarında göçmen ve mülteci bulunuyor. 85 milyon civarındaki Türkiye nüfusunun tahminen yüzde 6,5-7’sini göçmenler ve mülteciler oluşturuyor. Bu veriler de Türkiye’nin zorunlu göç ülkesi olduğunu gösteriyor.

  • ÇOCUKLAR EĞİTİM ALAMIYOR: Resmî açıklamalar Suriyeli çocukların üçte birinin okula kayıtlı olmadığını gösterirken, nitel araştırma, göçmen ve mülteci çocukların bir bölümünün neden temel eğitime katılamadıklarını, katılsalar bile tamamlayamadıklarını ortaya koydu. Araştırmada, mülteci ve göçmen çocukların eğitim sisteminde yaşadığı sorunların; bir kısmının aile dili Türkçe olmayan çocuklar için destek mekanizmalarının yetersiz olması ve öğretmenlerin yabancı öğrencilerin eğitimi konusunda yeterli eğitim almamış olmaları gibi eğitim sisteminin yapısal sorunlarından kaynaklandığı belirtiliyor. 

  • GÖÇMEN KADINLAR ÇALIŞAMIYOR: Suriyeli kadınların çalışma yaşamına katılımının düşük kalması, Suriyeli ailelerdeki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derin olması ve çocukların, yaşlıların ve engellilerin bakımının yerli nüfusun görece sahip olduğu sosyal destek mekanizmalarına göçmen kadınların sahip olmaması nedeniyle kadınların omuzlarına binmesinden kaynaklanıyor.

  • ÇOCUK İŞÇİLİĞİ YAYGIN: Katılımcıların hane halkı bireylerinin çalışma durumu yaş kırılımı incelendiğinde, 7-17 yaş arasındaki Suriyeli hane halkının çalışma oranı yüzde 4, diğer göçmenlerde bu oran yüzde 3, Türkiyelilerdeyse yüzde 1,7’dir. Bu veri, çocuk işçilik olgusuna işaret etmenin yanı sıra, göçmenlerin daha genç bir işgücü oluşturduğunu da gösteriyor. 

  • GEÇİMLERİNİ ÇALIŞARAK SAĞLIYORLAR: Araştırma, toplumdaki yaygın algının tersine göçmenler ve mültecilerin büyük bir bölümünün sosyal yardımlara muhtaç bireyler değil, çalışma yaşamına girmelerindeki engelleri aşabildikleri ölçüde sahip oldukları farklı sermayelere bağlı olarak geçimlerini sağlayabildiklerini ortaya koyuyor. Göçmenler istihdama yoğun olarak katılıyor ancak çoğunlukla kayıtdışı çalışıyor.

  • GÖÇMEN AİLELER YOKSUL: Suriyeli ve diğer göçmenlerin hane gelir ortalamaları asgari ücretin altında ya da asgari ücret bandında. Araştırmada, Türkiyeli hanelerde eğitim düzeyi arttıkça hane halkı gelirinin arttığı görülürken, eğitim düzeyi daha yüksek olan Suriyeli katılımcıların hane halkı gelirlerinin ise genel olarak daha yüksek olmadığı ortaya çıktı. Diğer göçmenlerde ise küçük oranlarda da olsa eğitim düzeyindeki artışa paralel hane halkı gelirinin de arttığı görülüyor. Bu durum çalışma izni alma koşullarının zor olması nedeniyle Suriyeliler açısından vasıfsızlaşmaya işaret ediyor.

  • HAKSIZLIĞI EN FAZLA İŞYERLERİNDE YAŞIYORLAR: “Türkiye’de yaşadığınız dönem boyunca herhangi bir haksızlığa uğradınız mı?” sorusuna Türkiyeli katılımcıların yüzde 88’i, Suriyelilerin yüzde 79,9’u, diğer göçmenlerin ise yüzde 83,6’sı “hayır” cevabı veriyor. Haksızlığa uğradığını belirten katılımcıların “Hangi sebeplerden dolayı haksızlığa uğradıkları” sorusuna verdikleri cevaplarda, Türkiyeliler en çok ekonomik durum, cinsiyet ve etnik kimlik nedeniyle haksızlığa uğradıklarını beyan ederlerken, Suriyelilerin yanıtlarında dil, milliyet ve ekonomik durum, diğer göçmenlerde ise yabancı olmak, milliyet, etnik kimlik ve dil yanıtlarını öne çıkıyor. “Hangi durumlarda haksızlığa uğradınız?” sorusuna cevaben üç gruptaki katılımcıların verdiği yanıtlar arasında, işyerinde haksızlığa uğrama öne çıkıyor. 


ARŞİV