Evde şiddet arttı; kadınlar mücadeleyi büyütüyor

Korona virüsü günlerinde “Evde Kal” çağrısına uyan kadınlar, aile içi şiddetten kaçamıyor. Buna karşılık kadınlar daha çok dayanışma gösteriyor

05 Haziran 2020 - 02:34

HABER: Simge KANSU/ Görkem DURUSOY

Korona virüsünü kontrol altına alabilmek için tüm dünyada çeşitli önlemler alındı. Bunlardan biri de, hastalığın yayılmasını engellemek için alınan karantina tedbirleri oldu. Fakat bu tedbirler, aile içi şiddet problemini de beraberinde getirdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri İstanbul İl Koordinasyonu ve Üniversite Kadın Meclisleri komitesinde yer alan Esin İzel Uysal, hem Şiddetten Korunma Kılavuzu hakkında bilgi verdi hem de verdikleri mücadeleye dikkat çekti.

“KADINLAR EVE HAPSOLDU”

Esin İzel Uysal, herkesin salgın yüzünden evlere kapandığı bir dönemde şiddetin artmasının da beklenen bir şey olduğu dile getirdi. Uysal, “Salgın günlerinin başında, şiddetin artacağını öngörüp devletin bununla ilgili acil önlem alması gerektiğini söylemiştik. Olağan dönemde bile evler, kadınlar için en tehlikeli yerler. Verilerimiz, kadınların en çok evde ve kendilerine yakın olan kişiler tarafından öldürüldüğünü söylüyor. Kadınlar 11 Mart’tan bu yana, kendilerine şiddet uygulayan kişilerle aynı eve hapsolmuş durumda. Karantina için alınan hiçbir tedbir, kadınların diğer haklarına erişimini zorlaştırmamalı. Bunun en can yakıcı boyutu hiç şüphesiz kadın cinayetleri. Bunun engellenmesi için de devlete çok ciddi sorumluluk düşüyor” ifadelerini kullandı. Hazırlamış oldukları Şiddetten Korunma Kılavuzu’na da değinen Uysal, “Hem kamu kurumlarının yapması gerekenler hem de kadınların yapması gerekenler bu kılavuzda mevcut. Kadınların 7/24 ulaşabileceği destek hatları kurulmalı, online başvuru mekanizmaları geliştirilmeli. Sığınma evi konusunda ciddi bir eksiklik var, korona virüsü günlerinde bu ihtiyaç çok daha fazla. Sığınma evi sayısının artırılması gerekiyor, tabi ki bu dönemde hijyen koşullarına da uygun olması gerekiyor” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Korona virüsü günlerinde, kadınların sağlıklarından endişe ettikleri için veya kendilerine şiddet uygulayanlarla birlikte yaşamak zorunda kaldıkları için haklarını kullanmayı ertelediklerini görüyoruz. Bu konuda da devletin, kadınların haklarına erişimini kolaylaştırması gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi de zaten bunu söylüyor. Şiddetin hiçbir zaman hiçbir bahanesi olamaz, her ne koşul olursa olsun devlet kadınları korumak, şiddeti önlemek zorundadır.”

“KADINLAR CİNAYETLERİ DURDURACAK”

Yakın bir zamanda hayatını kaybeden Zeynep Şenpınar hakkında konuşan Esin İzel Uysal, “Bayram sabahı Zeynep Şenpınar’ın ölüm haberini aldık. Gencecik bir arkadaşımız, ayrıldığı erkek tarafından öldürüldü. Herkes bayram kutlarken kadınlar öldürülüyor. Buna rağmen hala bahane bulmaya çalışanlar var. AKP’li İBB Meclis Üyesi, ‘Özgürlük düşkünü kadınların aynı hikâyesi’ cümlesini kullanmıştı. Devlet İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamayınca, kadınların öldürülmesine göz yumunca herkes bundan cesaret buluyor tabii.” şeklinde konuştu. Uysal, “Zeynep’ten birkaç gün önce 17 yaşındaki Ceren Kultaş, tanımadığı biri tarafından öldürüldü. Birkaç gün önce 22 yaşında Gülnur Kocabaş, ayrılmak istediği erkek tarafından sokak ortasında öldürüldü. Evet, maalesef hikâyeler aynı. Kendi ayakları üzerinde durmak isteyen kadınlar ve bunu kendilerine yediremeyip en sonunda kadınların yaşam haklarını bile ellerinden alan erkekler. Ama bu hikâyede, öldürülen her bir kadının arkasından mücadeleyi daha da büyüten kadınlar var. Kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışanlar bunu da unutmasın. Çünkü o kadınlar, şiddeti ve kadın cinayetlerini durduracak.” ifadelerini kullandı.

ÇÖZÜM; İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

İçişleri Bakanlığı tarafından açıklanan verilerin gerçeği yansıtmadığını dile getiren Esin İzel Uysal, konuyla alakalı şunları söyledi: “Tüm dünyada kadına yönelik şiddet artarken, Türkiye’de bunun azaldığını söylüyorlar. Bakanlık 11 Mart – 20 Mayıs arasında 33 kadının erkek şiddeti ile öldürüldüğünü söylüyor. Bu rakam bizim verilerimize göre 53. 1 Haziran’da Mayıs ayı verilerimiz açıklanacak. Herkes bu verileri incelesin, önceki aylara da baksınlar. Her ay öldürülen kadınların isimlerini, hikâyelerini, neden ve kim tarafından öldürüldüklerini paylaşıyoruz. Bakanlık da incelesin bu verileri. Eğer gerçek rakam 33 ise, her bir kadının ismini açıklasınlar. Bizim verilerimizde kadın cinayeti olarak geçen, hangi ölümü neden kadın cinayeti olarak saymadıklarını da açıklasınlar.”

Çözüm yolu olarak İstanbul Sözleşmesi’ni işaret eden Uysal, “Türkiye, ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak zorundadır. Uygulamayanlar, İstanbul Sözleşmesi’ne saldıranlar ve bunun önünü açanlar da her kadın cinayetinden sorumludur” dedi.

 “Kadınların haklarına her ne kadar saldırsalar da, bir yandan büyüyen bir kadın mücadelesi de var” diyen Uysal, her gün birçok kadının aralarına katıldığını ve mücadeleye destek verdiklerini belirtti. Uysal, “Hiçbir kadın asla yalnız yürümeyecek, yalnız hissetmeyecek. Ben de bir şeyler yapmalıyım diyen bütün kadınlara çağrım, siz de bize katılın birlikte daha güçlü mücadele edelim” diyor.


ARŞİV