Kozyatağı’nda bulunan Buket Yaşlı Bakım Merkezi’ndeyiz. Burası, sahibi sanatsever Suat Öztürk sayesinde muadillerinden farklı bir yapı. Zira buranın içinde bir sanat merkezi var; kurum ile aynı adı taşıyan Buket Art Gallery. Bu galeride bugünlerde farklı bir serginin heyecanı yaşanıyor; bu kez duvarlarda sadece ünlü sanatçıların değil, bizzat huzurevi sakinlerinin çalışmaları asılı!
Süreci başa saralım; her şey, bundan 2 sene evvel annesini kaybeden sanat insanı Güler Altındağ’ın, kabristan sonrasında Buket Yaşlı Bakım Merkezi’ni ziyaretiyle başlamış; “Suat Bey’den davet almıştım. Açıkçası daha önce hiç huzurevinde bulunmamıştım. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Ama içeri girdiğimde herkesin dans ettiğini, eğlendiğini gördüm. Çok şaşırdım.”
“O an beni dönüştürdü” diyen Altındağ, yas sürecinin bu projeye nasıl yön verdiğini “Annemin kaybından sonra içsel bir yolculuğa çıktım. Bu süreç belleğin sessizliklerini, aktarılmamış duyguların hayatımızdaki yerini daha derinlemesine düşünmeme sebep oldu.” diye anlatıyor. Güler Hanım buradan hareketle “Bellek: Kuşakların Diyaloğu” adlı projeyi oluşturmuş. Amaç bu huzurevinde kalan kişiler ile sanatçıların yarenlik edeceği bir sanat ortamı yaratmak.
“KAYBOLMUŞ BAĞLARI YENİDEN KURMAK...”
Kendisi de bizzat 7 yıldır sanat dünyasının içinden bir isim olduğu için sanatçıları belirlemekte de onları ikna etmekte de hiç zorlanmamış. Böylece hafıza konularında çalışan ve sosyal sorumluluk yönü olan 4’ü erkek 4’ü kadın 8 sanatçı ile anlaşmış. Ardından sanatçıların özgeçmişlerini huzurevine iletmiş. Zira orada kalan kişileri en iyi tanıyan huzurevi yönetimi. Sonra da huzurevi sakinleri ile sanatçılar eşleşmiş.
Sekiz sanatçıyı sekiz bakım merkezi sakiniyle birebir eşleştirme fikri, bellekte oluşan boşlukları birlikte tamamlamaya yönelik bir arayış olduğunu söylüyor Güler Altındağ ve ekliyor: “Bu karşılıklı üretim ve diyalog süreciyle, kaybolmuş bağları yeniden kurmak ve ortak bir hafıza oluşturmak istedim.”
BİR AYLIK ORTAM ÜRETİM
Sanatla terapi niteliği taşıyan sürecin ilk buluşması 17 Şubat’ta gerçekleşmiş. Ardından mart ayı boyunca devam eden atölye sürecinde sanatçılar ve yaşlı bireyler yani kuşaklar bir araya gelerek hayat hikâyelerini, anılarını ve duygularını sanat aracılığıyla paylaşmışlar.
İşte bu özgün birlikteliklerden ortaya çıkan eserler de 5 Mayıs Pazartesi günü itibariyle halka açıldı. Güler Altındağ, Türkiye’de ilk kez bu kadar kapsamlı, profesyonel sanatçıların yaşlı bireylerle birebir çalıştığı bir atölye süreci yaşandığını iddia ediyor; “Hepsine tek tek tanık oldum. Her bir sakin, zamanla açıldı. Duygular imgelerle yansıtıldı, hayaller imgelerle kuruldu. Gözleri dolanlar, ‘Bize nasıl böyle bir şeyi yaşattınız?’ diyenler oldu. bu süreç hepimizi dönüştürdü.” diyor.
Toplumdaki huzurevi algısına da değinen Altındağ, kendi önyargılarını bu süreçte fark ettiğini ve dönüştüğünü söylüyor: “Daha önce hiç huzurevine gitmemiştim. Sanatla ilgilenen, üretmeye devam eden bireylerle tanıştım burada. Sanatın yaş ve hastalık tanımadığını gördüm.”
Sanatçılar ve huzurevi sakinlerinin isimleri şöyle:
Beksultan OĞUZ / Ergün SOLAK
Beyza BOYNUDELIK / Meliha KONAKÇIOĞLU
Buket GÜRELİ / Lütfü ÖZCAN
Çağrı SARAY / Ayla DOĞAN
Demet YALÇINKAYA / Fehiman ÇETİN
Devabil KARA / Ayhan ÇETİNER
Hakan CİNGÖZ / Hülya TİRYAKİ
Seydi Murat KOÇ / Sevilay SELÇUK
GÜNDÜZ VASSAF’TAN SERGİ İÇİN YAZI
Proje için “Sanatın Kendisi Olmak” başlıklı bir yazı kaleme alan yazar-psikolog Gündüz Vassaf, hepimizin hikayelerimizin bütünü olduğunu belirtiyor: “Doğumumuzla hikayelerimizi yazıyoruz. İlk günlerimizi yakınlarımızın tanıklığından dinliyor, çocukluğumuzun fotoğraflarıyla kendimizle tanışıyor, oyuncaklarımızla anılar biriktiriyoruz. İlk adımlarımızla bilmediğimiz yollara koyuluyor, yaşamımızı gittiğimiz yerlere dokunuşlarımızla bütünleştiriyor, geçmişimize açtığımız pencerelerden yeniden açılan renk, koku ve duygularla kendimizle tekrar tekrar merhabalaşıyoruz.
Derken, bir bakıyoruz, onca yıl günleri kovalamışken günler bizi kovalamaya başlamış. Yaşamla dopdoluyken, yaşamımızın seyircisi olmuş, hayallerimiz anılara dönüşmüş.
Tam da bu noktada hoş geldin Güler Altındağ. Annesinin ardından yola çıktığı, “Bellek: Kuşakların Diyaloğu” serüveninde, sanatkarla huzurevi sakinlerini harekete geçirerek onları yoldaş kılmakla kalmamış, dünlerini sanatın sonsuzluğuna kavuşturmuş. Dileğim, Buket Art Galerisi'nin ev sahipliğinde açılan bu sergi hepimizin, çocukluğumuzdan da bildiğimiz, özde sanatçı olduğumuz anlayışının yaygınlaşmasını başka örneklerle sürdürür.
Hepimiz davetliyiz... Dirilen anıların dinamizminden esinlenen sanatçılar huzurevi sakinleri, aralarında kurdukları köprülerle bizlere göz kırpıyor, ‘Sanatın seyircisi değil kendisi ol,’ diyor.”