Gün geçmiyor ki, köklü bir geçmişe sahip güzel Kadıköy’ümüze dair bir kitap yazılmasın. Onlardan biri yakın zamanda raflarda yerini aldı: “İstanbul Apartmanları/Kadıköy”
Tarihçi-yazar Turan Farajova’nın kaleme aldığı bu kitap aslında bir serinin ikinci halkası. İlk kitabında İstanbul'un ilk apartmanlarının bulunduğu Beyoğlu'nu odağına alan yazar, bu kez karşıya geçiyor ve Anadolu Yakası'nın ilk apartmanlarına ev sahipliği yapan Kadıköy'ü inceliyor. Epona Kitap’tan çıkan 173 sayfalık fotoğraflı büyük boy bu eser, Kadıköy’ü 5 bölümde inceliyor. İlk bölümde ilçenin antik dönemden bugüne tarihini aktarılırken, diğer bölümlerde sırasıyla Moda, Yeldeğirmeni ve Haydarpaşa, Bostancı-Feneryolu, Fenerbahçe-Kalamış ve Göztepe-Erenköy hattı anlatılıyor. Seri apartman temalı olmasına rağmen bu kitapta, Kadıköy apartmanlarının yanı sıra Süreyya Operası, Hasanpaşa Gazhane gibi önemli yapılara da yer veriliyor.
Detayları, Müze Gazhane’de görüştüğümüz Turan Farajova’ya sorduk.
Bu kitap serinin ikinci halkası. Beyoğlu’ndan sonra sizi Kadıköy’e yönelten neydi?
Beyoğlu Avrupa Yakası’nın en gözde bölgesiyken, Kadıköy de Anadolu Yakası için aynı konumda bana göre. İstanbul Apartmanları’nın odak noktası olan İstanbul’un en tarihi apartmanları da yine Beyoğlu ve Kadıköy’de diyebiliriz. Bu sebeplerin yanı sıra bana göre tarihiyle iki ilçe arasında oldukça benzer noktalar da var. Beyoğlu, Levanten ve gayrimüslimlerin kışlık evleriyken, Kadıköy sayfiye yeridir onlar için.
Anadolu Yakası’nın ilk apartmanlarının Kadıköy’de inşa edildiği bilgisi sizi Kadıköy’ün mimari belleğini araştırmaya yönelten ilk kıvılcım mıydı?
Elbette. Yeldeğirmeni’nin ilk apartman semti unvanı, Kadıköy’ün başlı başına İstanbul Apartmanları’na konu olmasını sağladı. Sadece Yeldeğirmeni de değil Moda’da birçok önemli mimar tarafından tasarlanmış dönem apartmanları da -tarihi nitelik taşımasalar da- mimari açıdan Kadıköy’ü önemli bir yere taşıyor.
Kitabın önsözünde “Beklenenler her zaman gerçekleşmeyebiliyor” diyorsunuz. Araştırma sürecinde sizi en çok şaşırtan ne oldu?
Beklentim Kadıköy’ün gayrimüslim ve Levanten semti olması yönündeydi, ancak araştırdığımda buranın Millî Mücadele Dönemi’nde aktif görev almış isimlerden edebiyatçılara pek çok isme ev sahipliği yaptığını gördüm. Beni en çok etkileyen ise Dr. Esat Işık’ın hayatını adadığı mesleğini Millî Mücadele uğruna bir kenara bırakması ve Kadıköy’deki evini gizli bir toplantı merkezine çevirmiş olması.
Kadıköy gibi çok katmanlı ve yönlü bir bölgeyi incelerken hangi kaynaklardan yararlandınız?
Bir ilçenin ötesinde Kadıköy, başlı başına bir dünya ve kendine has özellikleri var. Kadıköylüler ise Kadıköy konusunda kırmızı çizgileri olan bir kesim. Hem onların gözünün arayacağı bilgilere erişmek hem de kitabın odağını değiştirmemek için Fenerbahçe Spor Kulübü’nden akademik tezlere, anı kitaplarından makalelere pek çok çeşitte kaynaktan faydalandım.
Yerel halkın hafızasına da yer veriyorsunuz. Bu tanıklıklara nasıl ulaştınız?
Açıkçası bu konu, kitaba dair aklıma gelen en son şey oldu. Beyoğlu’nun aksine Kadıköy’ün hala hatırı sayılır düzeyde lokal sakine ev sahipliği yapması, eski Kadıköylülerin mahalle değiştirseler de Kadıköy’den ayrılmaya pek yanaşmamaları, ayrıldıklarında ruhlarından bir parçayı burada bırakmaları bana bu bölümü yapmak için ilham oldu. Ben de Kadıköylü olup, burayı çok seven ve hayatında Kadıköy’ün izlerini taşıyan tanıdıklarımdan kısa yazılar aldım. Bence Beyoğlu kitabından farkı da bu.
Kitapta yalnızca yapılar değil; aileler, sanatçılar ve politik figürler de yer alıyor. Mimari ile sosyal tarihi iç içe anlatma fikri nasıl doğdu?
Bir binayı unutulmaz kılan şeyin tasarımı kadar barındırdığı hikayesi olduğunu kendimden fark ettim. Beğendiğim ancak hikayesi olmayan yapılara olan düşüncelerim daha geçici iken, hikayesiyle bütünleştiğim yapılar hayatımda yer kaplıyorlar. Bunun sadece benim için değil oldukça fazla sayıda insan için de böyle olduğunu fark edince, mimariyle birlikte hikayelere de yer vermenin önemini anladım.
“VAZGEÇİLMEZ BİR YUVA”
Levantenlerden Jön Türklere, Cumhuriyet aydınlarından sanatçılara uzanan geniş bir yelpazeyle karşılaşıyoruz. Kadıköy’deki bu kültürel çeşitlilik size ne düşündürdü?
Kadıköy, birbirinden oldukça farklı bunca insanı kucaklamayı ve kendini sevdirmeyi başarmış bir bölge. Saraydan halka, iş adamlarından siyasilere her kesimden insanın ortak noktası, buraya ait hissetmeleri ve hayatlarının son yıllarını burada geçirmiş olmaları. Bu açıdan sadece bir yerleşim yeri değil aynı zamanda vazgeçilmez de bir yuva olmuş.
Kadıköy son yıllarda büyük bir dönüşüm geçiriyor. Kitapta incelediğiniz yapılardan kaçı hâlâ ayakta?
Kitapta ayakta olan yapıları incelemeye alıyorum, aslında özelliği de bu. Envanter olmak üzere hazırlıyorum.
Bu bağlamda İBB Miras projelerine dair ne söylemek istersiniz?
İBB Miras, İstanbul kent mirasının başına gelmiş en iyi şey olabilir. Bunu bir tarihçi olarak tüm samimiyetimle söylüyorum. Hem Beyoğlu hem Kadıköy kitabında birçok İBB Miras projesine yer verdim. Belediyeye bağlı bir ekiple, belediye öz kaynaklarıyla bu kadim şehrin mirasına sahip çıkmak çok yerinde ve geç kalınmış bir fikir. Bu vizyonla kültürel mirasa değer katan Mahir Polat, Oktay Özel ve değerli İBB Miras ekibine de müteşekkirim.
“Bütün bu semtlere Kadıköy demem Kadıköylüleri kızdırabilir” diyorsunuz. Kadıköy’ün içindeki semt kimlikleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
İşin şakası tabii. Bazen Moda’ya, Erenköy’e Kadıköy demem oranın kadim sakinlerinin sitem etmesine sebep olabiliyor. Onlar için Kadıköy Kadıköy’dür, Moda Moda’dır. Moda, Cadde, Erenköy, Suadiye gibi mahalleler Kadıköy kadar öne çıkmayı başarmış özel bir kimliğe sahiptir. Bu nedenle sakinleri zaman zaman Kadıköylü olarak değil mahalleleriyle anılmayı tercih ediyorlar.
Sizin Kadıköy’le kişisel bağınız nedir?
Açıkçası Kadıköy hep mesafeli yaklaştığım o yerdir. Kadıköy sınırları içerisinde yaşamak, Kadıköy’ü yaşamak bende hiç yer edinmedi. Kadıköylü olmanın farklı bir ruhu ve çekiciliği var. Benim için ise burası çok sevdiğim dostlarıma yuva olan, zaman zaman kendi evim olan Avrupa Yakası’ndan bunaldığımda kaçıp kafamı dinlemek istediğim o yerdir. Ben Kadıköy’de dinlenmeyi çok seven bir Avrupa Yakalıyım. Kadıköylülerin (bana göre) şehrin geri kalanından farklı olan yaşantılarını gözlemlemek de keyif aldığım şeylerden birisi.
(Farajova, Kadıköy’deki İstanbul Kitapçısı'nda kitabı imzalarken)
Arka kapakta Nazım Hikmet’ten "Hey Hikmet'in oğlu, Hikmet'in oğlu Tuna'nın suyu olaydın Karaorman'dan geleydin, Karadeniz'e döküleydin, Mavileşeydin mavileşeydin mavileşeydin, Geçeydin Boğaziçi'nden başında İstanbul havası, Çarpaydın Kadıköy iskelesine, çarpaydın çırpınaydın, vapura binerken Memet'le anası" alıntısı var. Bu dizeleri seçmenizin özel bir nedeni var mı?
Nâzım’ın hayatı, aşkları son zamanlarda en çok ilgimi çeken konulardan birisi. Çalkantılı aşk hayatı bir yanda vatan sevdası diğer yanda. Dizelerine ise Kadıköy sevgisini yerleştirecek kadar da gerçek bir Kadıköylü. Tüm bu sebeplerden, içimden ona özel bir yer vermek geldi diyebilirim.
Serinin devamı gelecek mi? Üçüncü durak olarak düşündüğünüz başka bir semt var mı?
Seri devam edecek evet. Kadıköy sonrası ilk işim Beyoğlu kitabını güncellemek olacak, hala oldukça fazla sorulmakta yeni baskısının gelip gelmeyeceği. Üçüncü durak ise sürpriz olarak kalsın.
Kadıköy’ü hiç bilmeyen biri bu kitabı okuduktan sonra sizce nasıl bir izlenim edinir?
Kadıköy’ü hiç bilmeyen biri için bu kitapta çokça hap bilgi bulunuyor. Kadim tarihi, Fenerbahçe’si, Levantenleri, rıhtımı, iskelesi ve daha bilinmesi gereken birçok unsurunu görsellerle tanımış ve ön bilgileri almış olacak. Detaylı okuma yapmak istediğinde de kaynakça bölümünü incelemesi yeterli olacak.
Son olarak, kitapta yer almayan ama mutlaka yer almalı dediğiniz hikâye ya da kişiler varsa, gelecek baskılar için okurlarınıza bir çağrınız var mı?
Tabii. Kadıköy gibi büyük ve her mahallesi şahsına münhasır güzellikte olan bir bölge için her zaman öneriye açığım. Kitapta bahsi geçmesi gereken isimler konusunda bana her zaman ulaşabilirler.
FARAJOVA HAKKINDA
Turan Farajova, 18 Nisan 1991'de Azerbaycan, Bakü'de dünyaya geldi. Tüm eğitim hayatını, 1995 yılından beri yaşadığı İstanbul'da geçirdi. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde Ticari Diplomasi ve İstanbul Üniversitesi'nde Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi bölümlerinde yüksek lisansını tamamladı. Turan, doktora eğitimine yine İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi bölümünde devam ediyor. Mimariye ve kent tarihine olan merakı, 2014 yılından itibaren İstanbul odaklı kent tarihi araştırmalarına yönelmesini sağladı. Turan, özellikle 19. yüzyıl sonları ve 20, yüzyıl başlarındaki İstanbul'u sosyal açıdan ele almak ve incelemekten keyif alıyor.