7 yılda 78 ülke gezen fotoğrafçı

Dünyayı keşfederken “yol arkadaşı fotoğraf makinesini” hiç yanından ayırmayan Resul Gümüş, “Fotoğrafçılık, cep telefonlarının fotoğraf çekme özelliklerinden dolayı meslek olarak bitme noktasına geldi” diyor

06 Ocak 2021 - 23:55

Fotoğraf ve seyahat tutkusu sayesinde 7 yılda 78 ülke gezen Resul Gümüş, dünyada görülmesi gereken 100 yerden 60 tanesini gördüğünü dile getiriyor. Gezerken mümkün olduğunca çok yer görmeyi amaçlayan Gümüş, gittiği bütün şehirlerden magnet ve objeler topluyor. Resul Gümüş şu anda 2000 parçalık bir koleksiyona sahip. 

Stüdyo Olimpik adında bir baskı laboratuvarında çalışan İnegöl doğumlu 47 yaşındaki fotoğrafçı Resul Gümüş, fotoğrafçılığa başlama hikâyesini şöyle anlatıyor: “Ortaokul yıllarında basit kompakt filmli bir makinam vardı. Çevirmeli ve iki objektifliydi. 2004 yılında yeni çıkan dijital kompakt fotoğraf makinasıyla tanıştım. İnegöllü fotoğraf sanatçısı İbrahim Peynirci ile tanıştıktan sonra 2008 yılında İFSAD’ı (İnegöl Fotoğraf Sanatı Derneği) kurduk. Sonrasında  İFSAD dernek başkanlığını yürüttüm. Bu dönemde fotoğraf konusunda uzman hocalarla fotoğraf okumaları ve fotoğraf çekimleri gerçekleştirdik. Aynı zamanda başka bölgelerden gelen fotoğrafçı arkadaşlarımızla da tanışma fırsatı yakaladık.” 

“DÜNYANIN 7 HARİKASINI GEZDİM”

Büyük bir seyahat tutkunu olan Resul Gümüş, çocukluğundan beri coğrafyayı çok sevdiğini belirtiyor. Gümüş, “Küçüklüğümde dünya atlasını elimden düşürmezdim. Bütün başkentleri ezberlemiştim. Önceleri çevremizi geziyordum. Zamanla Türkiye ve sonrasında herkesin hayali olan dünyanın çeşitli yerlerini gezme şansına sahip oldum. Dünyanın 7 yeni harikasını ve 78 ülkeyi fotoğrafladım. Dünyada görülmesi gereken 100 yerden 60 tanesini yedi yılda gördüm. Gezerken mümkün olduğunca çok yer görmeyi amaçlıyorum. Hatta mümkünse gittiğim yolun dönüşünü farklı yoldan yapıyorum.” diyor ve en iyi fotoğraf karelerini yakaladığı ülkelerden bahsediyor: “Doğa olarak en iyi fotoğrafları yakaladığım ülkeler Kanada, İzlanda ve Norveç. Kültür ve yaşam çeşitliliği olarak Hindistan, Kudüs ve Mısır. İlkel yaşam olarak Papua’daki Dani Kabilesi ve Torajalar. Bunların dışında İsveç’te kuzey ışıklarını ve Serengeti’de büyük göçü fotoğraflamak çok güzeldi.” 

Daha önce Kadıköy’de de fotoğraf çektiğini belirten Gümüş, “Haydarpaşa Garı’nı yanmadan önce fotoğraflama şansım olmuştu. Kadıköy’den eylül ayında güneşin batışı Ayasofya üzerinden oluyor ve nefis bir görüntü ortaya çıkıyor. Bir de Fenerbahçe taraftarıyım. Birkaç defa Şükrü Saraçoğlu’nda maç fotoğrafları çekmiştim. İlerleyen zamanlarda tekrardan Kadıköy’de fotoğraf çekmek istiyorum.” diyor. 

“SABIR, EMEK VE YETENEK AZALIYOR”

Hem bir gezgin hem de bir fotoğrafçı olan Resul Gümüş, bu işi yapmak isteyenlere tavsiyelerde de bulunuyor. Gümüş, “Fotoğrafçılık, cep telefonlarının fotoğraf çekme özelliklerinden dolayı meslek olarak bitme noktasına geldi. Artık herkes fotoğrafçı adayıdır. Eskiden yılları alan öğrenme işi internetten, sosyal medyadan kolayca öğrenilebiliyor. Çektiğiniz kötü bir fotoğrafı bile çeşitli programlar ve filtrelerden geçirerek güzel bir fotoğraf haline getirebiliyorsunuz. O eskiden gösterilen sabır, emek ve yetenek azalıyor. İnsanlara tavsiyem bu işe meslek olarak değil de hobi olarak devam etsinler. Kendilerine yakın fotoğraf derneklerinden ve sosyal medyadan makina kullanımı, kompozisyon ve ışık üzerine eğitimler alabilirler. Fotoğrafların etkisi, çeken kişinin donanımı hakkında bilgi veriyor.” ifadelerini kullanıyor ve şunları ekliyor: “İyi bir fotoğraf için dört unsurun bir arada olması gerekir. Zaman, istek, yetenek ve maddiyat. Bunlardan birinin eksik olması, masa ayağının birinin eksik olması gibidir. En güzel ışık zamanları sabah ve akşam ışıklarıdır. Güneşin geliş açısına göre çekeceğimiz yeri öncesinden görmekte fayda vardır. Öğlen güneşinde ışık anlamında verim zor oluyor. Mesela ben Çin Seddi’ne öğlende gittiğim halde akşam güneşini beklemiştim. İstek ve yetenek çok önemlidir.”

“KGB AJANLARI SORGULADI”

Seyahat sırasında başından geçen ilginç olayları da anlatan Gümüş, “Rusya’da 24 saatlik tren yolculuğundan sonra KGB ajanları tarafından kapalı kapılar ardında sorgulandım. Papua’ya gitmeden önce sigorta yaptırmıştık ve ilkel kabile ziyaretlerimizde oldukça korkmuştuk. Meksika’da metroda telefonumu çalmışlardı. Mısır’da Nil Nehri kıyısına çıkmadan kısa bir süre önce bomba patlamıştı. Şans eseri bize bir şey olmamıştı. Oldukça ilginç deneyimlerdi.” diyor ve bundan sonraki hedeflerinden bahsediyor: “2020 başında 8 ülke gezdim. Sonrasında benim sakatlık yaşamam ve pandemi nedeniyle yurtdışı gezilerimiz maalesef olmadı. Hedefim ilk etapta 100 ülkeyi tamamlamak. İkinci kez aynı ülkeye gitmektense görmediğim, gitmediğim ülkeleri ve yerleri fotoğraflamak isterim. Mesela İran henüz gitmediğim, gidenlerin memnun olduğu bir ülke. Orta Asya ülkeleri, Avustralya, Yeni Zelanda, İsviçre gezmeyi hedeflediğim ülkeler.”


ARŞİV