22 yıldır kestane tezgâhının başında
Sokakta, tezgâhının başında yıllara meydan okuyan kestaneci, mis kokulu çıtır çıtır kestaneleri Kadıköylüler için közlüyor
Aysel KILIÇ
Kış muhakkak ki hepimize farklı bir tat, farklı bir kokuyu çağrıştırır. Kestane belki de bizi bir kokuda birleştiren tek şey. Kimimizi bir evde, sıcacık soba etrafında buluşturur, kimimizi de sokakta bir tezgâh başında. Havaların soğuduğu şu günlerde, kestane kokusu da evlerde ve sokaklarda iyice hissedilir oldu. Biz de bu kokuyu aldık ve kendimizi bir kestane tezgâhının başında bulduk.
Çıtır çıtır, mis kokulu kestanelerin bulunduğu tezgâh, Kadıköy PTT’nin hemen yan sokağında. Kestaneci, yıllardır aynı sokakta, tezgâhının başında. Soğuk havaya aldırmadan kestaneleri ateşte közleyen kestaneci, bir yandan tezgâhına gelen müşteri için kese kâğıdına koyduğu kestaneleri tartıyor, diğer yandan bizimle sohbetini sürdürüyor. “Hava çok soğuk ama biz bu soğuklara çoktan alıştık” diyen kestaneci, hikâyesinin en başına dönüyor anlatmaya.
KASTAMONU’DAN FİKİRTEPE’YE
Fikret Günar 39 yaşında. 15 yaşında ailesiyle Kastamonu’dan İstanbul’a göç etmiş. İlk durakları Fikirtepe olmuş. Çocuk yaşta eli ekmek tutmuş. Ona ekmek kapısı olan tezgâhıysa, 22 yıl boyunca kışın soğuğunda kestane, yazın sıcağında mısır taşıyarak sahibine yoldaş olmuş. “Yedi kardeşiz. Yokluk içinde okuyup meslek sahibi olma şansımız olmadı” diyen Günar, 4 çocuğunu okutmak için ekmek kavgası veriyor.
Kentsel dönüşümün uygulandığı Fikirtepe’de kiracı olan Günar, “Oturduğumuz evleri yıkıyorlar. Şimdi de ev sorunuyla karşı karşıyayız” diyor ve ekliyor: “Bu tezgâhla bugüne kadar geldim, umarım bundan sonra da kimse tezgâhlarımıza dokunmaz, ekmeğimizi elimizden almaz.“
“BU TEZGÂH BENİM HERŞEYİM”
Tezgâhtaki çıtır çıtır sıcak kestaneler gram ile satılıyor. Kestanenin 100 gramı 6 TL, 200 gramıysa 10 TL. Günde en fazla 80 TL kazandığını söyleyen Fikret Günar, “Sabahtan akşama kadar, yağmur, kar, soğuk demeden buradayım. Ama kimi zaman hiç kazanmadan eve döndüğüm de oluyor. Yine de bu tezgâh benim her şeyim. Bıkmadan, yorulmadan bu işi yapıyorum. Kadıköylülere çıtır çıtır sıcak kestaneler sunmak beni mutlu ediyor” diyor.
Çıtır çıtır, mis kokulu kestanelerin bulunduğu tezgâh, Kadıköy PTT’nin hemen yan sokağında. Kestaneci, yıllardır aynı sokakta, tezgâhının başında. Soğuk havaya aldırmadan kestaneleri ateşte közleyen kestaneci, bir yandan tezgâhına gelen müşteri için kese kâğıdına koyduğu kestaneleri tartıyor, diğer yandan bizimle sohbetini sürdürüyor. “Hava çok soğuk ama biz bu soğuklara çoktan alıştık” diyen kestaneci, hikâyesinin en başına dönüyor anlatmaya.
KASTAMONU’DAN FİKİRTEPE’YE
Fikret Günar 39 yaşında. 15 yaşında ailesiyle Kastamonu’dan İstanbul’a göç etmiş. İlk durakları Fikirtepe olmuş. Çocuk yaşta eli ekmek tutmuş. Ona ekmek kapısı olan tezgâhıysa, 22 yıl boyunca kışın soğuğunda kestane, yazın sıcağında mısır taşıyarak sahibine yoldaş olmuş. “Yedi kardeşiz. Yokluk içinde okuyup meslek sahibi olma şansımız olmadı” diyen Günar, 4 çocuğunu okutmak için ekmek kavgası veriyor.
Kentsel dönüşümün uygulandığı Fikirtepe’de kiracı olan Günar, “Oturduğumuz evleri yıkıyorlar. Şimdi de ev sorunuyla karşı karşıyayız” diyor ve ekliyor: “Bu tezgâhla bugüne kadar geldim, umarım bundan sonra da kimse tezgâhlarımıza dokunmaz, ekmeğimizi elimizden almaz.“
“BU TEZGÂH BENİM HERŞEYİM”
Tezgâhtaki çıtır çıtır sıcak kestaneler gram ile satılıyor. Kestanenin 100 gramı 6 TL, 200 gramıysa 10 TL. Günde en fazla 80 TL kazandığını söyleyen Fikret Günar, “Sabahtan akşama kadar, yağmur, kar, soğuk demeden buradayım. Ama kimi zaman hiç kazanmadan eve döndüğüm de oluyor. Yine de bu tezgâh benim her şeyim. Bıkmadan, yorulmadan bu işi yapıyorum. Kadıköylülere çıtır çıtır sıcak kestaneler sunmak beni mutlu ediyor” diyor.