Türkiye futbolda neden başarısız?

Kadıköy Beyin Fırtınaları panel dizisinde bu hafta “Türkiye Futbolda Neden Bu Kadar Başarısız? Ne yapmalı?” konusu tartışıldı

09 Mayıs 2025 - 11:09

Kadıköy Belediyesi ve İdeaPolitik Enstitü’nün birlikte düzenlediği Kadıköy Beyin Fırtınaları panel dizisinin bu haftaki konusu, “Türkiye Futbolda Neden Bu Kadar Başarısız? Ne Yapmalı?” oldu. 3 Mayıs Cumartesi günü Kozyatağı Kültür Merkezi’nde düzenlenen panelin moderatörlüğünü Doç. Dr. Can Kakışım üstlenirken, futbol menajeri Can Çobanoğlu ve gazeteci-yazar Bilgin Gökberk konuşmacı olarak katıldı.

Can Kakışım, Türkiye'deki futbolun başarısızlığını genel toplumsal yapının bir yansıması olarak değerlendirdi. “Türkiye futbola çok para ve zaman harcıyor ama buna rağmen büyük başarısızlıklar yaşanıyor. Daha az bütçeyle daha başarılı olan ülkeler var. Demek ki biz bir yerde yanlış yapıyoruz.” diyen Kakışım, futbolun da diğer tüm alanlar gibi siyasetin gölgesinde kaldığını vurguladı.

SİYASET FUTBOLU

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Gençlik ve Spor Komisyon Başkanı ve futbol menajeri Can Çobanoğlu, sporun hayattaki yarışma kültürünün bir yansıması olduğunu ifaderek konuşmasına başladı. 

Türkiye Futbol Federasyonu’nun 1992 yılında özerkleştiğini hatırlatan Çobanoğlu, “Ancak gelinen noktada sporun siyasetin kapısını çaldığı bir yapıya dönüştük. Hakemler bile artık siyasetin etkisinde kalıyor. Bu yüzden futbol kendi mecrasında ilerleyemiyor.” dedi.

Futbolun siyasetin talimatıyla hareket edebilir hale geldiğini vurgulayan Çobanoğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Sahada düdük çalan hakem, hâkim olan siyasetçiler tarafından yönetilir ve yönlendirilir hale geldi. Kendi mecrasının dışına çıktı. Endüstriyel sporun parasal girdileri ve siyasilerin propaganda aracı olarak sporun nasıl parlattığını keşfetmeleriyle birlikte, futbol maalesef Türkiye’de gittikçe berbat hale geldi. Gittikçe içinden çıkılamaz hale geldi. Bu yozlaşma sanmayın ki üç beş senede oldu, biz senelerdir uğraşıyoruz. 1996’da İngiltere’ye giden Milli Takım’ın dış ilişkiler sorumlusuydum, 1998 Dünya Kupası’nı kaçırdık, 2002 Dünya Kupası’nda menajerdim, 2003 Dünya Konfederasyon Kupası’na gidildiğinde artık orada bir yapılanmaya gidilmesi gerektiğini Federasyon Başkanı’na anlatarak binayı fiziki olarak taşıdık. 2002’den döndükten sonra Milli Takımlar Departman Sorumluluğuna başladım. 2005 yılında sözleşmem bitti ve yenilenmedi. Aslında Türk Futbolu’nun o dönem son 10 senedeki başarılarının altında olan bir adamın ‘sözleşmesi niye yenilenmedi’ diye birçok kişi düşündü. Çünkü istenileni yapmadım.”

“FUTBOLA GİREN SİYASET DEĞİL İKTİDAR”

Futbola siyasetin değil de direkt iktidarın girdiğini söyleyen gazeteci-yazar Bilgin Gökberk, “Tek adam rejimlerinde, tek adamlar veya diktatörler dini ve futbolu kullanmayı seviyorlar bu kadar basit. ” dedi. 

İktidarın gündemi futbolda tutarak ülkeyi yönettiğini belirten Gökberk, “Futbola giren siyaset değil iktidar. Çünkü siyaset dediğin zaman iki yönlü olması lazım, muhalefetin de girmesi lazım. Futbola muhalefet giremiyor. Statlarda ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diyorlar, ses kısılıyor.” diye konuştu.

Riyad’daki Süper Kupa Finali’nde Atatürk tişörtlerinin yasaklanmasının benzerinin Türkiye’de yıllardır yaşandığını belirten Gökberk, “2017’de Samsun’daki Süper Kupa finalinde Beşiktaş taraftarı ‘Yaşa Mustafa Kemal Paşa’ pankartı açmak istedi, stada sokulmadı. Çakı, pala giriyor ama pankart girmiyor.  Ülkeyi kuran adam nasıl siyasi mesaj olabiliyor? Olur mu öyle bir şey.” dedi. 

İktidarın futbol ile Türkiye’de ayrıştırmaya ve bölmeye çalıştığı grupların, Kadın Milli Voleybol Takımı ile birleştirdiğini kaydeden Gökberk, “Türkiye’de iki kurum çok iyi çalışıyor, biri vergi daireleri. Araya dayı, yeğen gibi torpilli insan giremiyor çünkü orada para toplanıyor. Liyakatli kişiler çalışıyor. Türkiye’deki her kurum vergi daireleri gibi olsa ülke başka bir lige çıkar. İkincisi Kadın Milli Voleybol Takımı. Onlar bize şunu gösterdi; 15 tane liyakatli Türk kadını bir araya geldiği zaman Dünya Şampiyonu oluyor. Yani önemli olan liyakatli kişi seçmek.” şeklinde konuştu. 

Futbolda ise kurulların liyakatten uzak, yetkisiz isimlerle dolduğunu vurgulayan Gökberk, “Yıldırım Demirören’in federasyon başkanlığı döneminde kurulan sistemde her şey kontrol altında: İddia sizde, yayıncı Katar’da, kupa yayıncısı akraba, krediler devlet bankasından. Üstüne yorumunu da kendi gazetesi ve televizyonu yapıyor.” diyerek sistem eleştirisini dile getirdi.

 


ARŞİV