Türkiye'nin spor hafızası: “Dalyaya Beş Kala!”

Fenerbahçe’nin eski milli futbolcusu ve teknik direktörü Halit Deringör’ün yazdığı “Dalyaya Beş Kala!” Deringör’ün vefatının ardından yayınlandı

18 Mayıs 2018 - 12:03

Kadıköy’ün Acıbadem semtinde İsmail Hakkı Bey Sokağı’nda 1922 yılında dünyaya gelen Halit Deringör, ilk ve orta mektebi Yeldeğirmeni’nde tamamladı. Haydarpaşa Lisesi’ne devam etti. Halit Deringör 1952 yılına kadar Fenerbahçe’nin solaçığıydı. Lefter’li, Cihat Arman’lı efsane Fenerbahçe kadrosunda uzun yıllar görev yaptı. Kafa golleriyle ünlü oldu. Sonra Fenerbahçe’nin Teknik Direktörlüğüne getirildi. 1964-65 sezonunda takımını şampiyon yaptı ve hemen ardından kendi isteğiyle ayrıldı. Futbolu bıraktıktan sonra tütün eksperliği yaptı ama futbolla ve Fenerbahçe’yle bağı hiç kopmadı. Daha sonra uzun yıllar boyunca Cumhuriyet Gazetesi’nde yazılar yazdı. Birçok kitabı yayınlanan Deringör, “Dalyaya Beş Kala!” kitabı yayınlandığını göremeden “dalyaya dört kala” 96 yaşında hayatını kaybetti.

Kitapta Deringör’ün varoluş sorgulamalarından Kadıköy’e, Kadıköy’den iyi tütünün nasıl olması gerektiğine kadar her şey var. Deringör bunun yanında kitapta, 1930’lardan bu yana futbolun yaşadığı değişimi anlatırken aynı zamanda da ülkemizin değişimini anlatıyor. Bu değişimin bazen bir gelişim iken bazen de gerileme şeklinde olduğunu gözler önüne seren Deringör, her şeyin el yordamıyla yapıldığı amatör ruhlu günlerden profesyonelliğin ve uzmanlaşmanın doruğuna ulaştığı bu günlere kadarki yolculuğa bizi davet ediyor. Deringör, bu yolculukta ilişkilerden ve samimiyetten de bir şeyler kaybedildiğini yüzümüze vuruyor.

Kitapta Deringör’ün futbol ve Kadıköy tutkusu her sayfaya yansıyor. Deringör’ün Kadıköy ve futbol tutkusu iki yıl önce gazetemize verdiği röportaja da şöyle yansımıştı: “Bir gün kızamık oldum. 40 gün kadar dışarı çıkamadım. Üzülmeyeyim diye ailem bana top aldı. O topu kızamık hastalığı geçene kadar yastığımın altında sakladım. Onun kokusuyla uyur, uyanırdım. İşin en önemli tarafı hastalıktan kalktığım gün arkadaşlarım kapımızın önünde toplandı ve top oynadık. Hala o topun kokusu burnumdan gitmiyor. Kadıköy hafızamda bağlar, bahçeler, laleler, gelincikler, gül kokuları, bülbül sesleriyle kaldı. Bağlarbaşı’nda, Acıbadem’de hatta Altıyol ağzında, Büyük ve Küçük Çamlıca eteklerindeki bostanlardan insanlar, bütün sebze ve gereksinimlerini temin ederlerdi. Zaman zaman Fenerbahçeli takım arkadaşlarımla tertemiz Kadıköy sahillerinde yüzmeye ve balık tutmaya giderdik.”


ARŞİV