Pandemi döneminde sporcu psikolojisi

Salgın sürecinden her insan fazlasıyla etkilendi fakat hayatını spor üzerine kuranlar, hem bedensel hem de psikolojik olarak zor bir dönemden geçiyor

11 Eylül 2020 - 01:05

Korona virüsü, artık hayatımızda kaygı uyandıran bir problem haline geldi. Bedensel sağlığımızı etkileyen bu durum, aynı zamanda kolektif olarak ruh sağlığımızı da ciddi anlamda etkiliyor. Hepimizin farklı şekillerde etkilendiği pandemi süreci, hiç şüphesiz sporcuları hem bedensel hem de psikolojik açıdan derinden yaralıyor. Korona virüsü tedbirlerinden kaynaklanan sporcu yaşamındaki farklılaşmalar, onların hayatlarını fazlasıyla zorlaştırdı. Biz de Gazete Kadıköy olarak Uzman Psikolog Melis Tiftikci ile sporcu psikolojisi üzerine konuştuk.

“GÜNDE 30 DAKİKA SPOR YAPILMALI”

Sporun olumlu etkileri üzerine konuşan Melis Tiftikci, çocukluk döneminde spor yapma alışkanlığı edinenlerin çok şanslı olduklarını söyledi. Tiftikci, “Spor yapan çocukların ve gençlerin yaşıtlarına kıyasla sağlıklarının kıymetini daha çok bildiğini, daha az kötü alışkanlıklar edindiklerini, özgüvenlerinin daha yüksek olduğunu görüyoruz. Fiziksel faydalarına ek olarak takım oyuncusu olmak, liderlik, yenilgiyle baş edebilmek gibi çok değerli kazanımlar elde ediyorlar” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Sporun ruh sağlığını koruyucu önlemler arasında olduğunu Dünya Sağlık Örgütü de belirtiyor ve günde 30 dakika spor yapılmasını tavsiye ediyor. Spor yaparken mutluluk hormonları olarak tanıdığımız seratonin ve dopamin hormonlarını salgılıyoruz ve bu hormonlar bizim psikolojik dayanıklılığımızı arttırıyor. Spor yaparken beynimize giden oksijen miktarını da arttırıyoruz. Stresli ve kaygı verici durumlarda, karar vermekte güçlük çekilen anlarda spor yapmak bizi rahatlatıyor, muhakeme becerimizi iyileştiriyor, zor durumlarla baş etmemize yardımcı oluyor, direncimizi psikolojik esnekliğimizi arttırıyor.”

“HAREKETE GEÇMEK ZORLAŞIYOR”

Pandemi döneminde sporcuların psikolojisi hakkında bilgi veren Tiftikci, bu sürecin her insan için olduğu gibi sporcular için de endişe verici olduğunu vurguluyor. Tiftikci, “Birçoğumuzun hissettiği yalnızlık, çaresizlik, mutsuzluk, korku gibi olumsuz duygular pek çok sporcunun da hayatında yer aldı. Bu olağandışı döneme uyum sağlayabilmek için onlar da önemli değişiklikler yapmak zorunda kaldılar. Size bazı örnekler vererek açıklayayım: Başarılı bir sporcu olmak istiyorsanız kendinizi motive edebilmelisiniz, günlük rutinlerinizi korumalısınız, disiplinli olmak zorundasınız. Antrenmanlarınızı bir takım olarak yaptığınızda bu daha kolay oluyor. Takım olarak derken illa takım oyuncusu olmanıza gerek yok, bireysel sporlarda da sizinle çalışan kişilerle bir takımsınız. Ama eve kapanmamız gerekince işler değişti. Artık kendi kendimizi motive etmemiz gerekiyor. Bazı spor kulüpleri takım halinde online antrenmanlar yaparak bu dönemi daha az hasarla atlatmak üzere doğru adımlar atmayı başardı ama sporcuların psikolojisini korumak için tek başına yeterli değil elbette. Bir diğer önemli unsur da performans takibidir. Hedefimize doğru yol alırken ne kadar ilerlediğimizi, neleri farklı yapmamız gerektiğini bilmeye ihtiyacımız var ki kendimize bir gelişim planı hazırlayabilelim. Sporcuların performanslarını en iyi gözlemledikleri yer ise müsabakalar. Eğer ki rakibinizle karşı karşıya gelmezseniz bir sonraki rakip ile karşı karşıya geldiğinizde nasıl daha iyi bir performans gösterebileceğinize dair plan yapamazsınız. Üstüne üstlük bir sonraki müsabakanın ne zaman olacağı belli değilse kendinizi harekete geçirmeniz daha zor olur. Onlar da bu zorlukları yaşadılar ve yaşıyorlar.” şeklinde konuştu.

“KAYGI DUYMAYA İHTİYACIMIZ VAR”

“Olumsuz duygularımızla baş etmeye çalışıyoruz ve esas önemli olan olumsuz olduğunu düşündüğümüz duyguları sağlıklı bir düzeyde tutabilmeyi başarmaktır” diyen Tiftikci, sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Aslında biz kaygıyı olumsuz olarak ele alsak da bir miktar kaygı yaşanmasını istiyoruz. Çünkü ortada bir tehlike varsa, önlem alabilmemiz için kaygı duymaya ihtiyacımız var. Kaygı duyduğum için ellerimi yıkıyorum, sosyal mesafemi koruyorum, maske takıyorum. Böylece kaygım sayesinde kendimi ve çevremdekileri koruyabiliyorum. Aşırı miktarda kaygılı olursak sosyal hayatımızı olumsuz etkilemeye başlıyor. Biz de bunu yönetmeye ihtiyaç duyuyoruz. Kaygıyı arttıran çeşitli faktörler var ve bazı meslek grupları daha fazla etkileniyor. Örneğin sağlık çalışanları ciddi risk altında çalışıyorlar. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak çok zor bir dönemden geçiyorlar.  Bazı sektörlerde ofise ya da fabrikaya gitmek zorundasınız ve bu da korona olma riskinizi artırıyor. Sporcular için ekstra risk şu ki korona virüsü kalıcı hasar bırakabiliyor ve bu onların spor hayatlarını sonlandırabilecek düzeyde de olabilir. Profesyonel sporcu olarak tüm düzenini kurmuş, hayatı spor olmuş birisi için korkutucu olmasına şaşırmamalı.”

“KENDİNİZİ SUÇLAMAYIN”

Uzman Psikolog Melis Tiftikci, pandemi döneminde sporcular için tavsiyelerde de bulundu. Tiftikci, “Öncelikle bu dönemin olağandışı bir dönem olduğunu kabul etmelerini öneririm. Bu dönemde her zaman yapabildiklerini yapamayabilirler, her zaman hissettikleri kadar iyi bir ruh hali içerisinde olamayabilirler. Çoğumuz bu durumdayız ve sosyal hayatımızı etkilemeyecek dozda olduğu sürece kabul edilebilir. O nedenle kendimizi kötü hissettiğimizde, ümitsizliğe kapıldığımızda ya da antrenman yapmak için harekete geçmekte güçlük çektiğimizde kendimizi suçlamamıza gerek yok. Bu, kendimize yapacağımız en büyük haksızlıklardan biri olur. Hedeflerimizi sanki pandemi döneminde değilmişiz gibi koruyup, bu dönemde gerçekleşmesi mümkün olmayan planlar yapmamalıyız. Bu, bize yetersiz ve çaresiz hissettirir ve performans kaygımızı arttırır. Tüm dünyada bütün yaşamlar bir miktar değişime uğruyor. Elbette ki biz de bu değişime ayak uydurabilmek için bazı değişiklikler yapmalıyız ve bunun bizim yetersizliğimizle, beceriksizliğimizle, ya da güçsüzlüğümüzle alakası yok. Ne kadar esnek olabilirsek o kadar rahat uyum sağlarız.” diyor.

“KONTROLÜNÜZDEKİ ŞEYLERE ODAKLANIN”

“İlk olarak yapmamız gereken neyin kontrolümüzde neyin kontrolümüzün dışında olduğunun ayrımını yapmaktır” diyen Melis Tiftikci, kontrolümüzün dışında olan şeylere kafa yormanın bizleri çaresiz ve yetersiz hissettirebileceğini söyledi. Tiftikci, “Kontrolümüzde olan şeylere odaklanırsak kendimizi koruyabiliriz, harekete geçmek daha kolay olur ve kendimizi daha iyi hissederiz. Örneğin virüsün dağılım hızına kafa yormak, müsabakalardaki belirsizlikleri sürekli düşünmek kontrolümüz dışında oldukları için bize iyi hissettirmeyeceği gibi bir işe de yaramayacaktır. Buna harcayacağımız enerjiyi kendimizi nasıl koruyabiliriz, bu dönemi nasıl daha az hasar ile atlatabiliriz gibi kontrolümüzde olan konular için harcarsak bize iyi gelecek aksiyonlar alabiliriz ve daha iyi hissederiz. Kendimize iyi gelmek için yapabileceğimiz bir diğer şey de başkalarına iyi gelmek. Başkasına yardımcı olduğumuzda oksitosin, dopamine gibi bize iyi gelen hormonlar salgılıyoruz ve psikolojik sağlamlığımız artıyor.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Size iyi gelecek şeyler arasında fiziksel sağlığınızı kötü etkileyecek şeyleri elemenizi de öneririm elbette. Bir sporcu için beslenme ve uyku düzeni önemlidir. Bu dönemde geç yatma alışkanlıkları arttı. Evde durunca daha fazla kaçamak yapmaya başladık. Bunlar bize iyi geldiğini sandığımız ama aslında hem ruh hem de beden sağlığımızı olumsuz etkileyen değişiklikler. Mümkün olduğunca uykumuzu yine karanlıkta, 23.00 – 05.00 saat aralığında planlamamızda fayda var. Beslenme alışkanlıklarında da aynı şekilde kendimizi kontrol etmekte güçlük çekmemiz çok beklendik bir durum ama kendimizi sakinleştirmek için yemek yeme dışında etkinlikler bulmaya ihtiyacımız var.”

“DUYGULARINIZI KABUL EDİN”

Bize kendimizi kötü hissettiren unsurları fark edip kontrol altına alabileceğimizi söyleyen Psikolog Tiftikci, “Son dönemde vaka sayıları arttı ve sosyal medyada sık sık can sıkıcı haberler okuyoruz. Bu sizi daha çok kaygılandırıyorsa, çaresiz hissettiriyorsa bunu kontrol altına almanızda fayda var. Gündemi takip etmemiz gerektiğine inanıyorum, ancak bunu sürekli yapmak zorunda değiliz. Günün belli bir saatini bunun için ayırıp, belki bir sabah bir akşam yarımşar saat gelişmeleri öğrenip kapatmak daha iyi gelebilir. Aynı şekilde bize iyi gelmeyen insanlardan uzaklaşabiliriz, bize iyi hissettirmeyen bir etkinliği mümkünse erteleyebiliriz. Belki de en önemlisi olumsuz duygularımızı reddetmek yerine kabul etmemiz. Onları reddettikçe, öfke nöbetleri, tükenmişlik, depresyon, panik atak vb. farklı rahatsızlıklarla şekil değiştirerek karşımıza çıkıyor” dedi ve son olarak şunları ekledi: “Sizinle paylaştığım tekniklere rağmen baş edemiyorlarsa, sosyal hayatları olumsuz yönde etkileniyorsa uzman desteği almalarını tavsiye ediyorum. Hayatımızı kendi kendimize zorlaştırabildiğimiz gibi kolaylaştırmamızın da mümkün olduğunu unutmayalım ve her tünelin sonunda ışık olduğunu kendimize hatırlatalım.”


ARŞİV