Kortların Picasso'su: John McEnroe

Sadece sportif başarıları değil hayatlarıyla da insanlara ilham kaynağı olan, yaptıklarıyla dünya tarihine geçen sporun büyük isimlerinin hikâyeleri artık her hafta bu köşede olacak...

17 Mayıs 2023 - 18:59

Mızmız, dırdırcı, velet, çenesi düşük... Bunlar tenis ve spor tarihinin en büyük yeteneklerinden John McEnroe’ya kariyeri boyunca takılan lakaplardan sadece birkaçı. Kortta hem rakibi hem hakemler hem de seyircilerle hatta zaman kendi kendisiyle kavga etmekten, ağız dalaşına girmekten çekinmeyen bu yetenekli ve asabi karakterin aldığı bir lakap daha vardı: Tenisin Picasso’su. Onu izleyenler raketi bir boya fırçası gibi kullandığı ve yaptığının sanat olduğunda hemfikirdi.

KORTLARIN GÖRDÜĞÜ EN İYİLERDEN
Tenis tarihinde hem erkeklerde hem de çiftlerde aynı anda dünya 1 numarası olan tek erkek oyuncu olan McEnroe’nun 1984’te çıktığı maçlarda aldığı 82 galibiyet 3 yenilgi istatistiği de modern zamanların en iyi tek sezon performansı olmaya devam ediyor.
Kariyerinde yedi grand slam şampiyonluğu bulunan bu yetenekli solak 1959’da Almanya’da dünyaya geldi. ABD Hava Kuvvetleri’nde çalışan babasının Almanya’daki görevinin sona ermesinden sonra ailesiyle beraber 9 yaşında New York’a dönen McEnroe,
aynı yıl tenise başladı. Kısa süre içinde bölgesel turnuvalarda boy göstermeye başlayan yetenekli solak, 12 yaşında ismini duyurmaya başlamıştı bile. 18 yaşına bastığı 1977 Fransa Açık’ta hem karışık çiftler hem de junior teklerde şampiyonluk kazanan McEnroe aynı yıl tarihe geçecek bir başarıya da imza attı. Wimbledon’a eleme grubundan girerek yarı finale kadar yükseldi ve finalin kapısından döndü. Bu başarı halen modern zamanlarda bir amatör tenisçinin gerçekleştirdiği en iyi performans olarak geçilemedi.

1978’de profesyonelliğe geçen McEnroe aynı yıl ABD Açık’ta yarı final gördü. Artık onun zamanı gelmişti ve katıldığı her turnuvada başarılara imza atıyordu. İki yarı finalden sonra beklediği grand slam şampiyonluğu 1979 ABD Açık’ta geldi. 20 yaşında
kazandığı bu başarı aynı zamanda ABD Açık tarihindeki en genç şampiyon ünvanını da kendisine getirdi. 1980 Wimbledon finali ise her anlamda tarihe geçen ikonik bir maçtı. Başarılarıyla beraber sporcu karakteri de dünyanın dikkatini çekiyordu; tenis kortlarının tanık olmadığı biçimde hakemlerle ve rakibiyle tartışmaktan çekinmiyor, seyircilere laf atıyordu. Yarı finalde yaşadığı bu tartışmalar sebebiyle Björn Borg ile çıktığı final maçının başlangıcında Wimbledon seyircileri tarafından yuhalandı. Sogukkanlı, duygularını göstermeyen, kuzeyli ‘buz adam’a karşı kortta duygularını saklamayan, itiraz eden, tartışan sıcakkanlı solağın finali halen çok sayıda otarite tarafından tarihin en iyi Wimbledon finali olarak kabul ediliyor. Beş şampiyonluk sayısı savunmasına karşın mağlubiyeti engelleyemeyen McEnroe bu maçın rövanşını birkaç ay sonra ABD Açık finalinde aldı.

RENKLİ KİŞİLİK
1979 ile 1985 yılları arasında erkekler tenisini domine eden McEnroe, 1986’dan itibaren kariyerinde düşüşe geçti. Renkli kişiliği de dünya 1 numarası olma baskısı altında daha da agresifleşiyor kendi ifadesiyle onu çok zorluyordu. 1992’de profesyonel tenise veda eden McEnroe emekliliğinde Van Halen ve Eric Clapton gibi arkadaşları vasıtasıyla müziğe yöneldi ve kurduğu grupla konserler de verdi. Bu dönemde müzisyen Patty Smyth ile evlendi ve çiftin bir de çocukları oldu. İki tane Hollywood komedi filminde oynayan CNBC kanalında talk şov programı yapan McEnroe halen grand slam turnuvalarının da en çok rağbet gören televizyon yorumcusu olmayı sürdürüyor.


ARŞİV