Fenomenin trajedisi

22. Dünya Kupası, 21 Kasım-18 Aralık tarihleri arasında Katar’da oynanacak. Öncesinde oynanan 21 kupa finalinde yaşanan, son düdüğün çalması ile bitmeyen, yıllarca konuşulan olayları sizler için derledik. İyi okumalar...

04 Kasım 2022 - 00:11

1958’de İsveç’te düzenlenen Dünya Kupası’ndan sonra 1980’lere damga vuran Platini ve Tigana’lı efsane kadrosuyla da 1982 İspanya ve 1986 Meksika’da yarı final görmeyi başaran Fransa’nın 1998’e gelirken müzesinde henüz bir kupası yoktu. 1998 kupasına ev sahipliği yapmak için yaptıkları başvuru FIFA tarafından kabul edilince sadece yeni yapılacak stadyumlar ve yeni futbol yatırımları değil takım kadrosu üzerinden de yeni bir tartışmaya boğuldu ülke. Kadroda çok sayıda Afrika ve Arap kökenli oyuncu olmasını istemeyen ırkçılara karşı kamuoyunda oluşan baskı galip gelince Zidane, Desailly, Karembeu, Thuram, Viera gibi oyunculardan oluşacak efsane kadro oluştu.

Fransızların ve ‘futbol tanrılarının’ kupa öncesinde kafalarında oluşturdukları senaryo adım adım gerçekleşiyordu. Fransa ev sahipliğini kazanmış, bayraklarındaki renklerle simgeledikleri liberte, egalite, fraternite (özgürlük, eşitlik, kardeşlik) kavramlarını takım kadrolarıyla bütün dünyaya gösterecekleri olanak ellerine gelmişti. Artık son adım şaşalı bir finaldi. Gerçi bunun için bir parça sihirli dokunuş da gerekmişti! FIFA’nın 2016’da yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında 8 yıl futboldan men cezası verdiği Platini, 1998 Dünya Kupası finalinde ev sahibi Fransa ile Brezilya’nın karşılaşması için fikstür çekimlerinde bazı küçük dokunuşlar yaptıklarını kabul etmişti.

FİNALİN DİĞER TARAFI
Kupa harika geçiyordu. Yugoslavya’nın dağılması sonrasında ortaya çıkan Hırvatistan ve Sırbistan-Karadağ ilk kez turnuvada yer alırken damalı forması ve golcüsü Suker ile Hırvatistan fırtınası esiyordu. Jamaika, Güney Afrika ve Japonya da turnuva da ilk kez sahne alıyordu. Tribünler her maç doluyor, her maç sahada güzel futbol oynanıyordu. Düşman kardeşler ABD ve İran bile yeşil sahada gayet normal bir rekabete girmiş, sahaya çıkarken birbirlerine güller hediye etmişti.

Her turnuvanın doğal lideri, son turnuva 1994’ün şampiyonu Brezilya için de işler gayet iyi gidiyordu. Taffarel, Cafu, Roberto Carlos, Dunga, Rivaldo, Romario, Bebeto ve Ronaldo’lu kadro grup maçlarını rahat bir şekilde geçti. Şili ve Danimarka’yı da geçen takım, yarı finalde de Hollanda’yı eleyerek adını finale yazdırdı.

Takımın ve turnuvanın yıldızı ise Ronaldo’ydu. 16 yaşında ülkesinin takımı Cruzerio’da oynamaya başlayan ve 47 maçta 44 gol atan bu çocuk dikkatleri üzerine çekmekte zorlanmadı. Avrupa’daki ilk sezonunda PSV Eindhoven’la 36 maçta 35 gol atınca Barcelona’ya rekor fiyata transfer oldu. İspanya’da da 47 gol atan Ronaldo, kupa öncesi yine rekor bir paraya Inter’e transfer olurken artık tüm dünyada bilinen bir lakabı da vardı: Fenomen.

1 SAAT KALA ORTALIK KARIŞTI
Beklentiler, tahminler, istekler; adını ne koyarsak koyalım 1998’in finalinin adı konmuştu: Fransa-Brezilya. Bütün dünya sıkı bir rekabet, sahada güzel futbol ve bol gol bekliyordu. Ancak maça yaklaşık 1 saat kala açıklanan Brezilya kadrosunda Ronaldo’nun olmaması bütün dünyayı şoke etti. Bilinen bir sakatlığı da yoktu. Dedikodu kazanı kaynamaya başladı, her kafadan başka bir ses çıkıyordu. Kimileri takım içinde kavga çıktığını söylüyor, kimileri Ronaldo’nun dizinden sakatlığı olduğunu, kimileri de yediği yemekten zehirlendiğini… Ancak bir süre sonra bir sürpriz daha yaşandı. Finale artık dakikalar kala bir kadro daha açıklandı ve bu kadroda Ronaldo ilk 11’de yer alıyordu. Maça iki kafa golü bulan Zidane damga vurdu ve Fransa 3-0’la kazanarak kupayı kaldırdı. Fenomen, gol rekorlarını alt üst eden Ronaldo ise neredeyse sahada görünmedi. Maç sonu iddiaların arkası kesilmedi. Brezilya basını Ronaldo’nun maçtan kısa süre önce sinir krizi geçirdiğini yazdı. Avrupa basınında ateşli havale geçirdiği ve bir süre kendinden geçerek hastaneye kaldırıldığı yazıldı. Ne olursa olsun oynayacak durumda değildi aslında. Bir başka vahim iddia daha ortaya atıldı dünya basınında. Ronaldo ölümden dönmüş geçirdiği nöbet sebebiyle ama sponsoru Nike, sahaya çıkması için yaptıkları kontratı göstererek baskı uygulamıştı. Nike bu iddiayı her zaman reddetti. İddiaların vahameti sonrasında Brezilya Parlamentosu bir araştırma komisyonu kurdu ve tanıkları sorguladı. Komisyon tam bir sonuca varamasa da takım doktoru Lidio Toledo’nun ifadesi akıllara kazındı: “Düşünün ki devreye girdim ve Ronaldo’nun finalde oynamasına engel oldum ve Brezilya finali kaybetti. Ülkemden Kutuplara taşınmam gerekirdi.”

Gerekçesi ne olursa olsun Ronaldo’nun bir insan olarak 1998 finalinde yaşadıkları hâlâ tartışılmaya devam ediyor.      


ARŞİV