1938 Bordeaux savaşı

22. Dünya Kupası, 21 Kasım tarihinde Katar’da başladı. Öncesinde oynanan 21 kupa finalinde yaşanan, son düdüğün çalması ile bitmeyen, yıllarca konuşulan olayları sizler için derledik. İyi okumalar...

09 Aralık 2022 - 11:55

FIFA 1936 yılında 1938 Dünya Kupası’nın Fransa’da yapılacağını açıkladığında dünya tam bir keşmekeş halinde, koşar adım savaşa sürükleniyordu. Bir önceki Dünya Kupası 1934’ün ev sahibi ülke İtalya’nın diktatörü Benito Mussolini tarafından faşist rejimin inşasında kritik bir kaldıraç olarak kullanılması, üstelik kupayı da kazanmaları sonrasında Mussolini’nin bunu kendi zaferine çevirmesi farklı ülkelerin ve siyasilerin odağına kupayı yerleştirmişti. Turnuvaya katılan takımlar ülkelerindeki siyasilerin baskısını üzerlerinde hissediyordu. Dünya kupası ve futbol sahası, çalkantılı dünya siyasetinin yansımasına dönüşmüştü. Kupanın başlamasına sayılı günler kala Hitler Almanya’sının Avusturya’yı işgal etmesi de gelişmeleri hızlandırdı.

İLK TURDA LATİN SÜRPRİZİ
Kupaya katılma hakkı bulunan Avusturya işgal sebebiyle bu hakkından yararlanamadığı gibi milli takımından bazı futbolcular Alman milli takımına dahil edildi. 4 Haziran 1938’de Paris’te oynanacak Almanya – İsviçre açılış maçı öncesi sular ısınıyordu. Uruguay ve Arjantin’in farklı sebeplerle 1938’i boykot etmesi sonrasında kupada Latin Amerika’yı iki ülke temsil ediyordu: Brezilya ve Küba. Brezilya ilk turda gol sağanağı şeklinde geçen maçta Polonya’yı uzatmalar sonunda 6-5 yenerek adını çeyrek finale yazdırdı. Küba ise turnuvanın en büyük sürprizlerinden birine imza atarak Romanya’yı elemeyi başardı. İşgal ettiği Avusturya destekli takımıyla daha ilk turdan İsviçre’ye elenen Nazi Almanya’sı soğuk bir duş yaşarken Mussolini İtalya’sı bu sürprize izin vermedi ve Norveç’i eleyerek çeyrek finale yükseldi. Çekoslovakya ise normal süresi golsüz biten maçta uzatmalarda bulduğu gollerle Hollanda’yı 3-0’la saf dışı bıraktı. Karışık siyasi gelişmelerin gölgesinde başlayan kupada çeyrek finale gelinmişti. Bu turun en dikkat çekici eşleşmelerinden biriyse 90 dakika sonrasında adını tarihe 1938 Bordeaux Savaşı olarak yazdıracak Brezilya – Çekoslovakya rekabeti olacaktı.

KEMİK SESLERİ GELDİ
Günümüzde Brezilya futbolu dendiğinde akla estetik, yumuşak ve gole dönük bir oyun anlayışı gelse de 1950’li yılların sonuna gelene kadar durum tam tersiydi. Brezilyalılar sahada adeta savaşıyordu. Futbol tarihine Bordeaux Savaşı ve Bern Savaşı olarak geçen iki sert maça iki farklı kupada imza atmaları da bu durumun göstergesi. 1938 öncesi bu sert oyun anlayışının yanında takımın üstüne bir de siyasetin ağır yükü binmişti. 1930’da askeri bir darbeyle iktidara oturan Getulio Vargas, ülke içindeki popülaritesini artırmak için futbolu keşfetmişti. Çekoslovakya takımının üzerinde de başka ağır bir yük vardı. 1. Dünya Savaşı sonrasında 1918’de bağımsızlığını ilan eden ülke 2. Dünya Savaşı’na giden günlerde tam bir var olma savaşı veriyordu. Avusturya’yı işgal eden Hitler gözünü artık bu ülkeye çevirmiş, Polonya ise topraklarının bir kısmında hak talep ediyordu. Bu gerilim altında 12 Haziran 1938’de Bordeaux’nun Parc Lescure Stadı’nda oynanan maçta gerçekten kemik sesleri geldi. Futbolcular
birbirlerine o kadar ağır fauller yapıyorlardı ki iş artık spordan çıkmış bir sokak kavgasına dönüşmüştü. Brezilyalı Zeze ve Machados, Çekoslovak da Riha kırmızı kartla oyun dışı kaldılar. Bu bir dünya kupası maçında üç kırmızı kartın çıktığı ilk maçtı. Gerçi ikincisinde de yine Brezilya başrolde olacaktı. Maçta toplam beş oyuncu ağır şekilde sakatlandı. Çekoslovak Nejedly’nin sağ bacağı, kaleci Planicka’nın sağ kolu kırıldı, Kostalek midesinden yaralandı. Hastaneye kaldırılan oyunculardan Nejedly’nin futbol hayatı sona erdi. 1-1’lik eşitlikle sonuçlanan maçın ardından dönemin kurallarına göre iki takım iki gün sonra bir kez daha karşılaştı. Brezilya bu maçta eksik rakibini 2-1 yenerek turu geçen taraf oldu. Kupayı ise finalde Macaristan’ı 4-2 yenen ve simsiyah formaları ile maçlardan önce verdikleri faşist selamı ile dikkat çeken Mussoli’nin İtalya’sı kazandı.


ARŞİV