“Yan etkiler beklenenin dışında değil”

Dr. Emrah Kırımlı, 3. doz aşının yan etkilerinin daha yoğun görülmesiyle ilgili “Çok sayıda kişinin kısa dönemde aşılanmış olması yan etki şikayet sayısının fazla duyulmasına neden olmuş olabilir. Ancak yan etkiler beklenenin dışında değil” dedi

06 Ocak 2022 - 01:00

Pandemi ile mücadelede en büyük silahımız hala aşı. Üçüncü doz aşı uygulamasının başlamasıyla birlikte gözler yine aşıların yan etkilerine çevrildi. Üçüncü doz aşısını olan vatandaşlar, yan etkileri daha fazla hissettiklerini söylüyor.

İstanbul Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu ve Türk Tabipleri Birliği Aile Hekimliği kolunda çalışan Dr. Emrah Kırımlı, konuya ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu.

“HATIRLATMA DOZU OLUNMALI”

Neden üçüncü doza ihtiyaç duyulduğunu açıklayan Kırımlı, “3. doz aşıları temmuz ayından bu yana yapıyoruz. Bu grubun çoğunluğunu iki doz Sinovac aşısı olmuş 65 yaş üzeri vatandaşlarımız ve sağlık çalışanları oluşturuyordu. Aralık ayından bu yana ise Biontech aşılarını olanların da 3. doz aşılarını olmalarını öneriyoruz. Bunun nedeni aşıların koruyuculuk oranlarının 3. aydan başlayarak 6. aya doğru azalması ve salgının aşılama döneminde geçen bu son bir yıl içinde delta ve omicron gibi yaygınlaşan ve vakaların çoğunluğunu oluşturan varyantlara karşı bağışıklık yanıtımızı güçlendirme ihtiyacımızdır. Bu nedenle özellikle iki doz Biontech ya da son Sinovac aşısından sonra üç ay geçenlerin hatırlatma dozlarını olmaları, hastalık şiddetini önlemek açısından önemli bir ihtiyaç olarak duruyor.” ifadelerini kullandı.

“YAN ETKİLER FARKLI DEĞİL”

Üçüncü doz aşısını olanlar, kendilerinde çeşitli rahatsızlıklar olduğunu dile getiriyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Kırımlı, “İki doz Biontech olduktan sonra bu yönde şikayet belirten hastalarımız oldu. Bizden biraz daha önce 3. doz Biontech aşılarını olan ülkelerden gelen veriler, yan etki sıklığının ilk iki dozdan farklı olmadığını gösteriyor. Benim gündelik aşılama pratiğimde gördüğüm ve meslektaşlarımızdan duyduğumuz iki doz aşının 2. dozunda biraz daha fazla yan etki olduğu ve covid geçirdikten sonra aşı olanların ilk dozunda yan etki şiddetinin yüksek olduğu. 3. doz aşılamada da benzer bir durum gördük. Az sayıda kişi 3. doz aşıdan sonra daha fazla yan etki gördüklerini belirttiler ancak toplamda bu durum daha önce olunan aşılardan farklı gibi görünmüyor. Çok sayıda kişinin kısa dönemde aşılanmış olması yan etki şikayet sayısının fazla duyulmasına neden olmuş olabilir. Ancak bu gibi şikayeti olanlarda da yan etkiler beklenenin dışında değil ve daha uzun sürmüyor. Yani yine en fazla 1-2 gün süren ağrı en rahatsız edici şikayetler görülüyor. Henüz 3. dozunu olmamış kişiler varsa bu yan etkilerden çekinip aşılarını olmamazlık yapmasınlar.” dedi.

“BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR”

Hem salgın yönetimi hem de aşılama konusunda başarılı olunamadığını dile getiren Kırımlı, “Düzgün bir test, temaslı takibi ve izolasyon sistemi kuramadık. Herkesin erişimine açık bir aşı kampanyası yapamadık. Hastalık ve aşılar konusunda şeffaf bilgi paylaşımı yapamadık. Pek çok bilinmezliklerle geçen salgın sürecinde yetersiz salgın yönetimi ve eksik bilgi paylaşımı üzerine aşı karşıtlarının propagandası eklenince insanların kafalarının karışmaması imkansız. Ne yazık ki Sağlık Bakanlığı bu söylemleri üretenlere karşı toplumu bilgilendirme ve koruma görevini de tam olarak yerine getirmeyince, bu kişiler halen bilgi karışıklığı yaratıyor.”

Dr. Kırımlı, yaratılan bilgi kirliliğinin kimi zaman tehlikeli boyutlara ulaştığına da dikkat çekti: “Şimdi unutuldu ama ekim ayında aşı olan herkesin öleceği bile söylendi ve bu sözleri yayanlara karşı hiçbir şey yapılmadı. Aşı olanların kısır olacağı, kalp krizi geçireceği, çocukların hasta olacağı gibi çok sayıda zihin bulandırıcı yanlış bilgi toplum içinde, ekranlarda, sosyal medyada ve hatta mitinglerde konuşuldu. Belki de kamu idaresi salgın yönetimindeki eksikliğin üstünü bu gibi söylemlerin tartışılması ile önleme yoluna gitti. Bildiğimiz ve kesin olan bir şey varsa bugüne kadar aşı ile on binlerce ölüm, yüzbinlerce hastane yatışı önlendi. Ne kendimizin ne de sevdiklerimizin sağlığını bu zihin bulandırıcı söylemler nedeniyle riske atmayalım ve aşılarımız eksikse lütfen tamamlayalım.”

“ÖNCE EKSİK AŞILAR TAMAMLANMALI”

Kırımlı, bundan sonraki aşılama süreci ile ilgili ise şunları dile getirdi: “Virüs varyantlar yaptıkça aşıların etkinliği değişebiliyor. Bu tartışmayı delta zamanı yapmıştık, omicron sürecinde biraz daha fazla yapmamız gerekecek. Sadece aşı değil, daha önce hastalık geçirenlerin de tekrar hastalandığını görüyoruz. Bu durum da kalıcı bağışıklık sağlama konusunda daha yolumuz olduğunu gösteriyor. Salgının yaygın olarak devam ettiği gerçeği de ortada olduğuna göre etkili bir tedavi, daha kolay tanı ve bağışıklığımızı daha iyi sağlayacak yöntemleri bulana kadar aşı elimizdeki önemli bir araç olarak durmaya devam edecek. Aslında iki doz Sinovac olup temmuz ayında 3. ve 4. doz aşılarını olmuş olan sağlık çalışanları ve ek riski olan hastalarımız için 5. doz aşılamayı yapıyoruz. Belki grip gibi özellikle riskli grupların aşılanacağı bir döneme gideceğiz ya da daha uzun süre ve daha etkili bağışıklık sağlayan bir aşıya sahip olana dek tekrar aşı olmamız gerekebilecek. Ancak bugünün sorunu eksik aşıların tamamlanması olarak duruyor. Önce önümüzdeki sorunu aşmalıyız.”

“KALABALIK ORTAMLAR HALA BULAŞMA NEDENİ”

Etkin bir kapanma yoluna gidemediğimizin altını çizen Kırımlı, “Kalabalık ortamlar halen bulaşmanın asıl nedeni. Okullarımızda yeterli derslik yok, sınıflarımızı havalandırmıyoruz. İşyerlerinde covid tedbirleri uygulanmıyor. Omicron bu gibi ortamlarda hızla bulaşıyor. Özellikle İstanbul’da vaka sayıları iki hafta içinde katlanarak arttı. Üst solunum yolu belirtisi olanların çok sıkı tedbir alması ve çevresindekileri koruması gerekiyor. Burun akıntısı, baş ağrısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı gibi şikayetlerimiz olduğunda basit bir soğuk algınlığı da geçiriyor olabiliriz ama bunun covid olma riski de mevcut. Bu gibi durumlarda çok değil, şikayetlerimiz geçene kadar çevremizle teması azaltırsak, maskemizi takarsak bir başka kişiye hastalık bulaştırma riskini azaltıp sevdiklerimizi koruyabilir, erken ve zamansız ölümleri önleyebiliriz” dedi.


ARŞİV