Virüsle mücadelede yeni yöntem: Sprey Aşı

Uzman Doktor Şafak Göktaş, ilerleyen süreçlerde nazal sprey aşının, şu an uygulanan aşının yerini alabileceğini söylüyor

04 Ağustos 2021 - 15:23

Korona virüsüyle mücadele kapmasında aşılamalar hızla devam ederken, yeni yöntemler de geliştiriliyor. Bir süredir gündemde olan sprey aşının detayları merak konusu. Henüz geliştirilme aşamasında olan nazal aşı, burundan sprey yöntemiyle uygulanıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin başarılı olduğunu belirten Uzman Doktor Şafak Göktaş, “Nazal sprey aşı geliştirildikten sonra virüsle alakalı olarak diğer yöntemlere gerek kalmayacak.” diyor.

“HAYVAN DENEYLERİNDE BAŞARILI OLUNDU”

Bağdat Caddesi’nde bulunan kliniğinde enfeksiyon hastalıkları muayenesi ve mezoterapi uygulamaları yapan, aynı zamanda Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğretim görevlisi olan Doktor Şafak Göktaş, korona virüsüne karşı geliştirilen sprey ilaç hakkında şunları söylüyor: “Bahsettiğimiz şey nazal sprey aşıdır. Dünyanın birçok ülkesinde nazal sprey aşıları hayvan deneylerinde başarılı oldu. Aşı, enfeksiyonu önlüyor. Faz çalışmalarında yüzde 100’e yakın etkinlik olduğu tespit edildi. Hem enfeksiyon önlenmesi hem de yayımı açısından nazal sprey aşı, solunum yollarını kaplayan mukozada hücreleri hedefliyor. Burası korona virüsü için giriş ve üreme yeri olduğu için, virüsün burundan içeri girer girmez aşı sayesinde etkinliği ve yayılımı azalıyor. Çünkü virüs, aşı sonrası mukozada çoğalamıyor. Bu da hastalığın alt solunum yollarına, yani akciğerlere inmesini engelliyor. Farelerde yapılan çalışmalarda, nazal sprey sonrasında farelerin antikor geliştirdiği tespit edildi.” diyor.

“DİĞER YÖNTEMLERE GEREK KALMAYACAK”

İlerleyen süreçlerde nazal sprey aşının, şu an olduğumuz aşının yerini alabileceğini söyleyen Göktaş, “Virüsün giriş yolu üst solunum sistemidir, yani burun ve ağız. Biz sprey ile önlem alırsak, yılanın başını küçükken ezmiş oluruz. Şu an yapılan klasik aşı ile virüse hava tesir ettikten sonra etki alabiliyoruz. O yüzden nazal aşının daha etkili olacağını söyleyebilirim. Bunun dışında, soğuk zincir gerekmiyor. Oda sıcaklığında kalabiliyor. Bu da bir diğer avantaj. Bir çok insanda enjeksiyon fobisi var. O fobiyi de engelleyecek bir çözüm yolu olacaktır” diyor ve şöyle devam ediyor: “Nazal aşının tek doz yapılması yeterli oluyor. Ig A dediğimiz antikorların üretimini bağlamış oluyoruz. Yan etkilerinin, klasik aşıya göre daha az olacağını ön görüyoruz. Mutasyonlara karşı da etkili olacak. Nazal sprey aşı geliştirildikten sonra virüsle alakalı olarak diğer yöntemlere gerek kalmayacak.”

“MUTASYON VİRÜSÜN DOĞASINDA VAR”

Genel olarak pandemiyi ve vaka sayılarındaki artışı değerlendiren Göktaş, “Zaten bayram sonrası, sosyalleşmelerin artmasıyla vaka sayılarındaki artışı ön görebiliyorduk. Şu an yapılan aşıların en önemli özelliği, hastalığı çok hafif geçirmemizi sağlamasıdır. Aşı, hastane ve yoğun bakım yatış ihtiyacını azaltıyor. Aşı olmasına rağmen yoğun bakım yatış ihtiyacı olan hastalar nadir görülüyor. Mutasyon geçirmek virüsün doğasında var. Başka farklı mutasyonlar da olacaktır gelecekte. Ama son geliştirilen aşıların varyantlara karşı etkili olduğunu görüyoruz. Önlemlere yeterince uyulmazsa sonbaharda yeni bir kapanma gelebilir. Hepimiz dikkatli olmalıyız” diyor ve son olarak şunları ekliyor: “Kapanmayı engelleyecek en önemli unsurlardan biri toplumun aşılanmasıdır. Biz henüz o seviyeye gelmedik. İngiltere bunu başardı. Şu anda bize göre daha rahatlar. Aşıda hastalara önerim; kar zarar hesabı yapmaları. Aşısız olarak virüse yakalanırlarsa, hastalığı ağır geçirip, yoğun bakım ünitesine ihtiyaç duyabilirler. O süreç çok zor. Amaç, yoğun bakım ve hastaneye yatış oranını düşürmek. Hepimizin toplum sağlığını düşünmemiz gerekiyor.”


ARŞİV