Karaciğerin en sinsi düşmanı: NASH

Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, alkola bağlı olmayan, iltihaplı karaciğer yağlanması olarak bilinen NASH’ın, yakın gelecekte insanoğlunun en tehlikeli düşmanı olacağını savundu

17 Haziran 2022 - 20:15

Sepetçiler Kasrı’nda 9 Haziran Uluslararası NASH Günü dolayısı ile doktor ve hastalar farkındalık günü buluşması yapıldı. 

Buluşmada, Türkiye’de 2 milyon kişide görülen ve dünyanın en yaygın kronik karaciğer hastalığı olan NASH hastalığına ilişkin bilgiler paylaşıldı.

Çok sayıda hasta, hasta yakını ve alanında uzman doktorun katıldığı buluşmada konuşan Marmara Üniversitesi Gatroenteroloji Enstitüsü Müdürü ve Türk Karaciğer Araştırmaları Derneği Yağlı Karaciğer Alt Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, NASH’in çok önemli ve tehlikeli bir hastalık olmasına rağmen yeteri kadar bilinirliğinin olmadığına söyledi. En önemli hedeflerinin bu hastalığa dair bilinirliliği arttırmak olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yılmaz, “Ülkemizde yaklaşık 150 bin kişide NASH’e bağlı siroz hastalığı gelişmiş durumda. Önümüzdeki 10 yılda bu sayının 500 bine çıkması öngörülüyor” dedi.

“ALKOLE BAĞLI OLMAYAN KARACİĞER YAGLANMASI”

Prof. Dr. Yılmaz, “NASH, alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasının iltihapla birlikte seyretmesi sonucu ortaya çıkıyor. Türkiye’de 20 milyon yağlı karaciğer hastası var. Bunlardan en az 2 milyon NASH hastası ve NASH hastalarının da önemli bir kısmı siroz riski taşıyor. Dünya rakamları da iç açıcı değil. 2030 yılına kadar tahminen yarım milyar insan bu hastalıktan etkilenecek. Bu hastalık vücutta karaciğere özgü sinyal vermediği için, hastalık sinsi ilerliyor. Sinyal verecek noktaya geldiğinde ise artık hastalığın geri dönüşü maalesef olmuyor. Hastaların yüzde 70'inden fazlası obezdir, yüzde 75'e kadarı tip 2 diyabetlidir ve yüzde 20-80 arasında herhangi bir yerde hiperlipidemi vardır. Kontrol edilmezse, NASH siroz, karaciğer kanseri ve karaciğer nakline yol açabilir” şeklinde konuştu. 

TEDAVİSİ YOK

Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, son 10 yılda NASH'ın tedavisine yönelik ilaç araştırmalarında büyük ilerlemeler kaydedilse de bugüne kadar sağlık otoriteleri tarafından onaylanmış bir NASH tedavisi bulunmadığına da hatırlatarak, “Kilo kaybı ve fiziksel aktivite, şu ana kadar etkisi kanıtlanmış en iyi NASH tedavi yöntemleridir” diye konuştu.

“SANILDIĞI GİBİ ALKOLLE İLGİSİ YOK”

Prof. Dr. Yılmaz şöyle konuştu: “NASH; yüksek şekerli, yüksek yağlı beslenme ve hareketsiz yaşamın sonucu. Ve şişmanlık, tip 2 diyabet ve insülin direnci ile yakından ilişkili. Bu sebeple; karaciğer yağlanmasında erken müdahale ve önlemler bu hastalıkta hayat kurtarıcı rol üstleniyor. NASH sinsi seyreden bir hastalıktır, yani hastalar genellikle ileri evre siroz oluşana kadar hiçbir belirti vermez. Diyabet ve kolesterol gibi kronik metabolik hastalığı olanlar, kilolu olanlar, hareketsiz kalanlar, düzenli ya da düzensiz alkol tüketenler, çoklu ilaç kullanmak zorunda olan kişilerin tamamı karaciğer yağlanması yönünden risk grubundadır.”

Yılmaz, “Erken teşhis edildiği takdirde çoğu hasta nakil olmak zorunda kalmaz. Bu nedenle hastalığı önleyecek farkındalığı yaratmamız gerekiyor. Bir siroz hastası ile NASH hastasının maliyeti arasında 20 kat fark vardır. Hastalığı siroz olmaksızın önlemek, çok önemlidir. Karaciğer kanserine yakalanma riskleri de çok yüksek, bunun tedavisi de çok büyük bir maliyet" diye konuştu.

“EN ÖNEMLİ SAĞLIK SORUNUMUZ NASH OLACAK”

Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, sözlerini şöyle bitirdi: “Türkiye’de bu hastalığın önüne geçmek için yoğun çaba ve uğraş içindeyiz. Çünkü önümüzdeki 10-15 yılllık süreçte en önemli sağlık sorunlarımızdan biri NASH hastalığı olacak. Ne yazık ki ülkemizde her 3 kişiden 1'i obez. Covid belki unutulacak, çözümü, aşısı tamamen bulunacak ama modern çağın vebası hatta en sinsi hastalığı olan NASH, yakın gelecekte insanoğlunun en büyük düşmanı olacak! Bir an önce toplumsal farkındalık oluşturulmalı.” 

 

ARŞİV