İdrar kaçırma kader değil

Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Şükrü Kumsar, idrar kaçırma hakkında: “Bu bir kader değil, bu önlenebilir ve tedavi edilebilir bir durum. İdrar kaçırma yaşlanmaya bağlı bir sonuç ve normalleştirilmesi gereken bir şey değil. İdrar kaçırma söz konusuysa, her aşamada ve her tipte farklı tedavi şemaları var” diyor

29 Aralık 2023 - 12:05

 

Üroloji uzmanı Prof. Dr. Şükrü Kumsar ileri yaşlarda idrar kaçırma ve böbrek sağlığı hakkında sorduğumuz soruları cevapladı. 

  • İlerleyen yaşla idrar kaçırma arasında ne gibi bir bağ var? 

Yaşlanmayla birlikte kas, iskelet ve sinir sistemi deforme olup bozuluyor. Bu idrar tutma mekanizmaları da zaten kas, iskelet ve sinir sisteminin birlikte çalıştığı bir organizasyon. Dolayısıyla, bu organizasyonda birtakım aksaklıklar meydana geliyor. Bu durumun, erkeklerde prostat, mesane, sinir sistemi ve beyin hastalıkları gibi birçok faktörü var. Koordinasyonun bozulması idrar kaçırmayla sonuçlanabiliyor. İdrar kaçırma çok sık görülen bir durum, 65 yaş üzeri erkeklerde ortalama yüzde 20’lerde görülürken kadınlarda ise yüzde 55 civarında, yaşla birlikte artıyor. Hatta 80 yaş ve üzerinde, erkek ile kadının idrar kaçırma oranı eşitleniyor, birebir gibi oluyor. 

 

  • İdrar kaçırmada kadın ile erkek arasında ne gibi farklar görülüyor? 

Kadınla erkek arasındaki tek fark, anatomik fark. Bu anatomik farklılık erkeklerde mesanenin altında prostat olması ve mesane çıkımında ki üretra dediğimiz idrar kanalı biraz daha uzun. Yoksa çalışma fonksiyonu ile çalışma fizyolojisi birbirine benzer. Erkeklerde prostat büyümesi , idrar yapma ile ilgili bir takım fonksiyon bozukluklarına ekstra  neden olabiliyor. 

İDRAR KAÇIRMA KADER DEĞİL

  • Bu durumu önlemek için neler yapılabilir? 

Öncelikli olarak, idrar kaçırmanın ne olduğu ve neden kaçırıldığı hakkında bir bilinçlenme gerekiyor. İdrar yapma eylemi, bir sürü fonksiyonun bir araya gelerek oluşturduğu durum olduğu için, idrar kaçırmanın nedeni ve nasıl bir kaçırma tipi olduğu, bunların hangi seviyede 0lduğunun tanımlanması gerekiyor. Bu tanımlamalar yapıldıktan sonra soruna yönelik tedaviler ve tedavi alternatifleri var. 

İdrar kaçırmayı önlemek için yapılması gerekenlerden bahsedecek olursak, öncelikle yaşlanmak bir süreç. Ama her idrar kaçırma da yaşlanma sonucunda olacak diye bir şey yok. Örneğin erkeklerde; idrar kaçırmaya varacak düzeyde, prostatın büyümesi ve ileri safhalara ulaşması, idrar kanalının tamamen tıkanmasına varan bir durum söz konusu olmadan erken müdahale edilir ve tedavi edilirse mesanedeki yıpranma ortadan kalkmış oluyor. Kadınlarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonları ya da bir takım mesaneye bağlı değişiklikler, önceden egzersizle bölgedeki kasların güçlendirilmesiyle idrar kaçırma önlenebiliyor. Egzersizler ise idrar kaçırma tipine göre değişiyor. 

İdrar kaçırmada özellikle şöyle bir kabullenme söz konusu, ‘Yaşım geldi, benim bütün arkadaşlarım idrar kaçırıyor o zaman benimki de normal’ diyen kişiler var. Bu doğru değil, o belki de ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir ya da ilerlediği zaman tamamen geri dönüşü olmayan bir şekle dönüşecek. Bu bir kader değil, bu önlenebilir ve tedavi edilebilir bir durum. İdrar kaçırma yaşlanmaya bağlı bir sonuç ve normalleştirilmesi gereken bir şey değil. İdrar kaçırma söz konusuysa, her aşamada ve her tipte farklı tedavi şemaları var.  

  • 65 yaş üstünde sıklıkla görülen bir böbrek hastalığı var mı? 

Böbrek hastalıkları, böbreğin kendi yapısal hastalıkları yani böbrek hücresi ‘nefron’ dediğimiz böbrek yetmezliğine gidebilen birtakım hastalıklar var, ona nefrologlar bakıyor. Yaşla birlikte böbrek fonksiyonları da azalabiliyor. Tansiyon ve şeker gibi bir takım metobolik hastalıklarla böbrek fonksiyonlarını yıldan yıla etkileyebilen hastalıklar. Hipertansiyon da bir böbrek hastalığı olarak nitelendirilebilir, çünkü böbreği etkileyen bir hastalık.

65 yaş üstünde böbrek tümörleri daha sık görülüyor ve böbrek tümörlerinin yüzde 60’ının tesadüfen tanısı konuluyor. Çok ileri aşamalara gelmeden hiçbir belirti vermiyor, belirti verdiğinde de biraz ileri aşamaya geçmiş oluyor. Hasta rutin kontrole gittiğinde, dahiliyede karın ultrasonu yapıldığında saptayabiliyoruz. 

 

DOKTOR KONTROLÜNDE  İLAÇ KULLANIMI 

  • 65 yaş üstü genellikle ‘doktor kontrolünde ama çok ilaç kullanıyorum, böbreklerim zarar görür mü’ diye endişe ediyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu çok sık karşılaştığımız bir soru. Bir sürü ilaç var, bunların bir kısmı karaciğerde metobolize ediliyor, bir kısmı böbrekten atılıyor. İlacına göre değişir, kullanılan ilaçların hepsinin listesini görmek lazım, hangi ilaç birbiri ile etkileşiyor. Özellikle 65 yaş üstünde ağrı kesici kullanımı çok yoğun ve ağrı kesicilerin bir kısmı özellikle böbrek üzerinde yoğun bir hasara neden olabiliyor. Hasar, ilaç almaya başlandığı zaman ortaya çıkan bir şey değil. Bazıları, ‘Aynı anda 10 ilaç yutuyorum, dün aldım böbreğimde ağrı başladı’ diyor, böyle akut etki edecek ilaçlar değil. Ama günden güne böbrek yada karaciğer fonksiyonlarında bozulmayla ortaya çıkabilecek durumlara sebep olur. İlaçların kullanımı doktor kontrolünde olduğu müddetçe bir problem olmaz. Hastaların hangi ilaçları kullandığı artık sistemlerde belli oluyor, biz de hasta söylemese bile listeden görüp, ‘bunu şu dozda kullan, fazla kullanma’ diyoruz. Böbrek anomalisi varsa ‘bu ağrı kesiciyi fazla kullanma ya da başka ağrı kesici kullan’ gibi önerilerde bulunabiliyoruz.  

  • İlerleyen yaşlarda ve öncesinde böbreklere dikkat etmek için ne yapılmalı?

Tansiyon ile şekerin kontrol altında tutulması ve yeterli su alını önemli. Bir takım diyetsel faktörler, özellikle hayvansal proteini çok tüketmek böbrek için ciddi bir yük getirebiliyor. Tuzun azaltılması, böbrek sağlığı için önerdiğimiz en önemli faktörlerden bir tanesi. 

 


ARŞİV