“HPV aşısı ulusal aşı programına alınmalı”

HPV aşısının yaygın aşı programına alınması için imza kampanyası başlatan Eda Kovancı, “Bu aşının cinsel yolla bulaşması, aşı vurulan çocukların ya da kadın / erkek yetişkin kişilerin ahlaksız damgası yemesine neden olmamalı” diyor

23 Haziran 2021 - 00:15

Birçok insanın hayatını kurtarabilecek olan HPV aşısı, Türkiye’de ulusal aşı programında yer almıyor. Maliyeti yüksek olan bu aşının yaygın aşı programına alınması, son günlerde çokça tartışılıyor. Virüsü kontrol altına alan ve kanser riskini en aza indiren HPV aşısının maliyesi ise 2.000 TL’yi bulabiliyor. Bunlara ek olarak virüsün cinsel yolla bulaşması, ailelerde çeşitli önyargılara sebep olabiliyor.

Konuyla ilgili kadın hastalıkları uzmanı Başak Baksu ve HPV aşısının yaygın aşı programına alınması için imza kampanyası başlatan eczacı Eda Kovancı ile konuştuk.

“ÇOĞU KİŞİ ENFEKTE OLACAK”

Kadın hastalıkları uzmanı Başak Baksu, HPV virüsünü şöyle tanımlıyor: “Human Papilloma Virüsü (HPV), 100’den fazla türü bulunan bir virüs ailesidir. HPV, cilt, vajen, anüs, vulva (dış genital bölge), serviks (rahim ağzı), penis başı, ağız boşluğu ve yutakta bulunan epitel hücrelerinde yaşar. HPV çok sık rastlanan bir virüstür. Çoğu kişi yaşamları boyunca HPV ile enfekte olacaktır.”

HPV virüsünün nasıl bulaştığı hakkında bilgi veren Baksu, “HPV sıklıkla eller, parmaklar, ağız ve genital bölgede bulunur. HPV ciltten cilde temas ile, her türlü cinsel aktivite (oral, vajinal, anal seks) ile bulaşır. Bulaşması için sadece enfekte bölgeye cilt teması bile yeterlidir. Enfekte birçok kişi kendisinde HPV enfeksiyonu olduğunu bilmez. Uzun yıllar HPV taşıyıcılığı hiçbir soruna neden olmayabilir. Bu yüzden, farkında olmadan partnerlere bulaştırma oranı çok kolay ve yüksektir” diyor.

HPV enfeksiyonunun belirtilerinden bahseden Baksu, “100 HPV tipinden yaklaşık 60 kadarı el ve ayaklarda siğil etkenidir. 40’a yakın tipi ise cinsel temasla bulaşan ‘anogenital tip HPV’dir. Bunlar anüs, ağız, boğaz ve genital bölgede siğil ve kansere neden olur. HPV ile enfekte birçok kişide hiçbir şikâyet olmadan taşıyıcı bulaştırıcılık söz konusudur. Savunma sistemi sağlıklı kişiler virüsü birkaç ayda, yüzde 90’ı ise iki yılda temizler. Bazen HPV enfeksiyonu yıllarca devam edebilir” diyor ve tedavi yöntemlerine değiniyor: “Siğiller kendiliğinden yok olabilir. Siğil geçmez, büyür veya çoğalırsa lokal uygulamalar veya farklı enerji modülatörleri kullanılan yakma işlemi ile tedavi edilir. Eğer HPV enfeksiyonu daha ciddi sorunlara yol açarsa o zaman bir doktorla tedavi seçenekleri görüşülmelidir.”

“CİNSİYETE GÖRE FARKLILIK GÖSTERMEZ”

 “HPV enfeksiyonunu önlemenin en iyi yolu risk faktörlerinden korunmaktır” diyen Baksu, düzenli rahim ağzı kanser taraması yaptırmanın ve aşılanmanın önemine vurgu yapıyor. Baksu, “Bulaşı kolaylaştıran risk faktörleri, yara, çizik, delinme gibi cilt bütünlüğünün bozulması, siğil ile direk temas, çok sayıda cinsel partner, partnerinizin çok sayıda cinsel partneri olması, kondom kullanmamak, cinsel oyun aletlerinin paylaşılması, erken yaşta cinsel ilişki, savunma sistemini bozan hastalık ve ilaçlar, sigara, alkol, madde bağımlılığı, beslenme bozukluğu gibi durumlar risk faktörleridir. Sanılanın aksine HPV, tuvalet oturağından, yüzme havuzundan veya enfekte kişinin kanından bulaşmaz. HPV hem erkek hem kadınlarda görülür. Cinsiyete göre belirtileri de farklılık göstermez.” ifadelerini kullanıyor.

“VİRÜSÜ ÖNLEMENİN EN İYİ YOLU AŞI”

Son günlerde sıkça gündeme gelen HPV aşısı hakkında da bilgi aktaran Baksu, “HPV aşısı her iki cins için 9-26 yaşları arasında, ideal olarak cinsel aktif yaşama başlamadan önce önerilir. Ülkemizde, en sık genital siğil ve yüksek riskli kanser etkeni olan 5 tipe karşı koruyucu aşı vardır. Aşıya rağmen başka tip HPV’ler ile enfekte olmak mümkündür. HPV aşısına bağlı hafif-orta şiddette aşı yerinde kızarıklık, şişme veya ağrı, hafif ateş, kırgınlık, baş, karın, kas ve eklem ağrısı, baygınlık, bulantı, kusma, ishal görülebilir. Lateks ve maya alerjisi olanlarda alerjik reaksiyon gelişebilir.” diyor ve son günlerde sıkça gündeme gelen HPV aşısının yaygın aşı programına alınması konusu hakkında da görüşlerini aktarıyor: “HPV, en yaygın virüs enfeksiyonlarından biridir. Yıllarca şikâyete neden olmadan taşıyıcılık, dolayısı ile bulaştırıcılık olur. Kronik enfeksiyonlar birçok kanser nedenidir. Kimlerde kansere neden olacağını bilmek mümkün değildir. Bu yüzden HPV enfeksiyonunu önlemenin en iyi yolu HPV aşısıdır.” diyor.

“HER YIL 250 BİN KADIN ÖLÜYOR”

HPV aşısının yaygın aşı programına alınması için bir imza kampanyası başlatan eczacı Eda Kovancı, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Çok sık duymuyor olsak da Human Papilloma Virüsü yani kısaca HPV, kadın ve erkeklerde 7 ayrı kansere yol açabiliyor. Tüm dünyada her yıl 250 bin kadın HPV kaynaklı bir hastalık olan rahim ağzı kanseri sebebiyle hayatını kaybediyor. Ancak şanslıyız ki bu virüse karşı koruyuculuğu çok yüksek olan bir aşımız var. Ve sağlık otoritelerinin, Dünya Sağlık Örgütü de dahil olmak üzere, ortaya koyduğu bu aşı kız ve erkek çocuklarda 9-10'lu yaşlardan itibaren yapılırsa en yüksek koruyucu etkiye ulaşıyor. Bu nedenle kızamık, su çiçeği aşılarında olduğu gibi çocukların okullarda rutin olarak aşılanması, ailenin farkındalığının ya da gelir düzeyinin ne durumda olduğuna bel bağlamaksızın bu virüse karşı bizi en donanımlı hâle getirecek” diyor.

“14 BİN İMZAYA ERİŞMEK ÜZEREYİZ”

Başlattığı imza kampanyası hakkında konuşan Kovancı, “İmza kampanyası başlatmama yol açan birden fazla motivasyon var. İlki bu virüsün cinsel yolla bulaşmasından ötürü ailelerin ve toplumun bir önyargıya sahip olması. Aşıyı önerdiğimiz aileler, ‘Benim çocuğuma ne ima ediyorsunuz?’ diyerek  sinirlenebiliyorlar. Oysa ki bugünün çocukları geleceğin yetişkinleri olacaklar ve cinsel hayatları, evlilikleri olacak. Rahim ağzı kanseri neticesinde doğurganlık kaybı yaşamazlarsa çocuk sahibi olacaklar. Ancak aşıyı çocuk ya da ergen yaşta olurlarsa en yüksek faydayı görecekler. İnanıyorum ki bu aşılama devlet eliyle yapıldığı ve yaygınlaştığı takdirde, tabiri caizse ‘ayıp, günah’ algısı ortadan kalkacak. İkinci motivasyonum ise aşının fiyatının bireyler için erişilebilir olmaması. Yaş grubuna göre 2 ya da 3 doz yapılabilen bu aşı için yaklaşık 1400 -2100 TL arası bir bütçe ayrılmalı. Ülkemiz şartlarında maalesef bunlar yüksek rakamlar. Aşının pahalı olması ile birlikte aslında kanser tedavisinin ya da virüsün yol açtığı yaşam boyu sürebilen diğer hastalıkların sağlık sistemine maliyetinin aşıdan daha ucuz olabildiğini biliyoruz. Aşılanan her kişi ile aşılanmamış partnerlerini de aslında koruyoruz. Tüm bu nedenlerle bu kampanyayı başlattım ve çok olumlu tepkiler ile birlikte destekleyici dönüşler alıyorum. Güncel olarak 14 bin imzaya erişmek üzereyiz. Sosyal medyada birçok kişi aşının okul döneminde uygulanması için çağrılar yapıyor, kadın ve erkek birçok destekçimiz var. Her birine minnettarım, teşekkürlerimi sunuyorum, bu farkındalığı hep birlikte yarattık. Bunlar tabii ki çok sevindirici gelişmeler. Umuyorum oluşan kamuoyu neticesinde yetkili makamlar da talebimize yanıt verecektir.” diyor.

“40 YAŞA KADAR UYGULANABİLİR”

“Bu aşının cinsel yolla bulaşması, aşı vurulan çocukların ya da kadın/ erkek yetişkin kişilerin ahlaksız damgası yemesine neden olmamalı” diyen Kovancı, sözlerine şöyle devam ediyor: “Nasıl ki şimdi Covid-19 aşısı olabilmek için seferber oluyorsak bu aşı da aynı şekilde bir nimet aslında. Çocukluk ya da ergenlik çağında aşılanmadıysanız da bu aşıdan faydalanabilmektesiniz; etkinliğinin uygulama yaşı ilerledikçe azaldığı söylense de 40 yaşa kadar aşı uygulanabildiği de biliniyor. İnsanlardan ricam, bu virüsün nelere yol açabileceğini farkında olmaları ve gerek kendileri gerek çocukları için aşı olma fikrini hekimlerine danışarak gündeme getirmeleridir.”


ARŞİV