Hazımsızlığın birçok nedeni olabilir!

Erişkin nüfusun en az yüzde 25'inde görülen hazımsızlık problemi hakkında Avusturya Sen Jorj Hastanesi iç hastalıkları uzmanı Dr. Metin A. Telli bilgiler verdi.

29 Ağustos 2014 - 08:52
Hazımsızlık (Dispepsi); ani başlayan, kronik sürekli olabilen veya tekrarlayan karın üst orta bölgesindeki ağrı veya sıkıntı hissi olarak tanımlanabilir. Uluslararası (ROME III) komitesi tarafından tanımlanan bölgede ağrı, yanma, çabuk doyma ve yemek sonrası şişkinlik olarak açıklanmıştır. Erişkin nüfusun en az yüzde 25’inde gözlenen şikâyetlerdir. 
En önemli nedenleri şunlardır:

İlaç veya besin intoleransı: ırı miktarda yemek yeme, çok hızlı yeme, aşırı-yağlı besinler, stresli ortamlarda yenen yemekler veya çok fazla alkol veya kahve kullanılması, aspirin, ağrı kesici anti-romatizmal ilaçlar, bazı antibiyotikler, diyabet için kullanılan, aynı zamanda insülin direnci ve erken diyabette kullanılan metformin akarboz vs (glifor, glucobay vb.), yüksek kan basıncı (hipertansiyon) ilaçlarının çoğunluğu, kolesterol düşürücü ilaçlar, Parkinson hastalığında kullanılan ilaçlar, antidepresanlar, doğum kontrol hapları, vitaminler özellikle kansızlık için kullanılan demir içeren ilaçlar, kortizon içeren ilaçlar sayılabilir.

Fonksiyonel hazımsızlık: En sık rastlanan kronik hazımsızlık sebebidir, muayene ve değerlendirme sırasında herhangi bir sebep bulunamaz, hastaların 3’te 2’si, bu gruba girer. Psikososyal stres, mide ve bağırsak sinir sisteminde artan hassasiyet, mide boşalmasının gecikmesi veya besinlerle uyumsuzluk saptanmıştır. Kronik sıkıntı ve şikâyetler yaratan, tedavisi güç bir durumdur.

Mide ve bağırsak yüzeyinde fonksiyon bozukluğu: Hazımsızlık çeken hastaların yüzde 5-15’inde mide veya oniki parmak barsağı ülseri, yüzde 20’sinde ise mide-yemek borusu reflü hastalığı vardır. Hazımsızlık çeken yüzde 1 oranında hastada mide kanseri gözlenir, ancak 55 yaşın altında çok nadirdir. Diyabet hastalarında, laktoz (süt proteini) intoleransında ve parazittik enfeksiyonlarda da hazımsızlık, baş bulgudur.

Helicobakter Pylori enfeksiyonu: Aynı isimli bakterinin yol açtığı kronik olarak seyreden, peptik ülser hastalığına ve kronik gastritle sonuçlanan mide ve bağırsak enfeksiyonudur. Toplumda ülser olmadan kronik H. pylori gastritis (mide iç yüzeyi iltihabı) yüzde 20-50 oranında gözlenir. H.pylori bakterisine bağlı gastrit tespit edilen hastalarda aile hikâyesi çok önemlidir. Ailesinde mide kanseri hikâyesi olan bütün hastalarda H.Pylori bakterisi tedavisi tam olarak uygulanmalı ve bakterinin tam olarak yok edildiği kanıtlanmalıdır. H.Pylori bakterisinin özellikle ailesinde de mide kanseri hikâyesi olanlarda mide kanseri oluşma riskini arttırdığı kanıtlanmıştır.

Pankreas kanseri ve Kronik Pankreatit (pankreas kronik iltihabı): Uzun süre sadece hazımsızlık bulguları ile seyredebilir.

Safra yolları hastalıkları: Ani başlayan karın üst orta ve sağ üst kadrandaki ağrılar ve hazımsızlık şikâyetleri safra kesesi ve safra yolları taşında da gözlenebilir.

Diğer: 
Diyabet, Tiroid hastalıkları, kronik böbrek yetersizliği, kalp damar hastalıkları, karın içi tümörler, mide fıtıkları, gebelik gibi durumlarda da hazımsızlık görülen diğer durumlardır.
Çoğunlukla hazımsızlık ve mide ağrısından şikayet eden hastalarda gastrit veya ülser gibi mide ve oniki parmak bağırsağının iç yüzeyinin zarar gördüğü hastalıklar düşünülmektedir, Gastrit midenin iç yüzeyini kaplayan dokuda kimyasal olarak, (mide asidi artışı ve ilaçlara bağlı ) veya enfeksiyon (H. pylori bakterisi vb.) sebebiyle oluşan inflamasyon, iltihaptır. Ülser ise yüzeysel tabakanın tamamen zarar gördüğü epitelin ortadan kalktığı derin yaralardır, Asit ve pepsin gibi mideye saldıran mide tarafından salgılanan kimyasallar etkisi ile ortaya çıkar, ancak böyle bir zedelenmenin oluşabilmesi için mide defansif faktörlerin çeşitli ilaçlar veya H.pylori bakterisi ile zarara uğratılmış olması gerekmektedir. H.Pylori bakterisi ayrıca mide asidini kontrol eden hücreleri etkileyerek işlevsiz hale getirir sonuç sürekli ve şiddetli asit salgısıdır. Hazımsızlık ve mide ağrısı gastritte de ülserde de ortak şikâyetlerdir, klinik olarak onikiparmak bağırsağı ve mide ülserini ayırt etme çok zor olsa da, açlıkta midede kazınması olan ve anitiasit çiğneme tabletleri veya yiyeceklerle şikâyetleri geçen hastaların yüzde 50’sinde onikiparmak bağırsağı ülseri saptanır. Bu tip ülserde şikâyet 2-4 saat sonra nükseder. Mide ülserlerinin 3’te 1’inde ve onikiparmak barsağı (duodenal) ülserlerin 3’te 2’sinde gece uykudan uyandıran ağrı tipiktir. Tüm ülser hastalarının yüzde 20’sinde kanama ilk bulgu olabilir (sessiz ülser). Bu dönemde hastalar çeşitli yiyecek ve içeceklerle rahatlamaya çalışırlar, süt ilk anda herhangi bir besin gibi rahatlama yapsa da sonrasında yağlı olması sebebiyle daha fazla asit salgılanmasına sebep olarak şikâyetleri arttırır. Soda ve gazlı içecekler ilk anda rahatlama hissi yaratsalar da reflü hastalığına yol açarak ayrıca yemek borusunun da tahrişine ve hastalığa katılmasına sebebiyet verirler.
Ülser ve gastritin oluşmasında stresin önemli bir rolü vardır. Ani gelişen emosyonel stres veya ağır hastalıkların yol açtığı fiziksel stres (şok, sepsis, karaciğer yetersizliği, böbrek yetersizliği, ağır yanıklar, santral sinir sistemi yaralanmaları, multiorgan yetersizliği, solunum cihazına bağlı yoğun bakım hastaları) ağır bir gastrit ve ülser gelişme sebebidir, ciddi mide kanamalarına sebebiyet verebilir. Ülserlerde şikâyetler periyodiktir ve mevsimlerle bağlantı saptanmıştır, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde nüksler görülür.
Ani başlayan mide ve karın ağrılarında antiasit tablet veya şuruplar kullanılabilir, kesinlikle ağrı kesici romatizma ilaçları ve aspirin alınmamalıdır. Acil bir durumda tabloyu gizleyebilecekleri gibi hastalığı şiddetlendirerek mide ve bağırsak delinme ve kanamalarına yol açabilirler. Anti asitlere cevap vermeyen durumlarda en kısa sürede doktora başvurmak hayat kurtarıcı olabilir.

ARŞİV