Ülkemizde 14 Mayıs, “ Eczacılık Günü” olarak kutlanıyor. Eczacılar Sağlık Kültür Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı Genel Sekreteri Eczacı Osman Tosun ile eczacıların yaşadığı sorunlar ve sorunların çözüm yollarını konuştuk.
-Eczacılık mesleğini tanımlayabilir misiniz? Eczacı kime denir?
Eczacılar, eczacılık fakültelerinde 5 yıl boyunca botanikten kimyaya, anatomiden farmakolojiye, toksikolojiden kozmetiğe çeşitli bilim dallarında uygulamalı akademik eğitimler almış olan ve edindiği bu bilgileri insanlığın ve hastaların faydasına kullanan kişilerdir. Serbest eczanelerde, ilaç ve kozmetik sanayii ile diğer sağlıkla ilgili sektörlerde, akademik kurum ve kuruluşlarda, ilgili devlet kurumlarında ve daha başka birçok yerde çalışır, hizmet sunar. Bizim çok sevdiğimiz tanımlardan biri de “Eczacı en yakın sağlık danışmanınızdır.” Kısadır ama çok şey anlatır.
-Eczacılık fakültelerinde eğitim nasıl, yeterli mi?
Eczacılık eğitiminde hem teorik hem de uygulama ağırlıklı yüksek nitelikli bir eğitim müfredatı var. Genel olarak eğitimin yeterli ve hatta biraz da fazla olduğunu söyleyebiliriz. Ancak burada çok önemli bir konuyu belirtmemiz gerekiyor. O da son yıllarda sayıları hızla artan eczacılık fakülteleri. Şu an itibarıyla Yüksek Öğretim Kurumu web sayfasında bir tanesi pasif durumda olmak üzere toplam 56 eczacılık fakültesi kayıtlı. Bunların toplam kontenjan sayıları ve dolayısıyla yıllık mezun sayıları ne yazık ki ülkemizin güncel ihtiyacının çok çok üzerinde Bu konunun üzerinde önemle durmamız gerekir ki gelecekte bir eczacı istihdamı ama ondan çok daha önemlisi bir halk sağlığı sorununa yol açılmasın. Acilen bu sorunun çözümü için adımlar atılmasını bekliyoruz.
Eğitim konusunda önemle ele almamız gereken konulardan biri de kimi yurtdışı üniversitelerinden haksız şekilde alınan diplomalar. Diplomasını saygın üniversitelerden bileklerinin hakkıyla alan meslektaşlarımı tenzih ederek söyleyebilirim ki bunların çok büyük bir kısmı ne yazık ki nereden ne şekilde alındığı belli olmayan diplomalar ve maalesef ülkemizde çok kolaylıkla denklik alabiliyorlar. Bu gerçekten tüm toplum adına çok can sıkıcı bir sorun ve maalesef çok ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşme potansiyeli barındırıyor. Bizim ülke olarak buna acilen bir çözüm bulmamız gerekiyor. Burada da görev büyük oranda Yüksek Öğretim Kurumu ve elbette siyaset kurumuna düşüyor. Son dönemde bu konuda bazı adımlar atıldı ancak yetersiz. Hem mevzuat düzenlemeleri hem de bunların derhal ve en sağlıklı şekilde uygulamaya geçirilmesi bakımından yapılacak çok iş var.
Bu konuda çözüm önerilerimizden kısaca bahsetmek gerekirse:
-Yeni eczacılık fakültesi artık açılmamalı.
-Var olan fakülte kontenjanlarında, ihtiyaç ve istihdam planlamalarına uyumlu olarak kontenjan kısıtlamalarına gidilmeli hatta kontenjanlar azaltılmalı.
-Eczacılık fakültelerine girişte uygulanan baraj puanı daha etkin düzeylere getirilmeli.
-Eczacılıkta uzmanlık konusundaki sorunlar giderilip yaygınlaşması sağlanmalı.
-Stajer kabul etme ile ilgili teşvik edici uygulamalara gidilmeli.
-Eczacıların yaşadığı sorunları anlatabilir misiniz?
Mesleğimizin güncel sorunları ve kronikleşmiş sorunları var. Hatta belki de sadece sorun kelimesiyle sınırlı kalmayıp mücadele alanları olarak ifade etmek de mümkün olabilir. Çünkü bu sorunların önemli bir kısmı aslında hem biz eczacıları hem de toplumu aynı şekilde etkileyip hayat kalitemizi son derece kötü etkiliyor. Şu günlerde elbette tüm toplumumuz gibi eczacılar da devasa ekonomik sorunlarla mücadele ediyor. Tüm maliyetlerimiz korkunç bir hızla artarken ne yazık ki gelirlerimiz çok az artıyor ve gerçekten çok ciddi sayıda meslektaşımız eczanelerini ayakta tutmakta her geçen gün daha fazla zorlanıyor.
“ TEMELİNDE KARARNAME YATIYOR”
Son günlerde gündeme gelen önemli bir başka sorun ilaç yoklukları. Bir başka deyimle piyasada bulunamayan ilaçlar. Bu konu meslek örgütlerimiz tarafından çok defa anlatıldı ama kısaca yinelemek gerekirse bu sorunun temelinde 2004 tarihli İlaç Fiyat Kararnamesi (IFK) yatıyor. Geçtiğimiz yıl içinde kısmi düzenlemeler yapılsa da IFK bir taraftan eczane ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapmaya diğer taraftan halkımızın ilaca erişimi konusunda ciddi engeller oluşturmaya devam ediyor. Anlaşılması çok zor ve teknik bir konu. İlaç fiyatlarının nasıl belirleneceğini ve sektörde kimin karlılık oranının ne olacağını tarif eden kararname. Bu kararnamede ilaç sektörüne yönelik özel kur uygulaması var. Uygulanan kur güncel kurun yaklaşık yarısına denk geliyor. Hatta dönem dönem ani kur hareketleri söz konusu olduğunda daha aşağılara da düşebiliyor.
Biz eczacılar için IFK’nın daha da vahim sonuçları var. Şöyle ki kararnameye göre ilaçlar belirli fiyat baremlerine ayrılmış durumda ve karlılık oranları da bu baremlere göre değişiyor. Kararnameye göre fiyat yükseldikçe karlılık oranı düşüyor. Dolayısıyla ilaç fiyatlarına zam yapılıp bu baremler ona uygun şekilde belirlenmediğinde kar oranınız düşmüş oluyor ve kararnamenin yürürlüğe girdiği günden bu yana uygulama tam olarak bu şekilde sürüyor. Zaman içinde bir iki küçük düzenleme yapılsa da yaraya pansuman dahi olmadı diyebiliriz.
Bir başka mücadele alanımız eczanelerin sağlık sistemimiz içerisinde birinci basamak sağlık kuruluşu olduğu gerçeğinin devlet bürokrasisi ve mevzuat tarafında kabulünü sağlamak. Mevcut durumda eczacılar gereksiz bir iş yükü altında ezilirken, asıl yapmaları gereken işe odaklanmakta güçlük çekiyorlar. Biz herkesin şu gerçeğin farkında olmasını arzu ediyoruz. İlaç ve eczacılık hizmeti bir bütündür ve birbirinden ayrı düşünülemez ve başka şeylerle ikame edilemez. O nedenle lütfen artık eczacıların asıl işlerine odaklanmalarına yardımcı olacak düzenlemeler yapalım diyoruz.
“ACİL DÜZENLEMEYE İHTİYAÇ VAR ”
Yine uzun yıllardır sürdürdüğümüz bir mücadele alanı da gıda takviyeleri başta olmak üzere ilaç dışı sağlık ürünleri ve bu ürünlerin üretiminden halka sunumuna kadar olan süreçlerdeki kaotik durum. Bu alanda önemli bir mevzuat yetersizliği var. Her geçen gün biraz daha fazla ilaca benzeyen, adeta ilaç niteliği kazanan bu ürünlerin mevcut mevzuat ile sağlıklı şekilde üretilmesi, istenilen kalite standartlarını karşılaması, her aşamada etkin şekilde denetlenmesi mümkün görünmüyor. Bu ürünler konusunda en kısa zamanda ciddi ve kapsamlı mevzuat düzenlemelerine ihtiyaç var. E-satış platformları ne yazık ki denetimsiz ürün çöplüğüne dönmüş durumda. Bu alanın da acilen denetim altına alınması gerekiyor.
Kamu eczacılarının özlük hakları konusunda da sorunlar var. Meslektaşlarımız uzun yıllardır bu alanda bir mücadele yürütüyor. Raporlar sundular, çok yetkin kurullar oluşturarak ciddi çalıştaylar yaptılar. Ama ne yazık ki son yapılan düzenlemelerde, diğer sağlık çalışanlarının haklarına yapılan iyileştirmelerden kamu eczacılarımız bu büyük oranda mahrum bırakıldı. Bir başka konu da hastane ve ecza deposu gibi bazı özel sektör kuruluşlarında çalışan eczacılarımız da aynı şekilde hak ettikleri özlük haklarının çok altındaki teklifleri kabul etmek zorunda kalabiliyor. Bu konuda da düzenlemeler yapılmasını bekliyoruz.
-Sorunların çözüm bulması için neler yapılmalı?
Sağlık alanı özelinde en temel sorun bize göre sağlığa ayrılan bütçenin oldukça yetersiz olması. Siyaset kurumu, ilgili bakanlıklarımız ve bürokrasi kademeleri yıllardır eczacıların sorunlarına bir duyarsızlık tutumu içerisinde. Eczacılar olarak bu sorunları yıllardır dile getiriyoruz hatta haykırıyoruz. Sesimizin duyulduğunu biliyoruz ama ne yazık ki sorunların kapsamlı ve akılcı şekilde çözülmesi konusunda yeterli adımlar atılmıyor. Bu sorunlara makul ve demokratik çözümler getirmezseniz toplum sağlığı konusunda da arzu ettiğiniz noktaya ulaşamazsınız. Eczacı örgütlerinin sesine daha fazla kulak verilmesini, devlet bürokrasisi içinde ve karar alma mekanizmalarında da eczacılara daha fazla yer verilmesini bekliyoruz.