"Üstümde gezegen baskısı var"

Dünyadaki sayılı kontrtenorlardan, açık kimlikli kuir bir sanatçı olan Nuri Harun Ateş, “Bizim hayatlarımız güvercin gibi, ne kadar evde o kadar güvende.” diyor

01 Kasım 2022 - 12:59

Nuri Harun Ateş… O bir müzisyen ama farklı. Zira kendisi bir kontrtenor. Yani zenginleştirilmiş kafa sesini kullanarak kadın sesine erişebilen erkek bir şarkıcı. 2002’de Mustafa-Övül Avkıran 5. Sokak Tiyatrosu'nda sanat dünyasına adım attı. 2018’de Sezen Aksu ile kendi bestesi olan “Geçmişe Susmasını Söyle” adlı şarkısını düet yaptı. 2020’de sözü müziği kendine ait olan “AY” parçasını çıkardı. Mayıs 2021’de ise müziği Bülent Ortaçgil’e düzenlemesi Ogün Dalka’ya ait olan “Normal” isimli son teklisi ile seyirci karşısına çıktı. Öte yandan 11 yıldır sürdürdüğü bir de ‘kabare’ şovu var; Kafası Karışık Kontrtenor… Aryadan alaturkaya, müzikalden popüler klasiklere pek çok şarkıyı yorumladığı bu şov, hem onun hem de izleyici için bir dertleşirken eğlenme seansı gibi. 11 Kasım akşamı Akasya AVM içindeki Tamirane Akasya sahnesine çıkacak olan Nuri Harun Ateş ile söyleştik.

  • Gösterinizin adıyla başlamak isterim; neden kafanız karışık? 

Soruya soruyla cevap verilmez biliyorum ama sizinki de karışık değil mi? Hele Türkiye gibi bir ülkede.

  • Düzeltmek için mi sahneye çıkıyorsunuz yoksa seyirciyi de bu karmaşaya ortak etmek için mi?

Düzelmeyeceğini çoktan anladım çok şükür. Sahneye çıkma nedenlerimden biri de; bu tımarhanede yalnız olmadığımızı, zor da olsa keyiflenebileceğimizi gösterebilmek.

  • ‘Ay’ şarkınız hem tatlı hem de sivri dilli.

Aslında özünde hiç tatlılık yok. Daha çok öfke var. Haksızlığa, had bilmezliğe, dünyayı başkaları için cehennem etmeye yeminli insanlara “buna hakkınız yok” diye çığlık çığlığa bağırmak için yazdığım bir eser.

  • ‘Bir tek annem isyanda’ diyorsunuz ya, aile-mahalle baskısı var mı üstünüzde?

Var. Aile, mahalle, hatta gezegen baskısı var. Önlemenin bir yolunu bulamadım ben. Sağ olsun baştakiler savaş mavaş çıkartıp nüfus kontrolüne katkı sağlıyorlar ama yeterli değil. Bence en az beş sene herkesi kısır edecek bir virüs bu işi biraz çözebilir. Birbirimizi öldürmek yerine çoğalmamak daha barışçıl sanki.

  • Bir müddet Avrupa’da çalışmışsınız. Neden döndünüz?

Alıştığım kaosu, dışlanmayı, öteki olmayı özledim sanıyorum. Her tavuk kendi çöplüğünde derler ya, benim hesaplaşacaklarım burada. Sanatımla, kimliğimle birilerini olumlu yönde değiştirebilme şansı yakalarsam beni gagalayanlardan başlamak isterim tabii ki.

  • Kuir bir sanatçı olarak muhtemelen Avrupa’da daha özgürdünüz. Türkiye’de nasıl hissediyorsunuz?

Türkiye’de muhtemelen sizin gibi hissediyorum, tabii kadınsanız. Bizim hayatlarımız güvercin gibi, ne kadar evde o kadar güvende. Tabii psikopat bir eş, sevgili vs. ile yaşamıyorsanız.

“SÜREKLİ HAYATTA KALMAYA ÇALIŞIYORUM”

  • Son günlerde yine LGBTİ+ karşıtı bir hareket baş gösterdi! Yorumunuz nedir?

Sayımız az zannettikleri için bize oynuyorlar, oy hesabı bence. Bize saydırıp muhafazakar eyleyecekler. Zavallılık ne diyeyim. Bu bir varoluş. bizi gebertseler yenilerimiz doğacak. Değirmenlerle kavga eden Don Kişot gibi sonuçsuz, insanlık dışı, doğa karşıtı beyhude bir çaba.

  • Pek çok kişi sizi Armağan Çağlayan programı sonrası tanıdığını söylüyor. Bu size nasıl hissettiriyor?

Çok iyi hissettiriyor. Sevgili Armağan Bey sayesinde olabildiğince şeffaf anlatabildim hikayemi. Minnetle teşekkür ediyorum ona buradan da.

  • “Herhangi bir kurumun kadrosunda olmayı hiç istemedim çünkü bu hayatımdaki renkli karışıklığın sonu olabilirdi.” diyorsunuz bir röportajınızda. Hayatınızdaki ‘renkli karışıklık’a müdahale var mı?

Müdahale eden kendini kapıda bulur, o kadar sertim bu konuda. Tek savaşım kendimle. Kendimi yok etmeye programlı gibiyim, sürekli hayatta kalmaya çalışıyorum. Burada aşık olduğum işim, annem, ailem, dostlarım var. Onlar olmasa inanın katlanmam imkansız.

  • Hakkınızda ‘hafif kırık bir tip ama inanılmaz bir ses.’ diye bir yorum okudum. Siz gördünüz mü? Bu cümle sizi kırar mı? 

Ahahaha niye kırsın ayol. Sadece aradaki “ama” onun kendi ilkelliği ve bu da normal. Gerisini doğru yazmış zaten; hem kırığım, hem sesim güzel. Sağ olsun.

“BEDELİNİ ÖDEDİM, ÖDÜYORUM, ÖDEYECEĞİM”

  • “Özellikle eşcinsel bir şarkıcı olarak kimliğini gizleme ikiyüzlülüğünü elinin tersi ile itip bu bedeli ödemeye razı olmasından  etkilendim.” demiş birisi de. Kendinizi aktivist olarak tanımlıyor musunuz?

Hayır. Herkesin kendi hayatı, kendi seçimi. Kimi saklayarak büyük bedeller öder, kimi şeffaf olarak bedeller öder. Yani her türlü ödüyorsun. Ben sadece insanları kandıracak, onlara yalan söyleyecek kadar sevmiyorum. O yüzden her şeyi göze aldım. Bedelini de ödedim, ödüyorum, ödeyeceğim.


ARŞİV