"Hayatımın her anı bir dönüm noktası"

Hanımın Çiftliği dizisiyle dikkat çeken, şu sıralar sevilen dizi Aramızda Kalsın’da oynayan Caner Cindoruk’la Adana’da başlayıp İstanbul’da devam eden başarı hikâyesini konuştuk...

09 Ocak 2015 - 09:23
 
Kadir İNCESU
Aslında Caner Cindoruk’un yaşadıkları bir başarı hikâyesi olarak da adlandırılabilir. Babası öykücü Zafer Doruk, amcası oyuncu Erdal Cindoruk, gelecekle ilgili planlarını yaparken kendisine örnek olmuş. Gerek yaşamlarıyla, gerekse başarılarıyla.
Geçtiğimiz sayılarda Zafer Doruk ve ailenin şair-oyuncu üyesi Taner Cindoruk ile yaptığımız röportajları yayınlamıştık. Bu sayımızda da ailenin başarılı isimlerinden Adana’da başlayıp İstanbul’da devam eden bir yaşamın başrol oyuncusu Caner Cindoruk ile yaptığımız söyleşiyi sunuyoruz.
-Caner Cindoruk nasıl bir çocukluk geçirdi?
Genelde uslu bir çocuktum. Annem anlatır. O iş yaparken, ben emziğim ağzımda, pencere demirine tutunur, sokaktan gelip geçeni izlermişim. Pek ağlamaz, ayak diretip şunu bunu istemezmişim.
-Bir yanda geçim kaygısı nedeniyle sürekli çalışmak zorunda olan ve bulduğu her fırsatta kağıda kaleme sarılan öykü yazarı baba Zafer Doruk… Diğer yanda ise tiyatro ile uğraşan amca Erdal Cindoruk… Babanız ve amcanızdan nasıl etkilendiniz?
Babamın yazdıklarından, okuduğu kitaplardan, okumaya olan ilgisinden çok yararlandım. Amcamla da tiyatroyu tanıdım. Benim için özel bir şanstı onlar.  
-O dönemlerde yazma denemeleriniz oldu mu?
Yazmayı çok istedim. Ama oyunculuk yanım daha ağır bastı. Birtakım yazma denemelerim oldu; günlük, anı gibi şeyler. Sonra şiir yazma denemelerim var. Yazıyorum bir şeyler. Üzerinde çalışmak istiyorum. Seviyorum yazmayı.
-Üniversiteyi bitirdikten sonra yaşamınız nasıl şekillendi?
Ben oyunculuğu çok istiyordum. Maddi durumumuz nedeniyle Adana’da istemediğim bir bölümde okumak zorunda kaldım. Ama okulun tiyatrosunu çalıştırıyordum: Çukurova  Üniversitesi Tiyatrosu. Okuldan sonra çalıştığım işi bıraktım. Tiyatro yapmak istiyordum. Ailem anlayış gösterdi, İstanbul’a geldim.  
-Bu dönemde Adana’da ne gibi çalışmalar yaptınız?
Üniversitenin tiyatrosundan başka Seyhan Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda, Devlet Tiyatrosu’nda çalıştım.
-Sonrasında üç arkadaşınızla birlikte İstanbul’un yolunu tuttunuz. İlginçtir, babanız Zafer Doruk da gençliğinde arkadaşlarıyla İstanbul’a gelmişti. Babanızın yaşadığı sıkıntılar sizi korkuttu mu? Babanızın size önerileri oldu mu?
Bu konuda önerileri olmuştur. Orayla ilgili, o yıllarla ilgili anılarını anlatırdı. Onun geldiği koşullarla bizimkisi çok farklı. Bizler hazırlıklı, eğitimli geldik. Babam çocuk denecek yaşlarda gelmiş, tutunmak için zor günler geçirmiş.
-Harem’de otobüs’ten indiğinizde ne düşünüyordunuz?
Başaracaktık. Bir amacımız vardı çünkü. Başarmamız gerekiyordu. Uzun süre dayanacak imkânımız yoktu. Başarmalıydık.
-Özellikle o ilk yıllar çok kolay geçmiş olmasa gerek… Neler yaptınız, neler yaşadınız o dönemde?
Zor ve güzel yıllardı. Arkadaş dayanışması vardı, paylaşarak ayakta kalıyorduk. Tiyatro, dublaj, koşturup duruyorduk.
-Hayallerinin peşinde koşan Caner Cindoruk için hayatının dönüm noktası nedir?
Sağlık… Sağlıklı ve mutlu kaldıkça hayatının her anı bir dönüm noktasıdır diye düşünüyorum. Ama bir diğer açıdan bakınca, ‘Hanımın Çiftliği’ dizisi oyunculuğumun kırılma noktası olmuştur.
-Babanız Zafer Doruk’tan dinlemiştim. Babanız terlik tezgâhında çalışırken siz de tezgâhın çevresinde oyun oynarmışsınız. Babanızın tezgâh açtığı yerde bulunan bir otelde kalan Nejat Uygur size “Büyüyünce ne olacaksız?” dediğinde “Artist olacağım” demişsiniz… 12 yaşında olduğunuz o günlerde kimlerden etkilenmiştiniz?
Hatırlamıyorum ama etkilendiğim kişiler olmuştur tabii. Yılmaz Güney’in filmlerinden çok etkilenmişimdir örneğin... Güzel bir anıydı o.
-Yaprak Dökümü ile fark edilip, Hanımın Çiftliği ile tanınıp sevildiniz… Kemal rolüyle gösterdiğiniz başarılı oyunculuk çok beğenildi. Hanımın Çiftliği’nde rol almak, çocukluğunda Orhan Kemal kitapları okuyan ve babası Orhan Kemal Öykü Ödülü kazanmış birisi olarak size neler hissettirdi?
Güzel bir rastlantı olmuştu. Bu yönüyle de çok anlamlıydı. Orhan Kemal’in hayatımızda çok özel bir yeri olmuştur hep. Eserlerini severek okurduk. Bizim gibi insanları anlattığı için bize sıcak geliyordu.
-Çocukluk ve gençliğinizin Adana’da geçmesini kendi adınıza bir kazanç olarak değerlendiriyor musunuz?
Elbette... Hem de çok büyük bir kazanç.
-Şu sıralarda büyük beğeni ile izlenen Aramızda Kalsın adlı dizide Uğur Yücel ve Binnur Kaya birlikte oynuyorsunuz. Yine bir ilginç tesadüf Yaprak Dökümü’ndeki rol arkadaşınız Gökçe Bahadır da aynı dizide…
Güzel bir iş arkadaşlığımız var. İşimizi severek yapıyoruz. Bundan daha güzel ne olabilir?..
-Sinema filmlerinde de rol aldınız. Yaşamınızda sinema mı tiyatro mu daha ağır basıyor?  
İkisinin de ayrı bir yeri ve önemi vardır yanımda. İkisini de çok seviyorum. Yeter ki iyi ve sağlam işler olsun. İranlı yönetmen Bahman Gobadi’nin, Gergedan Mevsimi’nde oynadım. Yabancı bir 12 Eylül filmiydi. Elveda Katya. Bunlar güzel filmlerdi. Oyun Atölyesinde Kemal Aydoğan’ın yönettiği Pandaların Hikâyesi’nde ve İstanbul Sahnesi’nde Uçurtma’yı oynadık. 
-Gelecekte, sinemada bir Zafer Doruk ve Caner Cindoruk birlikteliği olabilir mi?
Şu sıralar babamın yazdığı bir hikâyenin senaryosu üzerinde çalışıyoruz. Bu hikâyeyi filme çekmeyi çok istiyorum. Daha doğrusu babamın öykülerinden bir kolaj… 
-Kadıköy’ün sizin için anlamı nedir?
Kadıköy’ü seviyorum. Moda’yı, sahili… Son zamanlarda buralara da gürültü bulaştı, giderek kalabalık oluyor ama Kadıköy’ün doğal yapısı ve kendine has kültürü, burasını yaşanılır kılıyor. Kadıköy’de, sokaklarında dolaşmayı seviyorum. Antikacılar sokağı, sahaflar, tarihi yapılar bu ilçeye ayrı bir çekicilik katıyor... Her sabah Moda sahilinde yürüyüşe çıkıyorum. Oturup bir yerlerde çay içmeyi seviyorum…
 
 

ARŞİV